Etiket arşivi: AMENAJMAN

KESİNLEŞMİŞ ORMAN TAHDİT HARİTASI / AMENAJMAN PLANLARI / ORMAN KADASTROSU / ORMANDAN DÜŞÜK VE DEVRİKTEN EMVAL TEMİN ETMEK SUÇU

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:2005/3-170
K:2006/95
T:4.4.2006
KESİNLEŞMİŞ ORMAN TAHDİT HARİTASI
AMENAJMAN PLANLARI
ORMAN KADASTROSU
ORMANDAN DÜŞÜK VE DEVRİKTEN EMVAL TEMİN ETMEK SUÇU
647 s. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN [Madde 4]
647 s. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN [Madde 6]
765 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 36]
765 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 59]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 427]
1412 s. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (1) [Madde 315]
6183 s. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (1… [Madde 91]
Sanık S. Solak’ın 6831 sayılı Yasanın 91/5-son, TCY.nın 59/2, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 300.000.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine, yedieminde bulunan 15 kental emvalin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin İvrindi Sulh Ceza Mahkemesince 26.08.2002 gün ve 271-236 sayı ile verilen hükmün, katılan idare vekili tarafından tazminata hükmedilmesi gerektiği ve re’sen gözetilecek nedenlerle hükmü temyiz edilmesi üzerine, Yerel Mahkemece 23.09.2002 tarihinde, temyiz nedeninin kişisel hakka ilişkin ve toplam 37.388.000 liranın hüküm altına alınmasına ilişkin olması nedeniyle HUMK.nun 427. ve CYUY.nın 315. maddeleri uyarınca temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bu kararın da katılan idare temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.09.2004 gün ve 10435-2527 sayı ile;
( … Müdahil idarenin 10.09.2002 tarihli temyiz dilekçesi tazminat ve müsadereye hasredilmiş olmayıp, re’sen gözetilecek sair nedenlerle de bozma istemi genel temyiz olduğundan temyiz talebinin reddine dair 23.09.2002 tarihli kararın ortadan kaldırılmasına karar verilip, yapılan incelemede,
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,
Ancak;
Orman Kadastrosu yapılmayan yerlerde dava konusu yerin orman olup olmadığının belirlenmesi için sadece amenajman planının esas alınmasının yeterli olmadığı, memleket haritası, hava fotoğrafı uygulanması, toprağın yapısı, humus içerip içermediği, muhafaza karakteri taşıyıp taşımadığı, eğimi gibi ayırıcı unsurları dikkate alınarak keşif ve bilirkişi incelemesi ile kesin olarak tespiti gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi… ) isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 21.06.2004 gün ve 105-105 sayı ile;
“Dosyaya konu yerin orman olduğuna ilişkin incelemenin, mahkememizce bozmadan önce yapılmış olan keşifte gerektiği şekilde yapılarak bilirkişi tarafından bu yerin orman olduğu sonucuna ulaşıldığı ve normal bir insan gözüyle bakılması halinde dahi bu yerin orman olduğunun anlaşıldığı kanaatine varılmıştır. Bozma ilamına uyularak yeniden keşif kararı verilmesi halinde zaman, emek ve yargılama gideri kaybı olacağı, bunun ise yargılamanın en az giderle, en hızlı şekilde sonuçlandırılması ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 23.11.2005 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanığın ormandan düşük ve devrikten emval temin etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suç tutanağına konu emvalin elde edildiği yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi yönünden soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ormanların tanımı 6831 sayılı Yasanın 1. maddesinde yapılmıştır. Buna göre, tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık topluluklarının, yerleriyle birlikte orman sayılacağı belirtilmiştir. Bir yerin orman niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi tamamen teknik bir iş olup, kişisel görüşlere ve varsayımlara dayalı olarak yapılan incelemelerin hükme esas alınması yasal olarak olanaksızdır. Çünkü, 6831 sayılı Yasanın 14. maddesinde sayılan yasak eylemlerin ancak bu Yasaya göre orman olduğu kabul edilen yerlerde işlenmesi halinde cezalandırılması söz konusu olacaktır.
Bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesinde, eğer o yerde orman kadastrosu yapılmış ise öncelikle bu çalışma sonucunda düzenlenmiş olan kesinleşmiş orman tahdit haritası esas alınacaktır. Orman kadastrosu yapılmayan yerlerde ise, temel belge memleket haritalarıdır. Bunun yanında, o yere ait hava fotoğrafları ve amenajman planı da zemine uygulanmalı, ayrıca arazinin toprak yapısı ve eğimi, toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyıp taşımadığı ve üzerinde orman bitkilerinin bulunup bulunmadığı belirlenerek, bütün bunların sonuçları nazara alınarak o yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
14.09.1999 tarihinde Orman Muhafaza memuru A.. Gökçe tarafından düzenlenen suç tutanağında; İvrindi serisi 302 nolu bölmede, P. köyü, Ç. mahallesi, K. mevkiinde yapılan yol güzergahında 8 adet meşe ağacının yıkıldığının görüldüğü, köy muhtarı S. Solak bulunarak, bu ağaçların neden izinsiz yıkıldığı sorulduğunda, yolda çalışan dozerin yıktığını belirttiği, kendisine mahkemeye verileceği söylendiğinde muhtarın, veremeyeceğini, ağaçların kendi meralarında olduğunu beyan ettiği, ağaçların Devlet ormanında olduğu, kendisine yediemin olarak bırakılacağı söylendiğinde ise, muhtarın yanında olan oğlu M. Solak ile birlikte, “o ağaçları alacak ormancı göremiyorum” diyerek üzerine yürüdükleri, küfür ve tehdit etmeleri üzerine olayın büyümemesi için olay yerinden ayrılıp, daha sonra temin ettiği traktörle toplam 15 kental olan meşe yakacak niteliğindeki odunların alınarak İ. orman deposuna teslim edildiği, muhtar S. Solak’ın, tutanağı imzalamaktan imtina ettiği belirtilmiştir.
Ayrıca, yine aynı görevli tarafından aynı tarihte düzenlenen “tutanak” başlıklı belgede de olay aynı şekilde anlatılmış, olay yerinden ayrılarak suç tutanağının düzenlenip durumun Orman İşletme Şefliğine bildirildiği belirtilmiştir.
Aynı görevlinin, İ. Orman İşletme Şefi ile birlikte düzenledikleri ek tutanakta ise; suçun işlendiği yerin orman kadastrosu görmediği, P. köyünün orman içi köy ve söz konusu yerin muhafaza ormanı ya da ağaçlandırma sahası olmadığı bildirilmiştir.
Sanık Sezai Solak duruşmada dinlenmiş olup, köyün yakınında yol çalışması yapan dozerin olay günü yol kenarındaki ağaçları yıktığını, bunların yol kenarında durmakta olduğunu, orman muhafaza memurunun gelerek bu odunları kendi ihtiyacı için götürmek istediğini, alacaksa orman idaresinin almasını belirterek karşı çıktığını, sonrasında yol kenarından odunların başkaları tarafından da götürülmemesi için köy halkının bunları alıp cami avlusuna koymuş olduklarını, o sırada kendisinin bir işi nedeniyle başka bir yerde bulunduğunu, daha sonra da orman muhafaza memurunun gelip buradan odunları götürmüş olduğunu, hakkındaki tazminat raporunu da kabul etmediğini beyan etmiştir.
05.07.2002 tarihinde yapılan keşif sırasında ise, bulundukları yerden Köy Hizmetlerinin 1998-1999 yıllarında malzeme alırken 7-8 tane meşe ağacının yıkıldığını, ağaçların yıkıldığı yerin köye ait mera olduğunu sandığını, fakat muhtarlıklarında herhangi bir makamdan alınmış mera tahsis kararı bulunmadığını, buranın mera olduğunu söylerken, hayvanların meşe ağaçlarının yapraklarını ve dibinde bahar zamanı oluşan otları yemelerinden dolayı mera olduğunu kastettiğini, şu an normal bir insan gözüyle ağaçların yıkıldığı yere bakınca her tarafın meşe ağacı ile kaplanmış orman olduğunun görülmekte olduğunu, bir muhtar ve vatandaş olarak sahipli olmayan her yerin Devlete ait olduğunu düşündüğünü, zaten Köy Hizmetlerinin, kendilerine veya başka bir yere sormadan istediği yerden gelip malzeme aldığını, söz konusu ağaçların da bu kurumun yol çalışması sırasında yıkılmış olduğunu, kendisi yokken köylerinin Ç. mahallesinin sakinlerinin gelip bu ağaçları kışın köy çeşmesinde yakmak için cami avlusuna koymuş olduklarını, kendisinin götürmediğini, o sırada başka yerde bulunduğunu söylemiştir.
Tutanak tanığı A. Gökçe, kovuşturma aşamasında talimat yoluyla alınan ifadelerinde, düzenlediği tutanağın içeriğinin doğru olduğunu, olay yerine gittiğinde, köy muhtarlığı tarafından köy yolunun genişletilmesi çalışması kapsamında yol kenarında bulunan ağaçların izinsiz olarak dozerle yıkılmış olduğunu gördüğünü, sanığa sorduğunda, ağaçların dozer tarafından yıkıldığını söylediğini, ağaçların yol kenarında köklerinin yanı başında kırılmış şekilde durmakta olduklarını, ağaçları almak istediğinde sanığın engel olduğunu, küfür ve tehdit ettiğini, herhangi bir olaya meydan vermemek için olay yerinden ayrıldığını, durumu hemen Orman İşletme Şefliğine haber verdiğini, sonra diğer görevlilerle birlikte işletmeye ait araçla ağaçları almaya gittiklerini, ağaçların olay yerinden kaçırılmış olduğunu ve köy camiinde olduğunu öğrenip buradan alıp orman deposuna teslim ettiklerini, olay sırasında duruma el koymadan önce tahdit haritasını inceleyerek ağaçların devrildiği yerin orman olduğu kanaatine vardığını beyan etmiştir.
05.07.2002 tarihinde keşifte; benzer şekilde anlatımda bulunmuş, ayrıca yıkılmış ağaçları depoya rahat götürebilmek için birer metrelik parçalara böldürdüğünü, daha sonra sanığa yediemin olarak teslim etmek istediğinde tartıştıklarını söylemiştir.
Yerel Mahkemece olay yerinde 05.07.2002 tarihinde sanık ve tutanak tanığı hazır olduğu halde keşif yapılmıştır. Keşifte dinlenen bilirkişi serbest orman mühendisi M. Cantürk 22.07.2002 havale tarihli raporunda;
İ… serisi amenajman planı ve meşcere haritasının pusula yardımı ile zemine ablike edildiği ve arazi üzerinde yapılan incelemeye göre, P. köyünde orman kadastrosunun yapılmadığı, dava konusu yerin meşcere haritasında 302 nolu bölmede ince ağaçlık çağında meşelik içinde yer aldığı, köy yolu inşaatı sırasında serilen malzemenin alındığı yerde bulunan davaya konu ağaçların iş makinesi ile köklenip söküldüğü, arazide bulunan 5 adet dip kütüğünün durumu ile çevredeki yaşamlarını devam ettiren meşe ağaçlarının gövde yapılarının, söz konusu ağaçların yakacak niteliğinde olduğunu ve dip kütüklerinin kökleri ile birlikte topraktan çıkmış olmasının, bunların iş makinesi ile söküldüğünü gösterdiğini, yol yapımı için yol güzergahındaki ağaçların kesimi için izin verildiğine dair orman idaresince düzenlenmiş herhangi bir belge bulunmadığını, bu tespitlere göre sonuç olarak söz konusu yakacak niteliğindeki meşe ağaçlarının, orman sayılan yerden yol inşaatı sırasında iş makinesi ile köklenip söküldükten sonra motorlu testere ile kesildiğini belirtmiştir.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Görüldüğü gibi Yerel Mahkemece suç tutanağına konu yerde serbest Orman Mühendisi bilirkişi hazır edilerek keşif yapılmış ise de, keşif sırasında orman amenajman planının zemine uygulanması ile yetinilmiş, bunun dışında memleket haritası veya hava fotoğrafları uygulanmadığı gibi, arazinin özelliklerini belirten herhangi bir gözleme de yer verilmemiştir. Söz konusu yerde orman kadastrosu yapılmadığı için orman tahdit haritasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Amenajman planları, orman işletmeleri tarafından ağaçların bol miktarda bulunduğu yerler için ve idare tarafından tek taraflı olarak düzenlenen, ormanın işletilmesini belirli bir sisteme bağlamak amacı ile yapılan planlardır. Bu nitelikleri itibariyle tek başlarına bir yerin orman olup olmadığının belirlenmesinde yeterli ve kesin kanıt olarak kabul edilmeleri olanaksızdır.
Yerel Mahkemece yapılan keşif ve sonucunda alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu bu nedenle sanığa yüklenen suçun kanıtlanmasında yetersizdir.
Öte yandan, dava konusu yerde Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yol çalışması yapıldığı hususu sanık ve tutanak tanığı tarafından belirtilmesine karşılık, bu çalışmanın kapsamının ne olduğu, dava konusu yerin orman olduğunun kabul edilmesine karşılık söz konusu kurum tarafından orman idaresinden herhangi bir izin alınıp alınmadığı konularında herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Sanığın hukuki durumunun değerlendirilebilmesi için, davaya konu yerdeki yol çalışmasının bir program dahilinde yapılıp yapılmadığı, orman sayılan yerlerle ilgili orman idaresinden çalışma izni alınıp alınmadığı hususlarının da araştırılması gerekmektedir.
Ceza yargılamasının amacı, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Yerel Mahkemece, kişisel gözlemlere dayalı olarak ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak, bir kamu kurumu tarafından yapılmış olan yol çalışmalarının dayanağı da yeterince araştırılmadan noksan soruşturma ile sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi, yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, noksan soruşturma ile verilen Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 04.04.2006 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.