Etiket arşivi: FİİLİ

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • PAYDAŞLAR ARASINDA EL ATMANIN ÖNLENMESİ, FİİLİ KULLANIM, ECRİMİSİL

YARGITAY 1. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/18952
KARAR: 2014/4101

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 719 ada 12 parsel sayılı taşınmazın kayyım tayin edilen … ile davalı H… dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, …2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.07.2005 günlü ve 2004/1212-2004/519 sayılı kararı ile, 12 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden gaip olan …’ın hak ve menfaatlerini korumak üzere 3561 sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince İstanbul Defterdarı’nın kayyım tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe, işyeri gibi) doğal ürün veren yada kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşma sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması ve icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinin bulunması durumunda ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması durumunda yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacaktır.
İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)

Somut olayda, dava konusu 719 ada 12 parsel sayılı taşınmazda dava dışı paydaşların da bulunduğu, taşınmazın paydaşları arasında fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı başka bir ifadeyle her bir paydaşın payına özgülenen bir yerin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmuş değildir.

Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca tüm paydaşları bağlayan fili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise hangi yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması, fiili kullanma biçimi oluşmamış ise taşınmazda davacının kayyım tayin edildiği her bir paydaş için ayrı ayrı az veya çok çekişmesiz olarak kullanımına terk edilen yer bulunup bulunmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenerek varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.

Taraf vekillerinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — Sal Mar 10, 2015 8:07 pm


Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2006/3861Esas 2006/9924 – FİİLİ AYRILIK SÜRESİ -BOŞANMA ŞARTI-TMK.M.166/SON

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2006/3861Esas 2006/9924 Karar İçtihat



Özet:
5.4.2004'te feragat sebebiyle reddedilmiş, koca yeniden 23.02.2005 tarihinde, 17.11.1998'de reddedilen davayı esas alarak boşanma isteğinde bulunmuştur. Oysa 4.2004'teki feragatla 17.11.1998 gün 1998/348 sayılı dava ile doğan haklardan vazgeçilmiştir (Feragat edilmiştir). 5.4.2004 tarihinden itibaren yasanın aradığı üç yıllık fiili ayrılık süresi de dolmamıştır. Mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

(Karar Tarihi : 28.06.2006)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kadının kendi nafaka davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2- Kadının boşanmaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Davacı koca tarafından S____ Asliye Hukuk Mahkemesine açılan ilk boşanma davası, davacının 17.11.1998 tarihli duruşmadaki feragat beyanından dolayı reddedilmiştir. Bu red kararından itibaren tarafların üç yıl süreyle bir araya gelemedikleri gerekçesiyle 3.1.2003'te açılan ikinci boşanma davası da yine davacı kocanın feragat nedeniyle reddedilmiş ve red kararı 13.09.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

Davadan feragat eden taraf, feragat ettiği dava ile istediği maddi haktan talep sonucundan vazgeçmektedir. Feragat iradesi diğer tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı bulunmamaktadır. Tek taraflı hukuki işlemdir, feragatla düşen hak taraflar arasında yeni bir davanın konusunu oluşturamaz. (HUMK. md. 95/1-237)

Koca tarafından Medeni Kanunun 166/son maddesine dayalı olarak 3.11.2003'te açılan dava, 5.4.2004'te feragat sebebiyle reddedilmiş, koca yeniden 23.02.2005 tarihinde, 17.11.1998'de reddedilen davayı esas alarak boşanma isteğinde bulunmuştur. Oysa 5.4.2004'teki feragatla 17.11.1998 gün 1998/348 sayılı dava ile doğan haklarından vazgeçilmiştir. (Feragat edilmiştir) 5.4.2004 tarihinden itibaren yasanın aradığı üç yıllık fiili ayrılık süresi de dolmamıştır. Mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

KARAR : Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz yönlerinin 1. bentte belirtilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

BOŞANMADA EŞİT KUSUR / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT / EVLİLİK BİRLİĞİ SONA ERMEDEN NİŞANLANMAK / FİİLİ AYRILIK DÖNEMİ

T.C.

YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
E: 2005/19608
K: 2006/4172
T: 27.3.2006
BOŞANMADA EŞİT KUSUR
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
EVLİLİK BİRLİĞİ SONA ERMEDEN NİŞANLANMAK
FİİLİ AYRILIK DÖNEMİ
4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 174]
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Bir kısım tanıklar, davalı kadının serbest bölgede çalıştığını beyan etmişlerse de mali ve ekonomik durumun araştırılmasıyla ilgili tesbitte, davalı kadının çalışmadığı belirtilmektedir.
Mahkemece, çelişkili bu durumun yeterli şekilde araştırılmadan yazılı olduğu şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru olmamıştır.
2- Kadın evlilik birliğinin devamı sırasında. fiili ayrılık döneminde nişanlanmış ve güven sarsıcı davranışlarda bulunmuştur. Bu durumda taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminat verilemez. Türk Medeni Kanununun 174/1-2 madde koşulan oluşmamasına rağmen kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi yanlış olmuştur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. ve 2. bentte belirtilen nedenle Bozulmasına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.