Etiket arşivi: 2011/636*Ticari

Yargıtay HGK E: 2011/19-505 K: 2011/636*Ticari alım satımda, ithalatçı veya imalatçının verdiği garantiden satıcının sorumluluğu

(Karar Tarihi : 19.10.2011)

"Taraflar arasındaki "ayıplı ürünün yenisi ile değiştirilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın reddine dair verilen 27.5.2009 gün ve 2009/143 E-2009/270 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 5.4.2010 gün ve 2010/512-3859 Sayılı ilamı ile; 

 

(… Dava ayıplı olduğu ileri sürülen aracın yenisi ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. 

 

Satıcı, davalı garanti veren ile birlikte ayıptan ötürü alıcıya karşı sorumludur. 

 

BK.nun 194 ve 207.madde hükümleri ile garanti belgesi hükümleri dikkate alındığında satıcı yönünden davanın zamanaşımına uğradığından söz edilemez. 

 

Davacı aldığı aracın ayıplı olması sebebiyle değiştirilmesini davalı satıcıdan talep edebilir. 

 

Önceki bozma ilamında da belirtildiği gibi mahkemece yapılacak iş bilirkişi raporu ve ek rapor birlikte değerlendirilerek işin esasına girilip uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret iken, davalı satıcı hakkındaki davanın yazılı gerekçe ile reddi doğru değildir…), 

 

Gerekçesiyle oybirliğiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

 

HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

 

KARAR : Dava, ayıplı ürünün yenisi ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. 

 

Davacı vekili, müvekkilinin dava ihbar olunan O____ Sanayi A.Ş.'nin ürettiği İ____ Eurobüs marka aracı, davalılardan K____ K____ A.Ş.'den satın aldığı, davalı O____ Oto Ticari A.Ş. (B____ Motor Sanayi ve Tic. A.Ş.)'nin ise aracın ithalini gerçekleştirdiği, aracın alındığı ilk günden itibaren frenlerinde büyük sorun yaşandığı, bir çok kez servise gidilmesine rağmen sonuç alınamadığı, fren kampanalarının tornadan geçtiği ve balataların değiştiği, durumu 3.2.2003 tarihli ihtarname ile davalı K____ K____ A.Ş.'ye bildirdikleri, iddiasıyla, ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. 

 

Davalı K____ K____ A.Ş. vekili, davacının ticaret şirketi olup davaya konu aracı, ticari faaliyetinde kullanmak amacı ile edindiği, iddianın "üretim hatasına" dayalı olup talebin aracın yenisi ile değiştirmeye dair olduğu, davanın münhasıran üreticiye karşı açılması gerektiği, müvekkilinin satıcı konumunda olduğundan aracın yenisi ile değiştirilmesine yönelik sorumluluğunun bulunmadığı, davacının yakınmaları garanti süresi içerisinde giderilmiş olup, davacının araçtan yararlanmaya devam ettiği, davacının isteminin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4.maddesinde yazılı şekil ve sürelere uygun olarak yapılmadığı, savunmasıyla, davanın reddini talep etmiştir. 

 

Mahkemece, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 13.maddesinde, imalatçı veya ithalatçı tarafından düzenlenecek olan garanti belgesi gereğince satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiş ise de, genel hükümlerde benzer bir düzenlemeye yer verilmediği, satıcının, garanti veren ile birlikte sorumlu olacağını öngören bir kanun hükmü bulunmadığından davalı satıcının kanundan doğan bir garanti sorumluluğundan söz edilemeyeceği, garanti belgesinin garanti şartlarını düzenleyen 12.maddesinde aracın değiştirilmesiyle ilgili garantinin ticari ve mesleki amaçlarla kullanılan araçları kapsamadığı belirtildiğinden, araç değiştirme talebiyle açılan eldeki davada zamanaşımı süresinin garanti sözleşmesinden söz edilerek uzadığının düşünülemeyeceği gerekçeleri ile davalı O____ Oto Tic. A.Ş. yönünden davanın husumetten; davalı K____ K____ A.Ş. yönünden ise davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir. 

 

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar; Özel Dairece, yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı gerekçe ile bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir. 

 

Davalılardan O____ A.Ş. hakkındaki karar, bozma nedeni yapılmadığından, kesinleşmiş olup, uyuşmazlık dışıdır. Önümüze gelen uyuşmazlık davalı K____ K____ A.Ş. hakkında verilen karara ilişkindir. 

 

Ayıplı araç satıcısı K____ K____ A.Ş.'nin, garanti belgesinde garanti veren sıfatı bulunmadığından, garanti belgesi hükümleri ve özellikle de garanti şartlarını düzenleyen 12.maddesi dikkate alındığında, davacı/alıcıya karşı Garanti Belgesi'ndeki 2 yıllık garanti süresi ile sorumlu olup olmayacağı; davalı/satıcıya ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi istemiyle açılacak davanın garanti süresi içerisinde mi, yoksa tarafların tacir olduğu da dikkate alınarak 818 Sayılı BK'nun 107.maddesiyle 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 25/4.madde ve fıkrasındaki 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde mi açılması gerektiği öncelikle irdelenmelidir. 

 

Dosya içerisinde bulunan garanti belgesinin 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a göre verildiği anlaşılmakta ise de, ilke olarak; tacirler arasındaki işlemlerde ve ticari işlerde bu Kanunun uygulanamayacağı kabul edilmektedir. 

 

HGK`nda yapılan görüşmeler sırasında, ticari alım satımların garanti belgesinin olup olmayacağı tartışılmış, yukarıdaki ilkeye paralel olarak, kural olarak, 4077 Sayılı Kanun'a göre garanti belgesindeki hükümlerin uygulanamayacağı ancak, genel hükümlere göre (BK ve Türk Ticaret Kanunu) ticari alım satımlarda da garanti sözleşmesinin uygulanacağı çoğunluk tarafından benimsemiştir. 

 

Esasen somut olayda, davalı K____ K____ A.Ş.'nin satıcı, ihbar olunan O____ San. A.Ş.'nin garanti veren olup, garanti belgesindeki garanti süresinin 2 yıl olduğu ve davanın bu süre içinde açıldığı konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 

 

Ayrıca, taraflar tacir olduğundan 4077 Sayılı Kanun'un uygulanma olanağı olmayıp, davanın 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 818 Sayılı BK hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği de çoğunlukça karara bağlanmıştır. 

 

Yukarıda açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamlarına göre HGK önüne gelen uyuşmazlık; burada varılacak sonuca göre eldeki davanın zamanaşımı süresi içerisinde, açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. 

 

Hemen belirtmelidir ki, kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri sözleşmeler ile aleyhe değiştirilemez. Daha açık ifadeyle, sözleşmelerde, kanundaki zamanaşımı sürelerine ek süreler getirilebilir ise de zamanaşımı süreleri kısaltılamaz. 

 

Bu durumda, BK'nun 194 ve devamı maddeleri ile 207.maddesi gereğince, satıcı daha uzun müddet için kefalet etmemişse, satıcının ayıba karşı tekeffülünden mütevellit her türlü dava, malın müşteriye teslim tarihinden itibaren 1 yıl geçmekle sakıt olur. Bu zamanaşımı süresi, ticari satımlarda veya tacirler arasındaki işlerde TTK'nun 25/4'e maddesine göre 6 ay olarak öngörülmüştür. 

 

Ne var ki, ticari satımlarda da satıcı tarafından yasada öngörülen zamanaşımı süresinden daha uzun bir süre garanti verildiği hallerde, garanti süresi içinde ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak talepte bulunulabilir. İmalatçı tarafından iki yıllık garanti süresi verilmesi zamanaşımı süresinin uzatıldığını gösterir ve bu süre ayrıca satıcı tarafından da alıcıya taahhüt edilmişse satıcıyı da bağlar. 

 

Öte yandan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 13.maddesinde; imalatçı veya ithalatçı tarafından düzenlenecek olan garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye yüklenmiş ve satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiş ise de, genel hükümlerde (TTK ve BK) benzer böyle bir hükme yer verilmemiştir. 

 

Somut olayda da, davaya konu aracı davacıya satanın, davalı K____ K____ A.Ş. olduğu hususunda bir çekişme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, 818 Sayılı BK'nun 194 ve 205/2.maddeleri hükümlerine göre, bu satım akdi kapsamında, ayıplı mal tesliminde davalı/satıcının (K____ K____ A.Ş.'nin) kusuru olmasa bile davacı/alıcıya karşı sorumluluğu vardır. 

 

Anılan yasa hükmü karşısında davalı/satıcı K____ K____ A.Ş.'nin alıcıya daha uzun bir süre için sattığı maldan dolayı ayıba karşı tekeffül edip etmediğinin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir. 

 

Dava konusu araç davalı satıcı K____ K____ A.Ş. tarafından davacıya 7.11.2002 tarihinde satılıp teslim edilmiş olduğundan, zamanaşımı süresinin başlangıcının bu tarih olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. 

 

Dosyaya ibraz edilen garanti belgesinde davaya konu aracın iki yıl süre ile garanti edildiği belirtilmektedir. Garanti belgesinin ilk sahifesi ana bayii olan B____ A.Ş. kaşesi vurularak yetkilisi tarafından imzalanmıştır. Bununla birlikte dosya içerisinde bulunan ‘Garanti ve Servis Karnesi' başlıklı belgenin altını davalı K____ K____ A.Ş.'nin de satıcı sıfatı ile imzaladığı ve satış belgeleri ile birlikte faturanın tarihini de belirtmek suretiyle alıcı davacıya verdiği belirgindir. 

 

Ayrıca aynı belgeye göre, aracın, teslim tarihinden itibaren altı aylık süre geçtikten sonra da garanti kapsamında, periyodik bakımları yapılmıştır. 

 

Şu hal, satıcının davacıya teslim ettiği garanti sözleşmesi kapsamında alıcıya iki yıl garanti verdiğinin açık karinesidir. 

 

Bu durumda, somut olaya konu ticari alım satımda, satıcı, ithalatçı veya imalatçı tarafından verilen garantiyi alacaklıya karşı kendisi de taahhüt ettiğinden bu taahhüdünün yerine getirilmesi yükümü altındadır. 

 

Hal böyle olunca; ana bayii tarafından imzalanan ve onun bayisi durumundaki davalı satıcı K____ K____ A.Ş. tarafından aracın teslimi sırasında satış evrakı ekinde satıcı sıfatı ile imzalanarak davacıya verilen garanti belgesinde iki yıllık garanti süresi öngörüldüğünden, BK'nun 207/1.maddesi uyarınca satıcının bu süre içinde ayıba karşı tekeffülde bulunduğunun kabulü gerektiğinden ve dava da iki yıllık süre içinde açılmış olduğundan mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir. 

 

Mahkemece açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek, davalı satıcı yönünden davacının zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. 

 

O halde, yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve yukarda açıklanan ilave gerekçelerle HGK'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

 

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. 

 

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı HUMK'nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, yapılan 2. görüşmede, 19.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi."