Etiket arşivi: FACEBOOK

facebook kayıtları delil olarak, diğer delillerle desteklenirse hükme esas alınabilir

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2013/19577 esas sayılı ve  2014/1926 karar sayılı 05.02.2014 tarihli karar

BOŞANMA DAVASINDA FACEBOOK SİTESİ ÇIKTILARININ ESAS ALINMASI (Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği – Kocanın Güven Sarsıcı Davranışlarının Sabit Kabul Edilip Buna Bağlı Boşanma Kararı Verilemeyeceği/Hukuka Aykırı Delil)

FACEBOOK SİTESİ ÇIKTILARI (Boşanma Davası/Hukuka Aykırı Delil – Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği/Kocanın Güven Sarsıcı Davranışlarının Sabit Kabul Edilip Boşanma Kararı Verilemeyeceği)

ELEKTRONİK ORTAMDAKİ VERİLER (Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar/Diğer Delillerle Desteklenmediklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınamayacağı/Hukuka Aykırı Delil – Boşanma Davası/”Facebook” İsimli Sosyal Paylaşım Sitesi Kullanılarak Yapılan Çıktılar)

HUKUKA AYKIRI DELİL (Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği – “Facebook” İsimli Sosyal Paylaşım Sitesi Kullanılarak Yapılan Çıktılar/Mahkeme Tarafından Bir Vakıanın İspatında Dikkate Alınamayacağı)

4721/m. 166

6100/m. 189/2

ÖZET : Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (“Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir. Hükme esas alınan elektronik ortamdan elde edilen görüntülerdeki şahısların kocanın yakınları olduğu anlaşılmaktadır. “Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak kocanın, dayısıyla görüşmelerine ilişkin iletişim kayıtlarının da; davacının, sosyal paylaşım sitesinde kendisini “kocanın dayısı” yerine koymak suretiyle “dayısı ile koca” yazışıyormuş görüntüsü verilerek davacı tarafından oluşturulduğu, davacının da bunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan görüşme kayıtları da vakıaların ispatında dikkate alınamaz (HMK md. 189/2).

Dosyada sözü edilen elektronik veriler dışında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma olgusu davada gerçekleşmemiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 05.02.2014 tarihinde karar verildi

Yargıtay 12. Ceza Dairesi E: 2013/2454 K: 2013/25865 *BOŞANMA DAVASI OLMAYAN EŞİNİN FACEBOOK HESABINDAN VERİLERİ İZİNSİZ ALMA

Yargıtay 12. Ceza Dairesi

Esas: 2013/2454

Karar : 2013/25865

 

 

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine; sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

A) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

 

Sanık müdafiinin, sanık hakkında 05.01.2012 tarihli hükümle tesis edilen ve ancak gerekçesine yönelik olarak temyiz edilebilecek olan beraata ilişkin hükmü gerekçesine değinmeksizin temyiz ettiği ve beraat hükmünü temyiz etmesinde sanığın hukuki yararı da bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,

 

B) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,

 

Oluşa ve kabule göre; sanığın, resmi nikahlı eşi olan katılan B… ile aynı konutta yaşadıkları sırada, açık olan bilgisayar ekranında gördüğü, katılan ve katılanın bir bayan öğrencisinin birbirlerine gönderdikleri elektronik iletileri okuması sonucu aldatıldığını düşünerek, katılanın elektronik posta adresindeki bu elektronik iletileri, taşınabilir belleğine aktardıktan sonra, katılanla aralarında henüz boşanma davası açılmadığı ve fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, katılana ait facebook adresinin daha önceden bildiği internet şifresini, hakkı bulunmadığı halde kullanmak suretiyle bilişim sistemindeki katılana özel kısma girip, katılana ait oturumda, söz konusu elektronik iletilerin içeriğini, “B…'nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber başkalarının görgüsüne sunacak kadar süreyle hukuka aykırı olarak sistemde kalmaya devam etmesinin ardından, katılanın bu yazıları sistemden kaldırma olanağını ortadan kaldırmak amacıyla, katılanın facebook'a girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, başka bir elektronik posta adresi oluşturarak, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişememesine sebebiyet verdiği olayda,

 

1- Sanığın oluşa uygun sübut bulan katılanın bilişim sistemine girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişimini engellemek biçimindeki eyleminin, TCK'nın 244/2. maddesinde tanımlanan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu oluşturacağı ve anılan madde gereğince sanığın cezalandırılmasına karar verildiği halde, kararın gerekçesinde, “…sanığın eyleminin TCK 244/1 maddesindeki suçu oluşturduğu kanaati ile sanığa eylemine uyan suçtan ceza verilmiş…” ibarelerine yer verilerek, gerekçeyle hükmün karıştırılması,

 

2- Sanığın, “B…'nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber daha önce temin ettiği elektronik iletilerin içeriğini facebook'ta yayımlaması biçiminde kabul edilen eyleminde, sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verildiği nazara alınarak yapılan değerlendirmede, hakaret suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği gözetilmeden, “…sanığın kastının katılanı küçük düşürmek olduğu, buna ilişkin de ayrıca dava açıldığı anlaşıldığından sanığa hakaret suçundan ceza verilmiş ancak TCK.'nun 132/2. maddesinden açılan davada sanığın üzerine atılı suçu işleme kastının bulunmadığı vicdani kanaatle sanığın bu suçtan beraatine karar verilmiş,” biçimindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçelere dayalı olarak sanığın hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,Kabul ve uygulamaya göre de:

 

1- Hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemin, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK'nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi,

 

2- Katılanın uzlaşmak istememesi sonucu uzlaşmanın sağlanamadığı ve sabit görülen suçların işlenmesiyle ortaya çıkan maddi bir zararın belirlenmediği olayda; geçmişi, suç işleme eğilimi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezalarında indirim yapılan, kişilik özellikleri olumlu değerlendirilerek, suçları işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluştuğu belirtilip, hükmedilen hapis cezaları ertelenen sabıkasız sanık hakkında, katılanın, “benim bu olaydan doğan maddi bir zararım; bu olaydan kaynaklanan avukatlık masrafları ile gidiş dönüş masraflarımdır.” biçimindeki beyanı nazara alınıp, zararın giderilmediğinden bahisle, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

 

3- Vekalet ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan vekili lehine hükmedilmesi, kanuna aykırı,

 

4- Karar tarihinden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü ve TCK'nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125/1. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,

 

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca hakaret suçundan hükmedilen ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Facebook şifresi ele geçirip, değiştirip hesap sahibi gibi yazışma yapılması 244/2 madde kapsamındadır

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, başkasına ait Facebook hesabına girerek, şifreyi değiştirip yazışma yapan sanığa yerel mahkemece verilen beraat kararını bozdu. Daire, sanığın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla sosyal paylaşım sitelerine olan ilgi de arttı. Hemen herkesin kullandığı sosyal paylaşım sitelerinde yaşanılan hukuksuzluklar ise yargıdan dönüyor. Konya’nın Seydişehir ilçesinde 2010 yılında gerçekleşen olayda, polise müracaat eden bir kişi, aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından girilerek, şifrenin değiştirildiği ve kendi adına yazışma yapıldığını söyledi.

Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame sonrası, sanık hakkında Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma’ iddiasıyla dava açıldı. Mahkeme, sanık hakkında beraata hükmetti. Mağdur vatandaş, avukatı vasıtasıyla bu kez dosyayı Yargıtay’a temyize gönderdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin beraat kararını bozdu. Yargıtay’ın bozma kararıyla dava, Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki günlerde yeniden görülecek.

“6 AYDAN 3 YILA KADAR HAPİS CEZASIYLA YARGILANMALI”

Bozma gerekçelerini açıklayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın; çalıştığı aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından, müştekiye ait elektronik posta hesabına girildiğine ilişkin Microsoft şirketinden gelen yazı yanıtları ve kolluk araştırmalarını inceledi. Daire kararında şu ifadelere yer verdi: “Müştekinin dilekçesinin ekinde ibraz ettiği fotoğraflara ve tüm dosya kapsamına göre; kendisine ait elektronik posta ve facebook hesaplarının şifresini ele geçirerek bu adreslere giren, facebook hesabında yazışmalar yapan ve şifreyi değiştirmek suretiyle anılan hesaplara erişimini engelleyen sanığın eylemi Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ilgili maddesine uymaktadır. Sanığın, TCK’nın ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır. Müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

YASA MADDESİ NE DİYOR

Bilişim suçlarını düzenleyen TCK’nın 244’üncü maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor: “Madde 244-(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

Yargıtay, Facebook fotoğrafları delil olamaz, Facebook delilleri hukuka ayrıkırı

Yargıtay Facebook’u reddetti!

 

Yargıtay, Facebook fotoğrafları davalarda delil olamayacağını belirterek kararını verdi. Facebook delilleri hukuka ayrıkırı…

Yargıtay, bir nafaka artırım davasında, Facebook’tan ilgili kişinin rızası dışında elde edilen fotoğrafların delil olarak kullanılmasını yasalara aykırı buldu.

Antalya’nın Alanya ilçesinde görülen bir nafaka davasında, davacı kadın, ihtiyaçların arttığını belirterek boşandığı eşinden aldığı 100 TL iştirak nafakasının 400 TL’ye, 150 TL olan yoksulluk nafakasının ise 500 TL’ye yükseltilmesini talep etti. Buna karşılık dava açan eski koca, boşandığı eşinin Facebook’ta paylaştığı fotoğrafları delil olarak sundu ve bir kişiyle karı-koca hayatı yaşadığını belirterek 150 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etti. Davaları birleştiren mahkeme, kadına verilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının ise 200 TL olarak belirlenmesine karar verdi. Mahkeme kararının gerekçesinde, Facebook’tan alınan fotoğrafların nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu belirtildi.

Hukuka aykırı delil

Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, önceki 1 Ekim 2011’de yürürlükten kalkan Medeni Usul Kanunu yerine yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” hükmünün yer aldığına dikkat çekildi. Kanuna göre bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması gerektiğine işaret eden Daire, “taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re’sen gözönüne alınması ve delilin her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespitinin” gerektiğine işaret etti. Kararda şöyle denildi:

“Burada sözü geçen hukuka aykırılıklardan birisi de özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizliliği dediğimiz ve sadece bireyi ilgilendiren alana hiçbir şekilde müdahale edilemez. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise bunu kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun, söz konusu delil ceza mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira, hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil, somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir.

Doğru bulunmamış

Somut olayda, kadının rızası dışında facebook’tan alınan ve delil olarak dosyaya sunulan fotoğrafların yasal delil olarak değeri tartışılıp değerlendirilmeksizin hükme dayanak alınması doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.”

http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Yargitay-Facebooku-reddetti/1030788/

YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ E. 2013/14846 K. 2013/12178 * FACEBOOK ÜZERİNDEN YAPILAN NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK

T.C.

YARGITAY

15. CEZA DAİRESİ

E. 2013/14846

K. 2013/12178

T. 01.07.2013

 

5237/m.158

 

 

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

KARAR : 

 

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

 

Hile nitelikli bir yalandır.

 

Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.

 

Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

 

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

 

Sanığın, katılanın facebook hesabını kullandığı sırada, katılanın arkadaşı olan B. H. E.'in facebook hesabını bir şekilde ele geçirerek katılana mesaj gönderdiğini, internet banka hesabı kullanıp kullanmadığını sorduğu, kullandığını öğrenince de kendisinden iade etmek şartıyla 450,00 TL para istediği, katılanın Akbank internet bankacılığı aracılığıyla sanığın vermiş olduğu 0532 … .. .. numaralı GSM hattına 450,00 TL para gönderdiğini, daha sonra B. H. E.'in facebook sayfasının dondurulduğunu görünce şüphelendiği ve bankadan yaptığı araştırmada gönderdiği paranın 9 dakika sonra Antalya Kumluca'da bulunan ATM'den çekildiğini öğrendiği, B.'yi aradığında facebook hesabının çalındığını söylediği, ATM güvenlik kamera kayıtlarının temin edilerek emanete alındığı, havalenin yapıldığı 0532 … .. .. numaralı GSM hattının sanık M.'un annesi F. Ç. adına kayıtlı olup sanığın gözaltına alındığı 25.12.2012 tarihinde yapılan üst aramasında suça konu hattın sanığın cep telefonuna takılı halde üzerinde bulunduğu olayda, nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

 

 

SONUÇ : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 01.07.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.