KAMUYA AİT BİNAYI KASTEN YAKMAK / YENİ HÜKÜM

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 2006/8-132
K. 2006/160
T. 13.6.2006
KAMUYA AİT BİNAYI KASTEN YAKMAK
YENİ HÜKÜM
5271 s. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [Madde 307]
Kamuya ait binayı kasten yakmak ve bu suça azmettirmek suçlarından sanıklar, Önder Comart ve Pelin Yıldırım Darendeoğlu’nun, TCY’nın 370, 62, 411 ve 59. maddeleri uyarınca 3 yıl 2 ay 18 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, 31. madde uyarınca 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden yasaklanmalarına, haklarında TCY’nın 40. maddesinin uygulanmasına ilişkin Tarsus Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.07.2004 gün ve 164-234 sayılı hüküm, Sanıklar müdafilerinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 27.12.2004 gün ve 9704-10255 sayı ile;
“… Sanık Pelin Darendeoğlu ( Yıldırım ) hakkında duruşmalı, diğer sanık Önder Comart hakkında ise dosya üzerinde yapılan incelemede;
1- Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; sanık Önder Comart’ın geceleyin öğrenim gördüğü okulun müdür yardımcısı odasının penceresinden perdelerini tutuşturmasıyla başlayan yangının binanın aynına sirayet etmeden bir süre sonra kendiliğinden söndüğü anlaşıldığından, mahkemenin sanığın eylemini kasten okul binasını yakmaya tam teşebbüs olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, sanığa ceza tayin edilirken TCY’nın 411. maddesinin uygulanması sırasında yapılan hesap yanılgısı nedeniyle sonucun 3 yıl 10 ay 20 gün yerine, 3 yıl 10 ay 10 gün ağır hapis olarak belirlenmesi suretiyle noksan ceza tayini karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecilli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık Önder Comart hakkındaki hükmün istem gibi oybirliği ile onanmasına,
2- Sanık Pelin Darendeoğlu ( Yıldırım ) hakkında kurulan hükme ilişkin temyize gelince,
Sanığın okul binasını yaktırmaya azmettirme suçunu işlediğine dair diğer sanığın dosya içeriğine göre samimi görülmeyen beyanları dışında mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi…” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Tarsus Ağır Ceza Mahkemesince 07.06.2005 gün ve 47-134 sayı ile;
“Sanık Pelin ( Yıldırım ) Darendeoğlu hakkında suç isnadından öte delil bulunmadığı ileri sürülmüştür. Yılların tecrübesine sahip olan mahkememizce sadece suç isnadı nedeniyle ceza verilemeyeceği bilinmektedir. Ancak olayımızda basit bir suç isnadını aşan durumlar söz konusudur. Sanık Pelin ( Yıldırım ) Darendeoğlu’nun okul müdürü ile anlaşamadığı ve bu nedenle kendine göre müdürü cezalandırma anlayışı içinde bunu kafasına koyduğu, öğrencisi olan Önder Comart’ı azmettirerek bu suçu işlettiği anlaşılmıştır. Tanık Mehmet Darendeoğlu’nun ifadesi bu oluşu desteklemektedir. Bu kişi sanık Pelin’in akrabası olup olaydan önce Önder Comart’ın okulu yakacağını ve bunu Pelin öğretmen için yapacağını söylediğini açıkça beyan etmiştir. Sanık Pelin’in bir ara izin için gelen tanık Enver Çiftçi’ye müdürü kastederek bunu ayağından vurduralım dediği anlaşılmaktadır. Sanık Pelin ( Yıldırım ) Darendeoğlu bunu iş stresi içinde bir kasıt taşımaksızın söylediğini beyan etmiştir. Bu durum sanığın müdüre zarar vermek için bir arayış içinde olduğunu ortaya koymaktadır.
Sanık Önder ile diğer sanık Pelin arasında sürekli cep telefonu görüşmesi yapıldığı ortaya çıkmıştır. Sanık Pelin duruşmada diğer sanıkla 3 kez cep telefonundan konuştuğunu kabul etmiştir. Okul müdür yardımcısının disiplin cezası verilen bir öğrenciyi cep telefonundan araması hayatın olağan akışına kesinlikle aykırı ve kabul edilemez bir durumdur. Esasen sanık Önder Comart’ın diğer sanığın adını vermesi kendi hukuki durumuna hiçbir şekilde etki etmemektedir. Yani sanık Pelin’in olayın içinde olması ya da olmaması bu sanığın cezasını etkilememektedir. Ancak sanık Önder Comart’ın ilk ifadesinden başlayarak samimi bir şekilde diğer sanığın azmettirmesini anlattığı görülmektedir. Mahkememizce ilk yargılama sırasında ve ilk celse gözlenen durumlar dikkat çekici bulunmuştur. Kimlik tespitinden sonra savunması ve okulu neden yaktığı sorulan Önder Comart ilk olarak herkesin gözü önünde kafasını diğer sanığa doğru sallayarak onun yüzünden şeklinde beyan ve hareketlerde bulunmuştur.
Dikkat çekici bir diğer durum da yangının sanık Pelin’in müdür yardımcılığından ilişiğini keseceği gün ve bu kişiye ait odada meydana gelmesidir. Kapı ve pencerelerin kapalı olması pencerede herhangi bir zorlama izi bulunmaması, daha önce müdürün odasının yakılmasının düşünülmesi, ancak bunun iyice şüphe çekeceği kanaatiyle bundan vazgeçilmesi, olay günü sanık Pelin’in diğer sanığa verdiği talimat uyarınca odasına ait pencere kanatlarından birini kilitlemeden bırakması, hizmetlinin basit biçimde gözle yaptığı kontrolde bu durumun farkına varmaması, sanık Pelin’in diğer sanığa eldiven ve benzin kullanması talimatını vermesi azmettirmeyi açıkça ortaya koymaktadır. Esasen sanık Önder Comart olaydan yaklaşık 1 ay sonra yakalanmıştır. Bu sanığın okulu yakma girişimi için hiçbir neden bulunmamaktadır. Disiplin kurulunun 3 kişiden oluştuğu ve kararın müdür onayıyla yürürlüğe girdiği, müdürün okulda öğrencilere kötü davrandığı yönündeki söylenti ve sanık Pelin’in müdüre cephe alarak sorunlu öğrencileri koruma altına almış görüntüsü vermesi, sanık Önder’in anlatımlarının doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Bu itibarla;sanık Önder Comart’ın anlatımı, dosya kapsamı, toplanan deliller ve hayatın olağan akışına uygun görülmüştür. Cep telefonu ile bir öğretmenin ceza verdiği öğrencisini araması sözkonusu bile olamaz. Bu nedenle cep telefonu görüşmelerinin olay ve azmettirmeye yönelik olduğu açıkça ortaya çıkmıştır.
Bu itibarla sanık Pelin ( Yıldırım ) Darendeoğlu’nun Yeni TCY.nın 38/1. maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Sanık Önder Comart’ın samimi anlatımları, tanık Mehmet Darendeoğlu’nun ifadesi, telefon görüşmeleri, sanık Pelin’in müdürü vurdurmak için önce tetikçi araması, ilişiğini keseceği gün okuldan dikkat çekici biçimde biraz erken ayrılması, yangının kendi odasında pencereyi açık bırakması suretiyle meydana getirilmesi gözönüne alındığında azmettirme yönünde kuşku bulunmadığı, sanık Pelin’in tüm savunmalarının çürütüldüğü, mahkumiyetine yeter maddi deliller bulunduğu ve bu yönde tam bir vicdani kanaate varıldığı anlaşılmıştır.
Sanık vekilleri temyiz dilekçelerinde; olayın bir komplo olduğunu belirtmişlerdir. Yargıtay C.Başsavcılığının 07.10.2004 tarihli tebliğnamesi bu sanık yönünden onama kararı verilmesi talebini içermektedir. Bu tebliğname mahkememizin oluş ve kabulünü, vicdani kanaatini destekler önemli bir delil niteliğindedir.
Olaydan 1 ay sonra yakalanan ve kendisi açısından hiçbir hukuki değişiklik sözkonusu olmayan diğer sanık Önder Comart’ın oluşa, dosya kapsamına, hayatın olağan akışına uygun anlatımlarının suç isnadı olduğu kesinlikle söylenemez. Müşteki olan okul müdürünün öğrencilere kötü davrandığı, hatta siyasi kamplaşma şeklinde bir görüntü oluştuğu, sanık Önder Comart’ın da bu kamplaşma içinde sanık Pelin Yıldırım’ın olduğu grupta yerini aldığı son derece açıktır. Buna rağmen bu kişinin kendisine yardımcı olmaya çalışan, disiplin cezası nedeniyle onu telefonla arayan, okula kazandırmaya çalışan, okul müdürüne karşı diğer görüşe sahip öğrencileri örgütleyip yönlendiren dosyamız sanığı aleyhine ifade vermesi, suç isnadında bulunup komplo kurması kesinlikle mantığa aykırıdır. Burada belirleyici olan vicdani kanaattir. Olayın gelişim biçimini, Tarsus ilçesindeki yankısını bilen, sanıkları- tanıkları huzurda gözleyen, olayı birebir yaşayan mahkememizin vardığı vicdani kanaat sanık Pelin Yıldırım Darendeoğlu’nun hakkında hüküm kesinleşen Önder Comart’ı azmettirdiği yönündedir. Yargıtay C.Başsavcılığı da bu oluş ve kabulü doğru ve yerinde bulmuştur.
Bu itibarla; hakkındaki hüküm kesinleşen Önder Comart’ın aşamalardaki ısrarlı ve oluşa uygun beyanları, mahkememiz huzurunda dahi aynı hususları tekrar etmesi, alınan tanık beyanları, müştekinin anlatımı, olayın meydana geliş biçimi ve nedeni, Önder Comart’ın anlattığı ayrıntıların oluşa tümüyle uygun düşmesi, okul binasının yakılması girişiminin sanık Pelin Yıldırım’ın okuldan ilişiğini kestiği güne denk gelmesi, yine yangının bu sanığa ait odadan başlatılmak istenmesi, hakkındaki hüküm kesinleşen kişiye pencereyi açık bırakacağını, perdeyi tutuşturmasını, eldiven kullanmasını söylemesi, tanık Mehmet Darendeoğlu’nun ifadesi, tanık Enver Çiftçi’nin beyanı, müştekinin anlatımları gözetildiğinde sanığın savunmasının aksini gösterir, mahkumiyetine yeter maddi deliller bulunduğu ve bu yönde tam bir vicdani kanaate varıldığı saptanmıştır. Esasen mahkememizce sanık Pelin yıldırım hakkında yeterli delil bulunduğu, ilk hükümde ayrıntısıyla tartışılmıştır.
Yeni TCY.nın 170. maddesinde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması fiili düzenlemiştir. Yangın çıkarma fiili burada yer almıştır. Aynı yasanın 152. maddesinde kamu malına zarar verme suçu düzenlenmiştir. Bu iki madde karşılaştırıldığında 5237 S.Y.nın 152. maddesindeki yaptırımın daha ağır olduğu son derece açıktır. Yeni TCY.nın 44. maddesi; sanığın işlediği fiil nedeniyle en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmasını hüküm altına almıştır.
Dosyadaki fotoğraflar, tutanak ve belgeler, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporu karşısında; yakılmak istenen binanın Tarsus İlçe merkezinde bulunan kamuya ait bir lise binası olduğu kesin olarak saptanmıştır. Bu itibarla; Tarsus Zühtü Günaştı Lisesinin kamu kurum ve kuruluşlarına ait bina niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Yine dosya kapsamına göre; bu okulun müdür yardımcısı odası penceresinin sanık tarafından kasıtlı olarak açık bırakılmasından yararlanılarak perdenin benzin ile tutuşturulması suretiyle yangın çıkarıldığı, okulun 1 trilyon lira değerinde olduğu, pencere kanadı, sehpa, misafir sandalyesi, boya, perde, elektrik aksamı gibi bölümlerin ağır biçimde zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bu itibarla; mala zarar verme suçunun söz konusu olduğu, kamu binasına bağlı olarak bu suçun nitelikli halinin oluştuğu, bunlardan ayrı olarak suçun yakarak ve yakıcı madde olan benzin kullanılarak işlenmesi nedeniyle bir ağırlaştırıcı unsurun daha gerçekleştiği saptanmıştır. Tüm bu hususlara bağlı olarak 5237 sayılı TCY.nın 152/2-a maddesinde yer alan suç tipinin tüm unsurlarıyla oluştuğu, buradaki suç tipinin ve yaptırımlarının aynı yasanın 170. maddesinde yer alan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan daha ağır olduğu anlaşılmakla sanığın bu yasa maddesi doğrultusunda cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
İlk hükümde sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin edilmesi, suçun işleniş biçimi, önem ve değeri, zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanıktaki kasıt yoğunluğu, okul müdürünü cezalandırma ve kötü duruma düşürme uğruna bu suçu bir öğrenciyi kullanarak işletmesi gözönüne alınarak 5237 S.Y.nın 152/1. maddesinde yer alan alt sınır ceza olan 1 yıl hapis cezasına aynı yasanın 152/2. maddesi uyarınca takdiren 2 kat arttırım uygulanması suretiyle sanığın 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetmek gerekmiştir. Kamu malına zarar verme suçunun ağırlığı, suçun vahim işleniş biçimi, ilk hükmün bozularak ortadan kalkması, sanığın cezasının inme durumu bulunması, çok sayıda olumsuz ve ağırlaştırıcı unsurun bir arada bulunması nedeniyle takdiren 2 kat arttırım uygun görülmüştür.
Verilen cezaya bağlı olarak sanık hakkında Yeni TCY.nın 53. maddesi uyarınca güvenlik tedbirlerinin uygulanması yoluna gidilmiştir.
Mahsup ve yargılama giderlerine hükümde yer verilmiştir. Hakkındaki hüküm kesinleşen sanık Önder Comart hakkında 18 yaşını bitirmesi nedeniyle Yeni TCY.nın çocukların suça azmettirilmesini düzenleyen 38/2. maddesindeki arttırımın sanık hakkında uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır.
Sanığın yeni TCY.nın 38/1. maddesi kapsamında hakkındaki hüküm kesinleşen Önder Comart’ı kamu malına yakarak zarar verme suçuna azmettirdiği ve bu yasa hükmünün tüm unsurlarıyla oluştuğu anlaşılmıştır.
Gerekçesi daha önce belirtildiği gibi daha hafif yaptırım içeren ve en ağır suç olan kamu malına nitelikli zarar verme suçu içinde eriyen Yeni TCY.nın 170. maddesinin uygulanmasına imkan görülmemiştir. Kovuşturma başlamadan önce sanığın pişmanlık göstererek zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle ödemesi gibi bir durum sözkonusu değildir. Buna bağlı olarak Yeni TCY.nın 168. maddesinin uygulanmasından söz edilemez.
Sanığa verilen hapis cezasının türü ve süresine göre seçenek yaptırımların uygulanması ya da ertelenmesi sözkonusu değildir. Buna bağlı olarak; 5237 S.Y.nın 50 ve 51. maddelerinin sanık hakkında uygulanması mümkün görülmemiştir.
5320 sayılı CMY.nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 8/1. maddesi Bölge Adliye Mahkemeleri kurulana kadar Eski CMUY.nın 305-326. maddelerinin uygulanacağını hüküm altına almakla bu yasa hükmü gözetilerek direnme kararı verilmiştir.
Kamu malına zarar vermenin nitelikli halinin oluştuğu, Yeni TCY.da değer yönünden herhangi bir indirim düzenlemesinin bulunmadığı, ilk hükümde 765 S.Y. doğrultusunda verilen cezanın daha ağır nitelikte olduğu mahkememizce özellikle gözetilmiştir. Bu itibarla; değer yönünden indirim yapılması sözkonusu değildir.
Bozma öncesi yargılama sırasında toplanan deliller, Yargıtay C.Başsavcılığının tebliğnamesi, yukarıdaki gerekçeler ve mahkememizin vicdani kanaati doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur, “gerekçesiyle ilk hükümde direnilerek, bu kez, sanık Pelin Yıldırım Darendeoğlu’nun;
1-5237 sayılı Yasanın 38/1 ve 152/1-a maddeleri yollamasıyla aynı Yasanın 152/2-a maddesi uyarınca taktiren 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2- Cezasından 5237 sayılı Yasanın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak, 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3- Hakkında 5237 sayılı Yasanın 170, 168, 50 ve 51. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,
4- 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesindeki güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına,
5- Gözetim altında geçirdiği sürenin 5237 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca mahkumiyetinden mahsubuna,
Karar verilmiştir.
Bu hükmün de, Sanık müdafiisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli, 06.04.2006 gün ve 160478 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
Kamuya ait binayı kasten yakmak ve bu suça azmettirmek suçlarından sanıklar, Önder Comart ve Pelin Yıldırım Darendeoğlu’nun, TCY’nın 370, 62, 411 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin ilk hüküm, Sanıklar müdafilerinin temyizi üzerine Özel Dairece, sanık Önder Comart yönünden onanmış, diğer sanık Pelin Darendeoğlu ( Yıldırım ) hakkında ise;
“Sanığın okul binasını yaktırmaya azmettirme suçunu işlediğine dair diğer sanığın dosya içeriğine göre samimi görülmeyen beyanları dışında mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi, ” isabetsizliğinden bozulmuş,
Yerel Mahkemce; “Mahkememizce ilk yargılama sırasında ve ilk celse gözlenen durumlar dikkat çekici bulunmuştur. Kimlik tespitinden sonra savunması ve okulu neden yaktığı sorulan Önder Comart ilk olarak herkesin gözü önünde kafasını diğer sanığa doğru sallayarak onun yüzünden şeklinde beyan ve hareketlerde bulunmuştur.
Sanık vekilleri temyiz dilekçelerinde; olayın bir komplo olduğunu belirtmişlerdir. Yargıtay C.Başsavcılığının 07.10.2004 tarihli tebliğnamesi bu sanık yönünden onama kararı verilmesi talebini içermektedir. Bu tebliğname mahkememizin oluş ve kabulünü, vicdani kanaatini destekler önemli bir delil niteliğindedir.
Olayın gelişim biçimini, Tarsus ilçesindeki yankısını bilen, sanıkları- tanıkları huzurda gözleyen, olayı birebir yaşayan mahkememizin vardığı vicdani kanaat sanık Pelin Yıldırım Darendeoğlu’nun hakkında hüküm kesinleşen Önder Comart’ı azmettirdiği yönündedir. Yargıtay C.Başsavcılığı da bu oluş ve kabulü doğru ve yerinde bulmuştur, “şeklindeki yeni gerekçelerle,
Bu kez 5237 sayılı Yasanın ilgili hükümleri tartışılarak,
1- 5237 sayılı Yasanın 38/1 ve 152/1-a maddeleri yollamasıyla aynı Yasanın 152/2-a maddesi uyarınca takdiren 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2- Cezasından 5237 sayılı Yasanın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak, 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3- Hakkında 5237 sayılı Yasanın 170, 168, 50 ve 51. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,
4- 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesindeki güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına,
5- Gözetim altında geçirdiği sürenin mahkumiyetinden 5237 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca mahsubuna,
Karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a ) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b ) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c ) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d ) İlk hükümde yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
e ) Sonradan yürürlüğe giren yasaya ve normlarına dayanılmak suretiyle ilk hükümde yer almayan ve dolayısıyla daire denetiminden geçmeyen yeni bir hüküm oluşturmak,
Özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemece, hakkındaki mahkumiyet hükmü onanan sanığın kişisel özellikleri ve daha önceden dayanılmayan yeni ve değişik gerekçelerle atılı suçun bu sanık yönünden de sabit olduğu sonucuna varılmış, bununla da yetinilmeyerek, öncekinden tamamen farklı ve yeni bir hüküm tesis edilmiştir. Yerel Mahkemenin son uygulaması yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 8.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.06.2006 günü oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir