Etiket arşivi: İİK.

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İHALENİN FESHİ,İLAMSIZ TAKİP,USULSÜZ KESİNLEŞTİRME İİK M-134,EDENLERE DAYANMA

T.C
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO.2007/13398
KARAR NO.2007/17814
KARAR TARİHİ.04/10/2007

MAHKEMESİ : Bursa 3. İcra Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2007
NUMARASI : 2005/105-2007/254

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu, menkul malına ait ihalenin feshini, hem hakkında yapılan ilamsız takibin tedarik edilmiş kişiye tebligat yapılmak suretiyle usulsüz kesinleştirilmesi nedenine, hem de İİK.nun 134. maddesinde yazılı nedenlere dayanarak istemektedir.

İhalenin feshi, İİK 134 ve BK.nun 226 maddesinde yazılı nedenlere dayanılarak istenebilir.

Somut olayda, ihaleye iştirak edip, menkul malı satın alan takip dışı üçüncü kişidir.

Takibin iptali ile ilgili konular taraflar arasında tartışılması gereken hususlar olup, ihalenin feshi nedeni olarak ilgili kanunlarda sayılmamıştır.

Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, takip iptal edilse dahi, ihale yasal koşullara uygun olarak yapılmış ise geçerlidir.
O halde, mahkemece borçlunun ihalenin feshi nedeni olarak gösterdiği sair hususların incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, eksik inceleme ile icra takibinin usulsüzlüğünden bahisle menkul ihalesinin feshine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/10/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Prş Şub 26, 2015 5:13 am


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İİK, MENFİ TESPİT DAVASINDA ZAMANAŞIMI İÇİN DÜZENLEME OLMADI

İcra İflas Kanununda Menfi Tespit Davasında Zamanaşımı İçin Düzenleme Olmadığı – Davanın Borçlar Kanunun 39. Maddesindeki 1 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olmayacağı.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2014/9698
KARAR NO. 2014/14562
KARAR TARİHİ. 2.10.2014

ÖZET : Takip konusu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ve bunun yanında da keşideci ve davacıların babası olan mirasbırakanın zaafiyetinden yararlanılarak düzenlendiğini birlikte ileri sürerek açılan menfi tespit davası İİK’nun 72. maddesine dayanmaktadır. Bu hükümde istirdat davası hükümleri ayrık olmak üzere zamanaşımı için herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir. Davanın Borçlar Kanunu’nun irade bozukluğunun giderilmesine ilişkin hükmünde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından bahisle davanın reddi isabetsizdir.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacılar vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine 26.04.2008 düzenleme tarihli ve bedeli rakamla “200,00 YTL” yazı ile “iki yüz bin” olarak yazılan, keşidecisi müvekkillerinin murisi olan babalarının olduğu senede dayalı olarak icra takibi yapıldığını, ancak senetteki imza unsuru dışındaki unsurların sonradan ve gerçeğe aykırı doldurulduğunu belirterek, icra takibine konu alacak nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın zamanaşımından sonra açıldığını, davalının senet nedeniyle alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın irade fesadı hallerine dayandığını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine göre davanın öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiği davacıların ödeme emrini tebliğinden itibaren 1 yıl içinde dava açmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, takip konusu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ve bunun yanında da mirasbırakanın zaafiyetinden yararlanılarak düzenlendiğini birlikte ileri sürerek İİK’nun 72. maddesine dayalı olarak işbu davayı açmıştır. Hal böyle olunca İİK’nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında, istirdat davası hükümleri ayrık olmak üzere zamanaşımı için herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir. Mahkemece işin esası incelenerek bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından bahisle davanın reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Cmt Şub 21, 2015 9:51 pm


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İİK 134. MADDESİ GEREĞİNCE İHALENİN FESHİ TALEBİ…

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/11885
KARAR: 2013/17550

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK’nun 134. maddesi doğrultusunda icra müdürlüğünce yapılan ihalenin feshine ilişkindir. Sonradan icra müdürlüğünce ihale bedelinin yatırılmaması sebebiyle İİK’nun 133. maddesi uyarınca ihalenin feshedilmesi anılan yasa maddelerindeki fesihler ayrı sonuçlar doğuracağından İİK’ nun 134. maddesi doğrultusunda ileri sürülen ihalenin feshi nedenlerinin incelenmesine engel teşkil etmez. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken davanın konusu kalmadığından bahisle yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : İhale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 02 Oca 2015, 21:51


İcra ve İflas Kanunu Şerhi • İtirazın muvakkaten kaldırılmasının hükümleri – İİK. Md. 69

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2007/20523
KARAR: 2007/24006

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçluya gönderilen örnek 13 numaralı tahliye ihtarlı ödeme emri, 20.07.2007 tarihinde ve 7201 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi uygulanmadığı için; yani, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği Tüzüğün anılan maddesinde sayılan kişilerden sorulup saptanmadan ve bu husus tebligat parçasına yazılıp usulen tevsik edilmeden 21. maddeye göre yapılan tebligat usulüne uygun bulunmamaktadır (HGK’nın 29.12.1993 tarih ve 1993/18-778 E., 876 K.), (HGK’nın 18.04.2001 tarih, 2001/6-386 E., 389 K.).

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinde, (tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.) hükmüne yer verilmiştir. Borçlu, 23.08.2007 tarihli hacizle takipten haberdar olduğuna göre 29.08.2007 tarihinde harçlandınlan dilekçesiyle mahkemeye yaptığı başvurusu yasal (7) günlük sürededir.

7201 sayılı Kanun’un 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre İcra Dairesine İtiraz etmemiş olması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle; varsa, hacizlerin kaldırılması sonucunu doğuracağından, borçlunun hukuki yararının da bulunması nedeniyle, mahkemece şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez (HGK 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E., 560 K.).

O halde, şikayet kabul edilerek 7201 sayılı Kanun’un 32. maddesi de gözetilip ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 12 Ara 2014, 16:58


Tazminat alacağı likit olmadığından İİK 67madde uygulanmaz

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi:

Esas No : 2011/8434

Karar No : 2011/8141

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi : Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesi

Tarihi : 22/6/2010

Numarası : 2009/850 – 2010/578

Davacı : MAPERE GENEL SİGORTA A.Ş.

Davalı : TÜRK HAVA YOLLARI A.O. VEKİLİ : AV. BURCU GÜLER

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 22.6.2010 tarih ve 2009/850 – 2010/578 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Numan Acar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili tarafından emtia nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalanan 2.080 kg yedek parça emtiasının davalı tarafça Hollanda’dan Türkiye’ye havayoluyla taşındığını, taşıma esnasında emtiada oluşan hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ve 349,60 TL asıl alacağın rücuen davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 40′dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taşıma esnasında emtiada oluşan hasarın tazmininin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, kesinleşmiş bu karar aleyhine Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması talebinde bulunulmuştur.

Dava, TTK’nun 1301. maddesine dayalı alacak için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, yazılı gerekçeyle dava kabul edilerek icra inkar tazminatına da hükmedilmiştir. Oysa, davaya konu alacak tazminata ilişkin olduğundan ve tazmini gereken gerçek bedelin mahkemece saptanması gerekeceğinden tazminat alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşımadığı kuşkusuzdur.

Bu durum karşısında, İİK’nun 67. maddesinde belirlenen koşullar oluşmadığından, davacı tarafın icra-inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği halde kabulü yönünde hüküm kurulması yasaya aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HUMK’nun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, kararın bir örneğinin aynı maddenin son fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 4/7/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 12.H.D E: 2012/28045 K: 2013/3913 * 6352 S.YASA İİK. UYGULANMASI TAKİP İŞLEM TARİHİNİN DİKKATE ALINMASI

T.C

YARGITAY 

12.HUKUK DAİRESİ 

ESAS NO: 2012/28045 

KARAR NO: 2013/3913

 KARAR TARİHİ:28.02.2013

 

 

 

"Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mehmet Turan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 

 

Alacaklı vekili, 25.07.2012 tarihinde borçluların ev adreslerinde yapılan hacizlerde 6352 Sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile değişik İİK'nun 82/3. maddesi uyarınca ev eşyasının haczi talebinin reddedildiğini, takip tarihinin yasanın yürürlük tarihinden öncesine ait olduğunu ileri sürerek ret kararının kaldırılması şikayetiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece 6352 Sayılı Yasa'nın 29.06.2012 tarihli takipten sonra 02.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür. 

 

6352 Sayılı Yasa'nın 16. maddesinde icra memurunun, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendireceği, buna göre talebin kabulüne veya reddine karar vereceği düzenlenmiştir. 

 

Aynı Yasa'nın 38. maddesi ile İcra ve İflas Kanunu'na eklenen gecici 10. maddede ise; bu Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği hükmü getirilmiştir. 

 

İİK'nun yukarıda anılan geçici 10. maddesinden, 6352 Sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı anlaşılmaktadır. Buna göre takip tarihi yasanın yürürlük tarihinden öncesine ait olsa bile, bir takip işlemi olan haciz işleminin Yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle hacizde 6352 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 

 

Somut olayda, takip tarihi 29.06.2012 olmasına karşın şikayete konu haciz işleminin, 6352 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 02.07.2012 tarihinden sonra 25.07.2012 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından, haciz tarihine göre yürürlükte olan 6352 Sayılı Yasa hükümlerinin olayda uygulanması gerekir. 

 

O halde mahkemece, şikayetin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 

 

KARAR : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.