T.C.
Etiket arşivi: BİLİRKİŞİ
TAPU İPTALİ VE TESCİL / BİLİRKİŞİ EK RAPORU
BİLİRKİŞİ VE TANIK BEYANLARI ARASINDA AYKIRILIK / SİT ALANI
T.C.
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ / BİLİRKİŞİ / TANIK SÖZLERİ / MEZARLIKLARIN ZİLYETLİKLE İKTİSABININ MÜMKÜN OLMAMASI
YARGITAY
Onaltıncı Hukuk Dairesi
E. 2006/3943
K. 2006/4684
T. 16.6.2006
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ
BİLİRKİŞİ
TANIK SÖZLERİ
MEZARLIKLARIN ZİLYETLİKLE İKTİSABININ MÜMKÜN OLMAMASI
3402 s. KADASTRO KANUNU [Madde 14]
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 111 ada 14 parsel sayılı 3700.89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 111 ada 12 parsele uygulanan vergi kaydı miktar fazlası olması nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı, yasal süresi içinde irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli parselin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu kamu yararına tahsis edilen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince Devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek sureti ile hüküm kurulmuş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Çekişmeli taşınmaz 111 ada 12 parsele revizyon gören 936 tahrir yıllı 292 tahrir numaralı vergi kaydı miktar fazlası olduğundan bahisle Hazine adına tespit edilmiş, davacı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Hudutları çay, orman, yol ve mezarlık olan vergi kaydının 111 ada 12 numaralı parsele ait olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Vergi kaydında çay ve mezarlık hudutlarının yer değiştirilerek yazıldığı kaydın 12 numaralı parsele ait olduğu mahkemece yapılan araştırma ile de belirlenmiş bulunmaktadır.
Bu durumda vergi kaydı doğuda mezarlık okumakta eylemli durumda da halen mezarlık olarak kullanılan 13 numaralı parselin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mezarlık hududu gayrisabit hudutlardan olup genişletilmesi mümkün olan sınırlardandır.
Mezarlıkların zilyetlikle iktisabı mümkün değildir. Dayanılan vergi kaydı 12 numaralı parsele revizyon gördüğüne vergi kaydı taşınmaz yönünü mezarlık okuduğuna ve mezarlık hududu da gayrisabit nitelikte bulunduğuna göre kayıt miktar fazlasının mezarlıktan elde edildiğinin kabulü zorunludur.
Her ne kadar dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın mezarlık veya mezarlığa ait bir arazi bölümü olmadığını davacı ve atasının çok uzun süreli zilyetliğinin bulunduğunu ifade etmişler ise de; resmi kayda ve özellikle davacı tarafın dayandığı vergi kaydına ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez.
Hal böyle olunca; davacının davasının reddine, taşınmazın tespitte olduğu gibi Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir.
SONUÇ : Mahkemece resmi kayda aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilerek hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
YARGITAY
Onyedinci Hukuk Dairesi
E:2006/3516
K: 2006/5329
T: 13.06.2006
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
Özet: Davacı tarafça yaptırılan delil tespiti dosyasındaki araçta meydana gelen hasar bedeli ile mahkemece alınan bilirkişi raporundaki hasar bedeli somut olayda farklıdır. Bu durumda aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağı üzerinde durulmalı ve bunun için de bilirkişi incelemesiyle aracın ikinci el piyasa değeri ve hurda değeri tespit edilmeli, ikinci el değerinden hurda değeri indirilmek suretiyle zarar miktarı belirlenmeli, tamirin ekonomik olup olmadığı sonucuna göre karar verilmelidir.
Ayrıca tamirin ekonomik olmaması halinde davacının yeni araç satın alması için gerekli makul süre belirlenerek bu süre için de araç mahrumiyeti takdir ve hükmolunması gerekir. Bu konuda da bilirkişiden alınacak uygun görüşe göre karar verilmesi gerekir.
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 275]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 276]
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Ali adına kayıtlı davalı Erdoğan idaresinde bulunan 54 … 077 plakalı aracın müvekkiline ait 34 … 9231 plakalı araca çarpması nedeniyle araçta 10.689.731.080 TL hasar bedeli belirlendiğini, 2.750.000.000 TL’nin davalının sigorta şirketi tarafından ödendiğini, aracın tamirde kalacağı 45 gün süresince 2.300.000.000 TL kira bedeli ödeneceğini, aracın İstanbul’a nakli için 118.000.000 TL çekici ücreti ödendiğini belirterek 10.357.731.080 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, kusur oranı ve talep edilen tazminat miktarını kabul etmediklerini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 6.439.731.080 TL hasar bedeli ve yol masrafı ile 2.300.000.000 TL kiralama bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranına ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 Davacı tarafın delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunda davacı aracında meydana gelen hasar bedeli 10.689.731.080 TL, aracın ikinci el değeri ise 10.421.000.000 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da hasar bedeli 9.189.731.080 TL olarak belirlendiğine göre aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağı üzerinde durulmalıdır. Bunun için de bilirkişi incelemesiyle aracın ikinci el piyasa değeri ve hurda değeri tespit edilmeli, ikinci el değerinden hurda değeri indirilmek suretiyle zarar miktarı belirlenmeli, tamirin ekonomik olup olmadığı sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
3 Tamirin ekonomik olmaması halinde davacının yeni araç satın alması için gerekli makul süre belirlenerek bu süre için de araç mahrumiyeti takdir ve hükmolunması gerekmekle bu konuda da bilirkişiden alınacak uygun görüşe göre karar verilmesi gerekir.
4 Kabule göre de; talep konusu 10.357.731.080 TL’nin kabul ve reddedilen kısımları oranına göre taraflar lehine ücreti vekâlete ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi doğru olmadığı gibi, bilirkişi raporunda aracın tamir süresi otuz gün olarak belirlendiği halde açıklayıcı gerekçe gösterilmeden tespit bilirkişisi görüşü doğrultusunda 45 günlük süre için belirlenen 2.300.000.000 TL araç mahrumiyeti giderinin hüküm altına alınması da değildir.
Sonuç:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2,3 ve 4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilnesine 13.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU
YARGITAY
Onyedinci Hukuk Dairesi
E:2006/3006
K:2006/4548
T:23.05.2006
BİLİRKİŞİ RAPORU
ÖZET: Somut olayda dosyada toplanan delillere göre, davalı asli kusurlu sayılması gerekirken, davacı asli kusurlu sayılarak hüküm kurulmuştur. Mahkemenin delilleri uygun değerlendiren teknik üniversitenin mensuplarından seçilmiş bilirkişi kurulundan alınan rapora göre karar verilmesi gerekir.
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 275]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 276]
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü
Davacı vekili davalı Şemsettin adına kayıtlı davalı Gülcan idaresinde bulunan 34 346 plakalı aracın müvekkili idaresinde bulunan 34 …. 70 plakalı araca çarpması nedeniyle araçta meydana gelen 2.331.295.000 TL hasar bedelinin 25.09.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Y… K… Sigorta A.Ş. vekili davalı Gülcan vekili ve davalı Şemsettin davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 77.608.820 TL’nin sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu olarak davalılardan tahsiline davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihinden yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi mensuplarından oluşan bilirkişi kurulunun dışındaki bilirkişi ve bilirkişi kurullarından alınan raporlara itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Sözü geçen bilirkişi raporlarında davacı sürücünün kavşağa girerken kontrolsüz kavşakta yönüne göre sağ tarafından kavşağa giren davalıya yol vermesi gerektiğine değinilmiştir. Bu kural yolların anayol taliyol özelliklerinin söz konusu olmadığı hallerde geçerli olabilir. Kaza yeri krokisi, fotoğraflar ve İstanbul Teknik Üniversitesi mensuplarından seçilen bilirkişilerin 30.03.2005 tarihli raporundan da anlaşıldığı gibi davacı İsmail’in seyrettiği yol anayol, davalı Gülcan’ın seyrettiği yol ise taliyol durumundadır. Bu durumda davalı Gülcan’ın seyrettiği tali yoldan anayola çıkacağı anda hızını yol ve trafik şartlarına göre ayarlaması veya durması ve yol işaretine uyması gerekirken bu kurallara uygun davranmaması kusurlu olmasını gerektirir. İzah edildiği gibi olayda davalı asli kusurlu sayılması gerekirken davacının asli kusurlu sayılması toplanan delillere uygun düşmemektedir. Delilleri uygun değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi mensuplarından seçilmiş bilirkişi kurulundan alınan rapora değer verilerek hüküm kurulması gerekli iken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 23.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İŞÇİ SAĞLIĞI / İŞ GÜVENLİĞİ / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT / MADEN OCAĞINDA MEYDANA GELEN KAZA / BİLİRKİŞİ RAPORU
YARGITAY
Yirmibirinci Hukuk Dairesi
E: 2006/1876
K: 2006/4682
T: 04.05.2006
İŞÇİ SAĞLIĞI
İŞ GÜVENLİĞİ
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
MADEN OCAĞINDA MEYDANA GELEN KAZA
BİLİRKİŞİ RAPORU
4857 s. İŞ KANUNU [Madde 77]
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Z… tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davalı işverene ait Ayrıdam Köyü Sorgun-Yozgat adresinde kurulu linyit kömürü istihsali işyeri işçilerinden olan davacı, 08.07.2000 tarihinde gece vardiyasında yer altında eğimli yolda tahkimat direkleri taşman trikanın raydan çıkan arka tekerlerini tekrar ray üzerine oturtmuş, daha sonra halata bağlı trikanın hareket etmesi ile birlikte trikanın kancasına elbisesinin takılması sonucu yerde sürüklenerek maruz kaldığı iş kazası nedeni ile %17 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.
03.05.2004 günlü kusur bilirkişi raporu ile 20.09.2004 günlü ek kusur bilirkişi raporunda, davalı işverenin %75, davacı işçinin ise %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarını hazırlayan bilirkişilerin ikisinin inşaat mühendisi ve birisinin de maden mühendisi olduğu anlaşılmaktadır. Oysa, dava konusu kaza bir maden ocağında (yeraltında) trikanın hareketi ile meydana geldiğinden konu maden ve makine mühendislerinin ihtisas alanına girmektedir. Her ne kadar hükme esas alınan raporu hazırlayan bilirkişi heyetinde bir maden mühendisi yer alsa da, çoğunluğu inşaat mühendisleri oluşturmaktadır. Bu durumda, iki maden ve bir makine mühendisinden oluşan işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman üç kişilik bilirkişi heyetine konuyu yeniden inceletmek, söz konusu bilirkişilerden, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşullan göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlarda ayrıntılı bir rapor almak, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek sonuca göre kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamak gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle ihtisasları dışındaki bir olay için rapor veren bilirkişilerin hazırladığı kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de, tarafların hal ve mevkiine, kusur oranlarına, olayın oluşuna, hükmedilen maddi tazminat miktarına ve maluliyet oranına göre, olayda Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması isabetsizdir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 04.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.