Etiket arşivi: Hakem

TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ PARASAL SINIRLARIN ARTIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNUN 68 İNCİ VE TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ YÖNETMELİĞİNİN 6 NCI MADDELERİNDE YER ALAN PARASAL SINIRLARIN ARTIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen parasal sınırların, 10/11/2015 tarihli ve 29528 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 457)’nde 2015 yılı için yeniden değerleme oranı olarak tespit edilen %5,58 (yüzde beş virgül elli sekiz) oranında artırılarak yeniden belirlenmesidir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 27/11/2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Parasal sınırlar
MADDE 3 – (1) Tüketici hakem heyetlerinin, uyuşmazlıklara bakmakla görevli olmalarına ilişkin parasal sınırlar;
a) İlçe tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 2.320 Türk Lirası,
b) Büyükşehir statüsünde olan illerdeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerindeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 3.480 Türk Lirası,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde, il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası, olarak tespit edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ 1/1/2016 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Banka mevduat hesabı işletim ücreti iadesinde Hakem Heyeti görevli değildir

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2013/17905 esas ve 2014/165 karar sayılı,

YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 5/12/2012
NUMARASI : 2012/501-2012/537
DAVACI : FİNANSBANK A.Ş.
VEKİLİ : AV. ŞADUMAN KOÇ
DAVALI : AHMET TIĞLI

Taraflar arasında görülen davada Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 5/12/2012 tarih ve 2012/501-2012/537 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi kanun yararına bozma isteminde bulunan davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Zeliha Çubuk tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi çerçevesinde davalının tüketici konumunun bulunmamasına, şikayet konusu hakkında Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin karar verme yetkisi olmamasına ve davalı hesabından hesap işletim ücreti alınmasının sözleşmeye ve yasaya aykırılık teşkil etmemesine rağmen, davalının başvurusu üzerine Akyazı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nce davalının mevduat hesabından tahsil olunan 67,50 TL hesap işletim ücretinin müşteriye iadesine ve takip eden yıllarda tüketiciden hesap işletim ücreti alınmamasına karar verildiğini ileri sürerek, anılan hakem heyeti kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre, Akyazı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 31/8/2012 tarih ve 2012/326 sayılı karar ve ekinde belgelerin incelenmesi neticesinde davacının iddiasını destekleyen bilgi ve belgelere ulaşılamadığı, davacı vekilinin tüketiciden yapılan kesintinin tüketici kredisine ilişkin olmayıp mevduat hesabından alınan hesap işletim ücreti olduğuna ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığı, tüketici tarafından yapılan ödemenin tüketici kredisine ilişkin olduğu, tüketici sorunları hakem heyeti başkanlığı tarafından gönderilen karar ekinde yer alan ödeme dekontlarından anlaşıldığı ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici kredisinden olduğu değerlendirilerek, söz konusu kesintinin 4077 sayılı Kanun’un 6. maddesinde belirtildiği şekilde tüketici ile müzakere edilmeyen ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak tüketici aleyhine sonuç doğuran haksız şart niteliğinde olduğu, tüketici sorunları hakem heyeti kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar aleyhine Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması talebinde bulunulmuştur.

Dava, tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 22. maddesi gereğince Bakanlık İl ve İlçe Merkezlerinde bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara çözüm bulmak suretiyle en az bir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti oluşturmaları gereklidir. Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin görev alanı ancak 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarla sınırlıdır. TSHH görev alanı dışında kalan konularda karar veremez.

Bir uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının kabulü için aynı Yasa’nın 2. maddesinde öngörülen tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu tüketici işleminin olması gerekir. Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında imzalanan bankacılık işlemleri sözleşmesine dayanılarak davalı adına açılan mevduat hesabından tahsil edilen hesap işletim ücretine ilişkin olup tüketici kredisi ilişkisinden kaynaklanmadığından genel görevli mahkemeler önünde çözümlenmesi gereken bankacılık işlemi mahiyetindedir. Taraflar arasında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklandığının kabulü ile hakem heyetinin görev alanı içinde kalmayan bu uyuşmazlıkla ilgili verdiği kararın iptali gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, yazılı emir isteğinin kabulü ile hükmün kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HUMK’nın 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için bir kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 7/1/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Basından Hukuk Haberleri • Kayıp-kaçağa ‘hakem’ engeli

Elektrik dağıtım şirketleri tarafından abonelerden kesilen kayıp-kaçak bedelinin tüketiciye geri ödenmesi konusunda elektrik dağıtım şirketleri ile tüketici hakem heyetleri arasında yaşanan anlaşmazlık, tüketiciyi mağdur ediyor. Tüketiciden geçmişe dönük 10 yıllık döküm isteyen Hakem Heyeti, bir yıllık verilen dökümleri kabul etmeyerek engel çıkarıyor.

