YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/5449 K: 2004/8642 T: 29.06.2004
MURİSİN YAPTIĞI BAĞIŞLAR – MİRASTA İADE- TENKİS
Özet : Türk Medeni Kanununun 603. Maddesi hükmüne göre müteveffanın hayatta iken füru lehine yapmış olduğu ölüme bağlı olmayan bütün teberrular, miras payına mahsuben yapılmış sayılır ve iadeye tabi ise de; tanık beyanlarından (murisin bu taşınmazını kendisine hastalığında bakmış olmaları ve ameliyatı ile ilgilenmeleri nedeniyle minnet duygusu altında hibe ettiği) anlaşıldığından iadeye tabi tutulması doğru görülmemiştir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Türkan Küçükşenel ve Yaşar Gonca ile vekili Av.Metin Ece geldiler. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 4722 Sayılı Kanunun 17. Maddesi gereğince mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Türk Kanunu Medenisinin 603, maddesinde yer alan hükme göre; müteveffanın hayatta iken füru lehine yapmış olduğu ölüme bağlı olmayan bütün teberruları, miras payına mahsuben yapılmış sayılır ve kural olarak füru arasında iadeye tabidir. (TKM. Md. 603/ 1) Füruun, müteveffanın sağlığında almış olduğu teburrularla ilgili iki halde iade yükümlüğü yoktur. Birincisi; verilmesi mutad olan hediyelerin iadeye tabi olmamasıdır. İkincisi, murisin açık irade beyanı ile lehine teberruda bulunduğu mirasçısını mirasta iade mükellefiyeti dışında tutmasıdır. (TKM. Md. 603/2 Füruu lehine yapılmış olan ölüme bağlı olmayan bütün teberrular kural olarak furuu arasında iadeye tabi olduğuna göre, bunun aksini kanıtlama yükümlülüğü teberruyu almış olan davalılara düşer.
Toplanan delillerden; murisin; dava konusu 704 parsel sayılı taşınmazını 30,10,1996 tarihinde davalılara yarı yarıya olmak üzere kayıtsız koşulsuz hibe ettiği anlaşılmaktadır.Tanık beyanlarından özellikle tanık koşulsuz hibe ettiği anlaşılmaktadır. Tanık beyanlarından özellikle tanıklar MC, ve ME nin ifadelerinden murisin bu taşınmazını kendisinden hastalığında bakmış olmaları ve ameliyatı ile yakından ilgilenmiş olmaları nedeniyle minnet duyusu ile davalılara hibe ettiği anlaşılmaktadır. Tanıkların bu sizlerinden davalılara yapılan teberrunun miras paylarına mahsuben yapılmadığını ve iadeye tabi olmadığını göstermektedir. Kaldı ki; hibenin hiçbir kayıt ve koşula bağlı tutulmamış olması da murisin iradesinin iade yönünde olmadığına delalet etmektedir. O halde, davalılara sağlar arası tasarrufla hibe edilen dava konusu taşınmazın iadeye tabi tutulması doğru görülmemiştir. Ne var ki, davacılar tenkis de talep ettiklerine göre delillerin tenkis hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine, yerinde olmadığına, duruşma için takdir olunan 375,000,000 lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29,06,2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.