Etiket arşivi: Basından

Basından Hukuk Haberleri – İZMİR EMNİYET MÜDÜRÜ’NDEN YARGISIZ İNFAZ

İzmir Emniyet Müdürü’nden Yargısız İnfaz

İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, eşine veya kız arkadaşına şiddet uygulayan 45 polisi açığa aldı. Uzunkaya, “Şiddete karşı yürütülen her çalışmanın yanındayım. Kadına şiddet uygulayanı affetmem” dedi.

Yeni Şafak Gazetesi’nden Vahap Dabakan’ın haberine göre, İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, eşine veya kız arkadaşına şiddet uygulayan polislere göz açtırmıyor. İzmir’de son 15 ayda, eşlerine ya da kız arkadaşlarına şiddet uygulayan polis memurları hakkında soruşturma başlatan Uzunkaya, karakollara gelen şikâyetler üzerine haklarında işlem yapılan 45 polisi açığa aldı. “Türkiye bilsin ki, kadına şiddetle ilgili yürütülen her çalışmanın yanında ve destekçisiyim” diyen Uzunkaya, “Kadına şiddet uygulayan polisi asla affetmem” diye konuştu.

MESLEKTAŞLARI DA DAYAKÇIYI DIŞLADI

Kadına şiddetin çok tartışıldığı şu günlerde İzmir Emniyet Müdürlüğü’nden örnek bir davranış haberi geldi. Son 15 ayda, eşlerine ya da kız arkadaşlarına şiddet uygulayan, çeşitli birimlerde görevli 45 polis açığa alınarak haklarında soruşturma başlatıldı. Eşlerinin ya da kız arkadaşlarının karakollara şikâyeti üzerine haklarında işlem yapılan dayakçı polisler, meslektaşları tarafından da dışlandı. Şiddeti önlemekle görevliyken, kadınlara şiddet uygulayan polisler hakkında, soruşturmaların sonuçları bekleniyor.

”ASLA AFFETMEM”

Kadına yönelik şiddeti asla affetmeyeceğini söyleyen İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük görev bize düşerken, bizim kadına şiddet uygulamamız affedilemez. Karısına şiddet uygulayan polis memurunu, görevden almadan il dışına tayinine kadar ne gerekiyorsa yaparım. En ağır cezayı alması için adli boyutunun da bizzat takipçisi olurum. Bu konuda konuşulması bile çok üzücü. Kadına şiddet uygulayan polisi asla affetmem” dedi.

TACİZCİ POLİSE SÜRGÜN

İzmir’de görev yapan bir kadın doktorun, bir polis memurunun kendisini tehdit edip tacizde bulunduğu yönünde şikâyetçi olduğunu da anlatan Celal Uzunkaya, “Bunun üzerine o polis hakkında hemen idari ve adli soruşturma açıldı. Ardından Emniyet Genel Müdürlüğü ile görüşüp tayinini de il dışına yaptırdım. Böyle olaylara asla müsamaha göstermem” dedi.


Basından Hukuk Haberleri • YARGITAY, ‘EŞLER ARASI TEPKİ BOYUTUNU AŞAN’ MESAJLAR BOŞANMA SEBEBİDİR

Yargıtay, eşlerin birbirine ‘tepki boyutunu aşan ve hakarete varan’ mesaj atmasını boşanma nedeni saydı.

Karısının “Şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz ananla o arabayla parça parça olasın” mesajı attığı kocanın boşanma davasını reddeden yerel mahkemenin kararı, Yargıtay tarafından bozuldu.

Yargıtay’ın kararına konu olay 2010 yılında Ankara’da yaşandı. R.Ü. (erkek) ve F.Ü. (kadın), 1984 yılında evlendi. Çiftin bu evlilikten 2 çocuğu dünyaya geldi. Çiftin mutlu giden evliliği 2000 yılından itibaren bozulmaya başladı.

ELEKTRİK VE SUYU KESTİ

F.Ü., evden ayrıldıktan sonra evin elektrik, su, telefon, internet gibi aboneliklerini iptal ettiren kocası R.Ü.’nün telefonuna şu mesajı gönderdi: “Oğullarını 350 TL’ye satan, arabayı oğlundan esirgeyen, kaçıran şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, ananla o arabayla parça parça olasın, faturaları, aidatı öde ya da tek celsede boşan, ben öderim, hırsız.” Bu mesaj üzerine R.Ü., boşanma davası açtı. Mahkeme, boşanma talebinin reddine karar verdi. Karar R.Ü. tarafından temyiz edildi. Temyiz istemini görüşen Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, “Mesajın tepki boyutunu aştığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik mevcuttur. Davacı dava açmakta haklıdır, boşanmaya karar verilmeliydi” denildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Cum Mar 27, 2015 3:00 pm


Basından Hukuk Haberleri • RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A HAKARET SAVIYLA AÇILAN DAVADA YEREL MAHKEME BERAAT KARARI

Recep Tayyip Erdoğan’a Hakaret Savıyla Açılan Davada Beraat Kararı

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde uzman hekim olarak çalışan müvekkil hakkında, o tarihte Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Facebook hesabı üzerinden paylaştığı görüntülerle hakaret ettiği savıyla Malatya 8. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan dava sonunda, ‘suç işleme kastının bulunmadığı’ gerekçesiyle müvekkilin beraatına karar verilmiştir.

Karar, davada ‘temyiz hakkı’ kazanamamış Recep Tayyip Erdoğan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bu nedenle temyiz istemi CMK. 237/1, 242/1 ve 296/1 maddelerine açıkça aykırıdır.

Şöyle ki:

Mahkemece, 06.11.2014 tarihli duruşmada verilen ara kararı gereğince iddianame ve duruşma tutanağı Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri Başkanlığına gönderilerek, davadan haberdar edilmeleri ve varsa taleplerini Mahkemeye bildirmeleri olanağı sağlandığı halde geçen iki buçuk ay içerisinde davaya katılma talepleri olmadığı için ‘katılan’ sıfatını kazanamamıştır.

‘CMK m. 237- (1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.’ ve

‘CMK m.242 – (1) Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun yollarına başvurabilir.’ dediğinden dolayı ‘katılan’ sıfatı olmanyınca yapılan temyiz başvurusu açıkça hukuka aykırı olmuştur.

Bu nedenle temyiz isteminin Yargıtay’ca reddedilmesi gerekir. 25.03.15

Sanık Avukatı
Av. Selahattin Sarıoğlu

C.SAVCILIĞI İDDİANAMESİ
Resim
DURUŞMA TUTANAĞI VE HÜKÜM KARARI
Resim
Resim
MAHKEMENİN ARA KARARLA, CUMHUR BAŞKANLIĞI HUKUK İŞLERİNE GÖNDERDİĞİ MÜZEKKERE
Resim
MAHKEME KARARINA KARŞI KATILAN HAKKI OLMAYANIN,TEMYİZ TALEBİ.
Resim

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Prş Mar 26, 2015 5:52 am


Basından Hukuk Haberleri • 24 YIL SONRA TARİHE GEÇECEK BİR FİRAR DAHA

24 Yıl Sonra Tarihe Geçecek Bir Firar Daha

24 Yıl Sonra Tarihe Geçecek Bir Firar DahaCezaevinden helikopterle kaçan ilk mahkum olarak bir Türk’ün tarihe geçmesinden 24 yıl sonra, bu kez akıl almaz bir firar haberi de İstanbul’daki yüksek güvenlikli Silivri Cezaevi’nden geldi.

“Uyuşturucu imal etmek” suçundan hakkında kesinleşmiş 12,5 yıl hapis cezası bulunan D. A’nın Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’ndan sahte tahliye kararıyla firar ettiği öğrenildi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 19 Şubat 2013’te “uyuşturucu imal etmek”ten 12 yıl 6 ay hapse çarptırılan D. A’nın cezası, Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından 16 Ekim 2014’te onandı. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’na konulan D. A. hakkında, 16 Ocak’ta kimliği belirsiz kişilerce yerel mahkemeye, Yargıtay’dan gönderilmiş gibi faksla tahliye ilamı gönderildiği, mahkemedeki memurun da kararı teyit amacıyla Yargıtay’ı aradığını zannederek faksın üzerindeki numarayı aradığı iddia edildi. Memurun sahte tahliye ilamını cezaevine gönderdiği, cezaevinin de mahkeme kalemini arayarak tahliyeyi teyit ettikten sonra D. A’yı serbest bıraktığı ileri sürüldü.

1 AY SONRA FARKEDİLDİ

Cezaevinden sorumlu Bakırköy İnfaz Savcılığı’nın olaydan yaklaşık 1 ay sonra tahliye ilamlarını incelerken, D. A’nın tahliye kararındaki yanlışlığı fark ettiği kaydedildi. Firari D. A. hakkında yakalama kararı çıkaran savcılığın, sahte tahliye ilamıyla ilgili sorumlular hakkında işlem başlattığı bildirildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 19 Aralık 2010’da İstanbul’da uyuşturucu ve uyarıcı 47 bin hapın ele geçirildiği operasyona ilişkin, aralarında D. A’nın da bulunduğu toplam 22 kişi hakkında, “uyuşturucu ticareti yapmak” ve “örgüt kurmak-örgüte üye olmak” gibi suçlardan 1 ile 43 yıl arasında değişen hapis cezası talebiyle iddianame hazırlanmıştı. “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “uyuşturucu ticareti yapmak” suçlarından 8,5 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebiyle yargılanan D. A, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 12,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

CEZAEVİNDEN HELİKOPTERLE KAÇAN İLK TÜRK

Halil Havar adlı mahkum, Hollanda’da tutuklu bulunduğu Leeuwerden Cezaevi’nden 19 Şubat 1991’de İtalyan mafyasının ünlü ailelerinden Trappaniler tarafından helikopterle kaçırılmıştı. İki yıl boyunca izini kaybettiren Havar, kırmızı bültenle arandığı sırada 1992 yılında Türkiye’de yakalandı. Ancak savcılık tarafından serbest bırakılınca tekrar kayıplara karıştı. Adı 1993’te Lucky – S ve Kısmetim – 1 gemisinde ele geçirilen uyuşturucunun sahiplerinden olduğu iddialarıyla tekrar gündeme geldi. Hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılan Havar, 1994’te tekrar yakalandı ve tutuklandı.

HAYATI FİLM OLDU

Hollanda’da tutuklu bulunduğu cezaevinden Sicilya mafyası tarafından kaçırılmasıyla tüm dünyaca tanınan Havar’ın yaşam öyküsü film ve dizilere de konu oldu. Halil Havar’in hayatı Kurtlar Vadisi isimli diziye de konu oldu. Dizideki, Halo karakteri polis helikopteri ile cezaevinden kaçırıldı.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Sal Mar 24, 2015 3:29 pm


Basından Hukuk Haberleri • Askeri Yargı düzenlemeyi iptal etmişte Savunma Bakanlığı !!!

‘Başörtüsü’ nedeniyle lojman giriş kartı verilmeyen astsubay eşini haklı bularak düzenlemeyi iptal etmiş.
Lojmana girmek için akıllı kart gerekiyor, bunun için olan resim açık olmalıymış…

Bayanın giriş kartı olmadığı için giriş çıkışlarda sorun çıkmış. Kart için müracaat ettiğinde de
Kara Havacılık Alayı Meydan Hareket Tabur Komutanlığı formdaki ‘başörtülü’ fotoğrafın TSK Akıllı Kart Yönergesine aykırı olduğu gerekçesiyle reddediyor.

Bunun üzerine Kayabaşı çifti Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde (AYİM) yürütmenin durdurulması ve yönergedeki ilgili hükmün iptali için iki ayrı dava açtı. Dosyaya bakan AYİM Üçüncü Daire Başkanlığı yürütmenin durdurulması talebini reddetti ancak dava başvurusunu kabul etti. Başsavcılığın olumsuz görüş bildirdiği davada Mahkeme tamamı albaylardan oluşan 5 hakimin oy birliğiyle, Meral Kayabaşı’na kart verilmemesini ve yönergenin ilgili maddesinin de iptal edilmesine hükmetti.

İŞİN İLGİNÇ KISMI İSE ŞURASI :

Milli savunma bakanlığı adına gönderilen savunma dilekçesinde ;
"Çağdaş olmayan, İnkılap Kanunlarına aykırı, siyasi veya dini bir ideolojiyi belirleyen kılık kıyafetle çekilmiş fotoğraflar kullanılamaz ve yüzün tamamı açık olacak, iki kulak ve alın açıkça görülecektir" denilmesi dikkat çekti.

Bu arada milli savunma bakanlığı kime bağlıydı ?

Bilgiler: Tarih-Gönderici: secure — Sal Mar 24, 2015 4:14 am


Basından Hukuk Haberleri • MAHKÜMUN MEKTUBUNA ‘BİLİNMEYEN BİL DİLDE YAZDIĞI’ GEREKÇESİ İLE EL KONDU

Mahkûmun Mektubuna ‘Bilinmeyen Bir Dilde Yazıldığı’ Gerekçesiyle El Kondu

Mahkûmun Mektubuna ‘Bilinmeyen Bir Dilde Yazıldığı’ Gerekçesiyle El KonduTekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeki mahkûmun Zazaca mektubu Namık Kemal Üniversitesi ve Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’nce tercüme edilemedi.

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan Kenan Avcı’nın Zazaca yazdığı mektup, "bilinmeyen bir dilde yazıldığı" gerekçesiyle ve çeviri amacıyla Namık Kemal Üniversitesi’ne ve Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. Her iki devlet kurumu da tercüme büroları Zazaca anlamayınca mektuba el kondu.

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi ’nde kalan Kenan Avcı’nın Zazaca yazdığı mektup, “bilinmeyen bir dilde yazıldığı” gerekçesiyle ve çeviri amacıyla Namık Kemal Üniversitesi’ne ve Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. Her iki devlet kurumunda da Zazaca bilen personel olmadığı için mektup çevrilemeyince en sonra şehirdeki tercüme büroları tek tek arandı. Tercüme büroları da, “Bu dili bilen ve tercüme yapacak elemanımız yoktur” deyince mektuba el kondu.

İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan Kenan Avcı, Kürtçe yayınlanan Azadiya Welat Gazetesi’nde yayınlanmak üzere “Şorişa Rojowani” başlıklı üç sayfalık Zazaca bir yazı kaleme aldı. Avcı’nın posta yoluyla göndermek istediği mektuba, "Türkçe dışında bir dil ve lehçede yazıldığı" için Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından el kondu. Savcılık, “anlaşılmayan bu dilin çevirisi” için tercüman aramaya başladı. Mektup ilk olarak Namık Kemal Üniversitesi’ne ve Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. Üniversite, 12 Şubat’ta verdiği yanıtta, “dili bilen ve çevirisini yapabilecek personel bulunmadığı için” tercüme yapamadığını bildirdi. Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü de 23 Şubat’ta, Zazaca bilip çeviri yapacak personelinin bulunmadığını belirterek, mektubu iade etti.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün 2009 tarihli talimatı uyarınca bu kez, “il ve ilçede söz konusu dili ya da lehçeyi bilen güvenilir kişiler” aramaya başladı. Tekirdağ’daki tüm tercüme büroları tarandı fakat Zazaca bilen “güvenilir kişi” olmadığı sonucuna varıldı. Şehirde faaliyet gösteren Arul adlı tercüme bürosu da 25 Ocak’ta savcılığa gönderdiği yazıda, ‘bu dili bilen olmadığından’ tercüme yapamadıklarını belirtti. Disiplin Kurulu Başkanlığı da 27 Şubat tarihli kararında, “çeviri işlemi yapılamadığı” için mektubun tamamına el koydu.

Kenan Avcı, gönderdiği mektupta, anadili için hâlâ “bilinmeyen bir dil” muamelesi yapıldığını ifade ederek, “ AKP asimilasyon politikalarına son verdiğini ve anadil yasağını kaldırdığını propaganda etse de bu kocaman bir yalandır. Kalmakta olduğum cezaevinde anadilimiz Kürtçe ve lehçelerine hâlâ ‘bilinmeyen bir dil’ muamelesi yapılmakta, Kürtçe’nin lehçeleriyle yolladığımız yazı ve mektuplarımıza el konulmaktadır” dedi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzt Mar 23, 2015 5:54 pm


Basından Hukuk Haberleri • YARGITAY MOBBİNGDE KESİN KANIT ARAMADI

Yargıtay mobbingde kesin kanıt aramadı

YARGITAY MOBBİNGDE KESİN KANIT ARAMADI

Çalışanlara Yargıtay’dan iyi haber var. Çalıştığı bankada uğradığı mobing nedeniyle ruhsal dengesi bozulan, ardından da işten atılan işçi, açtığı davayı kazandı. Bugüne kadarmobbing konusunda çalışanlar lehine çok yaygın kararları bulunmayan Yargıtay, ‘mobbingin yüzde yüz kanıtlanması da gerekmez’ diyerek bu yüzden mağdur olanlar için önemli bir kapı araladı, dolayısıyla işverenlere de önemli bir uyarıda bulunmuş oldu.

Çalıştığı bankada uzun süremobbinge maruz kalan, bu nedenle hastalanan, oluşan psikolojik rahatsızlığını doktor raporlarıyla kanıtlayan, ancak buna rağmen iş akti feshedilen çalışanın hukuk mücadelesi Yargıtay’da sonuca ulaştı. Yargıtay,mobbinge uğradığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle iş aktini fesheden bankaya hak veren yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay’ın benzer davalara örnek oluşturacak kararı, şöyle gerekçelendirildi: “Somut olayda davacının işyerindemobbinge maruz kaldığı için hastalandığı, rahatsızlığı sebebiyle sevk edildiği hastanede davacıya Sağlık Kurulu Raporu ile anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğu ve dinlenmesi gerektiği için rapor verildiği, davacının hastalanmakta ve rapor kullanmakta herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla anılan madde hükmü gereğince işverenin iş sözleşmesini haklı sebeple feshetmesinin hukuka uygun olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.

Mahkemece, davacının, davalı işyerinde, işveren tarafından sürekli ve sistematik bir biçimde aşağılandığı, kişiliğinin ve saygınlığının zedelendiği, kötü muameleye maruz kaldığı ve mobbinge uğradığı şüpheden uzak bir şekilde ispat edilemediği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de iddia, birbirini doğrulayan ve tamamlayan davacı ve davalı şahit anlatımları, davacının aynı mahiyette olan ve aynı bulgulara işaret eden birbiriyle ve anlatılanlarla uyumlu birden fazla doktor raporu gözönüne alındığında, mobbing olgusunun açık bir şekilde ispat edildiği; Kaldı ki, hukuk yargılamasında ve özellikle de mobbinge dayanan iddialarda yüzde yüzlük bir ispatın aranmadığı, şüpheden uzak delil aramanın ceza yargılamasına ait olduğu da kararda vurgulandı. Kararda ayrıca, “özel hukuk ve iş hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispatın yeterli olduğu, taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi halinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerektiği,mobbing gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispatın aranmayacağı, bu konuda işçi lehine ispat kolaylığı göstermenin hakkaniyet ve adalete daha uygun olacağı kanaat ve sonucuna varılmıştır” denildi.

İŞE İADE EDİN

Karar metni şu ifadelerle son buldu: “Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı işveren tarafından 4857 sayılı Kanun’un 25/I. maddesine dayanılarak yapılan feshin geçersizliğine ve davacı işçinin talebinin kabulü ile işe iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır”

MOBBİNG NEDİR?

Mobbing, bir veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması. Latince kökenli sözcük; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir. En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya iş yerinde psikolojik terör anlamlarıdır.

Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır. Son dönemde sosyoloji ve hukuk başta olmak üzere çeşitli alanlarda disiplinler arası çalışılan bir konu haline gelmiştir.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzr Mar 22, 2015 2:08 pm


Basından Hukuk Haberleri • Kayıp kaçak bedelinde yeni oyun

Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarla Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, komisyonda kabul edilmiş. Tüketiciler kayıp Kaçak elektrikten kaynaklanan farkı ödüyorlardı. Yeni yasa tasarısına göre, bu duruma itiraz eden, hakem heyetleri ve mahkeme kararlarıyla kayıp kaçak bedellerini geri almayı başaranların dağıtım şirketine yüklediği fatura da yine kayıp kaçak tarifesi olarak faturalarını ödeyen vatandaşın üzerine eşit olarak dağıtılacak. Bu rakama şirketler tarafından yapılan iadelerin yanı sıra mahkeme sürecinde oluşan giderler de eklenecek.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: secure — Prş Mar 19, 2015 10:32 pm