İŞLENEN SUÇU GİZLEMEK DELİL VE EMARELERİNİ ORTADAN KALDIRMAK / LEHE KANUN UYGULAMASI

T.C.
YARGITAY
Birinci Ceza Dairesi
E:2005/1018
K:2006/1593
T:25.4.2006
İŞLENEN SUÇU GİZLEMEK DELİL VE EMARELERİNİ ORTADAN KALDIRMAK
LEHE KANUN UYGULAMASI
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 7]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 53]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 62]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 82]
İşlemiş oldukları suçu gizlemek, delil ve emarelerini ortadan kaldırmak ve de kendilerini cezadan kurtarmak maksadıyla Behice’yi taammüden öldürmekten ve gasptan sanıklar Erdal ile Serdal’ın yapılan yargılanmaları sonunda: sanık Serdal’ın 6 ay geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet, sanık Erdal’ın 24 yıl 12 ay ağır hapis cezasıyla hükümlülüklerine ilişkin ( E. Ağır Ceza Mahkemesi )nden verilen 16.12.2004 gün ve 130/170 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafii tarafından istenilmiş ve hüküm kısmen re’sen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
765 sayılı TCK hükümleri uyarınca uygulama yapılarak içtima sonucunda sanığın 6 ay geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası verilmesinde ilk bakışta gasp suçunun 5237 sayılı TCK. daki düzenleme lehe görülüyorsa da 23.02.1938 gün, 29/09 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararındaki karma uygulama yasağı, 647 sayılı Yasanın 19. maddesi, 5237 sayılı Kanunun 7/2-3, 5275 sayılı Kanunun 107/3-d maddesi birlikte değerlendirildiğinde 5237 sayılı Yasanın uygulanması durumunda verilen cezalar bakımından içtima olanağı bulunmadığı, 765 sayılı Yasaya göre verilmiş ve içtima edilmiş hükmün, koşullu salıverme hükümleri dikkate alındığında 5237 sayılı Yasaya göre sanığın özgürlüğünü daha az kısıtlayacağı, başka bir deyişle sanığın cezaevinde kalacağı süre bakımından içtima sonucu verilen hücreli ceza sanık lehine olduğundan 5237 sayılı TCK. hükümlerinin uygulanmasına gerek görülmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Serdal ve Erdal’ın gasp suçunu işlemek amacıyla tasarlayarak öldürme ve gasp suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme ve bozma dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Serdal müdafiinin eksik incelemeye, suç vasfına, TCK.nun 522. maddesinin uygulanması gerektiğine vesaireye, sanık Erdal ve müdafiinin usule yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
18.5.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5349 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasına göre, hüküm fıkrasındaki “ağır hapis”ibaresinin “hapis” olarak değiştirilmesine, karar verilmek suretiyle CMUK.nun 322. maddesindeki yetkiye istinaden DÜZELTİLEN sanık Serdal hakkında öldürme ve gasp suçlarından verilen re’sen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ), Üye Mehmet Yalçın’ın sanığın insan öldürme suçundan 5237 sayılı TCK.nun 82,62,53. maddeleri uyarınca yağma suçundan 5237 sayılı TCY.nın 149,62,53. maddeleri uyarınca cezalandırılması, sonuç cezaların 765 sayılı TCY.nın 73. maddesi uyarınca içtima ettirilmesi, bu nedenle kararın bozulması gerektiği yolundaki karşı oyuna karşılık oyçokluğu ile karar verildi.
Yaşı küçük sanık Erdal’ın suçları ile ilgili olarak;
Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK. ile 765 sayılı TCK.nun ilgili tüm hükümleri uygulanıp, sonuçlarıyla birlikte karşılaştırılarak sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık Erdal ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin ( BOZULMASINA ), 25.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY :
1-İNSAN ÖLDÜRME SUÇU
Sanık, tasarlayarak ve bir suçun kanıtlarını ortadan kaldırmak için insan öldürmek suçundan 765 sayılı TCK.nun 450/4-9,59,31,33. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis ve kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasıyla cezalandırılmıştır.
Bu suçtan 5237 sayılı TCK. nun olayla ilgili 82/a-h,62,53. maddeleri uyarınca verilecek ceza müebbet hapis cezasıdır. Burada, 31. madde uyarınca verilen kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasının yerini, 53. maddenin uygulanması sonucu, mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlayıncaya kadar belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma ( güvenlik tedbirleri ) alacaktır.
Yasal sonucu ( güvenlik tedbirleri ) yönünden lehe olduğundan 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulmalıdır.
Bu görüş, genel kabul gören ve Yargıtay Birinci Ceza Dairesince de benimsenen ( örneğin, 14.03.2006 gün ve 225-653 sayılı karar ) bir görüştür.
2-YAĞMA SUÇU
Sanık, yağma suçundan 765 sayılı TCK.nun 497/1,59,31,33. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay ağır hapis ve kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasıyla cezalandırılmıştır.
Bu suçtan 5237 sayılı TCK.nun olayla ilgili 149,62,53. maddeleri uyarınca verilecek ceza 8 yıl 4 aydan 12 yıl 6 aya kadar hapis cezasıdır. Burada da, kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasının yerini güvenlik tedbirleri alacaktır.
İster üst sınırdan, isterse alt ve üst sınırlar arasında ceza verilsin, ikinci halde daha az ceza verilmesi, her iki halde yasal sonucu ( güvenlik tedbirleri ) yönünden lehe olduğundan 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulmalıdır.
3- CEZALARIN TOPLANMASI
Sanık, 765 sayılı Yasanın 73. maddesi uyarınca cezaların toplanması sonucu, 6 ay süreyle bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezası her iki suç yönünden varlığını korumuştur.
Her iki suçtan 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulması, anılan 73. madde uyarınca cezaların toplanması halinde, yağma suçundan ister üst sınırdan, isterse alt ve üst sınırlar arasında ceza verilsin, ikinci halde, cezaların süresindeki azalma ve takdire bağlı olarak hücrede bırakılma süresi azalabilecek, her iki halde, her iki suç yönünden güvenlik tedbirleri varlığını koruyacaktır.
Şu halde, lehe olduğundan her iki suçtan 5237 sayılı Yasa ile verilen cezalar 73. madde uyarınca toplanmalıdır.
4- KARMA UYGULAMA
Öğreti ve uygulamada; cezaların toplanmasının bir infaz kurumu olduğu, toplamaya konu olan cezaların toplama sonunda belirlenen toplam cezadan ayrı olarak varlıklarını koruyup hüküm doğurdukları görüşü benimsenmiştir. ( Prof. Dr. Kayıhan İçel, Prof. Dr. Füsun Sokulu- Akıncı, Dr. İzzet Özgenç, Dr. Adem Sözüer, Dr. Fatih S.Mahmutoğlu, Dr. Yener Ünver, Yaptırım Teorisi, İstanbul, 2000, sh. 277; YCGK 08.10.2002, 179/354 ) 765 sayılı Yasanın genel hükümleri arasında yer alan 68-77 maddeler, cezaların toplanması ( infaz ) ile ilgili hükümlerdir. Bu maddeler, sadece 765 sayılı Yasa ile kurulan hükümler hakkında uygulanan maddeler değildir.
765 sayılı Yasanın 10. maddesi, bu yasa ile özel ceza yasaları arasındaki bağı kuran bir maddedir. Bu madde, özel ceza yasaları ile hüküm kurulması halinde, cezaların toplanmasının anılan 68-77. maddelere göre yapılmasına olarak veren bir maddedir. Böyle bir uygulama yapıldığı zaman karma uygulamanın varlığından söz edilemez.
1412 sayılı CMUY.nın 403. maddesi, “cezaların infazı” alt başlığı altında yer alan, 765 sayılı Yasa ile infaz hukuku arasındaki bağı kuran, cezaların toplanması ( infaz ) ile ilgili bir hükümdür. Bu madde, bir kimse hakkında, hangi yasa ile kurulursa kurulsun, birden çok hüküm varsa, mahkemeden anılan 68-78. maddelere göre cezaların toplanması kararı istenmesini zorunlu kılmaktadır.
765 sayılı Yasa döneminde işlenen ve bu yasa kapsamına giren suçlar hakkında, lehe olduğu için 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulması, 403. madde uyarınca, 68-77. maddeler kapsamında toplama kararı alınması halinde, 5237 sayılı Yasada cezaların toplanması, 765 sayılı Yasada koşullu salıverilme için çekilmesi gerekirken sürelerle ilgili düzenlemeler bulunmadığı da gözönüne alındığında, özel ceza yasaları ile ilgili olarak belirtildiği gibi, burada da karma uygulamanın varlığından sözedilemez.
5-DERHAL UYGULAMA
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 99. maddesine göre; ” Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir”. Bu hükme göre, her bir ceza ayrı ayrı infaz edilecek, bu durum ise, hükümlünün koşullu salıverilmesi için infaz kurumunda geçirmesi gereken süre yönünden gözönüne alınacaktır.
Anılan 68-77. maddelerde yer alan cezaların toplanması, çevrilmesi ve sınırlandırılmasına ilişkin ilkelere 99. maddede yer verilmemiştir. Bunun sonucu olarak, 765 sayılı Yasa ile iki ayrı suçtan ayrı ayrı 20’şer yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılan bir kimsenin, koşullu salıverilmesi için infaz kurumunda geçirmesi gereken süre, 77/1. maddeye göre 36 yıl üzerinden, 99. maddeye göre ise 40 yıl üzerinden hesaplanacaktır, örneğinde olduğu gibi, 99. madde, 68-77. maddelere göre aleyhe bir hükümdür.
5275 sayılı Yeni İnfaz Yasasının 107. maddesi, koşullu salıverilme için çekilmesi gereken süreleri belirleyen ve 647 Sayılı eski infaz yasasına göre aleyhe düzenlemeler içeren bir hükümdür.
Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre yasayla sonradan aleyhe değiştirilirse, kişi bundan zarar görmemelidir. ( İçtihatı Birleştirme kararı, 28.01.1974,5-1 ).
Suçun işlenmesinden sonra yürürlüğe giren koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler ancak hükümlünün lehine ise uygulanır ( 5237 Sayılı TCY. m.7/2-3 ). Bu düzenleme ile, koşullu salıverilmeye ilişkin yasal düzenlemeleri maddi ceza hukuku kuralları olarak kabul eden yerleşmiş uygulama yasalaştırılmıştır.
5275 sayılı Yasanın 99. maddesi ile getirilen düzenleme, bir tür koşullu salıverilme kurumudur. ( Doç.Dr. Veli Özek, Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı, c.ı,2. Baskı, Sh. 518 ) Cezaların toplanması ile ilgili düzenlemeler, koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süreyi azaltan yada çoğaltan etkiye sahip oldukları için, koşullu salıverilme kurumu içinde değerlendirilmesi gereken düzenlemelerdir. Bu durumda, koşullu salıverilme ile ilgili olup 99 ve 107. maddelerden oluşan grup, yine koşullu salıverilme ile ilgili olup CMUK.nun 403,765 sayılı Yasanın 68-77 ve, 647 sayılı Yasanın 19 ve ek 2. maddelerinden oluşan gruba göre aleyhedir ve derhal uygulanmamalıdır.
6-ÇAPRAZ UYGULAMA
Suçun işlendiği zamanın yasasına göre lehe olan kanun geçmişe etkili olur ( 765 sayılı TCY m.2, 5237 Sayılı TCY m.7 ).”Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” ( 5237 Sayılı Yasa m. 9/3 ).
765 sayılı Yasanın 2. maddesindeki düzenleme ile ilgili olarak öğreti ve uygulamada benimsenen, somut olaya uygulanabilir birden çok yasa varsa, her bir yasa bir bütün olarak ( aynı yasa içerisindeki maddi ceza hukuku ile infaza ilişkin düzenlemeler birlikte ), ancak ayrı ayrı olaya uygulanır, ayrı ayrı her bir yasaya göre hükmedilecek cezalar belirlenir, daha sonra lehe sonuç doğuran yasa bir bütün halinde uygulanır ( YCGK, 30.03.2004, 46-78 ) yolundaki görüş, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi ile yasalaştırılmıştır.
Bir olaya ilişkin hükümlerin belirlenmesinde 5237 sayılı TCY ile 5275 sayılı İnfaz Yasası hükümlerinin birlikte gözönünde bulundurulması gerekir yolundaki düşüncenin 5237 sayılı Yasada yeralmasının benimsenmediği, böylece çapraz uygulamaya yol açıldığı belirtilmiştir. ( Doç.Dr. İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi-Genel Hükümler, Ankara, 2005, Sh. 117-118 )
Açıklanan yasal düzenlemeler, öğreti ve uygulamanın benimsediği görüşlerden; 765 sayılı Yasa döneminde işlenen suçlarla ilgili hükümlerin lehe olan 5237 sayılı Yasa ile kurulması halinde de, 5275 Sayılı Yasa öncesi dönemde yürürlükte ve bu yasa hükümlerine göre lehe olan koşullu salıverilme ile ilgili hükümleri uygulamak gerektiği anlaşılmıştır.
7- DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
Makul süre içinde yargılanma sanığın hakkıdır ( İHAS m. 6/1; Ay M.19/6,141/4; Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.14/3; CMK.m.190 ) .
Kural olarak, her davanın bir konusu vardır. Her dava sonunda, o uyuşmazlık hakkında bir hüküm kurulur. Davalar arasında, davaları birbirine bağlayan ortak nokta ( bağlantı ) varsa, bu davalara bağlantılı davalar denir.
Ancak bu bağlantı nedeniyle davalar tek bir mahkemede birleştirilebilir.
Yasa koyucunun birleştirmenin mutlaka yapılmasını emrettiği haller dışında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilerek görülmesi takdire bağlıdır ( CMUK. m.2,3,4,12; CMK. m. 9,10,11,16/1 ). Bu takdir hakkı, birleştirme olanağının bulunup bulunmadığı ve birleştirmede yarar bulunup bulunmadığına göre kullanılır.
Davalar arasındaki bağlantı sıkı ise, başka bir anlatımla, ispat kolaylığı sağlama, çelişik kararlar verilmesini önleme, zaman, emek ve gider yönünden yararı varsa davalar birleştirilmeli, yoksa birleştirilmemelidir. ( Kunter-Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Baskı, sh.279 vd; Centel-Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Baskı, sh.440 )
Birleştirme için, birleştirme olanağının bulunması, başka bir anlatımla davaların aynı derecede, aynı safhada olmaları gerekir. Duruşma devresi bitmekte olan bir dava ile daha duruşma hazırlığı yapılmakta olan bir dava birleştirilmemelidir. Biri son soruşturma safhasında olan bir dava ile diğeri yasa yolu safhasında olan bir dava birleştirilemez. ( Kunter-Yenisey, aynı eser, sh.279 vd; Centel-Zafer, aynı eser, sh.440 )
Birleştirme yasağının bulunduğu hallerde davalar bağlantı nedeniyle birleştirilemez ( Örneğin, 5395 Sayılı ÇKK m.17 ).
Cezaların toplanması ile ilgili anılan maddeler ( 68-77 ); infaza ilişkin olan, hükümde uygulanmaması veya yanlış uygulanması halinde kazanılmış hak yaratmayan, mahkemeden her zaman karar alınmasına olanak veren, uygulanmaması halinde bozma nedeni sayılmayan, sadece cezaların toplanmasını kolaylaştıran, belirtilen nedenlerle de davaların birleştirilmesini zorunlu kılmayan hükümlerdir.
8- ÖRNEK OLAYLAR
Sanık, ( A ) mahkemesinin yargılama çevresinde ( x ) suçunu işledi. Yargılama sürerken 5237 sayılı Yasa yürürlüğe girdi. ( A ) mahkemesi, sanığı, 5237 sayılı Yasanın 81, 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezasıyla ( 765 sayılı Yasanın 449, 59. maddeleri uyarınca verilecek 30 yıl ağır hapse göre lehe ) cezalandırdı. Hüküm kesinleşti.
Daha sonra sanığın, 765 sayılı Yasa döneminde, ( B ) mahkemesinin yargılama çevresinde işlediği ( Y ) suçu ortaya çıktı. ( B ) mahkemesi sanığı, 5237 sayılı Yasanın 81, 62. maddeleri uyarınca 25 yıl ağır hapis cezasıyla ( 765 Sayılı Yasanın 449,59. maddeleri uyarınca verilecek 30 yıl hapse göre lehe ) cezalandırdı. Bu hüküm de kesinleşti.
Davalar arasında suçların aynı kişi tarafından işlenmesinden başka bir bağlantı bulunmamaktadır.
Cezaların infazı nasıl yapılacaktır?
