YARGITAY
Onaltıncı Hukuk Dairesi
E: 2006/3006
K: 2006/3616
T: 15.05.2006
KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
TEREKENİN TAKSİMİ
Özet: Murisin ölümünden sonra terekenin taksim edildiği kabul edilmişse de, taksimde davacıların bayiine isabet ettiği söylenen bu taşınmaza karşılık diğer mirasçılara ne verildiği, gayrimenkul verilmişse nereden verildiği yeterince araştırılmamış, tespite aykırı sonuca varıldığı halde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmamıştır.
3402 s. KADASTRO KANUNU [Madde 14]
3402 s. KADASTRO KANUNU [Madde 17]
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 461 parsel sayılı 5925 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, ifraz, hisse satışı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacılar ile davalılar ve dava dışı Kazım adına hisseli olarak tespit edilmiştir. İtirazı Kadastro Komisyonu’nda reddedilen davacılar Cuma ve Hikmet, taşınmazı kendilerinin ve kardeşleri Kazım ile satın aldıkları ve zilyet bulundukları iddiasına dayanarak taşımazın adlarına müştereken tescili talebi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile dava konusu 461 parselin eşit hisseli olarak davacılar Cuma ve Hikmet adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Emine, Gülhanım ve Ali vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın davalıların ortak miras bırakanı Hasan’a ait iken ölümü ve mirasçıları arasında yapılan taksimle torunu Murat’a isabet ettiği, Murat’ın 15.02.1972 tarihli senetle yaptığı satışla davacılara geçtiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmadığı gibi, değerlendirme de dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazın davalıların ortak miras bırakanı Hasan’a ait olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Hasan’ın ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise davaya konu parselin kime düştüğü, davacıların bayii Murat’a isabet etmiş ise diğer mirasçılara bu parsele karşılık ne verildiği konusundadır. Mahkemece muris Hasan’ın ölümünden sonra terekesinin taksim edildiği kabul edilmiş ise de; bu yönde yapılan araştırma yeterli değildir. Taksimde davacıların bayiine isabet ettiği söylenen bu taşınmaza karşılık diğer mirasçılara ne verildiği, gayrimenkul verilmiş ise nereden verildiği yeterince araştırılmamış, tespite aykırı sonuca varıldığı halde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davalıların murisi Hasan’dan intikal eden tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri getirtilip dosyaya konulmalı, taraflardan varsa delillerini ibraz etmeleri istenilip, dosya tamamlandıktan sonra mahallinde keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından muris Hasan’ın ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise bu taşınmazın kime isabet ettiği, taksime mirasçıların tamamının veya kanuni temsilcilerinin katılıp katılmadığı, taksimde taşınmaz davacıların bayii Murat’a isabet etmiş ise diğer mirasçılara ne verildiği, gayrimenkul verilmiş ise nereden verildiği ve akıbetlerinin ne olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklat-tırılmalı, muristen intikal edip haklarında tutanak tanzim edilen taşınmazlarla ilgili belgeler incelenip taksim hususu açıklığa kavuşturulmalı, taşınmazın murisin ölümünden sonra kim tarafından ne suretle kullanıldığı, satıştan sonra davacılar kullanıyor ise bu kullanmaya diğer mirasçıların ses çıkarmamasının taksime ve satışa icazet anlamı taşıyıp taşımadığı araştırılıp tartışılmalı, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanağın edinme sebebi sütununda yazılı beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, tespit maliki ve davacıların kardeşi Kazım aleyhine açılmış bir dava bulunmadiği halde, onun hissesinin de iptal edilip davacılar adına tesciline karar verilmiş bulunması da usul ve yasaya aykırı, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 15.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.