Elektrik dağıtım şirketleri tarafından abonelerden kesilen kayıp-kaçak bedelinin tüketiciye geri ödenmesi konusunda vatandaş mağdur oluyor.

Bir elektrik abonesinin faturadaki kayıp-kaçak bedelini dağıtım şirketinden istemesiyle başlayan hukukî süreçte Yargıtay, 17 Aralık’ta tüketici lehine karar verdi. Yargıtay’ın bu kararı üzerine birçok kişi dağıtım şirketlerine akın etti. Bu noktada ise elektrik dağıtım şirketleri ile tüketici hakem heyetleri arasında anlaşmazlık yaşanıyor.

YÖNETMELİK DEĞİŞTİRİLMELİ

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Perakende Satış A.Ş. (AESAŞ) abonesi olan Ahmet Kulaoğlu, kendisine çıkartılan engelleri Akit’e anlattı. AESAŞ’a giderek geriye dönük kayıp-kaçak bedelinin gösterildiği dökümleri istediğini söyleyen Kulaoğlu şunları söyledi:

“AESAŞ’taki yetkililer bana, sadece bir senelik dökümü verdi. Diğer yıllara ait dökümanları neden vermediklerini sorduğumda ise Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne tabi olduklarını ve bu yönetmeliğin 19. maddesine göre, sadece geçmiş 12 aya yönelik dökümü verebileceklerini söylediler. Sadece bir yıllık döküm aldığım için kayıp-kaçak bedeli de 3 bin 300 TL’nin altında kaldı. Bu yüzden Tüketici Mahkemesi’ne gidemedim ve ilçe kaymakamlıklarına bağlı Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurdum.”

DİLEKÇEYİ KABUL ETMEDİLER

Ümraniye Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti ile Üsküdar Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti’nin başvurusunu kabul etmediğini ifade eden Kulaoğlu, “Tüketici Hakem Heyetleri haksız bir şekilde başvurumu kabul etmiyor. Benden 10 yıllık dökümanı getirmemi istiyorlar. Ben ise bir yıllık dökümanımı vererek, bir yıllık kayıp-kaçak bedelini almak istediğimi söyledim. Buna rağmen başvurumu kabul etmediler. Bu noktada elektrik dağıtım şirketi ile tüketici hakem heyetleri arasındaki yaşanan anlaşmazlık nedeniyle hiçbir tüketici kayıp-kaçak bedelini geri alamıyor. Tam bir çıkmaz sokaktayız. Yetkililer, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ni bir an önce değiştirmeli ve tüketicilerin mağduriyetleri giderilmeli” diye konuştu.

AESAŞ: DÖKÜMAN VERME ZORUNLULUĞUM YOK

AESAŞ Müşteri Hizmetleri Takım Lideri Çiğdem Erkekoğlu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Bu konuda istediğiniz kadar haber yapabilirsiniz. Herkes zaten haber yapıyor ama bize bir şey olmaz. Çünkü abonelerimize 10 yıllık döküman verme zorunluluğumuz yok. Yargıtay, Danıştay istediği kadar karar versin, bu bizi ilgilendirmiyor. Biz Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne bağlıyız. Dolayısıyla biz abonelerimize sadece 12 aylık döküman veriyoruz” şeklinde konuştu.

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Perakende Satış A.Ş. abonesi Ahmet Kulaoğlu, dilekçesi hakem heyeti tarafından kabul edilmediği için mağdur oldu. Kulaoğlu, mağduriyetin giderilmesi için yönetmeliğin bir an önce değiştirilmesini istedi.

yeniakit.com.tr

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 25 Oca 2015, 23:10


HAKEM KARARLARI / HAKİM TARAFINDAN HAKEM KARARININ TASDİKİ

T.C.
YARGITAY
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E: 2006/3462
K: 2006/3503
T: 12.6.2006
HAKEM KARARLARI
HAKİM TARAFINDAN HAKEM KARARININ TASDİKİ

1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 532]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 536]
Hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süresi dışında, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İstanbul Ticaret Odası nezdinde oluşturulan hakem kurulunca verilen karar, harçların ikmali ve hükmün kesinleştirilmesi için İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’na tevdi edilmiş, mahkemece görevin İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacı vekili, mahkeme kararını temyize cevapla birlikte katılma yoluyla temyiz etmiş ise de, harcını yatırmadığı gibi temyiz defterine kayıtta ettirmediğinden, böylece temyiz süresini geçirdiğinden temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
2- HUMK’nun 532. maddesindeki düzenlemeye göre, hakemler kararlarını yetkili ve görevli mahkeme kalemine verirler. Hakem kararı mahkeme kalemince evrak mahzeninde saklanır ve isteyen tarafa bir sureti verilir. Hakem kararı kendisine verilen mahkeme, hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa yazılı olarak tebliğ eder. Karar, iki taraf hakkında ancak bu tebliğ tarihinde mevcut sayılır ve temyiz süresi de tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Aynı kanunun 536. maddesine göre de, hakem kararları temyiz süresi geçince mahkeme başkanı veya hakim tarafından tasdik edilir. Temyiz edilmeksizin kesinleşen bu kararların tasdiki, yalnızca kararın kesinleştiğini tespit eden bir şerh niteliğinde olmayıp, aynı zamanda hakem kararının usule, şekle ve kamu düzenine uygunluğunu tespit eden ve bu karara kesin hüküm ve icra edilebilir olma niteliği veren yargısal karardır. Somut olayda, hakemlerce verilen karar, HUMK’nun 532 ve 536. maddesinde yazılı işlemlerin ikmali için İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevdi edilmiş, mahkemece görevin Denizcilik İhtisas Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Denizcilik İhtisas Mahkemeleri 20.04.2004 tarihinde kabul edilen ve 28.04.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5136 Sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu kanunun 1. maddesine göre Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin görevi Türk Ticaret Kanunu’nun dördüncü kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmaktır. Hakem kurulu kararına konu uyuşmazlık ise, BK’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davada, davalı yanca dava dışı yabancı uyruklu armatörler için inşa olunan 055 ve 056 sayılı gemilerin plan ve proje çizimlerinden kaynaklanan alacağın tahsili talep ve dava edilmiştir. Uyuşmazlık deniz ticaretinden kaynaklanmayıp, aksine eser sözleşmesinden kaynaklandığından yetkili ve görevli mahkeme Denizcilik İhtisas Mahkemesi olmayıp İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Mahkemece, HUMK’nun 532 ve 536. maddelerine göre işlem yapılması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine, 2. bent uyarınca kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 12.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay;Tüketici Hakem Heyeti Kararına Karşı Tüketici Mahkemesinde Dava Açma Süresi

yargıtay4 Aralık 2009 CUMA Resmî GazeteSayı : 27422

 

YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:             Esas No         : 2009/12178             Karar No       : 2009/11295

YARGITAY İLAMI

             Mahkemesi  : Ankara 3. Tüketici Mahkemesi

             Tarihi            : 30/12/2008

             Numarası      : 2007/825-2008/507

             Davacı           : Digital Platform İletişim Hizmetleri A.Ş. vekili avukat Süleyman Talas

             Davalı            : Bülent Demirtürk vekili avukat Hamit Baykaç

             Taraflar arasındaki itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulmasını istemekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

             Davacı, davalının 2000 yılında konutta kullanılmak üzere standart tip abonelik sözleşmesi yaptığını, 2002 yılına kadar verilen hizmetten faydalandığını, bu tarihte başka yere atanması nedeniyle aboneliğini dondurduğunu, ancak kendisine fatura tahakkuk ettirildiğini, yapılan ödemenin iadesi için Çankaya Kaymakamlığı 2 nolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetinden talepte bulunduğunu, talep üzerine Tüketici Hakem Heyetinin 23.10.2007 tarih ve 416 nolu kararı ile 550.32 TL.nin iadesine karar verildiğini, tahsil edilen meblağın yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu belirterek, tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

             Davalı, sözleşmenin dondurulduğu dönemden sonrası için ücret istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

             Mahkemece, Çankaya Kaymakamlığı Hakem Heyeti Başkanlığının 23.10.2007 tarih 2007/416 sayılı kararının davacı Digital Platform İletişim Hizmetleri A.Ş.’ye 2.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği dava dilekçesine İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin 2007/1898 muh. numarası ile 15.11.2007 tarihinde havale edildiği, ancak harçlandırmanın 23.11.2007 tarihinde yapıldığı harca tabi davanın bu tarihte açıldığının kabulü gerektiği, bu durumda 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5 maddesi gereği 15 günlük itiraz süresinin geçirildiği gerekçesiyle itirazın reddine dair kesin olarak verdiği karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz yasal sürede yapıldığından, hükmün kanun yararına bozulmasını istemiştir.

             4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5 maddesi gereğince; 2007 yılında değeri 792.12 YTL altında bulunan ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği karar tarafları bağlar, taraflar bu karara karşı onbeş gün içinde Tüketici Mahkemesine itiraz edebilir. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.

             Uyuşmazlıkta taraflar arasında konutta kullanılmak üzere standart tip abonelik sözleşmesi yapıldığı, davacının 550.32 YTL asıl alacak, 142.92 YTL işlemin temerrüt faizinin tahsili için icra takibi yaptığı davalı Bülent Demirtürk’ün icra dosyasına ödeme yaptıktan sonra, Çankaya Kaymakamlığı 2 nolu Tüketici Sorunları Hakem Heyetine ödemenin istirdadı kararı verilmesi için talepte bulunduğu, hakem heyetince 2007/416 sayılı 23.11.2007 tarihli kararla ihtirazi kayıtla ödenen 550.32 YTL.nin tüketiciye iadesine karar verdiği, bu kararın Digital Platform İletişim Hizmetleri A.Ş’ye 2.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği dosya içeriği ile sabittir.

             Davacı, hakem heyeti kararının kendisine tebliği üzerine, Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere Nöbetçi İstanbul 3 nolu Tüketici Mahkemesine verdiği, 15.11.2007 hakim havale tarihli 2007/1898 muh. nolu dilekçesinde hakem heyeti kararının iptalini istemiştir.

             Davacının bu dilekçesini Zincirlikuyu Vergi Dairesince 2007/1898 muh. numarası belirtilerek ve 13.10 YTL başvurma harcı, 13.10 peşin harcı, 2.20 YTL vekalet harcı olmak üzere toplam 28.40 YTL’yi 15.11.2007 tarihinde ödeyerek harçlandırdığı,               56271-56268         56271-56268 nolu makbuz içeriğinden anlaşılmıştır. Davacının dilekçesinin Ankara Tüketici Mahkemesine gelmesi üzerine 23.11.2007 tarihinde Ankara 3.Tüketici Mahkemesine tevzi edildiği saptanmıştır.

             HUMK. 178 maddesi Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Talimatnamesi ve 3.2.1984 tarihli İçtihatı Birleştirme Kararı gereğince harca tabi davalarda davanın açılma zamanı harcın ödendiği tarihtir. Somut olayda hakem heyeti kararının davacıya 2.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacının itiraz dilekçesini 15.11.2007 tarihinde hakim havalesi yaptırdıktan sonra aynı gün harcını yatırdığı ve 2007/1898 muh. nosu ile Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderildiği anlaşıldığından davanın açılma tarihi 15.11.2007 olarak kabulü gerekir. Bu durumda dava, 4077 Sayılı Kanun 22/5 maddesinde öngörülen 15 günlük yasal sürede açılmıştır. Mahkemece işin esasına girilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yasal sürede dava açılmadığından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

             SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK. 427/6 maddesi gereğince talep ettiği kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 12.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:             Esas No         : 2009/12180             Karar No       : 2009/11293

YARGITAY İLAMI

             Mahkemesi  : Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

             Tarihi            : 25/11/2008

             Numarası      : 2008/366-2008/447

             Davacı           : Hüseyin Alkan vekili avukat Filiz Ceylan

             Davalı            : Söke Arçelik Yetkili Servisi

             Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararına karşı itiraz davasının yapılan yargılaması sonucunda itirazın süreden reddine dair verilen hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

             Davacı, çamaşır makinesinde aşırı ısınma nedeniyle oluşan sorunun giderilmesi için davalı servise müracaat ettiğini, arızanın ücretsiz giderilmesi gerekirken kendisinden 260.00 YTL parça bedeli ve ücret alındığını, haksız alınan bedelin iadesi için Söke İlçesi Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaat ettiğini ancak servisin hizmet kusuru olmadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, belirterek Söke Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının iptali ile 260.00 YTL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.

             Davalı, alınan parça bedeli ve hizmet bedelinin yasaya uygun olduğunu, hizmet kusurlarının olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

             Mahkemece, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararına karşı açılan davanın yasal sürede olmadığı gerekçesiyle davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

             Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararına karşı yasal sürede itiraz edildiğinden hükmün kanun yararına bozulması istenilmiştir.

             4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5 maddesi gereğince; 2008 yılında değeri 827.05 YTL altında bulunan ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği karar tarafları bağlar. Taraflar bu kararlara karşı on beş gün içinde Tüketici Mahkemesine itiraz edebilir. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı yapılan itiraz üzerine Tüketici Mahkemesinin vereceği karar kesindir.

             Somut uyuşmazlıkta, davacı ayıplı hizmet nedeniyle oluşan zararı 260.00 YTL’nin tahsili için Soma ilçesi Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurması üzerine 2008/152 esas ve 18.8.2008 tarihli kararla hizmet kusuru olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu karar şikayetçi Hüseyin Alkan’a 27.8.2008 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 10.9.2008 tarihinde Söke Tüketici Mahkemesinde; Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı itirazda bulunmuştur. İtiraz 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5 maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içinde yapılmıştır. Bu durumda mahkemece işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken itiraz süresinde yapılmadığı gerekçesiyle talebin reddi yasaya aykırıdır.

             SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK 427/6 maddesi gereğince talep ettiği Kanun Yararına Bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonucuna etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 12.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.