Etiket arşivi: ADRES

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/1283 E., 2013/13844K *HMK. M.119/b DAVA DİLEKÇESİNDE ADRES GÖSTERİLMESİNİ İFADE EDER

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/1283 E., 2013/13844K

 

Özeti : Dava dilekçesinde davalının adresi yazıldı ancak tebligat yapılamadı ise, Mahkeme davacının talebi ile adres araştırması yapmak zorundadır. Davacıya HMK 119 gereğince 1 hafta süre verilerek adresi bildirmesinin istenmesi, adres bildirilemediği gerekçesiyle de davanın reddi bozmayı gerektirir. HMK 119. maddede yer alan 1 haftalık süre sadece dava dilekçesinde hiç adres bulunmayan durumlarda uygulanır.

 

(Karar Tarihi : 15.05.2013)

Davacı vekili şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma, maddi ve manevi tazminat ve nafaka isteminde bulunmuştur.

 

Mahkemece davalı adreslerinin mahkemece araştırılması zorunlu olmadığından HMK 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise, dava dilekçesinde bulunması gereken bu unsurlardan mahkemenin adı, dava konusu ve değeri, vakıalar, deliller ve hukuki sebepler dışında kalanlardan herhangi birinin eksik bırakılmış, yazılmamış olması durumunda hakimin davacıya eksikliğin tamamlanması için kesin süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119. maddede verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır.(HMK.md.119/2)

 

Davacı vekili tarafından mahkemeye verilen dava dilekçesinde, davalı tarafın adı soyadı, TC kimlik numarası ve adresinin(___________) gösterilmiş olduğu, dava dilekçesinde belirtilen davalı adresine çıkartılan dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiyenin bila ikmal iade olunduğu, mahkemece, davalının bildirilen adresine çıkartılan dava dilekçesinin bila ikmal dönmüş olması nedeniyle bir hafta içinde davalının açık adresinin bildirilmesi aksi halde davanın açılmamış sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtar edildiği, bunun üzerine davacı vekilinin 11.10.2012 tarihli dilekçe ile, davalının taraflarınca bilinen tek adresini dava dilekçesinde belirttiklerini, mernis adresinde kayıtlı olmadığı, adres araştırmasının kurumlardan sorulması yazı yazılması, tespit edilemez ise ilanen tebligat yapılması talebini dosyaya sunduğu, davacı vekilinin 17.10.2012 tarihli dilekçe ile davalının SGK`daki iki adresi bildirilmiş, bildirilen adreslere çıkartılan dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiyenin bila ikmal döndüğü, ancak mahkemece, davalı adreslerinin mahkemece araştırılması zorunlu olmadığı gerekçesiyle HMK 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

Her ne kadar mahkemece, HMK 119 maddesinde belirtilen dava dilekçesinde bulunması, bulunmaması halinde tamamlanması zorunlu unsurlardan olan davalının açık adresinin bildirilmemiş olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiş ise de, anılan kanunun 119. maddesinde belirtilen husus, dava dilekçesinde davalı tarafın adresinin hiç yazılmamış, bildirilmemiş olması durumunda davacı tarafa verilecek bir haftalık kesin süre içinde bu eksikliğin tamamlanmasının istenmesi, tamamlanmaması halinde uygulanacak yaptırımın karşı tarafa ihtar edilmesidir. Aksine düşünce, gerek Tebligat Kanunun tebligata ilişkin ilgili hükümlerini (Teb.K. Md 21- 25-28) gerekse Tebligat Kanununun Uygulanmasına dair Yönetmeliğinin ilanen tebliğ ile ilgili 48 ve devamı maddelerini işlevsiz hale getirecektir.

 

Bu itibarla, davacı tarafın dava dilekçesinde, davalının adresini göstermiş olması bu nedenle dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurun dilekçede belirtilmiş olduğu göz önüne alınarak davalının tebligata yarar açık adresinin mahkemece araştırılması, davalının tespit edilen adresine tebligat yapılması ve sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

 

 

 

İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 119 :(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

 

a) Mahkemenin adı.

 

b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

 

c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

 

ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

 

d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.

 

e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

 

f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

 

g) Dayanılan hukuki sebepler.

 

ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.

 

h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

 

(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.

 

Türk Hukuk Sitesi

ŞİKAYET DAVASI / ADRES DEĞİŞİKLİĞİNİ BİLDİRMEYEN ŞİRKET / TEBLİGAT

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2006/12-481
K: 2006/482
T: 28.6.2006
ŞİKAYET DAVASI
ADRES DEĞİŞİKLİĞİNİ BİLDİRMEYEN ŞİRKET
TEBLİGAT
7201 s. TEBLİGAT KANUNU(1) [Madde 10]
7201 s. TEBLİGAT KANUNU(1) [Madde 35]
2004 s. İCRA VE İFLAS KANUNU (1)(2) [Madde 269]
Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İcra Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.04.2005 gün ve 33-239 sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2005 gün ve 2005/20012 E. 23405 K. sayılı ilamı ile, ( …Alacaklı tarafından borçlu şirket aleyhine kira alacağına dayalı genel haciz yoluyla başlatılan İcra takibinde örnek ( 51 ) nolu ödeme emirlerinin kira sözleşmesinde belirtilen ” … Sok. No: 1 Şirinyer/İzmir” adresine gönderildiği, bila tebliğ dönmesi üzerine ticaret sicilinden yapılan tahkikatta borçlu şirketin ticari merkezinin aynı adres olduğunun tespit edilmesi nedeniyle T.K.’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ işleminin tamamlandığı anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde tebligatın ilgilinin bilinen en son adresine yapılacağı öngörülmektedir.
Borçlu; tüzel kişi olup tebligat çıkarılan yer borçlunun ticaret sicilinde gösterilen adresi olduğuna göre bu adrese tebliğ işlemi yapılmasında yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.
Borçlu şirketin daha sonra iş adresini Bodrum’a taşıdığından bahisle kiralayana gönderdiği ihtarnamede yeni adresi bildirmiş ise de anılan ihtarın takibin açılmasından ve borçluya ödeme emirlerinin gönderilmesinden sonra alacaklıya ulaştığı görülmektedir. Bu durum karşısında mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsiz ve hükmün nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir… )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayalı şikayete ilişkindir.
Davacı-borçlu … Metal San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili; davalı tarafça müvekkili aleyhine kira alacağı ve tahliye istemiyle girişilen icra takiplerinde örnek 51 nolu ödeme emirlerinin, kira sözleşmesinde yazılı ” … Sok. No: 1 Şirinyer/İzmir” adresine usulsüz olarak tebliğ edildiğini; halbuki müvekkili şirketin uzun bir süreden beri ” Cad. No: 274 Bodrum” adresinde faaliyetini sürdürmekte olup, aynı binanın başka dairesinde avukatlık yapan davalının da bu durumu bildiğini, ayrıca davalıya 28.12.2004 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile adres değişikliği bildirildiği halde, davalının kötü niyetli ve usulsüz tebliğ işlemleri ile icra takiplerinin kesinleşmesini sağladığını ileri sürerek, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili; davacı şirketin, ticaret siciline kayıtlı bulunan adresine yapılan tebliğ işleminin geçerli olduğunu;adres değişikliği bildiriminin ise, davacıya ödeme emirlerinin tebliğinden sonra müvekkiline ulaştığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin, davacı şirketin ticaret sicilindeki adresini değiştirdiği halde, bu değişikliği ticaret siciline bildirmediği ve kira sözleşmesinde de tebligat adresi olarak aynı adresin gösterildiği anlaşılmış ise de; davacı şirketin faaliyet gösterdiği sonraki adrese komşu işyerinde avukatlık yapan davalının, adres değişikliğini bildiği halde ödeme emirlerini davacının eski adresine tebliğe çıkartmakla iyi niyet kurallarına aykırı davrandığı, bu itibarla tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle, “Örnek 51 nolu ödeme emirlerinin 28.01.2005 öğrenme tarihinde tebliğ edildiğinin kabulüne” dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davalı-alacaklı tarafından, davacı-borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemiyle 28.10.2004 – 25.11.2004 tarihleri arasında girişilen icra takiplerinde, örnek 51 nolu ödeme emirlerinin, kira sözleşmesinde yazılı ve ticaret sicilinde kayıtlı ” Sok. No: 1 Şirinyer/İzmir” adresine gönderildiği, bila tebliğ dönmesi üzerine ticaret sicilinden yapılan tahkikatta borçlu şirketin ticari merkezinin aynı adres olduğunun tespit edilmesi nedeniyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ işleminin tamamlandığı; bilahare davacı şirket tarafından keşide ve 28.12.2004 tarihinde davalıya tebliğ edilen ihtarnamede, şirketin Bodrum’a taşındığından bahisle adres değişikliğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle uyuşmazlık; örnek 51 nolu ödeme emirlerinin davacı şirkete usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır”hükmü öngörülmüştür.
Aynı kanunun “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” başlığını taşıyan 35. maddesinde ise, muhatabın adresini değiştirmesi halinde tebligatın ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre muhatap, kendisine veya muhatabın adresinde tebligat yapılabilecek kimselerden birine usulüne uygun olarak tebligat yapıldıktan sonra adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan yargı merciine bildirmek zorundadır. Bu mecburiyeti yerine getirmiş olan muhataba, bundan sonra tebligat yapılması gerekirse, tebliğ bildirmiş olduğu yeni adresine yapılır.
Muhatabın, yeni adresini bildirmemiş olması halinde ise; tebliğ memuru, muhatabın yeni adresini tespit edemezse tebliğ evrakını bunu çıkaran mercie iade eder. Bu mercie muhatabın yeni adresi bir diğer ilgili tarafından bildirilirse, tebliğ evrakı bu bildirilen yeni adrese gönderilir. Tebliğ evrakı kendisine iade edilen mercie muhatabın yeni adresinin kimse tarafından bildirilmemesi halinde, bu merci, ayrıca soruşturma yapmaksızın, tebliğ olunacak evrakın özel örneğe göre düzenlenecek bir nüshasını ( Teb. Niz. 6 nolu örnek ) eski adrese ait kapıya diğer nüshasını da kendi divanhanesine astırır. Muhatabın eski adresinin kapısına asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
Bu noktada, Tebligat Kanunu 35 ve Tebligat Nizamnamesi m. 55’de yazılı merasim yerine getirilmeden yapılan tebligat usulsüzdür ( prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, 5. cilt, s. 5526 ).
Somut olayda, davacı şirketin kira sözleşmesinde belirtilen ” … Sok. No: 1 Şirinyer/İzmir” adresine gönderilen ödeme emirleri, adresten taşındığından bahisle bila tebliğ iade edilmiş; icra müdürlüğünce ticaret sicilinden yaptırılan araştırmada aynı adresin kayıtlı olduğunun tespit edilmesi nedeniyle, yukarıda açıklanan merasim yerine getirilerek, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ işlemi tamamlanmıştır.
Şu hale göre; tüzel kişilik olan borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan ” … Sok. No: 1 Şirinyer/İzmir”adresinin, bilinen en son adresi olduğu; takibin açılmasından ve ödeme emirlerinin gönderilmesinden önce borçlu tarafından ticaret siciline, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildirim de yapılmadığı anlaşıldığından, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca borçlunun ticaret sicilinde gösterilen adresinde yapılan tebliğ işlemi usulüne uygundur.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.