Çoğunluk görüşüne göre, karma uygulama olacağı için, 765 sayılı Yasaya göre cezaların içtimaı mümkün değildir. Cezaların çektirilmesi ile ilgili iki yasa vardır. Biri 647 sayılı İnfaz Yasası, diğeri 5275 sayılı Yeni İnfaz Yasasıdır. 647 sayılı Yasaya göre ( m.19 ), bu yasada cezaların sınırlandırılmasına ilişkin bir hüküm bulunmadığı için, 50 ( 25+25 ) yılın 1/2’si üzerinden ayda 6 gün indirim yapılarak koşullu salıverilme için çektirilecek süre belirlenir. 5237 sayılı Yasaya göre ise ( m.107 ), koşullu salıverilme için 50 yılın 2/3’sinin çekilmesi gerekir.
Karşı görüşe göre; suçların işlenmesinden sonra yürürlüğe giren koşullu salıverilme ( cezaların toplanması ve çekilmesi gereken süreler ) ile ilgili aleyhe hükümler derhal uygulanamayacağında, 77/1. madde uyarınca cezalar 36 yıl olarak içtima ettirilecek, çekilmesi gereken süre, 647 sayılı Yasaya göre 36 yılın yarısı ( 18 yıl ) üzerinden ayda 6 gün indirim yapılarak belirlenecektir.
Çoğunluk görüşü failin aleyhine olduğuna, ( A ) ve ( B ) mahkemelerince verilen hükümler yerine 765 sayılı Yasa ile yeniden hüküm kurulması da mümkün olmadığına göre; ( A ) ve ( B ) mahkemelerine, sanığın başka suçları bulunup bulunmadığını araştır, varsa dava açılmasını bekle, açılması halinde davaların tek bir mahkemede birleştirilmesini ve tek bir hükümle sonuçlandırılmasını [Örneğin, ( X ) ve ( Y ) suçlarından 765 sayılı Yasa ile cezalandırılmayı] sağla denilebilecek midir [Örneğin, ( X ) ve ( Y ) suçlarından 765 Sayılı Yasa ile cezalandırılmayı] sağla denilebilecek midir? Denilebilecekse, sözü edilen araştırma ve bekleme ne zamana kadar sürecektir? Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin kararlarında ( örneğin, 14.03.2006, 225-653; 10.04.2006, 1114-1235;12.04.2006, 903-1326; 12.04.2006, 846-1327; 13.04.2006, 504-1339 ) bu sorulara olumlu yanıt verildiğini gösteren bir görüşe yer verilmediğine göre, davaların tek bir mahkemede ve tek bir hükümle sonuçlandırılması nasıl sağlanacaktır?
Davaların birleştirilmesinde yarar bulunmaması, davaları birleştirme olanağının bulunmaması ve davaları birleştirme yasağının bulunması durumunda davalar birleştirilmeyeceğine göre; birleştirme halinde farklı, aksi halde farklı hükümlerin verilmesi kabul edilecek midir?
Davaların birleştirilmesi, ( X ) ve ( Y ) suçlarından lehe olan 5237 Sayılı Yasa yerine 765 Sayılı Yasa ile hüküm kurulması halinde, infaz aşamasında yürürlüğe giren bir yasa ( X ) ve ( Y ) suçlarını oluşturan eylemlerden birini suç olmaktan çıkarırsa, fail, diğer suç yönünden haketmediği bir ceza ile cezalandırılmış olmaz mı?
( A ) ve ( B ) mahkemelerine yöneltilen sorulara evet demenin ve diğer sorulara yanıt bulmanın kolay olmadığı, yargılama ve infaz aşamalarında ülke genelinde yaratacağı sorunlar, eşitsizlik ve adaletsizlikler gözönüne alınmalı, çoğunluk görüşü yerine, gösterilen örnekler, somut olayımız ve sayısız benzer durumlarda karşılaşılacak sorunlara çözüm üreten karşı görüş benimsenmelidir.
9- SONUÇ
Öldürme suçundan 5237 sayılı TCK.nun 82/a-h,62,53. maddeleri, yağma suçundan 5237 sayılı TCK.nun 149,62,53. maddeleri uyarınca hüküm kurulması, 765 sayılı TCK.nun 73. maddesi uyarınca cezaların toplanması, bu nedenlerle hükümlerin bozulması gerektiği düşüncesiyle, onama yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir