YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi
E: 2006/9526
K:2006/12082
T:06.06.2006
İCRA İNKAR TAZMİNATI
İMZA İNKARI
ÖZET: Takip alacaklısı, söz konusu bonoda lehlar olup, bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. İmzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazları kabul edilenlere karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmelidir.
2004 s. İCRA VE İFLAS KANUNU (1)(2) [Madde 170]
Mahalli mahkemesinden verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
1 – Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının (REDDİNE),
2- Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK’nun 170/4. maddesi gereğince itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, takip alacaklısı, söz konusu bonoda lehtar sıfatını taşımakta olup, lehtar, bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzaların borçluların eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazları kabul edilenlere karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmelidir. O halde, Mahkemece alacaklının takip konusu asıl alacağın %20’si nispetinde icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerekirken bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2. maddede yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.