Etiket arşivi: defterinde

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI E:2007/308 K:2007/374 *Avukatın Duruşma tutanakları ve duruşma defterinde tahrifat yapması

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

ESAS NO:2007/308

KARAR NO:2007/374

KARAR TARİHİ:23.11.2007

 

(Av. K. m. 34, 134 140/3, 142/2;

TBB Meslek Kuralları m. 4)

 

 

KARAR METNİ:

 

Şikayetli avukatın taraf vekili sıfatıyla takip ettiği D….e Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/104 ve 2005/18 Esaslarındakayıtlı davaların 05.07.2005 tarihli duruşma tutanaklarında, duruşmaların ertelendiği 15.09.2005 tarihinin gün kısmını 22 olarak değiştirerek hakim yerine paraf attığı ve duruşma günleri defterindeki 15.09.2005 tarihli listede bulunan dava esas numaralarının üzerini çizerek kendi el yazısı ile 2004/104 ve 2005/18 Esas sayılı dava dosya kayıtlarını 22.09.2005 tarihli listeye eklediği iddia edilerek şikayetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı’nın oluru ile ceza davası açılmış ve disiplin yönünden gereği yapılmak üzere durum baro başkanlığına bildirilmiştir.

 

 

Şikayetli avukat savunmasında, 15.07.2005 günlü duruşmada dava dosyalarının karar aşamasında olması nedeni ile talep doğrultusunda kararverilmesini istediğinde, mahkeme hakiminin “maalesef karar veremeyeceğim zira Yargıtay’ın bu davalarla ilgili görüş değiştireceğini öğrendim, bu nedenle Eylül ayına gün vereceğim” demesi üzerine büyük üzüntüye kapıldığını beyan ederek, 7-8 yıl gibi uzun bir süreden beri o davalar için E……’dan D…….’ye gidip gelerek davayı takip ettiğini, E…..-D…… arasında 140 km mesafe bulunduğunu, gidiş-dönüşün 280 km olduğunu,davaları uzun süre takip etmenin kendisini yorduğunu ve davaların ret olma ihtimali karşısında aşırı üzüntüye kapıldığını, bu ruh hali içindeyken 15.09.2005 gününe atılı olan iki dosyanın gününü diğer dosyaların duruşma günü olan 22.09.2005 günü olarak değiştirdiğini bildirerek o günkü ruh halinin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasını istemiştir.

 

Şikayetli avukat hakkında, D…… 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “resmi evrakta sahtecilik” suçlaması ile ceza davası açılmış, mahkemenin18.10.2006 tarih ve 2006/123 Esas, 2006/476 Karar sayılı kararıyla, aldatma yeteneğinin yokluğu nedeniyle şikayetli avukatın beraatınakarar verildiği ve kararın 26.10.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Baro disiplin kurulu yaptığı kovuşturma sonucunda, şikayetli avukatınceza yargılaması sonucunda beraat ettiğini, suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gerekçesiyle “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına”karar vermiştir.Baro disiplin kurulu kararına E…… Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, disiplin suçu ile adli suçun unsurlarının birbirinden farklı olduğu, şikayetli avukatın eyleminin avukatlık mesleği ile bağdaşmadığını belirtmiş, Avukatlık Yasası’nın 142/2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak şikayetli avukatın cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

Disiplin kovuşturmasına konu sorun, duruşma tutanakları ve duruşma defterinde tahrifat yaptığı iddiasıyla yargılandığı ceza davasında beraateden şikayetli avukatın, ceza yargılamasında beraat etmiş olmasına karşın, disiplin yönünden cezalandırılıp cezalandırılamayacağına ilişkindir.Avukatlık Yasası’nın 140/3 maddesine göre, “Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatla sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunları hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.” Şikayetli avukat, gerek ceza yargılaması sırasında yaptığı savunmalarında, gerekse disiplin kovuşturması sırasındaki savunmalarında duruşma tutanaklarında ve defterde tahrifat yaptığını kabul etmiş, ancak bu eylemi işlemesine neden olan ruh halinin dikkate alınması savunmasında bulunmuştur. Ceza yargılamasında, şikayetli avukatın beraat kararı, yaptığı tahrifatın aldatma yeteneğinin bulunmadığı gerekçesine dayandırılmış, eylemin gerçekleşmiş olduğu kabul edilmiştir.Dosya kapsamından, şikayetli avukatın eyleminin sabit olduğu da açıkça anlaşılmaktadır.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.Avukatlık Yasası’nın 134. maddesinde ise, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlardabulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bukanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesine göre de,avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Şikayetli avukat, avukatlık mesleğinin en önemli özelliklerinden olan dürüstlük ve doğruluk ilkesine aykırı davranmış, avukata olan güveni sarsmıştır. Böyle bir davranışın disiplin yönünden cezasız kalması düşünülemez. Bu nedenle, baro disiplin kurulunun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş, kararın kaldırılarak şikayetlinin kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Sonuç olarak, E…….. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulü ile E…….. Barosu Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası verilmesine yerolmadığına ilişkin 11.05.2007 tarih ve 2006/3 Esas, 2007/5 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, başkaca araştırılacak bir hususbulunmadığından şikayetli avukat A.C.’nin kınama cezası ile cezalandırılmasına oy birliğiyle karar verildi.