kurutma makinesi LCD ve plazma TV haczedilecek

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, ‘kurutma makinesi, LCD ve plazma televizyonu’ gibi ev eşyalarının ‘borçlu ve ailesi için gerekli zorunlu mallar’ kapsamında olduğu gerekçesiyle haczine izin vermeyen yerel mahkemenin kararını bozdu.

LCD, Plazma TV, kurutma makinası gibi eşyalar, maddede öngörülen amacın dışında borçlu ve ailesi için gerekli, zorunlu mallardan değildir.

Emsal teşkil edecek kararla; haczi istenen aynı nitelikte olan eşyalardan birden fazla bulunması durumunda bunlardan değeri daha düşük, satılması ve muhafazası zor olanın borçluya bırakılacak, diğerleri haczedilebilecek.

Alacağını tahsil edemeyen bir kişi, borçlunun evine hacz işlemi başlattı. 6 Aralık 2012′de borçlunun evinde yapılan hacz işleminde, alacaklı taraf tarafından 5 adet klima, 2 adet masaüstü bilgisayar, iki adet televizyon ve birer adet bulaşık makinası ve kurutma makinasının haczedilmesi istenildi. Ancak bu talep, ‘Koltuk takımı, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, fırın, halı, plazma TV, kurutma makinesi’ gibi ev eşyaları lüzumlu eşya olup, haczedilmeleri mümkün değil’ diyen icra müdürünce geri çevrildi. Alacaklının durumu mahkemeye taşımasıyla yerel mahkeme, icra müdürün kararını yerinde buldu.

Alacaklının dosyayı temyize götürmesiyle konuyu değerlendiren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinleyen daire, kararını açıkladı. Kararda; ilgili yasa gereğince para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan birinin haczedilemeyeceği hatırlatıldı. Takip hukukunda, asıl olan borcun ödenmesi olup, alacaklının alacağına kavuşması için gerekli takip işlemleri yapılırken borçlunun ve birlikte yaşadığı diğer aile fertlerinin yaşamlarını sürdürebilmesi için zorunlu olan eşyaların haczedilmeyerek kendilerine bırakılması gerektiği vurgulanan kararda; ilgili yasayla alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesinin sağlanarak, temel hak ve özgürlüklerin korunması, haczinde ekonomik yarar bulunmayan ya da muhafazasında ve satışında güçlük çekilen eşyaların hacizlerinin önlenmesinin amaçlandığı dile getirildi.

YETKİ VERİLSE DE KEYFİLİĞE YOL AÇMAMALI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi; borçlu ve aile bireyleri için gerekli olan eşyaların lüzumlu olup olmadığı tespit edilirken, alacaklının da alacağına fiilen kavuşmasını engelleyecek amacı aşan uygulamalardan kaçınılarak taraflar arasındaki menfaatler dengesini de hukuk düzeni içinde korumak gerektiiğine vurgu yaptı. Daire, yasayla icra memuruna haczi talep edilen malların haczinin caiz olup olmadığı konusunda değerlendirme yapma yetkisi verilmiş ise de verilen bu takdir yetkisinin keyfiliğe de yol açmaması gerektiğine dikkat çekti. Kararda; somut olayda borçlunun evinde yapılan haciz sırasında, 5 adet klima, 2 adet masaüstü bilgisayar, iki adet televizyon ve birer adet bulaşık makinası ve kurutma makinasının haczedilmesi istenilmiş, icra müdürünce talep reddedildiği hatırlatıldı.

MAHKEMENİN KARARI BOZULDU

Dairenin kararında şu ifadelere yer verildi: “Haciz işlemlerinde ‘Koltuk takımı, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, fırın, halı’ gibi ev eşyaları lüzumlu eşya olup, haczedilmeleri mümkün değil ise de; fiyatı yüksek, muhafaza ve paraya çevrilmesi kolay, alıcısı bulunabilecek olan LCD, Plazma TV, kurutma makinası gibi eşyalar, maddede öngörülen amacın dışında borçlu ve ailesi için gerekli, zorunlu mallardan değildir. Ayrıca haczi istenen aynı nitelikte olan eşyalardan birden fazla bulunması durumunda bunlardan değeri daha düşük, satılması ve muhafazası zor olanın borçluya bırakılması, diğerlerinin haczedilmesi gerekir. Kaldı ki; borçlu vekili de haciz sırasında; ‘diğer eşyaların haczine karşı çıkılsa da bir adet televizyonun dışındaki eşyaların haczedilebilirliği söz konusudur’ şeklinde beyanda bulunmak suretiyle haciz yapılmasına karşı çıkmamıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde ‘Hukuki dinlenilme hakkı’ düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre; davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama yapma ve ispat hakkı bulunmaktadır. Şikayetin mahiyeti dikkate alındığında da borçlunun hukuki durumu etkileneceğinden öncelikle taraf teşkilinin sağlanması gerekir. O halde mahkemece istemin kısmen kabulü ile belirtilen esaslar dahilinde taraf teşkili ile değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin tümü ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle ilgili yasa maddeleri uyarınca bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir