Etiket arşivi: İTİBAR

TANIK BEYANLARINA ANCAK DAVACI İŞÇİ İLE BİRLİKTE ÇALIŞTIĞI SÜRE İLE SINIRLI OLMAK ÜZERE İTİBAR EDİLEBİLECEĞİ

“9. Hukuk Dairesi         

2013/12761 E.  ,  

2015/9043 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentleri kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının davalı nezdinde çalışmasının olup olmadığı varsa süresi yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı işçi davalı işveren işyerinde 11.04.2000-20.11.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını iddia ederken, davalı taraf davacının işyerinde hiç çalışmadığını savunmuştur. Sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinden davacının çalışma kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının beyanları kendi çalıştıkları dönemde nazara alınarak davacının davalı işyerinde 2004 yılı 10. ayından itibaren fesih tarihine kadar çalıştığı kabul edilerek sonuca gidilmeli ve hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

(www.yargıtay.gov.tr, çevrimiçi: 01.09.2016)

FacebookTwitterGoogle+LinkedInWhatsAppEmailBlogger PostPaylaş

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • EKSPERTİZ RAPORUNA İTİBAR EDİLEREK, TAZMİNAT BELİRLENMESİ MÜKÜN DEĞİLDİR

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2002/2060
KARAR NO. 2002/6089
KARAR TARİHİ. 13.6.2002

> EKSPERTİZ RAPORUNA İTİRAZ EDİLMEMESİ — SİGORTA TAZMİNATININ HESAPLANMASI YÖNTEMİ

ÖZET : 1- HUMK.nun 433/2 nci maddesine göre, katılma yoluyla temyiz, karşı tarafın temyiz dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde yapılmak gerekir. 2- Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, itiraza uğramayan ekspertiz raporuna itibar edilmek suretiyle, bu raporda belirlenen meblağa KDV. İlavesiyle, davacının talep ettiği meblağa ulaşılacağının düşünüldüğü görülmektedir. Sigorta tazminatının nasıl hesaplanması gerektiği Kasko Sigorta Genel Şartları B.3.3.1 maddesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sigorta tazminatının hesabında, sigortalı menfaatlerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki tazmin kıymetleri esas tutulur ve sigorta sözleşmesinin yapıldığı sırada veya sigorta süresi içinde, tarafların mutabakatı ile bir değer tespiti yapılmışsa, rizikonun gerçekleşmesi halinde ancak bu değere itiraz olunamaz. Taraflarca itiraza uğramadığı gerekçesiyle ekspertiz raporuna itibar edilmesi ve tazminat miktarının bu şekilde belirlenmesi mümkün değildir.

Taraflar arasında görülen davada Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.12.2001 tarih ve 2001/446-753 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı şirkete kasko sigortalı aracın uğradığı hasar bedelinin usulüne uyun müracaata rağmen ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik ( 2.210.474.294 ) liranın 19.1.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kaza tespit tutanağının olaydan sonra ve beyan üzerine düzenlendiğini, sürücü olduğu bildirilen şahsın gerçekte yolcu olduğunu, gerçek sürücünün ise aşırı alkollü olduğunu, hasar giderildiğinden dava açmakta hukuki yarar bulunmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ve reeskont faiz talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara dayanılarak aracı, kaza tespit tutanağında belirtilen sürücünün kullandığı ve alkolllü olmadığı, ekspertiz raporuna karşı davalının bir itirazı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla anılan meblağın 19.1.2001 tarihinden itibaren %60 reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-HUMK.nun 433/2 nci maddesine göre, katılma yoluyla temyiz, karşı tarafın temyiz dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde yapılmak gerekir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesi, davacı vekiline 11.2.2002 tarihinde tebliğ edildiğine göre, katılma yoluyla temyiz süresi, 21.2.2002 tarihinde sona ermiştir. Davacı vekili tarafından hüküm, 26.2.2002 tarihinde temyiz edildiğinden HUMK.432/4.maddesi uyarınca temyiz isteminin, süresinde yapılmaması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davalı vekilinin temyizine gelince; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3-Ancak dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, itiraza uğramayan ekspertiz raporuna itibar edilmek suretiyle, bu raporda belirlenen meblağa KDV. İlavesiyle, davacının talep ettiği meblağa ulaşılacağının düşünüldüğü görülmektedir. Sigorta tazminatının nasıl hesaplanması gerektiği Kasko Sigorta Genel Şartları B.3.3.1 maddesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sigorta tazminatının hesabında, sigortalı menfaatlerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki tazmin kıymetleri esas tutulur ve sigorta sözleşmesinin yapıldığı sırada veya sigorta süresi içinde, tarafların mutabakatı ile bir değer tespiti yapılmışsa, rizikonun gerçekleşmesi halinde ancak bu değere itiraz olunamaz. Taraflarca itiraza uğramadığı gerekçesiyle ekspertiz raporuna itibar edilmesi ve tazminat miktarının bu şekilde belirlenmesi mümkün değildir. Kaldı ki davalı sigorta vekili, cevap dilekçesi ile hasar miktarının fahiş olduğunu savunmuştur. Bu durumda mahkemece, zarar görenin uğradığı gerçek zarar miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak ( 3 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün davalı sigorta şirketi yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı fazla alınan 84.570.000 lira harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.6.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzt Mar 23, 2015 9:10 pm


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İŞÇİNİN AYLIK EMSAL ÜCRET ARAŞTIRMASINA İTİBAR EDİLMELİDİR

T.C
YARGITAY .22.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013/7220
KARAR NO: 2014/6463
KARAR T : 18.03.2014

Davanın konusu; bir kısım işçilik alacaklarıdır.

Davacı işçinin aylık ücret miktarına ilişkin iddiası tanık beyanları ve emsal ücret araştırması sonucu ile doğrulanmıştır. Davacının kıdem durumu ve yaptığı işin niteliği dikkate alındığında, emsal ücret araştırması sonucuna itibar edilmesi gerekir.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle iş yerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

DAVA: Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram genel tatili ve hafta tatili ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi F. Benli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı,davalıya ait işyerinde 2003-2011 tarihleri arasında çalıştığını, son olarak aylık net 1.250,00 TL ücret aldığını,iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini,hak kazandığı fazla çalışma,hafta tatili ve genel tatil ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının aylık net 704,05 TL ücret aldığını, iş sözleşmesinin sipariş azalması ve ekonomik nedenlerle feshedildiğini, müvekkiline ait işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, hafta tatilleri ile genel tatil günlerinde çalışılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasını tanık beyanları ile ispatladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:
Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.

İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut olayda; davacı aylık net ücretinin 1.250,00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı işveren ise aylık net 704,05 TL ücret ile çalıştığını savunmaktadır. Davacının aylık ücret miktarına ilişkin iddiası dava tanık beyanları ve emsal ücret araştırması sonucu ile doğrulanmıştır. Davacının kıdem durumu ve yaptığı işin niteliği dikkate alındığında,emsal ücret araştırması sonucuna itibar edilmesi gerekirken, davacının aylık 704,05 TL net ücret ile çalıştığının kabul edilmesi isabetsizdir.

3-Davalının temyiz itirazları yönünden ise; işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle iş yerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Somut olayda,davacının iş sözleşmesinin siparişlerin ve üretimin düşmesi nedeni ile feshedildiği görülmektedir. İşyerinde 2009 yılı itibari ile kısa çalışma uygulaması yapıldığı dosya içerisindeki belgeler ile sabittir. Davacı tanığı T.Y’ın beyanları içeriği ile de 2008 yılından sonra davalı işyerinde iş kapasitesinin azaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda,iş yerinde 2008 yılı sonrasında da haftada 18 saat fazla çalışma yapıldığı kabul edilerek hesaplama yapılması hatalıdır.

KARAR : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 04 Şub 2015, 10:42


Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • İNANDIRICI OLMAYAN SAVUNMAYA İTİBAR EDİLEREK KARAR VERİLEMEZ

C.M.K-MADDE 177
SANIĞIN SAVUNMA DELİLLERİNİN TOPLANMASI İSTEMİ

(1) Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir.

(2) Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir.

(3) Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir.

T.C.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2013/20837
KARAR NO. 2014/11812
KARAR TARİHİ. 5.5.2014

ÖZET : Sanık, kendisinde bulunan motosikleti takas ederek suça konu motosikleti aldığını beyan etmiştir. Takas edilen motosikletin kim adına kayıtlı olduğu ve sanığın takas ettiğini iddia ettiği kişinin açık adresinin sorularak soy isim fihrist defteri ile işyerlerinin bulunduğu çevredeki resmi kurumlar ile Vergi Dairesi Müdürlüğündeki kayıtlardan yararlanılması suretiyle açık kimlik bilgileri adresi tespit edilerek şahsın dinlenmesinden sonra deliller bir bütün halinde değerlendirilerek suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir. İnandırıcı olmayan savunmaya itibar edilerek eksik soruşturma ile karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1-Sanıklar … ile … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

2- Sanık M.G. hakkında verilen hükmün temyiz incelemesinde;

O yer C.Savcısının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;
Kendisinde bulunan motosikleti A. Ö. adlı kişi ile takas ederek suça konu motosikleti aldığını beyan eden sanığın savunması doğrultusunda, takas ettiği motosikletin kim adına kayıtlı olduğu ve A. Ö. adlı şahsın açık adresinin sorularak soy isim fihrist defteri ile işyerlerinin bulunduğu çevredeki resmi kurumlar ile Vergi Dairesi müdürlüğündeki kayıtlardan yararlanılması suretiyle açık kimlik bilgileri adresi tespit edilerek adı geçen A. Ö. adlı şahsın dinlenmesinden sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, inandırıcı olmayan savunmaya itibar edilerek eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 18 Oca 2015, 19:58