Etiket arşivi: HATALI

Ceza Hukuku • Yargılamanın durdurulması, iddianamede taraf sıfatlarının hatalı gösterilmesi

Müvekkil adına Cumhuriyet Savcılığı nezdinde kooperatif eski yönetim kurulu ve denetim kurulu hakkında suç duyurusunda bulundum.
Dosyamız soruşturma aşamasında müvekkil kooperatifin yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri hakkına eş zamanlı olarak yapılan suç duyurusu
dosyası ile birleşerek bir başka Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Bizim suç duyurumuz hakkında takipsizlik kararı verildi.
Müvekkil kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında Asliye Ceza Mahkemesin de Görevi Kötüye kullanmaktan dava açıldı.
Bizim suç duyurumuzla ilgili verilen takipsizlik kararına itiraz ret edildi. Yazılı emirle bozma talep edildi. Yazılı Emirle Bozma talebimiz kabul edildi.
Takipsizlik kararı kaldırıldı.
Müvekkil kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde Görevi kötüye kullanma yönünden BERAAT kararı yargıtay tarafından bozuldu.
Ağır Ceza da zimmet den kovuşturma yapılması yönünden dosya döndü.
Ancak tüm bunlar olurken Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde müvekkil kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile ilgili düzenlenen iddianamede avukat olarak BİZ KENDİ MÜVEKKİL KOOPERATİFİN YÖNETİM VE DENETİM KURULU ÜYELERİNİ şikayet eden olarak gösterildik. İtiraz ettik ama mahkeme dikkate almadı.
Aynı durum şu anda Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde beraat kararının bozulması sonucu karşımıza çıktı.
Mahkeme ye bu şekliyle yargılama yapılamayacağı yönünde itirazım oldu.
Dosya da müvekkil kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında hiç bir şikayetimiz yok. İddianamede bu şekliyle bizim savunma hakkımız kısıtlanmakta. Müvekkil kooperatifin sanıklarla ilgili aldığı herhangi bir karar olmadığı gibi soruşturma dosyası aşamasında ibraları mevcut. Bu durumun giderilmesi için yargılamanın durdurularak İddianame de ki hatanın giderilmesini talep ettik. Mahkeme karar vermedi. Celse erteledi.
Bu konuda emsal uygulama arıyorum.
Saygılar
Av. Dursun Yasıskaya

Bilgiler: Tarih-Gönderici: Dursun Yassıkaya — Cum Mar 06, 2015 10:07 am


Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • ÖZEL HASTANEDE YAPILAN HATALI ENJEKSİYON NEDENİYLE SİNİR ZEDELENMESİ

YARGITAY 12. Ceza Dairesi
Esas: 2013/26279
Karar: 2014/21535

Taksirle yaralama suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1- Sanık B… hakkında verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından failin taksirinin bulunmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, kusura ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,

2- Sanık G… hakkında verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Olay günü halı saha maçında sağ ayağına aldığı darbe sonrasında oluşan ağrı sebebiyle sanığın hemşire olarak çalıştığı … hastanesine müracaat eden katılanın, acil serviste görevli doktor tarafından röntgene gönderildiği ve röntgen sonrası, katılanın ağrıları nedeniyle Voltaren ve Muscoril adlı ağrı kesicilerin karıştırılarak 5 cc’lik enjektörle, sanık tarafından sağ kalçadan enjekte edildiği, kısa bir süre sonra katılanın bacağında uyuşma olduğu ve sağ ayak ucunun yukarıya çekilmemesi tablosunun ortaya çıktığı, bu sırada çağrı üzerine hastaneye gelen ortopedi uzmanı G…’un da aynı bulguları tespit ettiği ancak mevcut ayaktaki uyuşma ve ayak ucunu çekememe olgusunun enjeksiyonla ilgili olabileceğini belirttiği, akabinde ameliyat kararı alınarak tedaviye başlandığı olayda;

Her ne kadar Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 30.03.2009 gün ve 3082 sayılı raporunda, spor yaralanması sonrasında meydana gelen ağrıya yönelik olarak kalçadan ağrı kesici, kas gevşetici enjeksiyonun genel tababet kuralları içinde olduğu, grafiler çekilerek ortopedi konsültasyonu isteyen Dr. B…un yaptığı işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, sağ ayağında meydana gelen güçsüzlüğün enjeksiyon nöropatisi ile uyumlu olduğu, enjeksiyonun yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir kaydın bulunmadığı, komplikasyon olarak kabul edileceği, bu nedenle hemşire G…’in eylemi ve Özel … Sağlık Merkezinde yapılan tıbbi işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, belirtilmiş ise de;

Ameliyat notlarına göre siyatik siniri ismi verilen doku üzerinde lezyonların bulunduğunun, bu lezyonların travma alınan diz bölgesinde değil kalçaya enjeksiyon yapılan bölge civarında olduğunun belirlenmesi karşısında; sanığın olaydaki kusur durumunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi için dosyanın Yüksek Sağlık Şurası ya da Adli Tıp Kurumu genişletilmiş ihtisas kuruluna gönderilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ile karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanık G…hakkındaki beraat hükmünün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 31.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — Sal Mar 03, 2015 8:58 am


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • POSTACININ HATALI TEBLİGATI NEDENİYLE DOĞAN ZARARIN TAZMİNİ

YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/8842
KARAR: 2014/5067

Davacı M… vekili Av… tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Sezgin Kurtaran’ın tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davalı PTT Genel Müdürlüğü’nün temyiz itirazları yönünden;

Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, aleyhine yapılan icra takibi kapsamında, kendi adına İcra Müdürlüğü’nce gönderilen ödeme emrine, kıymet takdir raporuna ve diğer hususlara dair tebligatların davalı PTT Genel Müdürlüğü’nde görevli dava dışı posta memuru tarafından, usulsüz bir şekilde tebliğ yapılması nedeniyle taşınmazının icra kanalıyla satılması sonucu uğramış olduğu maddi ve manevi manevi zararın tazminini istemiştir.

Mahkemece işin esası incelenerek istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğinden; davalı PTT Genel Müdürlüğü’ne yöneltilen davanın, davacıya icra müdürlüğünce çıkarılan tebligatın, davalı idare çalışanı tarafından tebliği sırasında gerekli özenin gösterilmeyerek usulsüz olarak yapılması sonucu davacının zarara uğraması hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Adli makamlarca, dava ya da takibin muhataplarına yapılan tebligatların doğru ve güvenli bir şekilde adrese teslimi ve bu kapsamdaki işlerin denetlenmesi PTT Genel Müdürlüğü’nün kamu hizmeti kapsamındaki görevleri arasındadır. Özellikle adli makamlarca yapılan tebligatlarla ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 1. ve geçici 1. maddeleri ile 5584 Sayılı Posta Kanunu’nun 1. ve 2. maddeleri dikkate alındığında; davalı idarenin adli tebligatlarla ilgili faaliyetleri tekel şeklinde yürütülen kamusal bir faaliyet olduğundan, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdare’nin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınır. Mahkemece anılan davalı yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile işin esası incelenerek karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

3-Davalı Adalet Bakanlığı’nın temyiz itirazlarına gelince;

Davalılardan S…tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı olarak …3. İcra Müdürlüğü’nün 2004/7168 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde ödeme emri takip talebinde ve bonoda borçlu adresi olarak gösterilen "…Mah. …Sok. No: 22 …/…" adresine çıkartılmış, mahalle muhtar vekilinin "muhatabın gösterilen adreste tanınmadığı" beyanına istinaden iade edilmiştir. Alacaklı vekili tarafından borçlunun yeni adresi olarak bildirilen "…Mah. …., No:15 …/…" adresine çıkartılan ödeme emri muhtarın "muhatabın yurt dışında olduğu…"beyanına istinaden iade edilmiştir. Daha sonra yeniden borçlu adresi olarak bildirilen "…Mah. 30/7 Sok. No:26 …/…" adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmış" 19.07.2004 tarihinde birlikte sakin amca oğlu A… tebliğ edilmiş, takibin kesinleşmesinden sonra da kıymet takdir raporu aynı adrese tebliğe çıkarılarak muhatabın eşi olduğu belirtilen kişiye tebliğ edilmiştir. Bundan sonraki tebligatlar da aynı adrese çıkartılarak davacıya ait bağımsız bölümün açık artırma sonucu 18.01.2005 tarihinde satışı gerçekleştirilmiştir.

Davalı Adalet Bakanlığı aleyhine icra müdürünün usulsüz tebligata rağmen icra takibini kesinleştirdiği, gerekli özeni göstermediği, icra müdürünün de kusurunun bulunduğu gerekçesiyle dava açılmıştır. İcra müdürünün muhatap adına tebligat yapılan kişilerin gerçekte var olup olmadıklarını ve kimlik bilgilerini kontrol etme yükümlülüğü bulunmadığından davacı zararından davalı Adalet Bakanlığı’nın sorumlu tutularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı PTT Genel Müdürlüğü, (3) nolu bentte gösterilen nedenle davalı Adalet Bakanlığı yararına BOZULMASINA, davalı S…’ın (1) nolu bentte gösterilen nedenle temyiz itirazlarının reddine, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü’nden peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye ekli cetvelde Kamu İktisadi Kuruluşları arasında yer alan PTT, aynı Kararname’nin 2/3. maddesi gereğince sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır. PTT’nin, Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü’de yer alan düzenlemeler saklı kalmak üzere özel hukuk kurallarına bağlı olduğu belirtilmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemelerden, bu nitelikteki kuruluşların özel hukuk kurallarına göre yönetileceği ve faaliyet göstereceği, eylem ve işlemlerinin idari eylem ve işlem niteliğinde olmayıp diğer özel hukuk tüzel kişilerinde olduğu gibi, özel hukuka ilişkin bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Davalılardan PTT Genel Müdürlüğü’nün açıklanan niteliği gereği, üçüncü kişilerle aralarında çıkacak uyuşmazlıklara da idari yargı yerinde değil, adli yargı yerinde bakılmalıdır.

Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeyerek, davalı PTT Genel Müdürlüğü yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddi gerektiği yolundaki bozma kararının (2) nolu bendine katılmıyorum. 26/03/2014

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 30 Ara 2014, 01:19


TAPU KÜTÜĞÜ / TAPU KÜTÜĞÜNE HATALI YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİ

T.C.
YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E. 2006/2745
K. 2006/4007
T. 5.4.2006
TAPU KÜTÜĞÜ
TAPU KÜTÜĞÜNE HATALI YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİ
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 1027]
Tapu Sicil Tüzüğü m.25,87
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2005 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, tapu kütüğüne hatalı yazılan kimlik bilgilerinin nüfus bilgilerine uygun hale getirilmesi istemi ile açılmıştır. Mahkemece istek kabul edilmiş, hükmü davalı idare temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Mülkiyet hakkının tescili başlıklı Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde kütük sahifesi malik sütununda malikin adı, soyadı ve baba adı, edinme nedeni tarih ve yevmiye numarasının yazılacağı hükmü bağlanmıştır. Başka bir anlatımla bu bilgiler dışındaki bilgiler kütüğün malik sütununa geçirilmez. Bundan dolayı sayılanların dışında kütükte düzeltme veya ekleme suretiyle yazım davası dinlenemez.
Şayet kadastro tespitleri sırasında yapılan bir yanlışlık söz konusu ise bunun incelenerek düzeltilmesi Tüzüğün 87. maddesince Tapu Sicil Müdürlüğüne aittir. Açıklanan nedenle mahkemenin kütüğün malik sütununa o sütunda yer verilmediği halde `anne` adı olarak Ayşe’nin ilave edilmesi yasaya aykırı olmuştur. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.