Etiket arşivi: DURUŞMALI

KASTEN ADAM ÖLDÜRME / LEHE KANUN UYGULAMASI / DURUŞMALI YAPILAN İNCELEME

T.C.

YARGITAY
Birinci Ceza Dairesi
E:2006/2268
K:2006/1570
T:24.4.2006
KASTEN ADAM ÖLDÜRME
LEHE KANUN UYGULAMASI
DURUŞMALI YAPILAN İNCELEME
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 7]
5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 9]
5271 s. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [Madde 309]
Kasten adam öldürmek suçundan K.Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/1996 gün ve 1996/41-71 sayılı kararı ile 10 yıl ağır hapis cezasına hükümlü … bu cezasını infaz ederek N. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2000 gün ve 2000/352 müteferrik sayılı kararı ile şartla tahliye edilmesini müteakip, bihakkın tahliye tarihi dolmadan 21/12/2002 tarihinde yeni bir suç işlemiş olması dolayısıyla 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca şartla salıverilme kararı geri alınıp 21/12/2002 ile 20/01/2006 tarihleri arasındaki bakiye cezanın aynen infazına karar verilerek bu cezanın infazına başlanmasından sonra, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre ilgilinin hukuki durumunun yeniden tespit edilmesi talebi üzerine, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81, 29, 62/2. maddelerine göre 10 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un hükümlü lehine olması nedeniyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, şartla tahliyenin geri alınmasına ilişkin aynı Mahkemenin 04/05/2004 gün ve 114 müteferrik sayılı kararının ortadan kaldırılmasına ilişkin, K. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/06/2005 gün ve 2005/105-90 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Tüm dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddeleri uyarınca, yeni kanunun sanık lehine hükümler getirip getirmediği ve kesinleşmiş hükümler açısından infaz aşamasında uygulanıp uygulanmayacağının tespit edilmesi bakımından, temel ceza maddesi yanında kanuni ve takdiri artırım ve indirim maddelerinin uygulanmasında hakimin takdir hakkım kullanarak karar vermesini gerektiren durumlar ile hükmün zat ve mahiyetinde değişiklik gerektirecek bir hususta öncelikle incelemenin duruşmalı olarak yapılması gerektiği gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesinde,
Kabule göre de, sanığın şartla tahliye edilmesinden sonra yeni bir suç işlemesi dolayısıyla şartla tahliyenin geri alınarak bakiye cezanın infazına başlanmış olması sebebiyle, lehe olan hükümlerin uygulanması bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 17. maddesinin 5275 sayılı Kanun’un 107. maddesi ile yeniden düzenlendiği, bakiye cezanın infazı yönünden lehe bir düzenleme bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde ek kararla şartla tahliye kararının geri alınmasına ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden sözedilerek, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14.02.2006 tarih ve 5381 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının30.03.2006 tarih ve 31694 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
1- ) Olay:
Hükümlü hakkındaki dosyanın içeriğinden:
a- ) Hükümlünün, 22.12.1994 tarihinde işlediği kasten adam öldürmek suçundan, K. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.10.1996 tarihinde kesinleşen, 24.04.1996 tarih ve 41-71 sayılı kararıyla, 765 sayılı TCK ‘nun 448, 51/2, 59. maddeleri gereğince 10 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına;
b- ) 11.09.1997-07.10.1997 tarihleri arasında cezaevinden firar suçundan, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.02.1998 tarihinde kesinleşen, 11.09.1997 tarih, 1997/210 esas ve 1998/06 karar sayılı kararıyla 765 sayılı TCK’nun 299,59. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına;
c- ) K. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.04.1998 tarih ve 63 müt. sayılı kararıyla, bu cezalarının11 yıl 4 gün ağır hapis olarak toplanan bu cezalarından dolayı, N. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.12.2000 tarih 352 müt. sayılı kararıyla, bihakkın tahliye tarihinin 20.01.2006 olduğu belirlenmekle birlikte, 22.12.2000 tarihinden geçerli olarak koşullu salıverilmesine;
d- ) 21.12.2002 tarihinde işlediği mala zarar vermek ve saldırgan sarhoşluk suçlarından dolayı, K. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.04.2004 tarihinde kesinleşen, 30.03.2004 tarih, 2003/129 esas ve 20041200 karar sayılı kararıyla 765 sayılı TCK’nun 516/3, 522/1 ve 572/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 3 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına;
e- ) Koşullu salıverilmesinden sonra deneme süresi İçinde işlediği suç nedeniyle, K. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.09.2004 tarihinde kesinleşen, 04.05.2004 tarih 144 müt. sayılı kararıyla koşullu salıverilme hükmünün kaldırılarak, 21.12.2002-20.01.2006 tarihleri arasında kalan sürenin 765 sayılı TCK’nun 17. maddesi uyarınca aynen çektirilmesine;
f- ) Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın lehe hükümlerinin uygulanması için 7. maddesi uyarınca, K. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.10.1996 tarihinde kesinleşen, 24.04.1996 gün ve 41-71 sayılı kararın duruşmasız olarak ele alınarak aynı Mahkemenin 09.06.2005 tarih, 105-90 sayılı ek kararıyla, 5237 sayılı TCKlnun 81, 29, 62. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hakkında 53. maddenin uygulanmasına, 765 sayılı TCK’nun 17. maddesinin uygulanma olanağı kalmadığından koşullu salıverilmenin geri alınmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına;
Karar verildiği anlaşılmaktadır,
2- ) Hukuksal değerlendirme:
Dairemizce de benimsenen, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 27.12.2005 tarih ve 162-173 sayılı kararında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 7/2. ve 5252 sayılı Yasanın 5349 sayılı Yasa ile değişik 9/1. maddeleri uyarınca, Türk Ceza Yasasının lehteki hükümlerinin uygulanması bağlamında takdir hakkı kullanılmak suretiyle kesin hükümlerin “zat ve mahiyetini”değiştiren kararların duruşma yapılarak verilmesi gerektiğine, duruşma açılarak veya lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği durumlarda duruşma yapılmaksızın verilen kararlara karşı temyiz yasa yolunun açık bulunduğuna işaret edilmiştir’.
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde, temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı “kanun yararına bozma”isteminde bulunulabileceği öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. fıkrasının ( b ) bendinde; “Mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ile ortaya konulan gerekçenin ışığında somut olay değerlendirildiğinde, takdir hakkı kullanılmasına karşın duruşma açılması zorunluluğuna uyulmayarak, infaz edilmekte olan kararın dosya üzerinden incelenmek suretiyle “zat ve mahiyetinde” değişiklik yapılmasına ilişkin Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2005 tarih, 105/90 sayılı ve temyiz edilmeksizin kesinleşen ek kararında isabet bulunmadığından öncelikle bu yönden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2005 tarih ve 105/90 sayılı ek kararının, 5271 sayılı CMK’ nun 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosya Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE ) 24.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

GECELEYİN SİLAHLA YAĞMA SUÇU / UYARLAMA YARGILAMASI / YASA YOLU / DURUŞMALI YARGILAMA

T.C.

YARGITAY

Ceza Genel Kurulu

E. 2006/6-133

K. 2006/131

T. 2.5.2006

GECELEYİN SİLAHLA YAĞMA SUÇU
UYARLAMA YARGILAMASI
YASA YOLU
DURUŞMALI YARGILAMA
5271 s. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [Madde 223]
1412 s. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (1) (MÜLGA ) [Madde 305]
5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 9]
Hükümlü Ömer Ercan’ın geceleyin silahla yağma suçundan 765 sayılı TCY’nın 495/1. maddesi aracılığı ile 497/1, 522/1, 81/1-3 maddeleri uyarınca 18 sene 10 ay 3 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 20.10.2004 gün ve 72-265 sayılı hükmün kesinleşmesinden ve 5275 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra Bursa C.Başsavcılığı tarafından lehe yasanın saptanıp uygulanması isteminde bulunulması üzerine Bursa 5.Ağır Ceza Mahkemesi evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda 07.07.2005 gün ve 72-265 sayılı ek karar ile;

“Hükümlü hakkındaki önceki kararın kaldırılmasına, geceleyin ve silahla mağdurun parasını gasp etmek ve çek düzenlemesini sağlamak eylemine uyan 5237 sayılı Yasanın 149/1-a, h maddesi gereğince takdiren 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 5237 sayılı Yasanın 53/2 maddesi uyarınca cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasındaki ( e ) bendi hariç olmak üzere diğer bentlerdeki haklardan yoksun bırakılmasına, gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürenin 5237 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca mahsubuna, 7 gün içinde temyizi kabil olmak üzere” karar vermiştir.

Hükümlü ve müdafii tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 6.Ceza Dairesince 29.11.2005 gün ve 11960-11072 sayı ile;

“… 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ve 101/1. maddeleriyle 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/1. maddesinin açık hükmü karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Bursa 5.Ağır Ceza Mahkemesince 07.07.2005 gün ve 72-265 sayı ile 765 sayılı TCY’nın 497/1, 522/1, 81/1-3, 31, 33, 40. maddelerine göre, cezanın türü, alt ve üst sınırları bakımından, lehe olan 5237 sayılı TCY’nın 149/1-a-h, 53, 63 maddeleri gereğince belirlenen uyarlama kararının, önceki ve sonraki Yasada suçun yasal ögelerinde değişiklik bulunmaması, her iki Yasaya göre de cezanın erteleme kapsamı dışında kalması, önceki ve sonraki Yasalara göre temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi, bireyselleştirmeyi gerektiren bir oran takdirinin söz konusu olmaması nedenleriyle 5275 sayılı Yasanın 98/1, 101/1 ve 5252 sayılı Yasanın 9/1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden verilmesi doğru ve bu kararın temyiz yeteneği bulunmayıp itirazı olanaklı bulunduğundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 264/1. maddesi uyarınca hükümlü yönünden yasa yoluna başvuruda mercide yanılma, haklarını ortadan kaldırmayacağından, aynı maddenin 2. fıkrasına göre dosyanın incelenmeksizin yetkili ve görevli Mahkemesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine…”karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 19.04.2006 gün ve 151316 sayı ile;

“Sonradan yürürlüğe giren ve lehe hüküm içeren yasanın 5237 sayılı Türk Ceza Yasası olması ve mahkumiyet hükmünün de 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş bulunması halinde uyarlama yargılamasının genel düzenlemeyi içeren 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre yapılması gerektiği, bu yargılama sonunda verilen hüküm niteliğindeki kararların da temyiz yasa yoluna tabi bulunduğu” görüşü ile itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasını, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesini istemiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

İncelenen olayda,

Hükümlü Ömer Ercan’ın geceleyin silahla yağma suçundan 765 sayılı TCY’nın 495/1. maddesi aracılığı ile 497/1, 522/1, 81/1-3 maddeleri uyarınca 18 sene 10 ay 3 gün ağır hapis cezası ile mahkumiyetine ilişkin hükmün kesinleşmesi ve 5275 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra Yerel Mahkeme tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, hükümlünün sübut bulan eylemine 5237 sayılı Yasada karşılık gelen hükümlerin daha lehe sonuç doğurduğu belirlenip uygulanarak, hükümlünün 5237 sayılı Yasanın 149/1-a, h maddesi gereğince 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Hükümlünün başvurusu üzerine Özel Daire; kararın temyiz yeteneği bulunmadığı, itirazın olanaklı olduğunu belirterek dosyanın incelenmeksizin yetkili ve görevli mahkemesine iletilmesine karar vermiş, Yargıtay C.Başsavcılığı ise, uyarlama yargılaması sonunda verilen hüküm niteliğindeki kararın temyiz yeteneğinin bulunduğu görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.

Görüldüğü üzere, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın yürürlükten kalkması ve 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, önceki ve sonraki yasal düzenlemelerden hangisinin lehe olduğunun saptanması bakımından, kesinleşen hükümler üzerine yapılacak yargılamada verilecek karara karşı hangi yasa yoluna başvurulabileceğinin belirlenmesine ilişkindir.

5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde, uyarlama yapılması suretiyle verilen hükümlere karşı başvurulabilecek yasa yolu belirtilmemiştir. O halde, yasa yollarına ilişkin olarak Yargılama Yasamızda mevcut hükümlerin değerlendirilmesiyle bir sonuca ulaşılmalıdır.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasası’nda olağan yasa yolları olarak itiraz, istinaf ve temyiz öngörülmüştür. Ancak bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamaması nedeniyle istinaf yasa yoluna ilişkin hükümlerin bu devrede uygulanabilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Ceza Yargılaması Yasası’nın itiraz olunabilecek kararlara ilişkin 267. maddesinde, “Hakim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” denilmektedir. Buna göre, kural olarak bütün hakimlik kararlarına karşı itiraz yasa yolu açıktır. Mahkeme kararlarına karşı itiraz ise, sadece yasanın açıkça gösterdiği hallerde mümkündür. Örneğin; Ceza Yargılaması Yasasının 5/2. maddesinde mahkemenin görevsizlik kararına, 101/5. maddede ise mahkemenin tutuklama kararına karşı itiraz yoluna başvurulabileceği açıkça belirtildiğinden, bu kararlara karşı itiraz yasa yoluna başvurulabilir. Oysa 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde itiraz yasayoluna başvurmayı mümkün kılan bir düzenleme bulunmadığından, bu maddeye göre gerçekleştirilen yargılama sonunda verilen uyarlama kararlarına karşı itiraz yasayoluna başvurulamaz.

Temyiz yasayolu bakımından ise; 5320 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 322. maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ila 326. maddeleri uygulanacağı için, konunun, temyize ilişkin olan ve halen yürürlükte bulunan bu hükümler yönünden de incelenmesi gerekir.

Anılan Yasanın 305. maddesinde, ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra, temyiz edilemeyecek nitelikteki hükümler sayılmıştır. 1412 sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının “hükümleri” gösteren 253. maddesi yürürlükten kalktığı için, hangi kararların “hüküm” niteliğinde olduğu 5271 sayılı Yasaya göre saptanmalıdır. Bu Yasanın 223. maddesinde;”beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi” kararlarının hüküm olduğu belirtilmektedir. O halde, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem olarak evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunsun, sonraki lehe yasa nedeniyle yapılan uyarlama yargılamasında verilen bu tür kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında bu hükümlere karşı temyiz yasayoluna başvurulabilecektir.

Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.11.2005 gün ve 11960-11072 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.05.2006 günü oybirliği ile karar verildi.