Etiket arşivi: KULLANIMI

SU ABONELİĞİ / SUYU FİİLEN KULLANAN KİŞİNİN SORUMLULUĞU / BAŞKASI ADINA ABONE KAYDI BULUNAN SAYAÇTAN SU KULLANIMI / KULLANILAN SU BEDELİNİN ÖDETİLMESİ TALEBİ

T.C.

YARGITAY

Dördüncü Hukuk Dairesi
E:2005/4899
K:2006/3452
T:29.3.2006
SU ABONELİĞİ
SUYU FİİLEN KULLANAN KİŞİNİN SORUMLULUĞU
BAŞKASI ADINA ABONE KAYDI BULUNAN SAYAÇTAN SU KULLANIMI
KULLANILAN SU BEDELİNİN ÖDETİLMESİ TALEBİ
İSKİ Nizamnamesi m. 7
Dava, davalıların başkası adına abone kaydı bulunan sayaçtan su kullanmaları nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz etmelerinden dolayı istenen, kullanılan su ve atık su bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir. İdareyle abonelik sözleşmesi yapmayan ve kayden abone olmayan bir kimsenin, fiilen idarenin verdiği suyu kullandığının saptanması halinde, o kimsenin kullanmış olduğu suyun bedelini ödemekle yükümlü olduğu sonucuna varılmalıdır.
Davacı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili Av. MB tarafından, davalılar AY ve SE aleyhine 24/07/2002 gününde verilen dilekçe ile su bedelinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeni ile reddine dair verilen 06/07/2004 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davalıların başkası adına abone kaydı bulunan sayaçtan su kullanmaları nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz etmelerinden dolayı istenen, kullanılan su ve atık su bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir.
Olaya ilişkin olan 07/10/2000 tarihli tutanakta, “AZ” isimli kişi abone olarak gösterilmiş ve 5 katlı binada fiilen su kullanan kişilerin 1. kattaki çay ocağını işleten AY. 2. kattaki gemi fenerleri yapan SE, 3. kattaki plastik makinaları yapımı işi ile uğraşan M ve YY olarak belirlenmiştir. Adı geçen davalılardan AY ile SE aleyhine icra takibi yapılmış, davalıların itirazı üzerine bu alacak davasının açıldığı anlaşılmıştır. Davalı SE 1994 yılına kadar bu iş yerini kullandığım, o tarihte suların akmadığını, yakındaki camiden su alındığını. 1994 yılından önceki su alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirtirken, diğer davalı AY ise davalılar dışında 3 kişinin daha fiilen su kullandığını sadece davalıların hasım gösterilmesinin doğru olmadığını, çay ocağında sular genellikle akmadığı için dışardan su getirdiğini, diğer su kullananlarla birlikte borcunu ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece; İSKİ Nizamnamesi’nin 70. maddesine göre borcu abonenin ödemesi gerektiği, diğer su kullananlardan rücuen tahsil edebileceğinden abone olmayan davalılar hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Davalıların savunmalarından da anlaşılacağı üzere davalı SE’in 1994 yılına kadar, davalı AY’nin ise çay ocağı işletmek suretiyle halen adlarına abone kaydı bulunmayan sayaçtan fiilen su kullandıkları ve davalılar dışında başka kişilerin de fiilen su kullandıkları anlaşılmaktadır. Şu durum karşısında sorumluluk kapsamı belirlenerek, davalıların rücu hakları saklı kalmak kaydı ile su ve atık su bedelinden dayanışmalı olarak sorumlu tutulmaları gerekirken abone olmadıkları gerekçesiyle davalılar hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

KAÇAK ELEKTRİK KULLANIMI / İSPAT YÜKÜ

T.C.

YARGITAY

Yedinci Hukuk Dairesi

E: 2006/1597

K: 2006/1617
T: 17.05.2006

KAÇAK ELEKTRİK KULLANIMI
İSPAT YÜKÜ
Özet: Somut olayda, dava haksız eylemden kaynaklan­maktadır. Davalı tarafın kaçak elektrik kullandığı iddiasını kabul etmemesi karşısında, davalının kaçak elektrik kullandığını ve uğradığı zararı ispat yükü davacı taraf üzerindedir.

Toplanan ve toplanacak olan tüm delillere göre, davalının kaçak elektrik kullandığı kanısına varıldığı taktirde Enerji Tarifeleri Yönetmeliği ve Elektrik Tarifeleri hükümleri doğrul­tusunda, davalı tarafın sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedelinin ve takip tarihi itibarıyla işlemiş gecikme faizlerinin hesaplanması için konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurul­ması gerekir.

3095 s. KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN [Madde 2]
3095 s. KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN [Madde 1]
818 s. BORÇLAR KANUNU [Madde 104]
4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 6]

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflarca istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

1- Dava, niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da (tacir sayılan) taraflar arasında kaçak elektrik kullanmadan bir başka deyişle haksız fiilden kay­naklanan tazminat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalı tarafça öne sürülen yetki ve işbölümü itirazı ve zamanaşımı defi konusunda bir karar verilmeksizin, davanın esasına girilerek hüküm kurulmuş ise de; dava dilekçesinin davalı tarafa 13.07.2005 günü tebliğ edildiği, davalı şirket adına vekaletname ibraz eden Av. Necati’nin yasal süresi içinde verdiği 25.07.2005 havale günlü dilekçesi ile davanın esasına cevap verdiği, daha sonra vekaletname ibraz eden Av. Özgen’in ise 14.09.2005 havale günlü dilekçesi ile itiraz ve defi öne sürdüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yasal (10) günlük cevap süresi içinde, öne sürülmeyen yetki ve işbölümü itirazlarının ve yine savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılanması halinde yasal cevap süresi içinde öne sürülmeyen zamanaşımı definin dikkate alınmasına imkân bulunmamaktadır. Davacı vekili davalı tarafından esasa cevap verildikten ve yasal cevap süresi de geçtikten sonra verdiği davalı tarafa ait dilekçenin duruşma sırasında kendisine verilmesi üzerine savunmanın genişletildiği itirazında bulunmuştur. Hal böyle olunca mahkemece davalı tarafından öne sürülen bu savunma nedenleri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi neticeye etkili görülmemiş, davalının bu konuyu açıkça temyize getirmemesi de dikkate alınarak bu yanılgı bozma sebebi yapılmamıştır.

2 İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere, 4077 sayılı Kanuna göre Tüketici Mahkemelerinin ancak tüketiciler tarafından açılacak bu kanunda düzenlenen mal ve hizmet

3 alımlarına ilişkin konularda açılacak davalara bakmak üzere kurulmuş bulunmasına, davacı ve davalı tarafın tacir olması nedeniyle görülmekte olan davanın genel mahkemelerin görevine girmesine göre davacı tarafın tüm ve davalı tarafın aşağıdaki bentler dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz

4 itirazlarının (REDDİNE), alınması gereken harç peşin ödendiğinden davacı taraftan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

5 Mahkemece, iddia ve savunma, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen delil ve belgeler ile özellikle benimsenen uzman bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç davanın niteliğine uygun düşmediği gibi mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma da hüküm vermeye yeterli değildir. Dava haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Davalı tarafın kaçak elektrik kullandığı iddiasını kabul etmemesi karşısında, davalının kaçak elektrik kullandığını ve uğradığı zararı ispat yükü davacı taraf üzerindedir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen, kaçak elektrik tutanağı, tespit tutanağı, abone dosyası gibi deliller davacının tek taraflı olarak düzenlediği belgeler olup, davalı şirket yetkililerinin imzasını içermediğinden ve davalı tarafça da kabul edilmediğinden bu belge ve deliller davalının kaçak elektrik kullandığını kabule yeterli değildir. Hal böyle olunca, öncelikle ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu davacı tarafa hatırlatılarak tarafların tüm delillerinin sorulup saptanması, gösterdikleri ve gösterecekleri delillerin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak tüm delillere göre davalının kaçak elektrik kullandığı kanısına varıldığı taktirde Enerji Tarifeleri Yönetmeliği ve Elektrik Tarifeleri hükümleri doğrultusunda davalı tarafın sorumlu tutula­bileceği kaçak elektrik bedelinin ve takip tarihi itibarıyla işlemiş gecikme faizlerinin hesaplanması için konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kuru­lundan rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken henüz taraf teşkili dahi sağlanmadan yaptırılan inceleme sonucunda alınan uzman bilirkişi raporu benimsenerek ve deliller tümü ile toplanmadan eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

4- Kabule göre de; davanın niteliği, dosyanın içeriği, tarafların sıfatı dikkate alındığında davacı tarafın haksız fiilin meydana geldiği günden 01.01.2000 gününe kadar değişken oranlı reeskont faizi, bu tarihten sonra da 3095 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmünde yazılı değişken oranlı avans faizi isteme hakkı bulunduğu ancak, icra takibinde değişken oranlı olduğunu dahi açıklamaksızın % 48 oranında reeskont faizi istediği anlaşılmaktadır. HUMK’nın 74. maddesi hükmüne göre talebin (isteğin) aşılamayacağı göz önünde bulundurularak takip tarihinden önceki döneme ait işlemiş faiz hesabının yıllık % 48 oranını aşmayacak biçimde ve reeskont faizine göre yaptırılması, takip tarihinden sonraki dönem için de yine yıllık % 48 oranı ile sınırlı reeskont faizine hükmedilmesi gerekirken istemi aşacak biçimde hesap yapan uzman bilirkişinin raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi haksız fiilden kaynaklanan alacakların likid olmadığı, miktarının ancak yargılama sonucunda belirleneceği, likit olmayan alacaklar için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi halinde açılacak itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği dikkate alınmaksızın davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin de kabul edilerek hüküm kurulması dahi isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüşüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 17.05.2006 günü oybirliği ile karar verildi.