Etiket arşivi: NİTELİĞİNDE

SENEDİN ÖN YÜZÜNE ATILAN HER İMZANIN AVAL NİTELİĞİNDE OLDUĞU

“19. HD., E. 2015/219 K. 2015/10909 T. 14.9.2015

19. HD., E. 2015/219 K. 2015/10909 T. 14.9.2015

keşideci • bono • müteselsilen kefilaval

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin keşidecisi olduğu 20.05.2013 vade tarihli 35.000 TL bedelli bonoyu kendisine tebliğ edilen protesto üzerine ödediğini, davalının senedi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu nedenle ödenen tutarın yarısı oranında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davaya konu bonoyu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, BK’nun 598. maddesi gereğince borcun ödenmesi ile birlikte sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddiyle birlikte icra inkar tazminatı istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere göre, senedin ön yüzüne atılan her imzanın avalniteliğinde olduğu, asıl borçlunun davacı keşideci olup davalı avalistin yalnız lehdara karşı borcu teminat altına aldığı, borcu ödemesi gereken ve asıl borçlu keşidecinin borcu ödedikten sonra avaliste yarı oranında rücu hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

(lexpera, 11.03.2017)

Paylaş

KAMU MALI NİTELİĞİNDE MERA / KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI / TAŞINMAZ EDİNME KOŞULLARI

T.C.
YARGITAY
Yedinci Hukuk Dairesi
E: 2006/826
K: 2006/879
T: 27.3.2006
KAMU MALI NİTELİĞİNDE MERA
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
TAŞINMAZ EDİNME KOŞULLARI
ÖZET: TAŞINMAZIN DAVA VE TEMYİZE KONU KESİMLERİNİN 3402 SAYILI KADASTRO KANUNUNUN 16/B MADDESİ HÜKMÜ UYARINCA MERA NİTELİĞİ İLE SINIRLANDIRILMASINA KARAR VERİLMESİ GEREKİR.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
Mahkemece, dava konusu 118 ada 21 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu uzman bilirkişi Necati tarafından düzenlenen haritada (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile işaretli zilyetleri davacılar adına tescile karar verilen bölümlerinin kamu malı niteliğinde mera olmadığı, sözü edilen dava ve temyize konu kesimler üzerinde tespit gününde adlarına tescile karar verilen zilyetleri davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Dava konusu 118 ada 21 parsel sayılı taşınmaz, kadastro sırasında tutanağında belirtilen hukuksal nedenlere dayanılarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir. Kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmadığı gibi yargılama sırasında davacılar bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Dava konusu 118 ada 21 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi haritasında (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile işaretli temyize konu bölümleri ile, 118 ada 21 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu olmayan kesimleri arasında ayırıcı unsur olarak doğal yada yapay bir sınır yeri tarif edilmemiştir. Hal böyle olunca 118 ada 21 parsel sayıl taşınmazın dava ve temyize konu kesimlerinin sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir. Kural olarak, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davaların reddine 118 ada 21 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu kesimlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi 118 ada 28 ve 29 parsel sayılı taşınmazların davaya konu olmadığı, tespitlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi hükmü uyarınca malikhaneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmedikleri gözönüne alınarak 118 ada 28 ve 29 parsel sayılı taşınmazların tutanak ve eki belgelerin kütüklerin devri halinde Tapu Sicil Müdürlüğüne, aksi halde Kadastro Müdürlüğüne geri çevrilmesine karar verilmesi gerekirken taraflar hakkında kesin hüküm oluşacak biçimde dava dışına çıkılarak yazılı şekilde hüküm kurulması dahi isabetsiz davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 27.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ÇOCUK MAHKEMELERİNİN GÖREVİ / GÖREVLİ MAHKEME / ÇOCUK ŞÜPHELİ HAKKINDA TEDBİR NİTELİĞİNDE TUTUKLAMA KARARI VERİLMESİ / TUTUKLAMA KARARI

T.C.
YARGITAY
Altıncı Ceza Dairesi
E: 2006/8803
K: 2006/5634
T: 6.6.2006
ÇOCUK MAHKEMELERİNİN GÖREVİ
GÖREVLİ MAHKEME
ÇOCUK ŞÜPHELİ HAKKINDA TEDBİR NİTELİĞİNDE TUTUKLAMA KARARI VERİLMESİ TUTUKLAMA KARARI

5395 s. ÇOCUK KORUMA KANUNU [Madde 26]
5395 s. ÇOCUK KORUMA KANUNU [Madde 42]
5271 s. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [Madde 101]
Geceleyin bina dahilinden hırsızlığa teşebbüs suçundan şüpheli Güven Kanat hakkında yapılan soruşturma evresi sırasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 101/1-2,a maddesi uyarınca tutuklanmasına dair C. Başsavcılığınca yapılan talep üzerine, soruşturma evresinde tutuklamanın Sulh Ceza Mahkemesinden talep edilebileceği ve görevli olunmadığından bahisle evrakın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair İ. 4. Çocuk Mahkemesinin 17/02/2006 tarihli ve 2006/7 D.İş sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin İ. 3. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 24/02/2006 tarihli ve 2006/4 D.İş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 07/04/2006 gün ve 14606 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C. Başsavcılığının 08/05/2006 gün ve Y.E 74931 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 18/05/2006 tarihinde dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan yazıda;
… 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun “Mahkemelerin Görevi” kenar başlıklı 26. maddesinde yer alan ” ( 1 ) Çocuk Mahkemesi Asliye Ceza Mahkemesi ile Sulh Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara bakar, ( 2 ) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Çocuklar tarafından işlenen ve Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar, ( 3 ) Mahkemeler ve Çocuk Hakimi bu kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri almakla görevlidir. ( 4 ) Çocuklar hakkında açılan kamu davaları kanunun 17. madde hükümleri saklı kalmak suretiyle bu kanunla kurulan mahkemelerde görülür” hükmü ile,
Aynı kanunun “Uygulanacak Hükümler”kenar başlıklı 42. maddesindeki “bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu … hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenlenen ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 4. kısmında “Koruma Tedbirleri” olarak yakalama ve gözaltı tutuklama, Adli kontrol, arama ve el koyma tedbirlerinin düzenlenmiş olması karşısında Çocuk şüpheli hakkında tedbir niteliğinde olan tutuklama kararını vermeye yetkili ve görevli mahkemesinin Çocuk Mahkemesi olması dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması dairemizden istenilmiştir.
SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanık Güven Kanat hakkında İ. 3. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 24/02/2006 tarih ve 2006/4 D.İş sayılı kararın 5271 sayılı CMK nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın BOZULMASINA, 06.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ / MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

T.C.
YARGITAY
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/4087
K: 2006/7576
T: 11.5.2006
ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ
MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

818 s. BORÇLAR KANUNU [Madde 249]
6570 s. GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN [Madde 1]

Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalı kayyım tarafından idare edilen taşınmazın 300 m2’lik inşaat dahil kısmını,I. 7 .1998 tarihli 1 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, sözleşme gereğince süre bitiminden 1 ay önce feshi ihbar yapılmadığı için sözleşmenin yenilenerek devam ettiğini, davalının 14.1.2003 tarihli yazı ile kaçak yapılaşmanın önlenmesi gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, oysa kira sözleşmesinin geçerliliğinin koruduğunu ileri sürerek davalı yanca yapılan müdahalenin önlenmesi, zilyetliğinin korunması ve bu şekilde yaratılan muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.

Davalı kayyım, davacının kullanımında bulunan natamam inşaatın, çatısının örtülmek ve denize bakan cephesinin kamufle edilmek suretiyle tamamlandığını, davacının inşaat izni almadan kaçak yapı yaptığını, sözleşme gereğince sabit yapı yapılmasının mümkün olmadığını, kamu menfaati gereği sözleşmenin feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, taşınmazın 6570 Sayılı Yasaya tabi olduğu ve sözleşmenin kendiliğinden bir yıl uzaması nedeniyle davacının kiracılık sıfatının devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı kayyım tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen 1.7.1998 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile davalı kayyım tarafından idare edilen 35 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın üzerindeki natamam inşaat ile birlikte ve natamam inşaat olarak kullanılmak; üzere davacıya kiralandığı hususu ihtilafsızdır. Taşınmaz kira sözleşmesinde arsa olarak tanımlanmış olup üzerinde bulunan natamam inşaatın sözleşmenin özel şartlar başlıklı kısmının 6. maddesinde yazılı “kiracı kiralanan yeri teslim tutanağında belirtilen şekliyle kullanmak mecburiyetindedir. Kiracı kiralanan yer üzerinde hiçbir suretle sabit tesis yapamaz. Ancak ilgili kamu kuruluşlarından izin almak kaydıyla temelsiz geçici işyeri ve tesisler yapabilir. Bu tesisler kira süresi sonunda kaldırılarak taşınmaz mal teslim alındığı şekliyle kayyıma teslim edilir,”hükmüne aykırı olarak tamamlanması, taşınmazın niteliğini değiştirmez. Mahkeme kabulünün aksine, kira sözleşmesinin mahiyeti itibariyle olayda 6570 Sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı düşünceyle kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.