Etiket arşivi: Uyuşturucu

Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • UYUŞTURUCU TİCARETİ,KESİN DELİLE DAYANMAYAN TELEFON KAYITLAR

T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2011/26372
KARAR NO:2014/1250
KARAR TARİHİ: 24.02.2014

Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak–Uyuşturucu Madde Bulundurma– Somut olay ve olgularla örtüşmeyen telefon kayıtları–Delillerin Değerlendirilmesi–Sanığın uyuşturucu ticareti ile ilgisinin olmadığından beraati gerektiği.

(5237 s. TCK m. 188/3, 191/1)

ÖZET: Hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan kişinin soyut beyanı ile somut olay ve olgularla örtüşmeyen telefon konuşmaları dışında, üzerinde ele geçirilen 0,02 gramdan ibaret eroini, satmak için bulundurduğuna veya suçları sabit olan diğer sanıkların fiillerine iştirak ettiğine ilişkin kesin ve yeterli delil bulunmayan sanığın sabit olan fiilinin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ” suçunu oluşturacağı gözetilmelidir.
Suçu sabit olan babası ile uyuşturucu maddenin ele geçirildiği evde birlikte oturması dışında, atılı suçu işlediğine ilişkin, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmayan sanığın beraatine hükmedilmelidir.

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

A) Sanıklar Ali, Cemâl ve Haşan hakkındaki hükümlerin incelenmesi
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıkların müdafiilerinin ve sanık Ali’nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,

B) Sanık Aydın hakkındaki hükmün incelenmesi:
Hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan Furkan’ın soyut beyanı ile somut olay ve olgularla örtüşmeyen telefon konuşmaları dışında, sanığın üzerinde ele geçirilen 0,02 gramdan ibaret eroini, savunmasının aksine, satmak için bulundurduğuna veya suçları sabit olan diğer sanıkların fiillerine iştirak ettiğine ilişkin kesin ve yeterli delil bulunmadığı, sabit olan fiilinin "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün (BOZULMASINA),

C) Sanık Ali S… hakkındaki hükmün incelenmesi:
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanığın savunmasının aksine, diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine veya ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen telefon görüşmeleri dışında, kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün (BOZULMASINA),

D) Sanık Ali A… hakkındaki hükmün incelenmesi:
Sanığın, suçu sabit olan babası Haşan ile uyuşturucu maddenin ele geçirildiği evde birlikte oturması dışında, atılı suçu işlediğine ilişkin, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmü
n (BOZULMASINA), 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 14 Oca 2015, 08:43


Kullanmak için uyuşturucu kullanma suçuna tedbir uygulamasına itiraz Yargıtay’a gitmeyecek

KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCUYU BULUNDURMADA TEDBİR UYGULAMASI, YARGITAY’A GELMEDEN ÇÖZÜLECEK
Yargıtay, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçlarından dolayı TCK’nın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasında temyiz taleplerini kabul etmeyecek. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, artık kullanmak için uyuşturucu bulundurma suçunun temyiz yerine itiraz yoluyla yerel mahkemelerde çözülmesi gerektiğine hükmetti.

Yargıtay’da bekleyen binlerce dosyayı da etkileyecek emsal niteliğindeki bu karar, Mersin’deki uyuşturucu davasında alındı. Mersin’de kullanmak için uyuşturucu alan E.G., polisin durumundan şüphelenmesi üzerine üzerinde uyuşturucu ile yakalandı. 18 yaşından küçük olan E.G., Mersin 1. Çocuk Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Mahkeme, E.G.’ye 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmederek, aynı maddenin 3. fıkrası gereğince rehberlik edecek bir uzmanın tayinine ve 3′er aylık dönemlerde E.G. hakkında rapor hazırlamasına karar verdi. Denetimli serbestlik tedbirinin tedavisinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süreyle devam etmesine karar veren mahkeme, E.G.’nin tedbir kurallarına uygun davranması halinde açılmış bulunan kamu davasının düşmesine hükmetti.

-UYUŞTURUCU MADDE KULLANDIĞI SAPTANMADAN KABUL EDİLMESİ BOZMA NEDENİ-

Karara itiraz edilence dosya Yargıtay’ın gündemine geldi. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesi, sanığın uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığının teknik yöntemlerle belirlenmediğine dikkat çekerek, E.G.’nin daha önce kullandığını söylediği maddenin ele geçmemesi nedeniyle uyuşturucu olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığının altını çizdi. Kararda, sanığın suç konusu uyuşturucu maddenin bir bölümünü kullandığı saptanmadan uyuşturucu madde kullandığı kabul edilerek, denetimle serbestlik tedbiri ile tedaviye karar verilmesi bozma nedeni sayıldı.

-YÜKSEK DAİRENİN DE İŞ YÜKÜ GEREKSİZ YERE ARTACAKTIR-

Karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz ederek, TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrasına 14 Nisan 2011 tarihinde “bu karar, durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur” cümlesi eklendiğine dikkat çekti. Tebliğnamede, “tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine” ilişkin kararın itiraz yasa yoluna tabi olduğu noktasında herhangi bir kuşku bulunmadığına işaret edildi. Tebliğnamede, uyuşturucu davalarında çözülmesi gereken sorunun 14 Nisan 2011 tarihinden önce verilen tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararların “itiraz yasa yoluna mı” yoksa “temyiz yasa yoluna mı” tabi olacağı noktasında toplandığının altı çizildi. Tebliğnamede, ceza yargılamasında yasa yolunun tarafların istemlerine göre değil yasanın sistematiği ve normları dikkate alınarak kararların niteliğine göre belirleneceğinin altı çizildi. Başsavcılığın tebliğnamesinde, “14 Nisan 2011 tarihinden sonra anılan nitelikteki kararların itiraz yasa yoluna, önceki kararların ise temyiz yasa yoluna tabi olması, benzer durumda olan kişiler açısından yasa yoluna başvuru noktasında farklılığa neden olacağı gibi yüksek dairenin de iş yükünü gereksiz yere artıracaktır” denildi. Tebliğnameyi değerlendiren Yargıtay Ceza Genel Kurulu da itirazı yerinde buldu. Karar göre, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçlarından dolayı TCK’nın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması davaları temyiz edilmeyecek. Kurul, artık kullanmak için uyuşturucu bulundurma suçunun temyiz yerine itiraz yoluyla yerel mahkemelerde çözülmesi gerektiğine hükmetti. İçtihat niteliğindeki bu karar Yargıtay’da bekleyen binlerce dosyayı etkileyecek ve yüksek mahkemenin iş yükünü hafifletecek.

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İHRACI / ÖRGÜT KAVRAMI / SUÇ İŞLEME İRADELERİ / ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME

T.C.

YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E:2006/1054
K: 2006/4780
T: 30.3.2006
TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İHRACI
ÖRGÜT KAVRAMI
SUÇ İŞLEME İRADELERİ
ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 118]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 220]
Teşekkül halinde uyuşturucu madde ihraç etmek suçundan sanık Osman Akgün hakkında İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 29.09.2005 tarih ve 2002/247 esas 2005/335 karar sayı ile 765 sayılı TCK uygulanarak mahkumiyet kararı verildiği; re’sen de temyize tabi olan hükmün Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının talep edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hüküm bozulması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 07.02.2006 tarihinde dairemize gönderildiği anlaşıldığı. Dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği düşünüldü:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının ve sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmalarının reddine, ancak;
1-Mahkemece lehe yasanın saptanması sırasında sanığını eylemine 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunlarının ilgili maddeleri arasında kıyaslama yapılarak, sanığın eylemline 5237 sayılı kanunun uygulanması halinde 5237 sayılı kanunun 188/1, 4,5 ve 220. maddeleri ile ayrı ayrı uygulama sonucu daha fazla cezaya ulaşılacağı gerekçe yapılarak, 5237 sayılı kanunun uygulanmasının aleyhe olduğu sonucunda varılmışsa da 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun 93/3. maddesinin “lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak; ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde 765 sayılı TCK’nın 5237 sayılı TCK’nın ilgili maddelerine göre yapılan uygulama sonuçları karşılaştırılıp cezaları somutlaştırılmadan yazıl şekilde hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nın 220.maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir.
Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.
Örgütün üyesi olmakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hen de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.
Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlilikte olduğu anlaşılmakta ise de, suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında olayda 5237 sayılı TCK’nın 118/5. ve 220. maddelerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ve duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde görüldüğünden re’sen de temyize tabi olan hüküm istem gibi BOZULMASINA, 30.03.2006 tarihinde oybirliği iler karar verildi

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İTHALİ / ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E:2006/5542
K:2006/8498
T: 22.6.2006
TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE İTHALİ
ÖRGÜTÜN FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE SUÇ İŞLEME

5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 220]
Teşekkül halinde uyuşturucu madde ithal etmek suçundan sanıklar Z. Ş. , İ. A., İ. B., İ. Ö. hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 13.12.2005 tarih ve 2003/223 esas, 2005/431 karar sayısı ile 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca suç işlemek için teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün sanıklar İ. B., İ. A. , İ. Ö. müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği;hükmün İ. A.,İ. B. yönünden re’sen de temyize tabi olduğu,sanıklar İ. B. ve İ. A. müdafii tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının istendiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca onama ve İsa Özyurtlı müdafiinin temyiz isteğinden vaz geçtiğinden inceleme dışında bırakılması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 11.04.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı; yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelen olmadığından tüm sanıklar yönünden duruşmasız olarak incelendi, gereği görüşüldü:
1-Sanık İ. Ö. hakkındaki hükmü temyiz eden müdafiinin 24.01.2006 havale tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden vazgeçtiği anlaşılmakla, bu sanık hakkındaki hükmün incelenmesine yer olmadığına,
2-Sanıklar Z. Ş., İ. B., İ. A. hakkında kurulan hükümlere ilişkin inceleme de;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dosya kapsamına göre;sanıkların eyleminin teşekkül oluşturarak uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu oluşturduğu sabit ise de suç tarihinden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “Suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.
Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.
Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında olayda 5237 sayılı TCK’nin 188/5. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, re’sen de yapılan inceleme sonucu hükmün isteme aykırı BOZULMASINA, bozma sebebine göre hakkındaki hüküm temyizden vazgeçme sebebiyle inceleme dışı bırakılan İ. Ö.’ya da 5320 sayılı kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CUMK’ nın 325.maddesi gereğince sirayetine, 22.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E:2006/7554
K:2006/8314
T:20.6.2006

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU

5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 32]
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık İ.A. hakkında Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 02.02.2006 tarihinde, 2005/247 esas, 2006/15 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Sanığın Psikiyatri Polikliniğinde tedavi gördüğüne dair dosyadaki Erzincan Devlet Hastanesi yazısı ve sanık ile müdafinin psikolojik rahatsızlığına ilişkin aşamalardaki beyanları gözetilerek, 5237 Sayılı TCK’nın 32. maddesi uyarınca; sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı araştırılıp belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 20.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMAK / İNFAZ REJİMİ

T.C.

YARGITAY

Onuncu Ceza Dairesi

E: 2006/3585

K: 2006/6140
T: 26.04.2006
UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMAK
İNFAZ REJİMİ
ÖZET: Sanığın üzerinde ele geçirilen uyuşturucu madde miktarı ve 5237 sayılı Yasanın 18813. madde gereğince ha­pis cezasının alt sınırdan tayini gözetilmeden ve nedenleri de açıkça gösterilmeden takdire dayanılarak gün adli para cezasının alt sınırın çok üzerinde tayini doğru değildir. Sa­nığın adli sicil kaydındaki infaz edilmiş mahkûmiyetinin in­fazının üzerinden üç yıldan fazla süre geçmiş olmasına gö­re cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Üst aramasında sürücü belgesi bulunduğu anlaşı­lan sanık hakkında 2918 sayılı Yasanın 119/1. maddesi ge­reğince işlem yapılmalıdır.
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 58]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 61]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]
Ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Ömer hakkında (İzmir Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi)nce yapılan yargılama sonunda, 14.11.2005 tarih ve 2005/292 esas, 2005/390 karar sayısı ile mah­kûmiyet kararı verildiği; hükmün sanık ve müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 14.03.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
11.06.2005 tarihli yakalama, üst arama, zapt etme tutanağına göre sürü­cü belgesi bulunan sanığın, suç tarihinde geçerli bir sürücü belgesi olup ol­madığı araştırılarak, varsa 2918 sayılı Kanunun 119/1. maddesinin uygulanması gerekeceğinin gözetilmemesi karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre; yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının red­dine; ancak:
1 Sanığın üzerinde ele geçirilen toplam net uyuşturucu madde miktarı ve 188/3. madde gereğince hapis cezasının alt sınırdan tayin edildiği gözetilmeden, nedenleri de gösterilmeden sadece 61. maddeye yollama yapılarak ve takdire dayanılarak “gün adli para cezasının” alt sınırın çok üzerinde tayi­ni,
2 Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve 24.05.1998 tarihinde bihakkın tahliye edilmek suretiyle infaz edildiği anlaşılan önceki mahkûmiyetinin infa­zının üzerinden üç (3) yıldan fazla süre geçtiği gözetilmeden TCK’nın 58/2-b bendine aykırı olarak uygulama yeri bulunmadığı halde, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve takdiren 2 yıl süre ile dene­timli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde gö­rülmüş olduğundan, hükmün istem gibi (BOZULMASINA), suçun niteliği tu­tuklu kalınan süreler göz önüne alınarak tutuklu sanık hakkındaki tahliye is­teğinin reddine, 26.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK / LEHE KANUN UYGULAMASI / DURUŞMA AÇILMASI

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E: 2006/410
K: 2006/6151
T: 26.04.2006
TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK
LEHE KANUN UYGULAMASI
DURUŞMA AÇILMASI
ÖZET: 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince, lehe ka­nunun saptanıp uygulanması için, herhangi bir inceleme veya araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin bir hük­mün uygulanması olanağı varsa duruşma açılması zorunlu­dur.
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 7]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]
5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 9]
Teşekkül oluşturmak suretiyle uyuşturucu madde ithal etmek suçundan sanık Ahmet’in yapılan yargılanması sonunda cezalandırılmasına dair (Ada­na Birinci Devlet Güvenlik Mahkemesinden verilen 05.06.2003 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı hükümle 765 sayılı TCK uygulanmak suretiyle mahkûmiyetine karar verildiği; re’sen de temyize tabi olan hükmü
sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine 01.04.2004 tarih ve 2004/6902 esas, 2004/3817 karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği; 5237 sayılı TCK’nin yürürlüğe girmesinden sonra talep üzerine dosya üze­rinde yapılan inceleme sonucu, Adana Altıncı Ağır Ceza Mahkemesinin 20.06.2005 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı kararı ile 5237 sa­yılı TCK uygulanmak suretiyle yeniden mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün Yargıtay’ca incelenmesi hükümlü müdafi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 25.01.2006 tarihinde daireye gönderilmekle dosya incelendi, gereği dü­şünüldü;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.12.2005 tarih ve 2005/ 162-173 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5252 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğin­ce, lehe kanunun saptanıp uygulanması için; herhangi bir inceleme veya araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyor­sa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırım­lara ilişkin bir hükmün uygulanması olanağını sonraki kanun sağlamışsa, du­ruşma yapılması zorunludur. Sonraki kanunun lehe olduğunun kabul edile­
rek “derhal” uygulanması ve buna bağlı olarak duruşma yapılmaksızın da karar verilebilmesi diğer durumlarda mümkündür.
Sanık hakkında ilk hükümle ‘teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan mahkûmiyet kararı verildiği halde, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu; uyarlama kararı verilirken 5237 sayılı TCK’nin 188/5. mad­desinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek artırım nedeninin de­ğerlendirildiği, temel cezanın tecdit edildiği, bu durumların 5252 sayılı Kanu­nun 9. maddesinde açıklanan “Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümleri­nin derhal uygulanabileceği hallerden” olmadığı gözetilmeden, duruşma açı­larak bir karar verilmesi yerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu ka­rar verilmesi,
2- Uyarlama kararı verilmekle önceki hüküm ortadan kalktığı halde, “sair hususların Adana Bir Nolu DGM’nin 05.06.2003 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı kararındaki gibi olduğunun tespitine, infazı ilgilendiren bir hal olmayışı nedeniyle bu konularda yeniden hüküm kurulmasına yer ol­madığına” karar verilerek önceki hükme gönderme yapılması
Yasaya aykırı hükümlü müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, re’sen de temyize tabi olan hükmün sair hususlar incelen­meden istem gibi (BOZULMASINA), 26.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK / SATMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E: 2006/222
K: 2006/8111
T: 15.06.2006
KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK
SATMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK
ÖZET: Sanığın Ekstacy hapı sattığı ihbarı üzerine araçta yapılan aramada 7 adet hap bulunduğu ve sanığın aşama­larda atılı suçu kabul etmediği anlaşılmakla, ele geçen hapların sayısının kişisel kullanım sınırlarında kaldığı ve satma amacına ilişkin hiçbir delilin bulunmaması karşısın­da hapları kullanma amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekir.
765 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 404]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 191]
Satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Bubo hakkında (Aydın Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)’nce yapılan yargılama sonunda 25.10.2005 tarihinde, 2004/144 esas, 2005/493 karar sayı ile mah­kumiyet kararı verildiği; hükmün sanık müdafi tarafından süresi içinde tem­yiz edildiği; Yargıtay C. Başsavcılığınca düzelterek onama isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 25.01.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Sanık hakkında, 765 sayılı TCK’nın 31. maddesi yerine, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanması, karşı temyiz olmadığından bozma ne­deni yapılmamıştır.
Dosya kapsamına göre; olay günü sanığın sevk ve idaresindeki araçta Ekstacy hap bulunduğu ve bu hapların satıcılığı ihbarının alınması üzerine, söz konusu araçta yapılan aramada suça konu 7 adet Ekstacy hapın yaka­landığı ve sanığın tüm aşamalarda atılı suçu kabul etmediği anlaşılmakta olup; söz konusu hapların sayısının kişisel kullanım sınırları içerisinde sayıla­bilecek miktarda olması ve sanığın bu hapları satmak amacıyla bulundurdu­ğuna ilişkin soyut ihbar dışında hiçbir delilin bulunmaması karşısında; sanı­ğın bu hapları kullanmak amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekirken sa­nığın inkarı aleyhine yorumlanarak satmak amacı ile uyuşturucu madde bu­lundurmak suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde gö­rüldüğünden hükmün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA) 15.06.2006 ta­rihinde oybirliği ile karar verildi.