Etiket arşivi: ALKOLLÜ

SİGORTAYA DAYALI TAZMİNAT / ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMAK / KASKO POLİÇESİ / İSPAT KÜLFETİ / İSPAT YÜKÜ

T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 2005/4690
K. 2006/4752
T. 27.4.2006
SİGORTAYA DAYALI TAZMİNAT
ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMAK
KASKO POLİÇESİ
İSPAT KÜLFETİ
İSPAT YÜKÜ
6762 s. TÜRK TİCARET KANUNU (1) (2) [Madde 1281]
Taraflar arasında görülen davada Bodrum Asliye 2.Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.12.2004 tarih ve 2002/161-2004/604 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ramazan Özcan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin aracının, davalı sigortaya kasko sigortası sözleşmesi ile sigortalı olduğunu, aracın tek taraflı kazada hasarlandığını ve ancak davalının hasarı ödemediğini ileri sürerek, hasar bedeli olarak toplam 8.000.000.000.TL.nın ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı sürücünün kaza sırasında alkollü olduğunu ve bu nedenle hasarın teminat dışı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, alkol ölçümünün yapılamaması ve kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğinin ispatlanamaması gerekçesiyle, davanın kabulüne, 8.000.000.000.TL’nın kaza tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kasko sigortası sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, ilke olarak, hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün münhasıran alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü TTK.nun 1281/2. maddesi hükmü gereğince sigortaya düşmektedir. Bunun için de; aralarında nöroloji uzmanı bir hekim ve trafik konusunda uzman bilirkişilerinde bulunduğu heyet aracılığı ile kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğini, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde etkin olup olmadığının saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak, araç sürücüsünün nefesi koklamakla alkollü olduğu belirtilmiş ise de; mahkemece, alınan Adli Tıp Kurumu raporlarına dayalı olarak, kazanın oluşumunda, sürücünün kaza anında alkollü olmasının rolünün bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile oluşup oluşmadığı yönünde yukarıda belirtildiği şekilde araştırma ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine, şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMAK SUÇU / SÜRÜCÜ BELGESİNİ GERİ ALMA YETKİSİ

T.C.

YARGITAY

Yedinci Ceza Dairesi
E:2006/1463

K:2006/8099

T:17.5.2006

ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMAK SUÇU
SÜRÜCÜ BELGESİNİ GERİ ALMA YETKİSİ

5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 7]
2918 s. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (1)(2) [Madde 48]
2918 s. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU (1)(2) [Madde 112]

Alkollü araç kullanmak suçundan sanık; … ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7/1-2,5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddeleri uyarınca 3600 Yeni Türk lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına dair, K. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12.9.2005 tarihli ve 2005/279 kabahat eylemleri kayıt defteri sayılı kararı müteakip, adı geçenin ehliyetinin geri alınıp alınmayacağı, alınacak ise ne kadar sure ile geri alınacağı hususunda karar talep edilmesi üzerine, idari para cezası ve ehliyete el koyma kararı verme yetkisinin Cumhuriyet Savcılığına ait olduğundan bahisle, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ilişkin K. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.9.2005 tarihli ve 2005/621 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair K. 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.9.2005 tarihli ve 2005/99 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 23.12.2005 gün ve 55407 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2006 gün ve Y.E. 2006-1526 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkur ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre, 5252 sayılı Kanunun 7.maddesi ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5.maddesindeki hafif hapis cezası idari para cezasına dönüştürülerek idari para cezasına karar verme yetkisi Cumhuriyet Savcısına verilmiş ise de, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 16. maddesinde idari yaptırım türleri belirlenmiş olup, bunlar arasında sürücü belgesinin geri alınmasının bulunmadığı, ayın Kanunun 19. maddesinde de, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için ruhsat ve ehliyetin geri alınması gibi yaptırımlara ilişkin hükümlerin, ilgili kanunlarda bu kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı olduğunun belirtildiği ve halen yürürlükte olan 2918 sayılı Kanunun 112. maddesi gereğince sürücü belgesinin Sulh Ceza Mahkemesi tarafından geri alınması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararır bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden,

SONUÇ : K. 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.09.2005 gün ve 2005/99 D.iş sayılı kararının CMK.nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine, 17.05.2006 günü oybirliğiyle karar verildi.