Etiket arşivi: GİBİ

Facebook şifresi ele geçirip, değiştirip hesap sahibi gibi yazışma yapılması 244/2 madde kapsamındadır

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, başkasına ait Facebook hesabına girerek, şifreyi değiştirip yazışma yapan sanığa yerel mahkemece verilen beraat kararını bozdu. Daire, sanığın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla sosyal paylaşım sitelerine olan ilgi de arttı. Hemen herkesin kullandığı sosyal paylaşım sitelerinde yaşanılan hukuksuzluklar ise yargıdan dönüyor. Konya’nın Seydişehir ilçesinde 2010 yılında gerçekleşen olayda, polise müracaat eden bir kişi, aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından girilerek, şifrenin değiştirildiği ve kendi adına yazışma yapıldığını söyledi.

Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame sonrası, sanık hakkında Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma’ iddiasıyla dava açıldı. Mahkeme, sanık hakkında beraata hükmetti. Mağdur vatandaş, avukatı vasıtasıyla bu kez dosyayı Yargıtay’a temyize gönderdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin beraat kararını bozdu. Yargıtay’ın bozma kararıyla dava, Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki günlerde yeniden görülecek.

“6 AYDAN 3 YILA KADAR HAPİS CEZASIYLA YARGILANMALI”

Bozma gerekçelerini açıklayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın; çalıştığı aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından, müştekiye ait elektronik posta hesabına girildiğine ilişkin Microsoft şirketinden gelen yazı yanıtları ve kolluk araştırmalarını inceledi. Daire kararında şu ifadelere yer verdi: “Müştekinin dilekçesinin ekinde ibraz ettiği fotoğraflara ve tüm dosya kapsamına göre; kendisine ait elektronik posta ve facebook hesaplarının şifresini ele geçirerek bu adreslere giren, facebook hesabında yazışmalar yapan ve şifreyi değiştirmek suretiyle anılan hesaplara erişimini engelleyen sanığın eylemi Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ilgili maddesine uymaktadır. Sanığın, TCK’nın ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır. Müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

YASA MADDESİ NE DİYOR

Bilişim suçlarını düzenleyen TCK’nın 244’üncü maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor: “Madde 244-(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI E:2006/379 K:2006/449*Avukatın üstlendiği işi gereği gibi yapmaması* Sahte Mahkeme Kararı*Sahtecilik

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

 

ESAS NO:2006/379

KARAR NO:2006/449

KARAR TARİHİ:08.12.2006

 

 

 

KARAR METNİ: Şikayetçi, şikayetli avukata SSK aleyhine tedbirli dava açması için vekaletname ile 2.000.000.000.-TL verdiğini, daha sonra davası hakkında bilgi almak istediğinde şikayetli avukatın kendisine dilekçesinin ekinde bir örneğini sunduğu tedbir kararını verdiğini, ancaksonradan emekli aylığına haciz konulması üzerine konuyu şikayetli avukata ilettiğini, bunun üzerine şikayetli avukatın haczi kaldıracağını ifadeettiğini ve hesabına iki kez para yatırdığını, daha sonra taşınmazlarının da haczedilmesi üzerine maaşı üzerindeki haczin kaldırılmadığını ve kendisine verilen tedbir kararının ilgili mahkeme kayıtları ile uyuşmadığını anladığını, bu arada 8.391.297.704.TL borcun 22.000.000.000.-TL ye ulaştığını, görevini kötüye kullanan avukatın meslekten çıkartılmasını, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir.

 

 

Baro Disiplin Kurulu; Şikayetli avukata Bursa 16.Noter 09.02.2004 günlü ve 4527 yevmiye nolu vekaletname verildiği, ancak yapılan incelemede bu vekaletnameye dayanılarak şikayetli avukat tarafından açılan herhangi bir dava veya takip bulunmadığı, keza şikayetçi hakkında başlatılan Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2004/7364 sayılı dosyasında da vekaletnamesinin bulunmadığı, şikayet edilen avukat tarafındanşikayetçiye verildiği iddia olunan tedbir kararının şikayet edilen avukat tarafından keşide edildiğini gösterir herhangi bir delilin mevcut bulunmadığı, şikayetli avukat tarafından şikayetçiye paraların ne amaçla ve ne için gönderildiğine ilişkin de delil bulunmadığı, şikayetçinin iddialarını kanıtlayacak düzeyde delil sunmadığı ve bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan ücret sözleşmesi veya talimat bulunmadığı, ortada sadece soyut iddia bulunduğunu, disiplin kovuşturmasının niteliği gereğince maddi gerçeğin arandığı, iddiaların kesin ve tartışmaya mahal bırakmayacak düzeyde ispatlanması gerektiği halde, şikayetli avukata isnat olunan eylemlerin şikayetli avukat tarafından işlendiğine dair yeterli, inandırıcı ve birbiri ile uyumlu delil elde edilemediği, şikayetçinin iddialarının bu sebeple somut delillerle ispatlanmadığından, şikayetli avukat hakkında “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” karar verilmiştir.

 

 

Baro Disiplin Kurulu kararına karşı şikayetçi tarafından itiraz edilmiştir. Şikayetçi itirazında; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, karara muhalefet oyu veren Başkanının yazdığı gerekçede belirtildiği üzere şikayetli avukata 6 ay işten uzaklaştırma cezası verilmesi gerektiği, belgelerin sahte olduğu, şikayetli avukatın savunma yapmadığı, cep telefonuna parayı iade edeceği yönünde mesaj çekildiğini, kararın bozularak şikayetli avukatın cezalandırılmasını talep etmiştir. Disiplin Kovuşturmasına konu sorun; Şikayetli avukatın üstlendiği işi gerektiği gibi yapıp yapmadığına, müvekkiline sahte mahkeme kararı verip vermediğine ve özen yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığına ilişkindir. Avukatlık Yasasının 34. maddesinde; Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler, kuralı konulmuştur. TBB Meslek Kurallarının 3. ve 4. maddelerinde; Avukatın, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürüteceği ve mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda olduğu belirtilmiştir.

 

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukata vekalet verildiği, sahte mahkeme tedbir kararı düzenlendiği, bu durumun anlaşılması üzerine kararın kaldırıldığı iması ile şikayetçi hesabına iki kez bankadan havale yoluyla para gönderildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar bir kişinin bir avukata vekaletname düzenlemiş olması, lehine vekalet verilen avukatın işi kabul ettiği anlamına gelmemekte isede, hayatın olağan akışına göre, Baro Disiplin Kurulunun, dosya konusu olayda, şikayetli avukatın olaydan sorumlu bulunmadığı, şikayetliyi suçlamaya yetecek inandırıcı delil olmadığı şeklindeki değerlendirmesi ve buna bağlı olarak şikayetli avukat hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararı yerinde görülmemiştir.

 

Avukatlık mesleğinin en önemli özelliklerinden birisi, avukata, müvekkil ve kamunun güven duymasını sağlamak olmalıdır. Avukatların,güven duygusunu sarsacak her türlü davranıştan kaçınmaları mesleki bir zorunluluk olup, ayrıca, her zaman güven sağlayıcı bir tutum içindeolmaları da etik bir sorumluluktur.Avukatlık Yasasının 5/a maddesinde; Taksirli suçlar hariç kesinleşmiş bir kararla iki yıldan fazla hapis veya bir yıldan fazla ağır hapis cezasıyla veya basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,sahtecilik, inancı kötüye kullanmak ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırmak suçlarından biri ile hüküm giymiş olmak, avukatlığa engel hal olarak belirlenmiştir.

 

Dosya kapsamından anlaşıldığı kadarıyla, şikayetli avukat hakkında sahtecilik yaptığı şeklinde avukatlık mesleğinden çıkarılmasını gerektirecek bir suçlama bulunmaktadır. Böylesine ciddi bir iddia ve muhakkik raporunda belirtildiği üzere sahte mahkeme kararı ortada iken, iddianın ispatlanmadığı gibi genel geçer bir kabul ile şikayetlinin suç olan eyleminin görmezlikten gelinmesi kabul edilemez bir davranıştır. Avukatlık Yasasının 158.maddesinin ikinci fıkrasında, disiplin kurullarının “Bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde; avukatlık onurunu,düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar.” amir hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna rağmen, Baro Disiplin Kurulu, hiçbir aşamada savunma yapma gereği duymayan şikayetli hakkındaki ciddi suçlamayı adeta görmezlikten gelerek, dosyadaki bilgi ve belgeleri objektif olarak değerlendirmeden karar vermiştir. Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararının kaldırılarak, yeniden incelemeyi gerektiren bir husus bulunmadığından, Şikayetli Avukatın sicil durumu, eylemin niteliği ve ağırlığı ile Avukatlık Yasasının 158.maddesindeki ilkelerde nazara alınmak suretiyle Şikayetli hakkında üç ay süre ile işten çıkarma cezası verilmesine karar vermek gerekmiştir.

 

 

Sonuç olarak, Şikâyetçinin itirazının kabulü ile Bursa Barosu Disiplin Kurulunun Şikayetli Avukat hakkında Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına ilişkin kararının KALDIRILMASINA, araştıracak başkaca bir husus bulunmadığından Şikayetlinin 3 AY SÜRE İİLE İŞTEN ÇIKARILMASINA katılanların oybirliğiyle karar verildi

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI E:2006/265 K:2006/343 *AVUKATIN İŞİNİ GEREĞİ GİBİ YAPMAMASI * AVUKATIN ALDIĞI ÜCRETİ İADE ETMEMESİ

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

 

ESAS NO:2006/265

KARAR NO:2006/343

KARAR TARİHİ:06.10.2006

 

Avukatlık Kanunu 34 maddesi,

TBB. Meslek Kurallarının 3, 38/2 ve 41 maddeleri

 

 

KARAR METNİ:

 

Şikayetli Avukat hakkında, “Şikayetçinin tutuklu olarak yargılandığı davada avukatlığını üstlendiği, 1.000 ABD Dolarının peşin, bakiyesinin sonraki tarihlerde ödenmek üzere 7.500 Dolara anlaştıkları, Şikayetlinin bir kez, yanında çalışan Av. S……’ın ise iki kez duruşmalara katıldığı, diğer duruşmalara katılmadıkları, bu sebeple Şikayetçinin savunmasız bırakıldığı, ödenen vekalet ücretinin talebe rağmen cüzi bir kısmının iade edildiği” iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikayetli Avukat savunma vermemiştir.

 

Baro Disiplin Kurulu, Şikayetlinin eylemini Avukatlık Yasasının 34 ve 134, TBB. Meslek Kurallarının 34, 38/2 ve 41. maddelerine aykırıbularak, Avukatlık Yasasının 135/2 maddesi gereğince, Şikâyetli Avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

 

 

(TBB Disiplin Kurulu ve Yargıtay Kararları Doğrultusunda)

 

Tüm dosya içeriğinden, Y…….. Ağır Ceza Mahkemesinin 200…./…………sayılı davasında tutuklu sanık olarak yargılanmakta olan Şikayetçinin, Şikayetli Avukatla, yargılaması süren ceza davasında 1.000.Doları peşin, bakiyesi sonraki tarihlerde ödenmek üzere 7.500.Dolar Avukatlık ücreti karşılığında anlaştıkları, bu hususun aksini gösterir dosyada herhangi bir kanıt bulunmadığı, aksine Şikayetli Avukatın 16.04.2003 günlü duruşmaya Sanık müdafii olarak katılıp vekaletname sunmak üzere mahkemeden süre istediği, 11.06.2003 tarihli duruşmaya mazeret gönderdiği, Şikayetli yanında sigortalı olarak çalışan Av…………….’ın da 2 kez duruşmaya katıldığı ve yargılamanın devamında – duruşmalara katılmadıkları, Şikâyetlinin aldığı vekâlet ücretinden 400.000.000 TL’yi Şikayetçiye iade ettiği anlaşılmıştır.

 

Meslek Kurallarının 41. maddesinde yer alan “Avukat baktığı davada görevini savsayarak, ya da kötüye kullanarak, müvekkili zararına kendisine yarar sağlayamaz” hükümlerine yer vermiştir. Şikayetli Avukatın, avukatlık ücreti ve vekâletname almasına karşın,Şikayetçiye ait davayı mesleğin özen, doğruluk ilkelerine aykırı olarak takip etmediği, peşin aldığı ücreti de tam olarak iade etmemesinden ibaret eylemi Avukatlık yasasının 34, TBB. Meslek Kurallarının 3, 38/2.ve 41.maddelerine aykırı olmakla disiplin suçunu oluşturduğundan, BaroDisiplin Kurulunun değerlendirmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak, itirazın reddi ile, Ankara Barosu Disiplin Kurulunun Kınama cezası verilmesine ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildi