Etiket arşivi: 3.HD

YARGITAY 3.HD E: 2014/21314 K: 2015/1967*Tüketicilerden KAYIP KAÇAK,DAĞITIM,SAYAÇ OKUMA,PAREKENDE SATIŞ,HİZMETİ Bedeli İstenemez

T.C.

YARGITAY

3.Hukuk Dairesi

Esas: 2014/21314

Karar: 2015/1967

Karar Tarihi: 09.02.2015

 

Tüketicilerden KAYIP KAÇAK,DAĞITIM,SAYAÇ OKUMA,PAREKENDE SATIŞ,HİZMETİ Bedeli İstenemez

 

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Davacı vekili dilekçesinde; elektrik abonesi olan davalı tarafından, dönem faturalarına kayıp- kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri tahakkuk ettirildiği gerekçesiyle Pınarhisar Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulduğunu, hakem heyetince hukuka aykırı olarak tüketicinin talebinin kabulü ile 304,11 TL'nin tüketiciye iadesine ve bu bedellerin bir daha alınmamasına karar verildiğini ileri sürerek; Pınarhisar Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 12.03.2013 tarih ve 73 nolu kararının iptalini talep etmiştir.

 

Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, parekende satış hizmeti ve iletim bedellerinin, elektrik satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, söz konusu bu bedellerin kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlendiği, bu bedellerin belirlenmesi için alınan kurul kararının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanununun 12.maddesi ile Kurul kararlarının Danıştay'da iptali istenebileceğinin düzenlenmiş olduğu gözetildiğinde hakem heyetinin kendi görevine girmeyen bir konuda karar verdiği gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

 

Uyuşmazlık; davacı dağıtım şirketinin, abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, parekende satış hizmeti ve iletim bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptaline karar verilip verilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

 

Yargıtay HGK. nun (17.12.2014 günlü ve 2014/7-1884 E. 2014/1045 K. sayılı ilamıyla karar düzeltme kanun yolundan da geçen) 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, dağıtım şirketleri tarafından kurallara uyan abonelerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.

Yukarıda değinilen Yargıtay HGK. kararı doğrultusunda yerleşmiş ve kararlılık kazanmış Dairemiz uygulamasına göre; kayıp-kacak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satıs hizmeti ve iletim bedelleri, kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanılarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından ihdas edilen ikincil mevzuat (Yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğleri) hükümleri ile abonelerden tahsil edilemeyecektir. Zira, TRT payında olduğu gibi bu bedellerde, ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 73.maddesindeki esas ve ilkeleri karşılayan bir kanun hükmüyle elektrik abonelerinden alınabilecektir.

 

 

Hâl böyle olunca; mahkemece, kayıp-kacak, dağıtım, savac okuma bedeli, parekende satıs hizmeti bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

YARGITAY 3.HD. 2014/10057ESAS 2015/2170KARAR-KAÇAK ELEKTRİK KULLANAN TÜKETİCİDEN KAYIP KAÇAK,DAĞITIM,İLETİM v.s ÜCRETİ İSTENEMEZ

 

T.C.

YARGITAY

 3.Hukuk Dairesi

Esas: 2014/10054

Karar: 2015/2170

Karar Tarihi: 12.02.2015

 

 KAÇAK ELEKTRİK KULLANAN TÜKETİCİDEN KAYIP KAÇAK DAĞITIM İLETİM VE PERAKENDE SATIŞ HİZMETİ BEDELLERİNİN TAHSİL EDİLEMEYECEĞİ 

 

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Davacı, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, tarımsal sulama abonesi olduğunu; kaçak elektrik kullanıldığı belirtilerek, DEDAŞ İl Müdürlüğünün haksız, usulsüz ve hukuka aykırı olarak aleyhine 04/10/2010 tarih 201009171039M1P6J nolu 3.984,20 TL'lik kaçak tahakkuku ve yine 04/10/2010 tarih 20100917104051U7D nolu 29.563,50 TL'lik kaçak ek tahakkuk faturaları düzenlediğini iddia ederek; müvekkilinin aleyhinde düzenlenen faturaların işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiştir.

 

Kararı, davacı vekili süresinde temyiz etmiştir.

 

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

 

Ancak, mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda; iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edildiği görülmektedir. Ayrıca, bilirkişi raporunda, hesap edilen kaçak enerji bedeline, ne kadar kayıp-kaçak bedeli ilave edildiği hususunda da bir açıklık yoktur.

 

 

Bu durumda; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin, kaçak tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği hususlarının tartışılıp, değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Elektrik abonelerinden alınmakta olan;

 

Kayıp-kaçak bedelinin; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp-kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğu, 20/02/2001 tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 4/1., 10/05/2006 tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6., geçici 9., 14/03/2013 tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1.,5/4., 17/1., 4., 27., geçici 1., maddeleri ve bu kanunların temel amaçları çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde alınmakta olduğu,

 

Dağıtım bedelinin; dağıtım sistem kullanım fiyatını kapsamakta olup, dağıtım hizmeti sunabilmek için dağıtım sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-4. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-ç bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 9., Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında çıkarılan EPDK tebliğleri gereğince alındığı,

 

İletim bedelinin; elektrik enerjisinin tüketici sayaçlarına kadar ulaştırılmasında, üreticilerle dağıtım sistemi arasında yer alan iletim sisteminin kullanılmasından kaynaklanan maliyetlerin karşılanması için alındığı, 4628 Sayılı Kanunun 13/1-b-2. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-b bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 8.maddesi ile EPDK kurul kararları ve tebliğlerine göre tüketicilere yansıtıldığı,

 

Parekende satış hizmeti bedelinin ise; perakende satış hizmeti maliyetini (söz konusu faaliyete ilişkin düzenlemeye esas net yatırım harcamasının itfa tutarı, faturalama ve tahsilat giderleri, tanıtım ve pazarlama giderleri, müşteri hizmetlerine ilişkin giderler, perakende satış ve hizmete ilişkin diğer işletme giderleri, düzenleme giderleri payı, faaliyet giderleri payı, olağan ve olağan dışı giderler payından faaliyet ile ilgili diğer gelirler payı ve olağan dışı gelirler payının düşülmesi suretiyle bulunan esas net işletme gideri ve amortisman itfa süresi farkı vergi tutarını) yansıtan bedel olduğu, 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 13/1-b-5. bendi, 6446 Sayılı Kanunun 17/6-d bendi, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 4/36. bendi, 5/e bendi ve 10.maddesine göre alındığı,

 

Kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerinin, EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleri ile belirlendiği anlaşılmaktadır.

 

Ancak; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflığın; hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,

 

Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılmasının hukuka uygun olmadığına karar verilmiştir.

 

Somut olayda; mahkemece, davacının elektrik enerjisini kaçak olarak kullandığı saptanmıştır. Ne var ki, yukarıda bahsedilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunulmuştur. Dairemiz de, Genel Kurul kararındaki ilkeleride benimseyerek, kayıp-kacak bedeli yanında, savac okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.

 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 21/03/2003 tarih 122 sayılı ve 29/12/2005 tarih 622 kurul kararlarına göre; kaçak elektrik enerjisi kullananlara, (kaçak bedeli tahakkukunun) dahil olduğu abone grubu üzerinden aktif enerji bedelinin (1,5) katı olarak, tekerrürü halinde ise (2) katı gözönüne alınarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır. EPDK'nun bu kararından da anlaşıldığı üzere kaçak kullanımlarda kaçak tahakkuku normal kullanım bedelinin (1,5) katı, kaçak kullanımın tekrarı halinde ise (2) katı olarak hesaplanmaktadır.

 

Elektriği kaçak kullananlar kurul kararı gereğince, kaçak bedelini cezalı bedel üzerinden ödemektedirler. Bu durumda; elektriği kaçak olarak kullanmayan abonelerin ödemediği bedelleri, daha yüksek (cezalı) tarife üzerinden ödeyen kaçak kullanıcılardan tahsil etmek; hak ve nesafet, eşitlik ve genel hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz. Söz konusu bedellerin, elektriği kaçak kullananlardan alınmaması, kaçak kullanımı teşvik veya kaçak elektrik kullananları koruma gibi de algılanamaz. Zira, kaçak kullananlar, zaten, daha yüksek tarife üzerinden elektrik tüketim bedeli ödemektedirler.

 

Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, kaçak elektrik kullanan tüketiciden de, kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedellerinin tahsil edilemeyeceği kabul edilip; bilirkişiden, açıklanan husus gözetilerek, yeniden ek rapor düzenlemesinin sağlanması ve oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.

 

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

YARGITAY 3.HD E:2009/6471 K:2010/422 *VEKALET ÜCRETİNDEN DOĞAN ALACAK İSTEMİ *HAKLI AZİL HALİNDE VEKALET ÜCRETİ İSTENEMEYECEĞİ

T.C

YARGITAY 3.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO:2009/6471 KARAR NO:2010/422

KARAR TARİHİ:21.01.2010

 

 

(1136 S. K. m. 164, 174)

 

 

 

DAVA:

 

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat E.D. ile davalılar vekili Avukat S.A. ve Avukat O.G.P.'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

KARAR:

 

Davacı, davalıların avukatı olarak dava dışı Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davasını açıp sonuçlandırdığını, alınan ilamı icraya koyarak takibe devam ettiği aşamada davalıların 23.02.2007 tarihli ihtar ile icra takibinin fiilen durdurulması talimatı verdiklerini, bu nedenle takibe devam etme imkanı kalmadığından hak ettiği vekalet ücretinin ödenmesi için ihtar çektiğini ancak ödenmediğini, davalıların babası İsmail ile ücret sözleşmesi yapılmışsa da davalıların kabul etmemesi nedeni ile yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması halinde uygulanacak olan Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi gereğince 3.856.632.-YTL takip tutan üzerinden % 20 oranında icra dosyasının takibi nedeni ile vekalet ücretine hak kazandığını ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 20.000.-YTL'nin temerrüt tarihinden yasal faizi ile ödetilmesini istemiş, birleşen dava ile de, takip ettiği dava ile icra dosyası için ayrı ayrı olmak üzere karşı taraf (kanuni) vekalet ücretlerinin tahsili için yaptığı takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

 

Davalılar, vekilleri İsmail tarafından yapılan ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin bölümü dışında geçerli olup davacıyı da bağladığını, sözleşmede kamulaştırmasız el atma nedeni ile bedelin tahsiline kadar avukatlık görevinin devam edeceğinin yazılı olduğunu, bu nedenle dava dosyası ve icra dosyası için ayrı ayrı ücret talep edilemeyeceğini, icradaki tahsilatın güçlüğü nedeni ile belediye ile sulh görüşmeleri devam ederken davacı avukatın sonucu beklemeden ve henüz bir tahsilat yapılmadığı ve vekalet ilişkisi devam ettiği halde, fahiş miktardaki vekalet ücretini ihtar ile talep ederek, karşılıklı güven ve sadakati zedelediğini ve haklı olarak azledildiğini, davacının hiç bir ücret talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece, asıl dava açısından taleple bağlı kalınarak 20.000.-YTL'nin temerrüt tarihinden yasal faizi ile davalılardan tahsiline, birleşen dava açısından 79.472.-YTL asıl ve 1.063.-YTL faize yönelik itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmiş;

 

Hüküm, davacı ve davalı tarafça temyiz edilmiştir.

 

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

 

2-) Davacı avukatın, davalılardan 12.07.2002 tarihinde aldığı vekalet ile, kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıp takip ettiği, bu davanın kısmen kabulüne karar verilip, 22.09.2006 tarihinde kesinleştiği, davacı avukatın mahkeme ilamını 26.10.2004 tarihinde icraya koyduğu, davalıların 23.02.2007 tarihli ihtar ile davacı avukattan belediye ile dava aşamasında başlayan uzlaşma görüşmeleri devam ettiğinden süreci olumsuz etkilememesi için tahsilat ve işlemleri bir dahaki yazılı talimata kadar durdurmayı talep ettikleri, buna karşılık davacı avukat tarafından 16.03.2007 tarihli ihtar ile dava ve icra takibi nedeni ile toplam 1.594.065.-YTL Vekalet ücretinin ödenmesinin talep edildiği ve davalılar tarafından 06.04.2007 ve 11.04.2007 tarihli ihtarlarla azledildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerle, tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

 

Mahkemece asıl dava açısından azlin haklı bir nedene dayandığının ispatlanamadığı gerekçesi ile icra dosyası ile talep edilen 3.188.072.-YTL'nin Avukatlık Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanan miktarı talebe hakkı olduğu, birleşen dava açısından da 23.02.2007 tarihli ihtar nedeni ile davacı avukatın müteakip işlemlere devam edemediği bu nedenle yasal vekalet ücretlerini de talebe hakkı olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Vekil-vekil eden arasında bulunan vekalet sözleşmesinin temel dayanağı güven ve saygı ilişkisidir. Güven sarsıcı harekette bulunulması sonucu ilişkinin sarsılması, buna da davacı tarafın tutum ve davranışının yol açması halinde azil haklıdır. Davacı avukat, vekalet akdi devam ederken, takip ettiği icra dosyasının akıbetini ve sonuçlanmasını beklemeden gönderdiği ihtar ile aralarındaki yazılı sözleşme ile kararlaştırılan ücretten çok daha fahiş vekalet ücreti talep ederek, davalılar aleyhine bu ücretlerin tahsili için azilden önce eldeki davayı açarak, arasındaki vekalet akdinin esaslı unsurlarını ihlal etmiştir. Bu nedenle davalıların savunmasında belirttiği gibi davacıyı azletmesi, haklıdır.

 

Mahkemenin kabulünün aksine, davalılar tarafından yargılama aşamasında da hasımı ile yapılan uzlaşma görüşmeleri nedeni ile, icra takibinin durdurulmasına yönelik olarak gönderilen 23.02.2007 tarihli talimatın vekalet işinden el çektirilmesi olarak kabulüne olanak yoktur. Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi hükmüne göre avukat kusur veya ihmali nedeniyle azil edilmiş yani azil haklı ise ücretinin ödenmesi gerekmez. Somut olayda, davacı avukat haklı olarak azil edildiğine göre, tam ücret talep etme hakkına sahip olmayıp, ancak yaptığı işlerden dolayı emek ve mesaisi gözetilerek, hak ve nesafete göre ücret isteyebileceği kabul edilip, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

 

SONUÇ:

 

Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 750,00.-TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, aşağıda dökümü yazılan 3.10.-TL kalan hardın davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 21.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.