Etiket arşivi: taciz

Basından Hukuk Haberleri • YARGITAY,TELEFONLA TACİZİ CİNSEL TACİZ SAYDI

Yargıtay, Telefonla Tacizi Cinsel Taciz Saydı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, telefonla tanımadığı bir kadını taciz eden sanığın, cinsel taciz suçundan cezalandırılması gerektiğine karar verdi.

Bolu’da R.Ö. isimli kişi, ankesörlü telefondan rastgele bir numarayı arayarak, telefonu açan kadını, "Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum" diyerek taciz etti. Olayın 2, 3 hafta sürmesi üzerine kadın, durumu eşine anlattı. Kadının eşi, telefon edilen kulübeyi bularak sanığı yakaladı ve darp ettikten sonra durumu polise bildirdi.

Sanık hakkında Bolu Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Mahkeme, sanığı, katılanın huzurunu ve sükununu bozacak şekilde ısrarla telefonla arayarak rahatsız ettiği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu düzenleyen 123. maddesi uyarınca, 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

Kararda, daha önce de aynı suçtan mahkumiyetleri bulunan sanığın, alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırıldığı belirtildi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, "Müştekinin iddiasına uygun olarak sarfettiği kabul edilen, ‘Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum’ şeklindeki sözlerinin cinsel taciz suçunu oluşturduğu" vurgulandı.

Kararda, eylemin aynı suç işleme kararıyla birden fazla gerçekleştirildiği gözetilerek sanığın zincirleme biçimde cinsel taciz suçundan mahkumiyeti yerine kişilerin huzur ve sükunu suçundan hüküm kurulması bozma nedeni sayıldı. Bozma kararı üzerine dosya yeniden yerel mahkemeye gönderildi. Yerel mahkeme, ilk kararında direndi.

Direnme kararında, sanığın telefon etme eyleminin sabit olduğu ancak "Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum" şeklinde sözler kullandığının kanıtlanamadığı kaydedildi. Direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gündemine geldi. Kurul, yerel mahkemenin huzur ve sükunu bozma suçundan mahkumiyet hükmü kurduğu direnme kararını bozdu.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Cmt Mar 14, 2015 7:17 am


YCGK, telefonla tanımadığı bir kadını taciz eden sanık cinsel tacizden yargılanmalı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu,

Yargıtay telefonla tacizi cinsel taciz saydı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, telefonla tanımadığı bir kadını taciz eden sanığın, huzur ve sükunu bozma suçu yerine cinsel taciz suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

Bolu’da ankesörlü telefondan rastgele bir numarayı arayan R.Ö, telefonu açan kadını, “Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum” diyerek taciz etti.

Olayın 2, 3 hafta sürmesi üzerine kadın, durumu eşine anlattı. Kadının eşi, telefon edilen kulübeyi bularak sanığı yakaladı ve darp ettikten sonra durumu polise bildirdi.

Sanık hakkında Bolu Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

Mahkeme, sanığı, katılanın huzurunu ve sükununu bozacak şekilde ısrarla telefonla arayarak rahatsız ettiği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu düzenleyen 123. maddesi uyarınca, 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

Kararda, daha önce de aynı suçtan mahkumiyetleri bulunan sanığın, alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırıldığı belirtildi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Bozma kararında, “Müştekinin iddiasına uygun olarak sarfettiği kabul edilen, ‘Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum’ şeklindeki sözlerinin cinsel taciz suçunu oluşturduğu” vurgulandı.

Kararda, eylemin aynı suç işleme kararıyla birden fazla gerçekleştirildiği gözetilerek sanığın zincirleme biçimde cinsel taciz suçundan mahkumiyeti yerine kişilerin huzur ve sükunu suçundan hüküm kurulması bozma nedeni sayıldı.

Bozma kararı üzerine dosya yeniden yerel mahkemeye gönderildi. Yerel mahkeme, ilk kararında direndi.

Direnme kararında, sanığın telefon etme eyleminin sabit olduğu ancak “Canım nasılsın, seni çok özledim, eve geliyorum” şeklinde sözler kullandığının kanıtlanamadığı kaydedildi.

Direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gündemine geldi.

Kurul, yerel mahkemenin huzur ve sükunu bozma suçundan mahkumiyet hükmü kurduğu direnme kararını bozdu.

Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • AVUKATIN, BORÇLUNUN YAKINLARINA TACİZ AMAÇLI HACİZ İHBAR NAMESİ GÖNDERME SUÇU

TBB DİSİPLİN KURULU
T. 24.01.2014
E. 2013/650
K. 2014/50

İcra İflas Yasası 89/1. maddede düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi üçüncü şahıslardaki gerçek alacakların tahsili amaçlı düzenlenmiştir. , Şikâyetli avukatın da kabulü ile Şikâyetçi yakınlarına gönderilmek suretiyle taciz amaçlı kullanılmıştır. Yasal hakların taciz amaçlı kullanılması asla kabul edilemez.

(Av. Yas 34, 134 TBB Mes.Kur 3, 4)

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

Şikâyetli avukatlar hakkında … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 Esasında kayıtlı takipte hacizli malların satışını istemek yerine, Şikâyetçinin aynı apartmanda birlikte ikamet ettikleri komşularının tümüne 89/1 birinci haciz ihbarnamesi gönderdikleri ve borcun bu suretle tahsiline çalıştıkları, vekâlet görevini ifa eden avukatın özenle görevini yerine getirilmesi asıl olup, Şikâyetli avukatlar tarafından her ne kadar müvekkilin alacağının tahsil edilmesi amacıyla şikâyete konu işlem için İcra Müdürlüğü’nden talepte bulunulduğu ve şikâyetçinin böylece dosya borcunu ödediği belirtilmiş ise de, yapılan işlem ile şikâyetçinin sosyal yaşamında meydana getirdiği olumsuzluklar dikkate alındığında, işlemin meslek etiğine uygun olmadığı görülmekle, şikâyetli avukatlar hakkında TBB Meslek Kurallarının 4. maddesi ile Avukatlık Yasasının 34 ve 134. maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmaları istemi ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat K.A. 16.08.2011 tarihli savunmasında özetle; Şikâyetli avukat B.G.’in yanında sigortalı avukat olarak çalışmakta olup, takiple ilgili tüm işlemleri kendisinin yaptığını ve varsa sorumluluğun kendisine ait olduğunu, Şikâyetçi hakkında … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1258 E. sayılı dosyası ile 36.750,00 TL anapara borcu için 29.01.2009 tarihinde icra takibi yapıldığını, yetki itirazı nedeniyle dosyanın … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 E. sayılı dosyasına kaydedildiğini, borçlu vekili bu defa da faiz ve faiz oranına itirazda bulunduğunu, Şikâyetçi adına UYAP sisteminden mal varlığı sorgulaması yaptırılmış olup gayrimenkulü bulunamamış, .. BA 47.. plakalı aracına da haciz işlenmiştir. 2004 Model … marka aracın borcu karşılayıp karşılamayacağının açık olduğunu, Şikayetçinin maaşından 133.00 TL kesinti yapıldığını ve …’da oturduğu tespit edilen adrese gidilmiş ise de haciz yapılamadığını, 25.05.2011 tarihinde şikâyete konu 89/1 birinci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, 12 adet giden bu 89/1’lerden sonra 10.06.2011 tarihinde 51.300,00 TL icra dosyasına borçlu tarafından ödendiğini, son çare olarak 89/1 yoluna başvurulduğunu ve Şikayetçinin yakınlarına 89/1 gönderildiğini, dosyayı 2009 yılından bu yana geç tahsil etmek dışında dengeli ve borçlunun da haklarına saygı göstererek tahsil ettiği noktasında vicdanen çok rahat olduğunu savunmuştur.

Şikâyetli avukat B.G.’te 16.08.2011 tarihli savunma dilekçesinde Avukat K.A.’ın sunduğu savunmanın aynını sunmuştur.

İncelenen dosya kapsamından … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10885 Esas sayılı takibin Şikayetli avukat K.A. imzası ile 28.01.2009 tarihinde açıldığı, takip dayanağının 01.01.2009 tarihli ortaklık sermaye borcu olduğu, takip tarihinden %30 temerrüt faizi talep edildiği,

12 adet 89/1 birinci haciz ihbarnamesinin Şikâyetli avukat K.A.’ın talebi ile … Mah. … Sok 19 adresinde birlikte ikamet eden apartman sakinlerine gönderildiği, bu gönderiye Ş.E. (1930 doğumlu), F. E. (1933 doğumlu) G.Ş. (1947 doğumlu,) E.Ş. (1973 doğumlu), H.G. (1954 doğumlu), M.N.’in (1980 doğumlu) İcra Müdürlüğüne beyanda bulunarak herhangi bir borçları olmadığını bildirdikleri,

15.06.2010 günü yapılan ev haczinde alacaklı vekili olarak hazurun S.S.’in bulunduğu, borçlu bulunamadığından sadece tutanak tutulduğu,

19.06.2009 tarihli talep ile Avukat K.A.’ın faiz oranına yapılan itirazı kabul ettiği ve faizin %9 olarak hesaplanmasına muvafakat ettiği, görülmektedir.

Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

İcra İflas Yasası 89/1. maddede düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi üçüncü şahıslardaki gerçek alacakların tahsili amaçlı düzenlenmiştir. Her ne kadar itiraz mümkün ise de, yukarda görüldüğü üzere birçok yaşlı insan İcra Müdürlüğü’ne giderek beyanda bulunmak zorunda kalmış, Şikâyetli avukatın da kabulü ile Şikâyetçi yakınlarına gönderilmek suretiyle taciz amaçlı kullanılmıştır. Yasal hakların taciz amaçlı kullanılması asla kabul edilemez.

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli bulunmamış, eylem Avukatlık Yasası 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelere aykırı olmakla cezaların şahsiliği ilkesi de gözetilerek takiple ilgili tüm işlemlerin Şikâyetli avukat K.A. tarafından yapıldığı sabit olmakla Avukat K.A.’a disiplin cezası tayini, Avukat B.G. hakkındaki disiplin cezası tayinine yer olmadığına ilişkin kararında onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetçi Z.E.K.’nın itirazının kısmen kabulü ile … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 03.06.2013 gün ve 2012/D.548 Esas 2013/306 Karar sayılı kararının Avukat B.G. yönünden hakkında verilen “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına ilişkin” karırın ONANMASINA, Avukat K.A. hakkına ise “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararın KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat K.A.’ın “KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA”, katılanların oyçokluğu ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Prş Şub 26, 2015 2:43 pm


taciz suçundan toplu taşıma araçlarına binme yasağı cezası seyahat özgürlüğüne aykırı

Yargıtay: “Tacizcinin seyahat özgürlüğü kısıtlanamaz”

Yargıtay2Yargıtay 14. Ceza Dairesi, sanığın, otobüste taciz suçundan aldığı 10 aylık hapis cezasını, 10 ay toplu taşıma araçlarına binme yasağına çeviren yerel mahkeme kararını bozdu.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre; “İzmir’de belediye otobüsüne binen H. K. hakkında, önündeki bir kadını taciz ettiği gerekçesiyle dava açıldı. İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi, sanığı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) cinsel taciz suçunu düzenleyen 105. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanığın eylemi belediye otobüsünde gerçekleştirdiğinden, hapis cezasını, TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi uyarınca toplu taşıma araçlarına binme yasağına çevirdi.

Böylece sanığın, 10 ay süreyle şehiriçi ve şehirlerarası özel ve kamu kurumlarınca hizmete tahsis edilmiş, uçak, tren, metro, otobüs, metrobüs, dolmuş ve benzeri toplu taşıma araçlarına binmesi yasaklandı.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin gündemine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Daire kararında, “TCK’nın 50/1-d maddesi uyarınca, kısa süreli hapis cezasının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklamaya çevrilebileceği” anlatıldı.

“Hapis cezası, seçenek yaptırıma çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan, tarafları tatmin edici, denetime elverişli bir seçenek yaptırıma hükmedilmesi gerektiği belirtilen kararda, kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, sanığın kişiliğini ve suçun işlenmesindeki özellikleri değerlendirmeden ve seyahat özgürlüğünü engelleyecek şekilde, sanığa kanunda öngörülmeyen yükümlülük getirmek suretiyle hüküm kurulmasında isabet görülmediği” ifade edildi.

Anayasanın 23. maddesine göre, herkesin yerleşim ve seyahat özgürlüğüne sahip olduğu, bu özgürlüğün suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlemesini önlemek amaçlarıyla sınırlanabileceği anlatılan kararda, suç ile hapis cezasının çevrildiği seçenek yaptırımlardan gidilmesi yasaklanan yer veya yapılması yasaklanan faaliyet arasında bir bağlantı ve ilgi bulunması gerektiği kaydedildi.

Kararda, “Sanığın, binmesi yasaklanan araçların, suç işlemesinde, suça yönelmede, çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da yeniden suç işlenmesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerlerden olmaması ve yaptırımın Anayasa’da yer alan seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle kararın kanuna aykırı olduğu gözetilmelidir” ifadeleri yer aldı.

” Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı – 18.10.2013

Yargıtay: “Tacizcinin seyahat özgürlüğü kısıtlanamaz”