Yargıtay, Haysiyetsiz yaşam için, başkalarıyla ilişkinin yaşam tarzı olması ve süreklilik göstermesi gerekir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, geçtiğimiz aylarda karara bağladığı bir boşanma davasında kadın için “haysiyetli yaşamın” kriterlerini belirledi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararı, eşinin açtığı davaya karşı dava açan kocanın iddiaları üzerine verildi. Davacı koca, boşanmak isteyen karısının “haysiyetsiz bir hayat sürdüğünü” iddia etti. Buna kanıt olarak da eşinin başka bir erkekle telefonda konuşmasını ve mesajlaşmasını gösterdi. Sunulan kanıtları inceleyen yerel mahkeme, çiftin boşanmasına hükmederken, kadının haysiyetsiz bir yaşam sürdüğünü de kayıt altına aldı. Nafakadan mal paylaşımına kadar birçok konuda kadın açısından olumsuz sonuç yaratabilecek bu karar temyiz edildi.

‘Yaşam tarzı olmalı’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin çiftin boşanmasına ilişkin kararını yerinde bulundu. Ancak kararın kadının haysiyetsiz hayat sürdüğüne yönelik kısmını bozdu. Kararda, “Haysiyetsiz hayatın varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için başkalarıyla ilişkinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş ve bu şekilde yaşamanın devamlılık göstermesi gerekir” denilerek, haysiyetsiz yaşam tarifi yapıldı.

Kararda, “kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle ve dinlenen tanık beyanlarıyla anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu eylem koca bakımından eşiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirirse de haysiyetsiz yaşam olarak kabul edilemez” denildi.

Açık tanımı yok

Medeni Kanun’un 163. maddesinde, “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir” düzenlemesi yer alıyor. Ancak düzenlemede haysiyetsiz yaşamın tanımı yer almıyor.

www.milliyet.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir