Etiket arşivi: CEVAP

Dilekçe ve Sözleşme Örnekleri • MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİNE CEVAP DİLEKÇE ÖRNEĞİDİR

………………..İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NE

DOSYA NO: 20../…… E.

CEVAP VEREN
3. ŞAHIS :……………………………………..

BORÇLU :……………………………………….

ALACAKLI :…………………………………….

KONUSU : Maaş haczi müzekkeresine cevabımızdır.

AÇIKLAMALAR :

Müdürlüğünüzün yukarıda numarası yazılı dosyasından borçlu ………….. hakkında gönderilen maaş haczi müzekkeresi şirketimize ………….. tarihinde tebliğ olunmuştur.

Dosyanız borçlusu …………., ……………4 tarihi itibarı ile işten ayrılmış olup, maaş haczi kesintisi talebiniz yerine getirilememiştir. Dosya borçlusunun şirketimizden ……………. TL Asgari Geçim İndirimi (Agi) alacağı bulunmaktadır.

Söz konusu tutar, maaş haczi müzekkeresinde bildirilen İBAN numarasına dosya numarası belirtilmek suretiyle yatırılacaktır.

Gereğini talep ederim. …………

………………………………………….. ………………

CEVAP VEREN
3. ŞAHIS

Şirket Ünvanı, temsilci
Adı ve Soyadı
İmza,Kaşe

Bilgiler: Tarih-Gönderici: kılıç bey — Cum Şub 20, 2015 7:20 am


Dilekçe ve Sözleşme Örnekleri • MAHKEMEDEN CEVAP SÜRESİ UZATILMASI TALEP DİLEKÇE ÖRNEĞİDİR

H. M. K– MADDE 317

Dilekçelerin verilmesi

(1) Dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.

(2) Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.

(3) Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler.

(4) Dava ve cevap dilekçeleri yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebilir.

…………………………………….MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’ NE

DOSYA NO: …….2015/……..

SÜRE UZATIM
TALEP EDEN DAVALI :Adı ve Soyadı…………………T.C.No…………………
ADRES :……………………………………………………………..

DAVACI :Adı ve Soyadı………………..T.C.No…………………

KONU :Cevap süresinin HMK madde 317 gereği 2 hafta uzatımı talebidir.

AÇIKLAMALAR :

1-) Yukarıda belirtilen Mahkemeniz dosyası ile ilgili dava dilekçesi tarafımdan tebellüğ edilmiştir.

2-) Dava dilekçesindeki iddiaların cevaplanabilmesi için gerekli olan tüm inceleme ve araştırmanın yapılması, bilgi ve belgelerin temini uzun bir süre gerektireceğinden davaya cevap süresinin, yasal cevap verme süremize ek olarak HMK madde 317 gereği 2 hafta ek süre verilerek uzatılmasını, cevap dilekçesi ile bildirilecek olan tüm savunma ve ilk itiraz haklarım saklı kalması kaydı ile saygılarımla arz ve talep ederim. ../../2015

DAVALI
Adı ve Soyadı
İmza

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Cum Şub 20, 2015 5:34 am


YARGITAY 12.HD E: 2008/10938 K: 2008/13896 – MAAŞ HACZİNE CEVAP VERMEYEN İŞVEREN KESİNTİ YAPMASI GEREKEN MİKTARDAN SORUMLUDUR

T.C.

YARGITAY

 12.Hukuk Dairesi

 Esas: 2008/10938

 Karar: 2008/13896

 Karar Tarihi: 01.07.2008

 

(2004 S. K. m. 89, 355, 356)

Dava:

 

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Karar:

 

Borçlunun maaş ve ücreti haczi İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Memurlukça tebliğ edilen ihbarnamede 89. maddeden söz edilmesi sonucu etkilemez.

 

İİK'nun 355. maddesine göre icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine maaş ve ücretin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren bir hafta içinde haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı borçlunun maaş veya ücretinden keserek hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur.

 

Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemede hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından ve sair mallarından alınır.

 

Somut olayda borçlu Kemal'in şikayetçi üçüncü kişi Mustafa'nın yanında işçi olarak çalıştığı, Mustafa'nın de B…..A.Ş.'nin taşeron firması olduğu, dolayısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi B…..A.Ş. adresinde şirket yetkili müdürü Fatma'ya tebliğ edilmiştir.

 

Tebligat üzerinde yazılı olan ifadesinde de tebligatın Mustafa adresinde değil B…..AŞ. adresinde yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Şikayetçiye İİK'nun 356. maddesine göre usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından İİK'nun 356. maddede yazılı hüküm ve sonuçlar doğmaz.

 

Öte yandan kabule göre de, tebligatın geçerli olduğu varsayılsa dahi şikayetçinin borçlunun maaşından kesinti yapmadığı miktar kadar şahsi mallarından veya maaşından tahsili gerekirken, tüm takip borcundan sorumlu tutulması ve bu borcun tahsili için Mustafa'nın B…..A.Ş.'de tahakkuk etmiş ve edecek her türlü alacakları üzerine haciz konulması usulsüzdür.

 

Şikayetin kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

 

Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.07.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1991/4 – 588 K. 1992/39 • DAVAYA SÜRESİNDE CEVAP VERMEMEK• SAVUNMAYI GENİŞLETME YASAĞI•

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1991/4 – 588 K. 1992/39

T. 5.2.1992

 1086/m.195, 201

 

DAVA ve KARAR: Taraflar arasındaki “zarar – ziyandan kaynaklanan alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Menemen Hukuk Asliye Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 7.6.1989 gün ve 1987/511 – 1989/322 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13.11.1990 gün ve 1990/22 – 8450 sayılı ilamı:

 

( … Davacı, tarlasındaki kavunlarının davalı tarafından toplanıp götürüldüğünü bildirerek bu yönden uğradığı zararının giderilmesini istemiştir.

 

Davalı, süresinde davaya cevap dilekçesi vermemiş, daha sonra kavunları kendisinin değil üçüncü kişi Hasan Erdem’in topladığını, zararın iddia edilen düzeyde bulunmadığını savunmuş ve olayın bu biçimde geliştiği yolunda tanıkları olduğunu ileri sürerek onların dinlenmesini istemiştir.

 

Yerel mahkemece, davalının cevap vermemiş olması nedeni ile delil gösterme hakkını yitirdiği gerekçesine dayanılarak onun tanıkları dinlenmeksizin iddia doğrultusunda davalı, tazminatla sorumlu tutulmuştur.

 

Süresinde cevap layihası verilmemesinin başlıca iki sonucu vardır. Bunlardan ilki, davanın esasına girilmesi durumudur. Örneğin, davalı artık ilk itirazda bulunamaz. İkincisi de onun ( davalının ) artık savunmayı genişletme yasağı içine girmiş olmasıdır. Eğer bu süre içersinde layiha verilmemiş olursa davalı, davayı inkar etmiş sayılır. Davanın inkarı, davalının, dava dilekçesinde dayandığı ( davanın temeli olan ) olguları inkar etmesi demektir. İşte bu nedenledir ki, davalı, inkarını haklı gösterecek delilleri ikame ve ibraz edebilir. Bu durumda hakim, davacının delilleri ile birlikte davalının delillerini de inceleyip değerlendirerek bir sonuca varacaktır.

 

Somut olayda davalı, süresinde cevap vermeyerek davayı inkar etmiş ve sonradan inkar gerekçesini açıklamıştır. Belirtilen gerekçenin doğruluğunu ispat içinde delil göstermiştir. Mahkemece, davalının delillerinin hasrı için belli bir zaman sınırlaması tanınmadan önce davalı delillerini bildirdiğine göre onların incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.

 

Yerel mahkemece, belirtilen yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirir… ) gerekçesiyle bozularak Dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

 

Hukuk Genel Kurulunca inclenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Hukuk Genel Kurulu’nun 23.1.1991 gün 1990/2 – 536 E. 1991/4 K. sayılı emsal nitelikteki kararında vurgulanan ilkelere tamamen uygun bulunduğuna göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.