ÖNALIM DAVASI

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2006/6-288
K: 2006/304
T: 24.05.2006

ÖNALIM DAVASI
ÖZET: Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu ta­şınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlar­dan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiy­le onalım hakkını kullanması MK’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası, da­vanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir.

4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 2]
4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 732]

Taraflar arasındaki “şufa”davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Asliye Onsekizinci Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne da­ir verilen 23.03.2005 gün ve 2003/1360-2005/128 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi­nin 29.11.2005 gün ve 2005/9375-10942 sayılı ilamı ile (…Davacı vekili, da­va dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu payın ilişkin bulunduğu 4 No’lu parselin paydaşı olup, davalı M. Inanç’ın aynı taşınmazda 20.08.2003 tari­hinde 220/1350 payı 11.000.000.000 TL, 20.10.2003 tarihinde de 581/2700 er payı diğer davalı ile birlikte 15.000.000.000 TL bedelle satın aldığını, da­vacının satışı 31.10.2003 tarihinde haricen öğrendiğini, onalım hakkını kul­lanmak istediğini belirterek, davalılar adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, davanın haksız açıldığını, dava konu­su payın ilişkin bulunduğu 4 No’lu parselin kadastro parsellerin tevhidinden oluşan imar parseli olduğunu, davacının payının 3533 ve 3534 No’lu kadast­ro parsellerine dayandığını, bu parsellerin ilk maliklerinin de buraya evlerini yapıp etrafını çevirdikten sonra davacıya sattıklarını, evlerin taşınmazda ha­len konumunu koruduklarını, davalının aldığı payların ise davacı ile bir ilgisi­nin bulunmadığını, imar uygulaması nedeniyle parselin oluştuğunu, öncesin­de herkesin kendi yerini kullandığını, taşınmaz fiilen taksim edildiğinden onalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddine karar veril­mesini savunmuştur.

Onalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanır­ken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen da­vacının tapuda yapılan satış sebebiyle onalım hakkını kullanması TMK’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Karan uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden naza­ra alınması gerekir. Bu gibi hallerde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Olayımıza gelince; Onalım hakkına ilişkin payın bulunduğu 4 No’lu par­selde bulunan ve dava konusu edilen 220/1350 pay taşınmazın paydaşların­dan Aysun, Ayşin, Aylin ve Şenol tarafından 20.08.2003 tarihinde 11.000.000.000 TL bedelle davalı Mehmet Inanç’a, 581/2700’er pay da ta­şınmazın paydaşlarından E… Araştırmacılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. tarafın­dan 20.10.2003 tarihinde 15.000.000.000 TL bedelle her iki davalıya satıl­mıştır. Davalılar taşınmazın paydaşları arasında taksim edilerek kullanıldığını savunmaktadır. Yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen 29.01.2005 ta­rihli bilirkişi raporunda davacının dayandığı payın 3533 ve 3534 No’lu Kadastro parsellerinin imar görmesi sonucu 6 No’lu parsel olarak şuyulandırıldığı ve ev vasfıyla tescil edildiği, taşınmaz üzerinde bulunan 34 ve 34/A No’lu evlerin anılan kadastro parselleri içinde kaldığı, daha sonra bu taşın­mazın 1922, 1923, 3254 ve 3545 No’lu parsellerle şuyulandırıldığı, davalıla­rın da bu parsellerin önceki maliklerinden 13.12.1999 tarihinde yapılan imar uygulamasından çok sonra pay satın aldığı belirtilmiştir. Savunma doğrultu­sunda dinlenen davalı tanığı Muzaffer de dava konusu yer kadastro parseli iken paydaşların üzerine gecekondu yaptıklarını, davacının da daha önce ev inşa edilmiş olan ve halen zeminde mevcut bulunan bu yeri satın aldığını, imar uygulaması ile parsellerin tevhit edildiğini, davalıların da önceki pay­daşlarından dava konusu edilen payları satın aldığını beyan etmiştir. Dosya­da bulunan delillere göre davacının tevhit edilen 6 No’lu parseli üzerinde ev­ler bulunduğu halde 28.03.1995 tarihinde dava dışı Gökhan isimli şahıstan alıp bu şekilde kullanmakta iken taşınmazın imar uygulaması sonucu yuka­rıda belirtilen parsellerle tevhit edildiği, davacının tevhit edilen parsellerin malikleriyle bir ilgisinin bulunmadığı, herkes kendi yerini kullanırken davalıla­rın tevhit sonucu taşınmazda paydaş haline gelen maliklerin paylarını satın aldığı anlaşılmaktadır.

