Anayasa Mahkemesi Kararları • MERA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE İLGİLİ İPTAL İSTEMİ

Anayasa Mahkemesi Kararı

Resmi Gazete Tarihi : 09.05.2014

Resmi Gazete Sayısı : 28995

Esas Sayısı : 2013/51

Karar Sayısı: 2013/159

Karar Günü: 26.12.2013

İPTAL DAVASIN AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Emine Ülker TARHAN ve M. Akif HAMZAÇEBİ ile birlikte 125 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU : 25.2.1998 günlü, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 12. Maddesine, 27.2.2013 günlü, 6443 sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. Maddesiyle eklenen fıkranın birinci ve son cümlelerinin Anayasa’nın 2., 7., 8., 11. ve 45. Maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

I- İPTAL ve YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ

Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

GEREKÇE

27.02.2013 Tarihli ve 6443 Sayılı "Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun "un 2 nci Maddesi ile 4342 Sayılı Kanunun 12 nci Maddesine Eklenen Fıkranın Anayasaya Aykırılığı

İptali istenilen fıkranın birinci cümlesinde, kiralanan alanda (mera, yaylak ve kışlaklarda) hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu
hayvancılık tesislerinin kurulması öngörülmüştür. Böyle bir düzenlemenin mera-yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması anlamım taşıdığı açıktır. Söz konusu tesislerin yapılması ile yetinilmeyeceği, bu tesislerin zorunlu olarak ihtiyaç duyacağı yol, su, elektrik gibi alt yapı çalışmalarının da gündeme geleceği kaçınılmaz bir olgu olduğundan böyle bir durumda mera, yaylak ve kışlakların tahribe uğrayacağı kuşkusuzdur.

Anayasanın 45 inci Maddesinin birinci fıkrasında, "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır " hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümden de anlaşılacağı üzere tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek görevi Devlete verilmiştir. Hal böyle iken mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılmasının Devlete verilen görev ile bağdaşması mümkün olmadığından iptali istenilen fıkranın birinci cümlesi, Anayasanın 45 inci Maddesine aykırıdır.

Diğer taraftan 4342 Sayılı Mera Kanunu ‘nda, hayvan otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri kullanılan taşınmazlar (m. 3/a) mera olarak tanımlanmış ve kullanım hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olan meraların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu belirtilmiştir (m. 4/1). Ayrıca meraların özel mülkiyete geçirilemeyeceği de yasada düzenlenmiştir (m. 4/3).

Mer’alar lehine tahsis edilen köy veya kasaba halkının hayvanları yayılıp otlatılmasına mahsus olup özel mülkiyete konusu olamayacağından üzerine hayvancılık tesisleri de yapılamaz. Nitekim Yargıtay l.HD.24.06.1968 tarihli 4880 e. 4593 k. numaralı bir kararında mer ‘a üzerinde tesisat yapılamayacağı ilkesini kesin bir biçimde uygulayarak mer’aya bitişik olan ağıldan mer’aya kapı açılmasının caiz olmadığını, kapının açılması kabul edilmesi halinde, açılan kapıdan girip çıkan sürülerin mer ‘adan yararlanmasına veya mer ‘aya zarar vermesine göz yummak icap edeceğini, böyle bir külfetin davacıya yüklenmesi için haklı bir sebep olmadığını belirtmiştir. (Mera’nın Hukuki Rejimi-Hukuki İncelemeler Kütüphanesi, www.turkhukuksitesi.com).

Anayasa Mahkemesinin kararlarında vurgulandığı üzere, hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması ve özellikle bir ülkenin en önemli doğal kaynaklarından olan tarım alanlarımızın, çayır ve meraların korunması için yasa koyucunun bu esası gözardı etmemesi ve bunu en iyi şekilde yansıtması zorunludur.

Tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önünü açan iptali istenen kuralın kamu yararına dayanmadığı ve dolayısıyla Anayasanın 2 nci Maddesine aykırı olduğu çok açıktır.

İptali istenilen fıkrada yapılaşmaya konu olacak mera, yaylak ve kışlakların alanlarını sınırlamaya dönük bir hüküm (kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde biri)yer almakla birlikte, buralarda kurulacak tesislerin niteliğine, yüksekliğine ilişkin herhangi bir sınırlama hükmü getirilmemiş, bu tesislerin yapılması ve kullanılması ile usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenmesi öngörülmüştür.

Anayasanın 7 nci Maddesinde "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." denilmektedir. Buna göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi, sınırsız ve belirsiz bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir. Yasa ile yetkilendirme Anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez. Yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir. Bu bağlamda, sık sık değişik önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik, teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.

Anayasanın 8 inci Maddesinde ise yürütme yetkisi ve görevi düzenlenmiştir. Yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak, çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse, onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak, idare ancak o alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak Yasa’nın uygulanmasını sağlayacaktır. Esasen Anayasanın 8 inci Maddesinin, yürütme yetkisi ve görevinin Anayasaya ve yasalara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı budur. Bu kurallara göre yasa koyucunun genel kuralları koyup, düzenlenecek olan alanın esaslı konularının kanunda yeterince belli edilmiş, amaç ve hedefin açıklanmış, sınırlarının ve çerçevesinin yeterince belirlenmiş olması, yürütmenin yapacağı düzenlemenin ölçüsünü vermesi, Anayasanın öngördüğü yürütmenin yargısal denetiminin etkinliğini engellemeyecek nesnel kurallara bağlaması gerekmektedir. Bu nedenle de hayvancılık tesislerinin yapılması ve kullanılması ile usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelik ile belirlenme konusunda Bakanlığa yetki veren söz konusu fıkranın son cümlesi, Anayasanın 7 nci ve 8 inci Maddelerine aykırıdır.

İptali istenilen fıkranın birinci ve son cümlelerinin iptali durumunda bu fıkranın ikinci ve üçüncü cümlelerinin de uygulanması mümkün olmayacaktır.

2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ‘un 29 uncu Maddesinin ikinci fıkrasında, Yasa ‘nın belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi ‘nce iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.

Diğer taraftan Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin Anayasanın 11 inci Maddesinde yer alan Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci Maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E. 1987/28, K. 1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa.24, shf 225). Bu nedenle de 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Kanunun 1 inci Maddesinin; Birinci Fıkrasındaki "sınırları il mülki sınırı olmak üzere" ibaresi ile İkinci Fıkrası Anayasanın 2 nci ve 11 inci Maddelerine de aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle 27.02.2013 tarihli ve 6443 sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci Maddesi ile 4342 sayılı Kanunun 12 nci Maddesine eklenen fıkranın;

a- birinci cümlesinin, Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 45 inci Maddelerine aykırı olduğundan,

b- son cümlesinin, Anayasanın 2 nci, 7 nci, 8 inci ve 11 inci Maddelerine aykırı olduğundan,

c- ikinci ve üçüncü cümlelerinin uygulama olanağı kalmadığından,

iptal edilmeleri gerekmektedir.

III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

27.02.2013 tarihli ve 6443 sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına DairKanunun2 nci Maddesi ile 4342 sayılı Kanunun 12 nci Maddesine eklenen fıkranın, Anayasanın "çayır ve meraların amaç dışı kullanılması ve tahribinin önlenmesi için devleti gerekli tedbirleri alması için görevlendiren " 45 inci Maddesine açıkça aykırılığı ortadadır.

Ancak, Anayasanın 153 üncü Maddesindeki "iptal kararlarının geriye yürümezliği" kuralı karşısında, mera, yaylak ve kışlakları kiralayanlar, hayvancılık tesisleri adı altında tesisler kurarak bu yerlerin tahribine yol açabileceklerdir. Bu nedenle giderilmesi olanaksız durum ve zararlar doğacağından, iptal davası sonuçlanıncaya kadar iptali istenen söz konusu fıkranın yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir.

Öte yandan, anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması, hukuk devleti sayılmanın gereğidir. Anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin, bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur. Hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır.

Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen fıkranın iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

IV. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelerle 27.02.2013 tarihli ve 6443 sayılı "Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun "un 2 nci Maddesi ile 4342 sayılı Kanunun 12 nci Maddesine eklenen fıkranın;

a- birinci cümlesinin, Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 45 inci Maddelerine aykırı olduğundan,

b- son cümlesinin, Anayasanın 2 nci, 7 nci, 8 inci ve 11 inci Maddelerine aykırı olduğundan,

c- ikinci ve üçüncü cümlelerinin uygulama olanağı kalmadığından,

iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz. "

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenilen Yasa Kuralları

Kanun’un 12. Maddesine, 6443 sayılı Kanun’un 2. Maddesiyle eklenen ve dava konusu kuralların da yer aldığı fıkra şöyledir:

"Kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarım karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir. Bu tesislerin taban alanı, kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde birini geçemez. Bu oranı bir katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tesislerin yapılması ve kullanılması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir"

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 2., 7., 8., 11. ve 45. Maddelerine dayanılmıştır.

III-İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ’un katılımlarıyla 22.5.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Hakan ATASOY tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesinde, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılması ve tahribini önlemek görevinin Anayasa’nın 45. Maddesiyle Devlete verildiği, hâl böyleyken mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılmasının, Devlete verilen bu görev ile bağdaşmasının mümkün olmadığı; meraların kendilerine tahsis edilen köy veya kasaba halkının hayvanlarının yayılıp otlatılmasına mahsus olduğu, bu yerler özel mülkiyete konu olamayacağından üzerlerine hayvancılık tesisi yapılamayacağı; dava konusu kuralların kamu yararına dayanmadığı, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasının ve tahribinin önünü açtığı; kurallarda yapılaşmaya konu olacak mera, yaylak ve kışlakların alanlarını sınırlamaya dönük bir hüküm (kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde biri) yer almakla birlikte, buralarda kurulacak tesislerin niteliğine, yüksekliğine ilişkin herhangi bir sınırlama hükmü getirilmediği, bu tesislerin kullanılmasıyla ilgili usul ve esasların çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi konusunda Bakanlığa sınırları ve çerçevesi belirlenmeden yetki verildiği; Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin 11. Maddesinde yer alan Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısıyla 2. Maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmasının düşünülemeyeceği belirtilerek kuralların, Anayasa’nın 2., 7., 8., 11. ve 45. Maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Kanun’un 3. Maddesinin (d) bendine göre meralar, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Kanun’un 4. Maddesinde, meralar, yaylak ve kışlakların kullanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olduğu, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu, özel mülkiyete geçirilemeyeceği, amacı dışında kullanılamayacağı, sınırlarının daraltılamayacağı, zaman aşımına konu olamayacağı, ancak kullanım hakkının kiralanabileceği; 11. Maddesinde, köy veya belediyenin münferiden veya müştereken yararlanacağı mera, yaylak ve kışlak ihtiyacının belirlenmesinde, bu alanların karakter ve otlatma kapasitesi, bitkisel ve hayvansal gelişme ve otlatılacak hayvan miktarının dikkate alınacağı; 12. Maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, köy veya belediye tüzel kişiliğine tahsis edilen mera, yaylak ve kışlakların ihtiyaçtan fazla çıkan kısmının, ihtiyaç içinde bulunan çevre köy veya belediyelerle hayvancılık yapan özel veya tüzel kişilere kiralanabileceği, ayrıca ancak ıslah edilmek suretiyle mera olarak kullanılabilecek alanların da gerekli ıslah işlemlerini taahhüt eden özel ve tüzel kişilere kiraya verilebileceği belirtilmiş; Maddenin dava konusu kuralların da yer aldığı dördüncü fıkrasında ise kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarım karşılayacak zorunlu hayvancılık tesislerinin kurulabileceği, bu tesislerin taban alanının, kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde birini geçemeyeceği, bu oranı bir katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu ve bu tesislerin yapılması ve kullanılmasıyla ilgili usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi de hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.

Anayasa’nın "Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması" başlıklı 45. Maddesinde,"Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır." denilerek, Devlete tarımsal alanlarda toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda düzenleme yapma ödevi verilmiş, ancak bu ödevin ne şekilde yerine getirileceği kanun koyucunun takdirine bırakılmıştır.

Hayvanların yaşama ve barınma ortamlarındaki çevre koşullarının iyileştirilmesi ve optimum seviyeye getirilmesi, hayvansal üretimin artırılmasında önemli bir role sahiptir. Düzenleme ile taban alanı da belirtilmek suretiyle, kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulmasına imkân tanınarak, bir yandan ulusal gelirin ve istihdamın artırılması, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına hamMadde sağlanması, istikrarlı kalkınmaya katkıda bulunulması, kırsal alandaki açık ve gizli işsizliğin ve buna bağlı sosyal sorunların azaltılması ve önlenmesi gibi ülkede sosyo-ekonomik açıdan önemli bir işleve sahip olan hayvansal üretimin artırılmasının, diğer yandan da meraların tahsis amaçları doğrultusunda kullanılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, kamu yararı amacıyla öngörülen kuralların, anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.

Anayasa’nın 7. Maddesinde, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği öngörülmüştür. Buna göre, kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme organına, genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmesi, yasama yetkisinin devri anlamına geleceğinden Anayasa’nın 7. Maddesine aykırı düşer. Ancak, kanunda temel esasların ve çerçevenin belirlenmesi koşuluyla, uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz. Esasen Anayasa’nın 8. Maddesinde yer alan, ^yürütme yetkisi ve görevi Anayasa ‘ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir" hükmünün anlamı da budur.

Bakanlığa verilen mera alanında hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesislerinin yapılması ve kullanılması ile ilgili usul ve esasları belirleme yetkisi, işin özelliğinden kaynaklanan, uzmanlık gerektiren, teknik konuları içeren, objektif bir düzenleme yetkisidir. Kanun koyucu, kiralanacak alanda kurulmasına izin verilen tesislerin, hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulabileceğini, tesislerin taban alanının kiralanacak alanın yüzölçümünün yüzde birini geçemeyeceğini, bu oranın Bakanlar Kurulu tarafından bir katına kadar artırılabileceğini belirterek, bu tesislerin amaç ve nitelikleri ile ilgili asli düzenlemeleri yapmış ve bu şekilde Bakanlığa verilen yetkinin çerçevesini belirlemiştir. Buna göre, dava konusu kurallarla söz konusu tesislerin yapılması ve kullanılması ile ilgili usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceğinin öngörülmesi, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa’nın 2., 7., 8. ve 45. Maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralların Anayasa’ nın 11. Maddesiyle ilgisi görülmemiştir.

V-YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

25.2.1998 günlü, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 12. Maddesine, 27.2.2013 günlü, 6443 sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. Maddesiyle eklenen fıkranın birinci ve son cümlelerine yönelik iptal istemleri, 26.12.2013 günlü, E.2013/51, K.2013/159 sayılı kararla reddedildiğinden, bu cümlelere ilişkin yürürlüğün durdurulması istemlerinin REDDİNE, 26.12.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

VI-SONUÇ

25.2.1998 günlü, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 12. Maddesine, 27.2.2013 günlü, 6443 sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. Maddesiyle eklenen fıkranın birinci ve son cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal istemlerinin REDDİNE, 26.12.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 13 Oca 2015, 02:32


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir