Etiket arşivi: AVUKATIN

MÜVEKKİLİNDEN MASRAFLAR İÇİN AVANS ALMADIĞINI İDDİA EDEN AVUKATIN BU İDDİASINI İSPATLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU

 

“YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
2016/2647 E.
2016/12131 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalılar vekili avukat … ile davacı Asil …’nin gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın ve tarafın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

hammer-311342_1280

KARAR

Davacı, davalıların murisi ile aralarında düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesi uyarınca ödenmesi gereken ücretin ödenmediğini haksız olarak azledildiğini, alacağının tahsili için başlattığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Davalılar murislerinin hukuki ehliyeti olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, murisin sözleşme tarihinde fiil ehliyeti olmadığından davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 7.2.2013 tarih 2012/8048 esas 2012/2583 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde, “Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.” Hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile kabul edilmelidir. Dava konusu olayda davacı avukat, “masrafların işin başında alınmadığı” konusundaki bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, davalara ilişkin masrafların işin başında avukata verildiğinin kabul edilmesi gerekirken, mahkemece, takibe konu mahkeme ilamında yer alan 1.461,90 TL yargılama giderinin de davacı avukatın alacağına dahil edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3-Davacı, davalılar murisine vermiş olduğu avukatlık hizmeti nedeniyle davalıların murisince ödenmeyen kısmın tahsili için Melahat E… mirasçıları olan davalılar hakkında icra takibi yapmış, itiraz üzerine itirazın iptali ile inkar tazminatını talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve alacağın kabul edilmeyen kısmı olan 12.431,90 TL’nin % 40 icra inkar tazminatının davalı mirasçılardan tahsiline karar verilmiştir. İİK 67/3 maddesi “itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır” hükmünü getirmiştir. Somut olayda davalının kötü niyetle takibe itiraz ettiği iddia ve ispat edilememiştir. Hal böyle olunca mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına bozulmasına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 141,60 TL harcın temyiz eden davacıya, peşin alınan 387,10 TL harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 03/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

(ictihatlar.net, 22.11.206)

FacebookTwitterGoogle+LinkedInWhatsAppEmailBlogger PostPaylaş

Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • AVUKATIN MESLEK TAŞINA HAKARETİ VE TEVİLLİ İKRARI

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih – Esas No – Karar NoKonu
T. 29.08.2014
E. 2014/389
K. 2014/549

Şikâyetli avukatın Mahkeme koridorlarında bir başka meslektaşını alenen “şirretlik yapıyorsunuz” sözleri ile aşağılaması asla kabul edilemez ve mesleki dayanışma, karşılıklı saygı sevgi kuralları ile bağdaşmaz.

(Av. Yas. 34, 46, 134 TBB Mes. Kur 5, 11, 27/1)

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.04.2012 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.02-101-05-34-0862-2012/12314 sayılı Oluru” ile “Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği ve müşteki avukatın davacı vekilliğini üstlendiği … Asliye 8. Ticaret Mahkemesi’nin 2006/331 esasına kayden görülen dava sonunda verilen hükmün infazı amacıyla icra takibi yapıldığını öğrenmesi üzerine 13.06.2011 tarihinde cep telefonundan aradığı müştekinin müvekkili H. P. ile yaptığı telefon görüşmesinde müştekiyi kastederek “çirkef adi kadın, terbiyesiz, ben ona gününü göstereceğim boyunun ölçüsünü alacak, haddini bildirip iyi bir ders vereceğim” şeklinde sözler söylediği,

Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği ve müşteki avukatın davacı vekilliğini üstlendiği … Asliye 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2007/382 esasına kayden görülen davanın 15.06.2011 tarihi duruşması başlangıcında, müştekiye “vekâlet ücreti alamadınız diye sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz” şeklinde sözler söylediği,” iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukatın suçlamayı kabul etmediği, Şikâyetçinin kendisini tehdit etmesi ve Avukat K. S. P.’in aracı olması üzerine “Bir vekâlet ücreti ile alakalı dosyaya teminat mektubu koymak bu sonuçları doğurmamalı, çünkü daha dün adliyede icra dairesinde karşılaştık normaldi, birbirimizi görmezden geldik. Ulaşmak istedikleri başka hususlar var mutlaka-" dediğini, Şikâyetçinin tehditleri karşısında kendisine “şirretlik yapmayın” dediğini, şirretlik yapmayın ifadesini de “şirret olma hali” için kullandığını, şahsa yönelik “şirretsin” ifadesini kesinlikle kullanmadığını, teknik bilgi olarak şirretin sözlük anlamının dahi hakaret içermediğini, Arapçadan gelme bir sözcüktür ve geçimsiz, huysuz, yaygaracı, kavga çıkarmaktan hoşlanan anlamına geldiğini, hukuk dilimize yerleşmiş “tufeyli” ibaresi “şirretlik yapma” veya “şirret” ifadesinden çok daha ağır olduğunu, tufeyli sözcüğünün dalkavuk, parazit, asalak, başkalarının sırtından geçinen, türedi, çanak yalayan anlamına gelmekte olup haksız rekabet davalarında dilekçelerde bolca kullanıldığını, Şikâyetçinin Adliye koridorlarında “Kocama söyleyeceğim ağzını burnunu kırar, hatta öldürür” tehdidi karşısında kendisinin ifadesinin çok normal ve yerinde olduğunu, Ceza Hukukundaki, haksız fiil, hakaret ve tehdit gibi suçlarda uygulanan karşılıklılık prensibi gereği suçsuz olduğunu, , şikâyet edene doğrudan hakaretvari ‘’şirret”ve ‘’şirretsin”şeklinde hitabı olmadığını, lügat anlamında olduğu ve ‘’kavga çıkarmaya çalışmak”manasında günlük hayatta kullanıldığı şekliyle söylediğini, hakkındaki tayin olunan cezanın hak ve adalete uyun olmadığını itirazen kaldırılmasını talep etmiştir.

İncelenen dosya kapsamından eylem nedeniyle … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/309 Esasında “hakaret ve tehdit” iddiası ile açılan kamu davasında Mahkeme’nin 31.05.2013 gün ve 2013/206 Karar sayılı kararla “tehdit” suçundan beraatına, hakaret suçundan TCK 125/3.a-son, 125/4, 62/1 maddeler gereği 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararların 26.06.2013 tarihinde kesinleştiği,

Mahkeme karar gerekçesinde “ Sanık suç tarihinde mahkeme koridorunda duruşmayı beklerken katılana huzurda "sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz" diyerek hakaret etmiştir. Sanık sanığın müsnet gıyapta hakaret ile tehdit suçlarından beraatına ve huzurda hakaret suçundan ise mahkûmiyetine karar vermiştir. Sanık ile katılan … Barosuna kayıtlı avukattır. Görevlerini ifa ederken; sanık avukatın, katılan avukata müsned suçları işlediği iddia edilerek sanık hakkında iddianame düzenlenmiş ve son soruşturmanın açılması kararı verilmiştir. Mahkememiz; sanığın, katılana gıyabında tanık H. P.’ı telefonla arayarak katılan için "çirkef, adi kadın, terbiyesiz, ben ona göstereceğim, boyunun ölçüsünü alacak, haddini bildirip iyi bir ders vereceğim" şeklindeki hakaret ve tehdit içeren sözleri söylediğini kabul etmemiştir. Tanık H. P.’ın mücerret beyanından başka delil yoktur. Ayrıca gıyapta hakaretin cezalandırılabilme şartı olan üç kişi ile ihtilat unsuru da gerçekleşmemiştir. Bu nedenle gıyapta hakaret ve tehdit suçundan beraat hükmü tesis edilmiştir. Mahkememiz huzurda katılana karşı sanık tarafından işlenen hakaret suçunun sübuta erdiğini kabul etmiştir. Sanık huzurdaki hakaret suçunu tevil yollu ikrar etmiştir. Sanık; katılana "şirretlik yapmayın" dediğini kabul etmiştir. Tanık K. duruşmadaki beyanında; sanığın, katılana duruşma öncesinde "şirretlik ediyorlar” dediğini söylemiştir. Sanık suç tarihinde mahkeme koridorunda duruşmayı beklerken katılana huzurda “sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz” diyerek hakaret etmiştir” sözlerinin yazılı olduğu görülmektedir.

Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”,

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/1. maddesi “Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez.” hükümlerini amirdir.

Şikâyetli avukatın Mahkeme koridorlarında bir başka meslektaşını alenen “şirretlik yapıyorsunuz” sözleri ile aşağılaması asla kabul edilemez ve mesleki dayanışma, karşılıklı saygı sevgi kuralları ile bağdaşmaz. Saiki ne olursa olsun avukat meslektaşına karşı sorumlu ve saygılı davranmalı, meslek onurunu birlikte yüceltmelidir.

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme ve takdir olunan cezada hukuka aykırılık görülmemiş ve Şikâyetli avukat Ş. D. G.’in itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetli avukat Ş. D. G.’in itirazının reddi ile;

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 23.12.2013 gün ve 2012/D.521 Esas, 2013/468 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,

Oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzr Mar 15, 2015 5:15 pm


Avukatın dilekçesinin,FSEK’e göre korunması için görüşü sunuluşu düzenlenişi derlenişi hususiyet taşımalı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2006/929 esas ve 2007/8748 karar sayılı,  07.06.2007 tarihli kararı

AVUKAT TARAFINDAN YAZILAN BİR DİLEKÇENİN İLİM VE EDEBİYAT ESERİ OLARAK KORUNABİLMESİ İÇİN, EDİNİLEN BİLGİ BİRİKİMİ, MESLEKİ TECRÜBE VE MEVZUAT İNCELEMESİ İLE YAZILABİLECEK MUTAT BİR DİLEKÇE OLMANIN ÜZERİNDE; HUKUKİ GÖRÜŞLERİN VE VAKIALARIN SUNULUŞU, DÜZENLENİŞİ, BİLGİLERİN DERLENİŞİ VE SEÇİLMELERİ İTİBARI İLE SAHİBİNİN HUSUSİYETLERİNİ TAŞIMASI GEREKİR.

İçtihat Metni

Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Birinci Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi)’nce verilen 07.07.2005 tarih ve 2002/678-2005/146 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, avukat olan müvekkilinin bilgisayar programlarının korunması konusunda uluslararası konferanslara sunduğu tebliği geliştirerek dilekçelerde kullanılacak nitelikte eser oluşturduğunu, bir dönem müvekkilinin yanında yardımcı avukat olarak çalışan davalıların daha sonra kurdukları bürodaki faaliyetlerinde müvekkiline ait dilekçeyi aynen kullanmaya devam ettiklerini ileri sürerek, telif hakkına tecavüzün tespitini, ortaya çıkan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, FSEK’nın 68 ve 70. maddeleri gereğince şimdilik (25) milyar TL tazminatın faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilince davanın reddi savunulmuştur.

Mahkemece, mahkeme kararlarının FSEK hükümlerine göre, hukuki korumadan yararlanamaması nedeniyle kararın bir parçası olan savunma veya iddianın üçüncü kişiler veya başka avukatlarca herhangi bir davada iddialarını desteklemek amacı ile kullanmalarının hukuka aykırılık oluşturmadığı, normatif değeri olan yasa maddeleri ile bilimsel bilgiler üzerinde hukuki tekel oluş-turulamayacağından bunların dilekçe sahibi dışındakilerce kullanılmasının izne tabi olmadığı, dilekçelerin ancak kullanılan bilginin kamusal alana girmemesi, orijinal ve fikri yaratıcılık taşıması halinde sahiplerinin kişisel yorum ve araştırmaları itibariyle eser niteliği taşıyabileceği, oysa dava konusu dilekçenin bilgisayar programlarının korunmasına ilişkin bilinen yasal yorumları içerdiği, bu konuların ilgili tüm ülkelerde çok sık ve kapsamlı işlendiği, tamamen kamusal alana giren ve tekel oluşturmayan bilgiler içerdiği, kamusal alana giren bu bilgilerin dilekçede ifade ediliş tarzı kopya edilmiş ise başkasının emeği ve çabasından çıkar sağlama şeklinde haksız rekabetin bir türü olan praziter davranıştan söz edilebileceği, olaydaki durum buna uygun olmakla birlikte davalıların daha önce davacı ile ortak avukatlık bürosunda çalışırken aynı tip dilekçeleri birlikte imzalayarak mahkemelere sunmaları karşısında kollektif çalışmaya katkıda bulunanların kendi bürolarına geçtikten sonra da bunları münferiden kullanma hakkının devam edeceği, makaleden aktarım halinde bağımsız karakter kazandığından makaleye dayanılarak dilekçenin önceki ortak sahiplerinin kullanımının önlenemeyeceği, bunun bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma hakkını daraltacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı tarafından hazırlanan şikayet dilekçesindeki ve davalılarca da adli mercilere sunulan dilekçelerdeki yazı ve açıklamaların, konusunda araştırma yapan bir avukat tarafından edinilen bilgi birikimi, mesleki tecrübe ve mevzuat incelemesi ile yazılabilecek mutad dilekçe tertip ve ifade tarzının üzerinde kabul edilebilecek şekilde, hukuki görüşlerin ve vakıaların sunuluşu, düzenlenişi, bilgilerin derlenişi ve seçilmeleri itibariyle FSEK’nın l/B ve 2/1. maddeleri uyarınca ilim ve edebiyat eseri olarak korunması için gerekli olan şekilde sahibinin hususiyetini taşıma unsurunu içeren bir dilekçe niteliğinde bulunmamasına, serbest meslek mensupları (avukatlar, doktorlar, mimarlar vb.) arasındaki rekabetin TTK’nın 56 vd. maddeleri kapsamında bir ticari rekabet olarak kabul edilemeyecek olmasına ve davada BK’nın 48. maddesi koşullarının da gerçekleşmemiş bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA), takdir edilen 500.00 YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 07.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

http://www.kanunum.com/open.php?action=open&cid=40860

Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • AVUKATIN, BORÇLUNUN YAKINLARINA TACİZ AMAÇLI HACİZ İHBAR NAMESİ GÖNDERME SUÇU

TBB DİSİPLİN KURULU
T. 24.01.2014
E. 2013/650
K. 2014/50

İcra İflas Yasası 89/1. maddede düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi üçüncü şahıslardaki gerçek alacakların tahsili amaçlı düzenlenmiştir. , Şikâyetli avukatın da kabulü ile Şikâyetçi yakınlarına gönderilmek suretiyle taciz amaçlı kullanılmıştır. Yasal hakların taciz amaçlı kullanılması asla kabul edilemez.

(Av. Yas 34, 134 TBB Mes.Kur 3, 4)

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

Şikâyetli avukatlar hakkında … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 Esasında kayıtlı takipte hacizli malların satışını istemek yerine, Şikâyetçinin aynı apartmanda birlikte ikamet ettikleri komşularının tümüne 89/1 birinci haciz ihbarnamesi gönderdikleri ve borcun bu suretle tahsiline çalıştıkları, vekâlet görevini ifa eden avukatın özenle görevini yerine getirilmesi asıl olup, Şikâyetli avukatlar tarafından her ne kadar müvekkilin alacağının tahsil edilmesi amacıyla şikâyete konu işlem için İcra Müdürlüğü’nden talepte bulunulduğu ve şikâyetçinin böylece dosya borcunu ödediği belirtilmiş ise de, yapılan işlem ile şikâyetçinin sosyal yaşamında meydana getirdiği olumsuzluklar dikkate alındığında, işlemin meslek etiğine uygun olmadığı görülmekle, şikâyetli avukatlar hakkında TBB Meslek Kurallarının 4. maddesi ile Avukatlık Yasasının 34 ve 134. maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları istemi ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat K.A. 16.08.2011 tarihli savunmasında özetle; Şikâyetli avukat B.G.’in yanında sigortalı avukat olarak çalışmakta olup, takiple ilgili tüm işlemleri kendisinin yaptığını ve varsa sorumluluğun kendisine ait olduğunu, Şikâyetçi hakkında … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1258 E. sayılı dosyası ile 36.750,00 TL anapara borcu için 29.01.2009 tarihinde icra takibi yapıldığını, yetki itirazı nedeniyle dosyanın … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 E. sayılı dosyasına kaydedildiğini, borçlu vekili bu defa da faiz ve faiz oranına itirazda bulunduğunu, Şikâyetçi adına UYAP sisteminden mal varlığı sorgulaması yaptırılmış olup gayrimenkulü bulunamamış, .. BA 47.. plakalı aracına da haciz işlenmiştir. 2004 Model … marka aracın borcu karşılayıp karşılamayacağının açık olduğunu, Şikayetçinin maaşından 133.00 TL kesinti yapıldığını ve …’da oturduğu tespit edilen adrese gidilmiş ise de haciz yapılamadığını, 25.05.2011 tarihinde şikâyete konu 89/1 birinci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, 12 adet giden bu 89/1’lerden sonra 10.06.2011 tarihinde 51.300,00 TL icra dosyasına borçlu tarafından ödendiğini, son çare olarak 89/1 yoluna başvurulduğunu ve Şikayetçinin yakınlarına 89/1 gönderildiğini, dosyayı 2009 yılından bu yana geç tahsil etmek dışında dengeli ve borçlunun da haklarına saygı göstererek tahsil ettiği noktasında vicdanen çok rahat olduğunu savunmuştur.

Şikâyetli avukat B.G.’te 16.08.2011 tarihli savunma dilekçesinde Avukat K.A.’ın sunduğu savunmanın aynını sunmuştur.

İncelenen dosya kapsamından … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 Esas sayılı takibin Şikayetli avukat K.A. imzası ile 28.01.2009 tarihinde açıldığı, takip dayanağının 01.01.2009 tarihli ortaklık sermaye borcu olduğu, takip tarihinden %30 temerrüt faizi talep edildiği,

12 adet 89/1 birinci haciz ihbarnamesinin Şikâyetli avukat K.A.’ın talebi ile … Mah. … Sok 19 adresinde birlikte ikamet eden apartman sakinlerine gönderildiği, bu gönderiye Ş.E. (1930 doğumlu), F. E. (1933 doğumlu) G.Ş. (1947 doğumlu,) E.Ş. (1973 doğumlu), H.G. (1954 doğumlu), M.N.’in (1980 doğumlu) İcra Müdürlüğüne beyanda bulunarak herhangi bir borçları olmadığını bildirdikleri,

15.06.2010 günü yapılan ev haczinde alacaklı vekili olarak hazurun S.S.’in bulunduğu, borçlu bulunamadığından sadece tutanak tutulduğu,

19.06.2009 tarihli talep ile Avukat K.A.’ın faiz oranına yapılan itirazı kabul ettiği ve faizin %9 olarak hesaplanmasına muvafakat ettiği, görülmektedir.

Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

İcra İflas Yasası 89/1. maddede düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi üçüncü şahıslardaki gerçek alacakların tahsili amaçlı düzenlenmiştir. Her ne kadar itiraz mümkün ise de, yukarda görüldüğü üzere birçok yaşlı insan İcra Müdürlüğü’ne giderek beyanda bulunmak zorunda kalmış, Şikâyetli avukatın da kabulü ile Şikâyetçi yakınlarına gönderilmek suretiyle taciz amaçlı kullanılmıştır. Yasal hakların taciz amaçlı kullanılması asla kabul edilemez.

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli bulunmamış, eylem Avukatlık Yasası 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelere aykırı olmakla cezaların şahsiliği ilkesi de gözetilerek takiple ilgili tüm işlemlerin Şikâyetli avukat K.A. tarafından yapıldığı sabit olmakla Avukat K.A.’a disiplin cezası tayini, Avukat B.G. hakkındaki disiplin cezası tayinine yer olmadığına ilişkin kararında onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetçi Z.E.K.’nın itirazının kısmen kabulü ile … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 03.06.2013 gün ve 2012/D.548 Esas 2013/306 Karar sayılı kararının Avukat B.G. yönünden hakkında verilen “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına ilişkin” karırın ONANMASINA, Avukat K.A. hakkına ise “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararın KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat K.A.’ın “KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA”, katılanların oyçokluğu ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Prş Şub 26, 2015 2:43 pm


Basından Hukuk Haberleri • AVUKATIN ŞAŞIRTAN FATURASI

Avukata oyun oynanmaz

Resim

Bağsız dolaşan bir köpek kasabın etlerini çalmaktadır. Kasap köpeğin kimin olduğunu araştırır ve bir avukata ait olduğunu öğrenir, doğruca avukatın ofisine gider ve avukata sorar:

-Bağsız, serbest bırakılan bir köpek benim kasaptan et çalarsa ben zararımı köpeğin sahibinden talep edebilir miyim?
Avaukat hiç tereddüt etmeden cevaplar:

-Elbette, köpeğin sahibi zararınızı tazmin etmek zorundadır.
Bunun üzerine kasap hemen avukata;

-Sizin köpek benim kasaptan bu sabah bir parça et çaldı, sizin bana 7.99 dolar borcunuz var, der.

Avukat hiç tartışmadan çek karnesini çıkarır ve kasaba 7.99 dolar çek yazar, kasap mutlu bir şekilde avukatın ofisinden ayrılır.
Bir kaç gün sonra kasap posta kutusunda bir mektup bulur, açar, avukattan gelen 25 dolarlık bir fatura olduğunu anlar ve bu sefer kızgın kızgın söylenir;
"adam haklı"..

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzr Şub 22, 2015 2:15 pm


Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • AVUKATIN İDDİA VE ELEŞTİRİLERİ,ÖRNEK,İNCELİK VE ZERAFET…..

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

ESAS NO.2012/625
KARAR NO.2013/41
KARAR TARİHİ. 01.12.2013

Avukatın iddia ve eleştirileri daima uygar, bilimsel ölçüler içinde kalmak, örnek teşkil edecek incelik ve zarafet düzeyinde olmak zorundadır. Avukatlar ayrıca, dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidirler. Avukattan, tartışmaya yol açmayacak, karşı taraf özellikle karşı taraf meslektaşını rencide etmeyecek ifadeler kullanmasını beklemek düzeyli ve olgun bir kişiliğin doğal bir sonucudur.

TBB Mes.Kur 5, 27/1

Şikâyetli avukat hakkında, … 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/405 Esasına kayıtlı olarak görülen itirazın iptali davasında davalı Avukat … … vekili olarak verdiği cevap dilekçesinde “Dava dilekçesinin şikâyetçi avukata yakışan bir dilekçe olduğunu cevap vermesi durumunda şikâyetçiyle aynı seviyeye ineceği “ şeklinde ifadelere yer vererek şikâyetçi avukata hakaret ettiği iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçunu oluşturduğu kabul edilerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukat savunmasında, şikâyetçinin müvekkili olan Avukat … …’le bir protokol yaptıklarını, bu anlaşmaya göre… 4. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15217 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde istenen tehiri icra kararından vazgeçilerek yatırılan paranın müvekkiline ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, ancak kararın bozulması halinde paranın iade edileceği hususunun kararlaştırıldığını, kararın Yargıtay’ca bozulması üzerine söz konusu paranın müvekkili Avukat … …’ten istenmesi nedeniyle açılan icra takibine itiraz ettiklerini, zira bu davada müvekkili Avukat … …’in değil onun müvekkillerinin sorumlu olduğunu ileri sürerek takibe itiraz ettiklerini, bu nedenle açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, Yargıtay’dan da geçerek onandığını, şikâyetçi avukata hakaret etmediğini, hakaret kastı bulunmadığını bildirmiştir.

Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın eylemini Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/1.maddesine aykırı bularak uyarma cezası tayin etmiş, karara şikâyetli avukat tarafından süresi içerisinde itiraz edilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/405 Esasında kayıtlı olan davada şikâyetçi avukatın davacı vekili, şikâyetli avukatında davalı vekili olduğu, şikâyetli avukatın 25.10.2010 tarihli cevap dilekçesinin “Cevaplarımız” başlıklı bölümde kovuşturmaya konu ..”Dava dilekçesinin şikâyetçi avukata yakışan bir dilekçe olduğunu cevap vermesi durumunda şikâyetçiyle aynı seviyeye ineceği.. “ şeklinde ifadeye yer vermiş olduğu anlaşılmıştır.

Avukatın iddia ve eleştirileri daima uygar, bilimsel ölçüler içinde kalmak, örnek teşkil edecek incelik ve zarafet düzeyinde olmak zorundadır. Avukatlar ayrıca, dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidirler. Avukattan, tartışmaya yol açmayacak, karşı taraf özellikle karşı taraf meslektaşını rencide etmeyecek ifadeler kullanmasını beklemek düzeyli ve olgun bir kişiliğin doğal bir sonucudur.

Avukatlar herhangi bir başvuruda veya verdikleri dilekçelerde, karşı taraf için objektifliği ihlal eden, mesleğin gerektirdiği saygı ve güvene yakışır tarzı aşan ifadeler kullanmamalıdır.

Şikâyetli avukatın şikâyet dilekçesinde kullandığı, ifadeleri hukuksal savunma ile ilgisiz olup, O’nu küçük düşürmeye yöneliktir. Kovuşturmaya konu sözler “hakkın ortaya çıkarılmasına yararlı, etkili ve hatta zaruri açıklama” olarak kabul edilemeyeceği gibi " objektiflik " , " uyuşmazlıkla bağlantılılık " ve " Hukuki açıklama " esaslarına uygun değildir. Bu sebeple kovuşturmaya konu sözler, savunma sınırları içinde kabul edilemeyeceğinden eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5.maddesinde avukatın yazarken de konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklaması gerektiğini, 27/1.maddesi de avukatın, herhangi bir meslektaşı, özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikte kişisel görüşlerini açıkça belirtemeyeceğini düzenlemiştir.

Bu nedenlerle, şikâyetli avukatın eylemi Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5. ve 27/1.maddelerine aykırı olmakla eylem disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu değerlendirmesinde ve takdir ettiği uyarma cezasında hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile … Barosu Disiplin Kurulunun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 13 Şub 2015, 23:38


Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • İcra dosyasında yetki belgesi olmayan avukatın yaptığı işlem

Bir icra dosyasında yetki belgesi olmayan av.katın işlemi geçerli midir.süre varmıdır bununla ilgili bir kararınız varmıdır yardımcı olursanız sevinirim şimdiden tşk eder iyi çalışmalar dilerim.

Facebook sayfamız aracılığıyla.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: Misafir Üye — 07 Şub 2015, 13:14


CMK’dan atanan Avukatın ücretinin, yoksul sanığa yükletilmesi kararı, AİHS’e aykırıdır

Yargıtay 6.Ceza Dairesi, 2012 / 5492 esas ve 2014 / 10948 karar sayılı 02.06.2014 tarihli kararı

Savunmana ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan sanığa, yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.

ÖZET: Sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan sanığa, yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.

 YARGITAY 6.Ceza Dairesi Esas: 2012 / 5492 Karar: 2014 / 10948 Karar Tarihi: 02.06.2014

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Yakınan tüm aşamalarda değişmeyen beyanında, köyde terk edilmiş durumdaki aracı jandarmaya bildirmesinden sonra durumu öğrenen sanığın işyerine gelip tehdit ettikten birkaç gün sonra konuşmak için kendi köyüne çağırdığını, yanında arkadaşı olan tanık C. ve sanığın yeğeni olan diğer sanık M. ile birlikte gittiğini, sanığın, polis tarafından ihbar sonrasında, bağlanan aracı için senet imzalamasını istediğini, ölümle tehdit etmesinden dolayı 4500 TL’lik senedi imzaladığını, bu duruma o anda yanlarında bulunan tanık C. ve sanık M.’in şahit olduğunu, tanık C. tüm aşamalarda, sanık M. de kollukta; sanığın, yakınana aracı jandarmaya ihbar ettiğini kabul etmemesi üzerine, birkaç kez tokat attığını, masraf karşılığında diğer sanık M.’in kırtasiyeden aldığı bir adet senedi yakınanın 4500 TL olarak sanığın yönlendirmesiyle doldurduğunu beyan etmeleri karşısında; söz konusu senedin ele geçmediği gerekçesiyle yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı belirtilip delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında yağma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150/3. maddesi uyarınca, sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan sanığa, yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğundan,

Bozmayı gerektirmiş, sanık C. Ö… savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: ankahukuk.com