Davacının taşınmazda belli bir yeri ev vasfıyla kullanıp imar uygulamasın­dan sonra paydaş haline gelen kişilerin kullandığı bölümde zamanında hak iddia etmemesi paydaşların taşınmazda kadastro parsellerinden gelen yer­leri fiilen kullanması ve bu kullanım biçiminin devam etmesi karşısında da­valının taşınmazın taksim edildiği savunmasının kanıtlandığının kabulü gere­kir. Bu duruma göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği bu defaki incelemeden anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteminin ka­bulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının bozul­masına karar verilmesi gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalılar vekili

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görü­şüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtla­ra, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; K… Köyü, 3533 parsel sayılı 297 m2 tarla vasıflı taşınmaz dava dışı Sariye adına, 3534 nolu yine 297 m2 mesahalı tarla vasıflı taşınmaz ise dava dışı Kadir adına ta­puya kayıtlı iken, bu kadastro parsellerinin 15.03.1989 tarihinde imar yoluy­la, Düzenleme Ortaklık Payı düşüldükten sonra 223’er metrekare mesahay­la 6 nolu parsel olarak şuyulandırılıp, 223/511 payın Sariye, 223/511 payın Kadir, 65/511 payın da dava dışı Ç… Belediyesi adına olmak üzere ev vas­fıyla tescil edilmiş olmasına; Sariye ve Kadir’in bu paylarını (toplam 446/511) 20.07.1993 tarihinde dava dışı Gökhan’a satmalarından sonra, davacının Gökhan’dan bu payları 28.03.1995 tarihinde satın alarak, mevcut durumuy­la kullanmayı sürdürmesine; daha sonra 6 parsel nolu taşınmazın, 13.12.1999 tarihli imar uygulamasıyla 1922, 1923, 3254 ve 3545 nolu par­sellerle şuyulandırılması sonucunda davaya konu 4 nolu parselin oluşmuş bulunmasına, 4 nolu parselin 581/1350 payı dava dışı E… Ltd. Şti, 446/1350 payı davacı Muzaffer, 103/1350 payı Ç… Belediyesi, 220/1350 payı da ve­rasette iştirak şeklinde dava dışı Şenel vs. adlarına tescilli iken, davalılardan Mehmet Inanç’ın, verasette iştirak halindeki 220/1350 payı 20.08.2003 tari­hinde satın alması, 20.10.2003 tarihinde de E… Yayıncılık Tic. Ltd. Şirketi­nin 581/1350 payının her iki davalı tarafından satın alınması sonucunda, 1021/2700 payın davalı M. İnanç, 581/2700 payın da davalı Mehmet Z… adına tescil edilmiş olmasına; davalıların satın aldıkları bu payların, şuyulandırmadan önceki, davacının paydaşı olduğu 6 nolu parselle herhangi bir ilgi­si bulunmamasına, bu payların, 6 nolu parselle tevhit edilen diğer parselle­rin önceki maliklerinden satın alınmış olmalarına;böylece, somut olayda, da­vacı yönünden taşınmazın belirli bir bölümü bakımından özel kullanma biçi­mi belirlenmiş ve taşınmazın diğer kısımlarının da öteki paydaşlarca kullanı­labilir durumda olmasına; kendisi yönünden böylesi bir özel kullanma biçimi oluşan ve imar uygulamasından sonra taşınmazda paydaş durumuna gelen kişilerin kullandığı diğer bölümlerde önceki malikler zamanında hak iddia et­meyen davacının, davalılarca sonradan satın alınan paylarla ilgili şufa hakkı­nı kullanmak istemesinin MK.nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralıyla bağ­daşmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve ya­saya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kara­rının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.05.2006 gününde oyçokluğu ile karar ve­rildi.

ÖNALIM DAVASI” hakkında 2 yorum

  1. Ahmet unutmaz

    Paylı mülkiyetde paydaşlar taşınmazlarını Kat karşılığı İnşaat sözleşmesi ile bir müteahhide vermişken paydaşlardan birisi hissesini başka birisine satarsa diğer hissedarlar önalım haklarını kullanabilirler mi?

    Cevapla
    1. kanuni selim

      müteahhitle anlaşan paydaşlardan biri satarsa kötü niyetlidir.satışın iptali istenebilir. Ancak müteahhit sözleşmesi noterden değil ise işiniz zor.

      satan kişinin müteahhitle sözleşmesi yoksa.normal önalım davası gibidir. kat mülkiyeti kurulmuşsa veya başka sebeplerle açamayabilirsiniz.

      ben mühendis ve müteahhit olarak tecrübemi paylaştım. avukatınıza danışmalısınız.

      Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir