YARGITAY 3. Ceza Dairesi Esas No :2013/7150 Karar No : 2013/11495 * HAGB KARARININ ESASTAN İNCELENEMEYECEĞİ KURALININ İSTİSNASI.

           

           

           

           

           

           

            

YARGITAY 3. Ceza Dairesi

Esas No : 2013/7150

Karar No : 2013/11495

Kasten yaralama suçundan sanık … , 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulmasına dair, …5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli ve 2011/422 esas, 2012/247 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin …2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli ve 2012/529 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 10.12.2012 tarih ve 2012/17949-69990 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.12.2012 tarih ve 2012/312290 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.

 

Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre;

 

1- …5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli ve 2011/422 Esas, 2012/247 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;

 

A) Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş bulunulması karşısında, kurulan hükmün henüz hukukî bir sonuç doğurmadığı, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi hâlinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi uyarınca mahkemece geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verileceği ve söz konusu hükmün açıklanmasından sonra kanun yollarına tâbi olduğu kabul edilmekte ise de, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun düzenlenen ” Bir mahkeme tarafından cezai bir suçtan mahkum edilen her kişi, mahkumiyet ya da ceza hükmünü daha yüksek bir mahkemeye yeniden inceletme hakkını haiz olacaktır. Bu hakkın kullanılması, kullanılabilme gerekçeleri de dahil olmak üzere, yasayla düzenlenir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olacağı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi uyarınca “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarda kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde AIHS iç hukukumuzun uyulması zorunlu bir parçası olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kanun yararına bozma konusu olacağı anlaşılmakla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, “Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz” şeklindeki 73/4. maddesi karşısında, adı geçen sanığın üzerine atılı kovuşturması şikâyete bağlı olan basit yaralama suçu ile ilgili müşteki … ın 17/10/2012 havale tarihli dilekçesi ile şikâyetinden vazgeçmiş olduğunun anlaşılması karşısında sanığın müştekiye karşı gerçekleştirdiği, eylem bakımından kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi yerine mahkûmiyetine karar verilmesinde,

 

 

2) …2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli ve 2012/529 değişik iş sayılı karanna yönelik yapılan incelemede,22/07/2010 tarihli ve 6008 sayılı Terörle Mücadele ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun ‘un 7. maddesi ile değişik, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki 231/6-c maddesinin son cümlesindeki hüküm karşısında, bu konuda beyanı alınmayan sanık ile ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği, başdenetçi ve denetçilerin niteliklerini düzenleyen 10. maddesinin (f) bendinde 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına ya da affa uğramış olsa veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olsa bile Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci kısmının bir ve ikinci bölümündeki suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlan ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” şeklindeki düzenleme ile son zamanlarda yapılan kanun değişiklikleri ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına hukukî sonuç bağlandığı gibi, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek 5 yıl boyunca denetim süresine tabi tutularak özgürlüğünün kısıtlanması, yaptırımlara tabi tutulması da İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi’nin (AİHS) ö. maddesinde adil yargılanma hakkı başlığında düzenlenen,

“1. Her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleriyle ilgili nizalar gerek cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan, kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından dâvasının mâkul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir.

 

 

Hüküm aleni olarak verilir, şu kadar ki demokratik bir toplulukta âmme intizamının veya millî güvenliğin veya ahlâkın yararına veya küçüğün menfaati veya dâvaya taraf olanların korunması veya adaletin selâmetine zarar verebileceği bazı hususi hallerde, mahkemece zararı görülecek ölçüde, aleniyet dâvanın devamınca tamamen veya kısmen Basın mensupları ve halk hakkında tahdid edilebilir.

 

2. Bir suç ile itham edilen her şahıs suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar masum sayılır.

 

3. Her sanık ezcümle:

 

a) Şahsına tevcih edilen isnadın mahiyet ve sebebinden en kısa bir zamanda, anladığı bir dille ve etraflı surette haberdar edilmek,

 

b)Müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak,

 

c) Kendi kendini müdafaa etmek veya kendi seçeceği bir müdafii veya eğer bir müdafi tâyin için mali imkânlardan mahram bulunuyor ve adaletin selâmeti gerektiriyorsa, mahkeme tarafından tayin edilecek bir avukatın meccani yardımından istifade etmek,

 

d) İddia şahitlerini sorguya çekmek, veya çektirmek, müdafaa şahitlerinin de iddia şahitleriyle aynı şartlar altında davet edilmesini ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek,

 

e) Duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından meccanen faydalanmak,” şeklindeki düzenlemeye aykırı olduğu,

 

B) Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz üzerine merci tarafından 5271 sayılı Kanun’un 231/5-14. fıkralarındaki koşullar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun inkılap yasasında belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı ve denetim süresinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle denetim yapılabilmesinin, açıklanması geri bırakılan hükmün içeriğine ilişkin olan hukuka aykırılıkların denetlenememesinin anılan sözleşmeye ek 7 numaralı protokol’ün 2. maddesinde “Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı” başlığı altında gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.

 

Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünceler yerinde görüldüğünden …5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.06.2012 gün ve 2011/422 Esas, 2012/247 sayılı kararı ile Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.09.2012 gün ve 2012/529 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesinin (a) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir