Etiket arşivi: 21.12.2009

Y2HD 21.12.2009 E.2009/9678 – K.2009/22090


 Y2HD 21.12.2009 E.2009/9678 – K.2009/22090

– Cinsiyet Tashihi (Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması)
– İsim Tashihi (Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması)
– Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması (Türk Vatandaşlığından Çıkartılan Kişi – Cinsiyet Tashihi – Kamu Düzenine Aykırılık)
– Türk Vatandaşlığından Çıkartılan Kişi (Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması)
– Kamu Düzeni (Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması – Türk Vatandaşlığından Çıkartılan Kişi – Cinsiyet Tashihi) –

TMK.40 – 5718 Sa.Ka.58

Davacı erkek iken gerçekleştirilen ameliyat sonucu kadın cinsiyetine geçtiği tarihte, davacı Türk Vatandaşı olmayıp Alman Vatandaşıdır. İsim ve cinsiyet değişikliği, vatandaşı olduğu devletin hukukuna göre karara bağlanmıştır.
Cinsiyet değişikliğinin kanuni prosedür izlenmeden yapılmış bulunması tek başına Türk Kamu Düzenine aykırılık oluşturmaz.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı, cinsiyetinin “kadın” olarak kabul edilmesine ve Levent olan isminin de “Dilara” olarak değiştirilmesine dair yabancı mahkemece verilen kararların tanınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davacının izinle Türk Vatandaşlığından çıktığı, çıkma belgesini aldığı 1.10.2004 tarihi itibariyle Türk Vatandaşlığını kaybetmiş olup, yabancı durumunda bulunduğu, cinsiyet değişikliğine ilişkin kararın, 24.2.2005 tarihinde gerçekleştirilen ameliyat sonrasında Alman (Heidelberg) Sulh Hukuk Mahkemesince 1.6.2005 tarihinde, isim değişikliğine ilişkin kararın da aynı yer mahkemesince 4.4.2005 tarihinde verildiği, her iki kararın da, 13.6.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Davacı erkek iken gerçekleştirilen ameliyat sonucu kadın cinsiyetine geçtiği tarihte, davacı Türk Vatandaşı olmayıp Alman Vatandaşıdır. İsim ve cinsiyet değişikliği, vatandaşı olduğu devletin hukukuna göre karara bağlanmıştır.

Buna ilişkin yabancı ilamın tanınmasını istemekte davacının hukuki yararı da mevcuttur. Cinsiyet değişikliğinin Türk Medeni Kanununun 40. maddesinde gösterilen prosedür izlenmeden yapılmış bulunması ve kararın dayandığı doktor raporunun, bu maddede sayılan hususları ihtiva etmiyor olması tek başına Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmaz. O halde koşulları oluştuğundan her iki kararın tanınmasına (5718 s. MÖHUK. md.58) karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.

Y.2.H.D. 21.12.2009 E.2009/9678 – K.2009/22090

KARŞI OY YAZISI

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir.

Açıklanan sebeplerle sayın çoğunluğun bozma doğrultusunda oluşan görüşüne iştirak etmiyorum.

PicLensButton Y2HD 21.12.2009 E.2009/9678 – K.2009/22090

Y19HD 21.12.2009 E.2009/10490 – K.2009/12052


 Y19HD 21.12.2009 E.2009/10490 – K.2009/12052

– BANKANIN KARŞILIKSIZ ÇEKİ KISMEN ÖDEMESİ (Takas Odaları Aracılığı ile İbraz Edilen Çek)

– KARŞILIKSIZ ÇEK (Bankanın Kısmen Ödemesi – Çekin Takas Odasından Gelmesi)

– KISMİ ÖDEME YAPILAMAMASI (Takas Odaları Aracılığı ile İbraz Edilen Çek)

– TAKAS ODALARI ARACILIĞI İLE İBRAZ EDİLEN ÇEKLER (Bankanın Kısmi Ödeme Sorumluluğu) –

4814 Sa.Ka. – HUMK.427/6,7 – 3167 Sa.Ka.6/son, 10

3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6/son maddesi “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz…” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı vekili, müvekkilinin çek nedeniyle dava dışı keşideciden alacaklı olup bu alacağın tahsili için bu kişi hakkında takibe geçtiğini çeklerin halen ilgili icra müdürlüğünün kasasında bulunduğunu, müvekkilinin çekin muhatabı olan davalı banka hakkında da 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca takibe geçtiğini ancak, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca müvekkili banka tarafından ödemekle yükümlü olunan tutarın davacı hamile ödenmesi için çek aslının müvekkili bankaya teslim edilmesi gerektiğini, oysa davacı hamilin çek aslını teslim etmediği ve diğer icra dosyasında olduğunu ifade ettiği, çek aslı müvekkili bankada bulunmadığı için keşideci imzasının sahte olup olmadığı hususunun denetlenemediğini, müvekkili bankanın ödeme zorunluluğu doğmadığını, davacının haksız olarak takibe geçtiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı çek hamilinin davalı muhatap bankaya karşı 3167 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca ödenmesi zorunlu olan tutarın tahsili için takibe geçtiği, dava konusu çekin takasa ibraz edilmiş olmasının muhatap davalı bankayı kanunen ödemek zorunda olduğu tutarı ödemek sorumluluğundan kurtarmayacağı, ibrazdan sonra bedelin tahsili için muhatap bankaya müracaatın mümkün olduğu kaldı ki, müracaat edilmemiş hatta ibraz sırasında açıkça bedel talep edilmemiş olsa dahi bu hakkın sonradan kullanılmasının mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne davacının tazminat isteminin ise reddine, dava değeri itibariyle kesin olarak karar verilmiş, davacı banka vekili hükmün Kanun yararına bozulması talebi ile Adalet Bakanlığına müracaat etmiş, Adalet Bakanlığı 17.9.2009 tarihli yazısı ile hükmün Kanun yararına bozulması talepli olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.10.2009 tarihli yazı ile hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca Kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuştur.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6/son maddesi “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz…” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2009 gün 2009/255161 sayılı Kanun yararına bozma talebinin kabulü ile BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.19.H.D. 21.12.2009 E.2009/10490 – K.2009/12052

PicLensButton Y19HD 21.12.2009 E.2009/10490 – K.2009/12052