Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İŞÇİNİN FAZLA MESAİ / YILLIK İZİN ÜCRETİNİN HESAPLANMA USULÜ

YARGITAY 22. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/3375
KARAR: 2014/2203

Davacı, kıdem tazminatı, izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01.09.2003-23.11.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, ekonomik nedenlerle iş sözleşmesinin feshedildiği ileri sürerek ödenmediğini belirttiği bir kısım alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının 01.10.2003-28.11.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davalının ekonomik krizden etkilenmesi nedeniyle iş sözleşmelerinin bildirim sürelerine uyularak feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin süresinin hesabı noktasında toplanmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesinde, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süreside içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verileceği hükme bağlanmıştır.

Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hak ettiği toplam izin süresinden 2008 ve 2009 yıllarında kullanılan izin süreleri mahsup edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davalı tarafın kök bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde 2005 ve 2006 yıllarında kullandırıldığı iddia edilen izin sürelerini gösteren ve davacınında imzasını taşıyan izin formları ibraz edildiği halde mahkemece alınan ek raporda bu husus değerlendirilmediği gibi, dava dilekçesindeki son çalıştığı yılın iznini kullanmadığına ilişkin beyanda nazara alınmayarak hatalı hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, davacının imzasını taşıyan tüm izin formları ve taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak yapılacak hesaplamaya göre talep hususunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fazla mesai ücretinin hesabı noktasında toplanmaktadır.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar işçinin yıllık izinde olduğu süreler hesaplamaya dahil edilmediği belirtilmiş ise de fazla mesai hesap tablosu incelendiğinde anılan sürelerin dışlanmadığı ve hesaplamaya hatalı olarak dahil edildiği görülmektedir. Fazla mesai hesabında işçinin yıllık izinde olduğu sürelerin dışlanması gerekir.

4- Taraflar arasında uyuşmazlık, dava konusu işçilik alacakları hakkında hükmün brüt üzerinden mi yoksa net üzerinden mi kurulması hususunda toplanmaktadır.
İşçilik alacaklarına ilişkin hükmün brüt üzerinden kurulması gerekir. Bunun temel mantığı devletin vergi ve prim alacaklarının ortada kalmamasıdır. Mahkemece açıkça netten talep edilmediği müddetçe hesaplamanın brüt üzerinden yapılması ve hükmün brüt üzerinden kurulması gerekir. Brütten hüküm kurulduğunda bunun kanuni kesintileri infaz sırasında yapılacak ve ilgili mercilere yatırılarak infaz sağlanacaktır.

Somut olayda, davacı dava konusu alacaklarını açıkça netten talep etmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise dava konusu alacaklar brüt olarak hesaplanmış, devamında netleştirme yapılmıştır. Ancak fazla mesai ve yıllık izin ücretinin netleştirilmesinde 5510 sayılı Kanun’un 80. maddesi uyarınca %1 işsizlik sigortası, %14 de sosyal güvenlik primi olmak üzere toplam %15 oranındaki primin düşülmesi gereğinin dikkate alınmaması yerinde olmamıştır. Ayrıca mahkemece bilirkişi raporunda net olarak belirtilen miktarlar üzerinden talepler değerlendirilerek karar verilmiş ancak hükmedilen tüm alacakların net mi brüt mü olduğunun hüküm fıkrasında belirtilmemesi infazda tereddüt oluşturacağından hatalı olmuştur.

Mahkemece yapılması gereken şey, yukarıda belirtilen noktalar dikkate alınarak yeniden uzman bir bilirkişiden rapor alınmalı ve hâsıl olacak neticeye göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 26 Ara 2014, 11:25


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir