Etiket arşivi: 5.3.2009

Y1HD 5.3.2009 E.2009/1181 – K.2009/2759


 Y1HD 5.3.2009 E.2009/1181 – K.2009/2759

– Miras Hakkından Feragat (Murisin Sağlığında – Tenkis Hakkından Feragat)
– Tenkis Hakkından Feragat
– Miras Taksim Sözleşmesi (Murisin Sağlığında)
– Murisin Sağlığında Yapılan Miras Taksim Sözleşmesi
– Muris Muvazaası

TMK.676,677,678

1. Davacı, miras bırakan Osman`ın 36 adet tapulu taşınmazını davalı torununa mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların iptali ile payı oranında adına tescil, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının miras payından ivazlı olarak feragat edip, sözleşmeye imza attığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Murisin sağlığında, ileride (murisin ölümünden sonra) intikal edecek terekedeki hakkıyla ilgili olarak: Bir mirasçının diğer mirasçılarla veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, yazılı olması ve ayrıca miras bırakanın da sözleşmede yer alması ve onun katılımıyla gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu kuralına yer verilmiştir.
3. Eldeki davada miras bırakanın yapmış olduğu temlikin muris muvazaası ile illetli olduğu iddia edilmiş ve davacı mirastan kaynaklanan hakkına yönelik haksız fiil ika edildiğini ileri sürmüş olup, 4.8.1976 tarihli belgede ise, davacı miras hakkından değil, tenkis hakkından feragat ettiğini bildirmiştir.
O halde, mahkemece anılan belgenin davacının miras hakkından feragat ettiği şeklindeki değerlendirilmesinin de doğru olduğu da söylenemez.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan Osman`ın 36 adet tapulu taşınmazını davalı torununa mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların iptali ile payı oranında adına tescil, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının miras payından ivazlı olarak feragat edip, sözleşmeye imza attığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp düşünüldü:

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre, davacının muris Osman`ın kızı, davalının ise miras bırakandan önce ölen Hüseyin`den olma torunu olduğu, miras bırakanın çekişmeye konu taşınmazların bazılarını tümden, bazılarında ise maliki olduğu payını 4.8.1976 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği, 10.8.1981 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarından davacı Havva`nın yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı görülmektedir.

Davalı, miras bırakanın sağlığında dava dışı mirasçılarının da yer aldığı 4.8.1976 tarihli belge ile sözleşme yaptığını, buna göre davacının terekeden hakkını aldığını ve bu sebeple miras hakkından feragat ettiğini savunarak belgeyi ibraz etmiş, mahkemece, sözleşme miras hakkından feragat sözleşmesi olarak benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 676. maddesi, mirasçıların tereke üzerinde yapacakları taksimin, keza mirasçıların birbirleri ile miras paylarının temliki konusundaki yapacakları sözleşmelerin aynı Yasa`nın 677. maddesi hükmü gereğince geçerli olması için yazılı olması koşulunu öngörmüştür. Her iki halde de, yapılacak tasarrufların murisin ölümünden sonra gerçekleştirilmesinin olanaklı bulunduğu sabittir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu`nun 678. maddesi düzenlemesi ile de, murisin sağlığında ileride (murisin ölümünden sonra) intikal edecek terekedeki hakkıyla ilgili olarak bir mirasçının diğer mirasçılarla veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı olması ve ayrıca miras bırakanın da sözleşmede yer alması ve onun katılımıyla gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu kuralına yer verilmiştir.
Davalının savunmasının dayanağını teşkil eden 4.8.1976 tarihli belge, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, Türk Medeni Kanunu`nun 676 ve 677. maddesi hükmü ile ilgisinin bulunmadığı ve bu düzenlemeler kapsamında kabul edilemeyeceği tartışmasızdır. Ancak, aynı içerikli ve aynı tarihli mahkemenin hükmünü dayandırdığı ve fotokopi (suret) olduğu bildirilen 4.8.1976 tarihli belgenin birinde muris Osman imzası belgede yer alırken, aynı nitelikteki davacı tarafından dosyaya sunulan surette murisin imzasının bulunmadığı ve belgede yer verilmediği görülmektedir.
Belgenin düzenlendiği tarihte muris sağdır.
Davacı belgedeki imzasına itiraz etmemiştir. Oysa, davacı taraf, Osman imzasının bulunduğu belgedeki murisin imzasının sonradan belgeye geçirildiğini, başka bir anlatımla, belgenin sahtecilikle illetli olduğunu ileri sürmüş olmasına karşın, belge üzerinde bilirkişi tetkikatı yaptırılmadan neticeye gidilmiştir. Akit düzenlenirken miras bırakanın akde katılmamasının tespiti halinde, belgenin hukuki kıymetten düşeceği ve belgeye hukuki bir sonuç bağlanamayacağı kuşkusuzdur. Yukarıda da değinildiği üzere, böylesi bir belgenin hukuken bir anlam ifade edebilmesi bakımından, miras bırakanın akdin düzenlenmesi sırasında akde iştiraki belgenin geçerliliği için sıhhat şartıdır.
O halde, mahkemece bu konuda bir araştırma, irdeleme ve inceleme yapılmış değildir. Eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, bir mirasçının miras hakkı ile tenkis hükümlerinden kaynaklanan hakkı birbirinden tamamen ayrıdır ve farklı farklı sonuçları olduğu gibi yasal açıdan da değişik hüküm ve düzenlemelere tabidirler. Eldeki davada miras bırakanın yapmış olduğu temlikin muris muvazaası ile illetli olduğu iddia edilmiş ve davacı mirastan kaynaklanan hakkına yönelik haksız fiil ika edildiğini ileri sürmüş olup, 4.8.1976 tarihli belgede ise, davacı miras hakkından değil, tenkis hakkından feragat ettiğini bildirmiştir. O halde, mahkemece anılan belgenin davacının miras hakkından feragat ettiği şeklindeki değerlendirilmesinin de doğru olduğu da söylenemez.
SONUÇ: Hal böyle olunca, davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
Y.1.H.D. 5.3.2009 E.2009/1181 – K.2009/2759

PicLensButton Y1HD 5.3.2009 E.2009/1181 – K.2009/2759

Y2HD 5.3.2009 E.2008/17267 – K.2009/3864


 Y2HD 5.3.2009 E.2008/17267 – K.2009/3864

– MİRASIN HÜKMEN REDDİ

– TEREKENİN BORCA BATIK OLDUĞUNUN TESPİTİ (Husumet – Mirasın Reddi Süresi Uygulanmaz)

– MİRAS BIRAKANIN ÖDEMEDEN ACZİ

– GÖREV (Terekenin Borca Batık Olduğunun Tesbiti)

HUMK.76 – TMK.605/2,606

Dava Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesine dayalı mirasın hükmen reddine ilişkindir.
Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz.

Terekenin borca batık olduğunun tesbiti davalarında dava alacaklılara karşı açılır. Mahkemenin görevi de borç miktarına göre belirlenir.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunur gereği görüşülüp düşünüldü:

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK. md. 76) Davacı, miras bırakan eşi Ekrem Tezcan`ın terekesinin batık olduğunu ileri sürerek mirasın reddini talep etmiştir.

Dava Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesine dayalı mirasın hükmen reddine ilişkindir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz.

Terekenin borca batık olduğunun tesbiti davalarında dava alacaklılara karşı açılır. Mahkemenin görevi de borç miktarına göre belirlenir. (23.12.1942 gün 24/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)

Açıklanan nedenlerle mahkemece; borç miktarının belirlenmesi, davanın alacaklılara yöneltilmesi ve görev yönü değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.2.H.D. 5.3.2009 E.2008/17267 – K.2009/3864

PicLensButton Y2HD 5.3.2009 E.2008/17267 – K.2009/3864

Y3HD 5.3.2009 E.2009/2761 K. 2009/3435


 Y3HD 5.3.2009 E.2009/2761 K. 2009/3435

– KISITLIYA ÖDENEN MAAŞIN İSTİRDADI
– SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEYE KONU ALACAĞA FAİZ YÜRÜTÜLMESİ (Temerrüde Düşürme Şartı)
– TEMERRÜDE DÜŞÜRME ŞARTI (Faizin Başlangıç Tarihi) –

2022 Sa.Ka.Geç.1 – 5754 Sa.Ka.92 – BK.101

1. 2022 sayılı Yasa kapsamındaki kişilere bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir.
2. Sebepsiz zenginleşmeye konu alacak yönünden davalı taraf ihtarname tarihinden önce temerrüde düşürülmediği halde,            ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle alacağın tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

DAVA ve KARAR:

Dava dilekçesinde 1.765,41 -YTL.maaş ödemesinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan geri tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, davalı kısıtlıya 2022 sayılı yasa gereği ödenen maaşın, davalının sigortalı olarak çalıştığı hususunun tespiti üzerine iadesi istenilmiş; mahkemece iddia sabit görülerek istemin kabulüne karar verilmiştir.

2022 sayılı Yasaya 17.4.2008 gün ve 5754 sayılı yasanın 92.md. ile eklenen geçici 1.maddeye göre; bu Kanun kapsamındaki kişilere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir. İlgililer hakkında herhangi bir idari ve  icrai takibat yapılmaz.

Bu düzenleme geniş kapsamlı olmakla derdest dava ve takipler içinde uygulanması gerektiğinden mahkemece anılan yasa hükmüne göre yeniden yargılama yapılmak üzere hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, sebepsiz zenginleşmeye konu alacak yönünden davalı taraf ihtarname tarihinden önce temerrüde düşürülmediği (BK.md.101) halde, ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle alacağın tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.3.H.D. 5.3.2009 E.2009/2761 K. 2009/3435

PicLensButton Y3HD 5.3.2009 E.2009/2761 K. 2009/3435