Etiket arşivi: hesap

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • BORÇLU HESAP KAT İHTARNAMESİNE İTİRAZI İLE,ŞİKAYET HAKKI….

T.C
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2014 / 12559
KARAR NO: 2014 / 15142
KARAR TARİHİ: 27.05.2014

>BORÇLUNUN HESAP KAT İHTARNAMESİNE SÜRESİNDE İTİRAZ EDİP BORCU OLMADIĞINI BİLDİREREK ŞİKAYET HAKKI KAZANDIĞI

ÖZET: Borçlu kendisine gönderilen hesap kat ihtarnamesine süresi içinde itiraz etmek ve borcu olmadığını bildirmekle icra hukuk mahkemesine şikayette bulunma hakkını kazanmıştır. Borçlunun şikayeti üzerine mahkemece icra dosyasında bulunan ipotek akit tabloları, hesap kat ihtarnamesi, hesap özeti, kredi sözleşmeleri, borçlunun hesap kat ihtarnamesine itirazı birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile alacağın ispatlanıp ispatlanmadığının değerlendirilmesi gerekir.(2004 S. K. m. 68/B, 149, 150/I)

DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Bilge Kağan Tarım tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: 1- Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE;

2- Alacaklının temyiz itirazlarına gelince;

İİK`nun 150/ı maddesinde; "…borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrı nakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayri nakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149.madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayri nakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle tetkik merciine şikayette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir…" hükmüne yer verilmiştir.

HGK`nun 02.05.2007 tarih ve 2007/12-24 Esas, 239 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay İçtihatları ile kabul edildiği üzere; alacaklı bankanın nakdi kredi alacağının tahsiline ilişkin olarak usulüne uygun olarak başlattığı ipotekli takipte, gayri nakti kredi bedellerinin depo edilmesinin de istenebileceği kabul edilmiştir.

Somut olayda borçlu aleyhine yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi sureti ile ilamlı icra takibinde borçlu, kendisine icra emri gönderilebilmesi için kesin ipotek akit tablosunun icra müdürlüğüne ibraz edilmesi ve borcun muaccel olması gerektiği, takibe konu ipoteğin kullandırılan kredinin teminatı olarak banka lehine tesis edilmiş olduğunu, ilam niteliği taşımadığını, gönderilen hesap kat ihtarnamelerine itiraz ettiklerini, usule uygun olarak temerrüde düşürülmediğini, talep edilen %48 faizin doğmamış ve son derece fahiş olması sebebi ile bu bölüme de itiraz ettiklerini belirterek takibin iptalini talep etmiştir.

Alacaklı tarafça borçluya gönderilen Bursa 15. Noterliği`nin 16.05.2013 tarih ve 14244 yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; borçlu İ… İnşaat… A.Ş`ye kullandırılan ticari kredilerin geri ödenmemesi nedeni ile kredi hesaplarının kat edildiği belirtilerek; 144.353.50 TL vadesi geçmiş ve 3.999.685.78 TL vadesi gelmemiş olmak üzere 4.144.039.28 TL alacak ile borçlu İ… İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş lehine düzenlenip teslim edilen teminat mektuplarının bankaya iade edilmesi, iade edilmediği taktirde bedellerini banka nezdinde gelir getirmeyen bir cari hesaba bloke edilmesi ve bankaya iade edilmeyen 55 adet çek yaprağına ilişkin bankanın sorumlu olduğu miktarın yine bu hesaba depo edilmesi istenmektedir.

Banka tarafından gönderilen ihtarnameye karşı borçlu tarafından Bursa 10. Noterliği vasıtası ile gönderilen 20.05.2013 tarihli ihtarname cevabında ise borcun tamamına ve diğer ferilerine itiraz edilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen ipotek akit tablolarının incelenmesinde borçlunun bankaya karşı olan tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere düzenlendikleri yani kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmedikleri belirlenmiştir. Alacaklı salt bu ipotek akit tablolarına dayanarak borçlu hakkında ilamlı icra takibi yapamaz. Ancak alacaklı borçluya kredi sözleşmesi ile belirlenen aralıklarda kredi geri ödemesinin yapılmaması nedeni ile noter vasıtası ile hesap kat ihtarnamesi tebliğ etmiş ve tebliğ şerhli ihtarnamenin bir suretini icra takip dosyasına eklemiştir. O halde icra müdürlüğünce İİK 150/ı maddesinin göndermesi ile İİK 149 madde gereğince borçluya icra emri gönderilmesi usule uygundur. Borçlu kendisine gönderilen hesap kat ihtarnamesine süresi içinde itiraz etmek ve borcu olmadığını bildirmekle icra hukuk mahkemesine şikayette bulunma hakkını kazanmıştır. Borçlunun şikayeti üzerine mahkemece icra dosyasında bulunan ipotek akit tabloları, hesap kat ihtarnamesi, hesap özeti, kredi sözleşmeleri, borçlunun hesap kat ihtarnamesine itirazı birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile İİK 68/b kapsamında alacağın ispatlanıp ispatlanmadığının değerlendirilmesi gerekirken taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınmadan yapılan eksik bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi ve gayri nakti krediler için istenen depo talebinin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMKnun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 08 Oca 2015, 09:04


Kanunlar • 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU


26 Aralık 2014 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 29217 (2. Mükerrer)

KANUN

2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU

Kanun No. 6584

Kabul Tarihi: 22/12/2014

Gider Bütçesi

MADDE 1 ‒ (1) 20/12/2012 tarihli ve 6363 sayılı 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 396.705.004.350 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 45.002.167.100 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 2.363.741.000 Türk lirası,

ödenek verilmiştir.

(2) Kanunların verdiği yetkiye dayanarak yıl içerisinde eklenen ve düşülen ödenekler sonrası merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 397.275.131.828,49 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 57.090.735.703,98 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 2.430.916.918,27 Türk lirası,

olarak gerçekleşmiştir.

(3) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gideri toplamı 408.224.559.856,04 Türk lirasıdır.

Gelir bütçesi

MADDE 2 ‒ (1) 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin gelirleri 362.960.518.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 6.617.837.200 Türk lirası öz gelir, 38.766.047.450 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 45.383.884.650 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 2.342.150.000 Türk lirası öz gelir, 21.591.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 2.363.741.000 Türk lirası,

olarak tahmin edilmişir.

(2) Merkezi yönetim kesin hesap gelir cetvellerinde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı net bütçe gelirleri toplamı 377.342.211.000,76 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı net bütçe gelirleri 11.497.846.520,02 Türk lirası öz gelir, 47.098.907.478,15 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 58.596.753.998,17 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 2013 yılı net bütçe gelirleri 2.673.061.379,63 Türk lirası öz gelir, 5.000.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 2.678.061.379,63 Türk lirası,

olarak gerçekleşmiştir.

(3) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe geliri toplamı 389.681.984.770,79 Türk lirasıdır.

Denge

MADDE 3 ‒ (1) 2013 yılı bütçe giderleri ile bütçe gelirleri toplamları arasında, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 19.932.920.827,73 Türk lirası bütçe gider fazlası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 1.506.018.294,19 Türk lirası bütçe gelir fazlası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 247.144.461,36 Türk lirası bütçe gelir fazlası,

gerçekleşmiştir.

(2) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gider fazlası 18.542.575.085,25 Türk lirasıdır.

Devredilen, iptal edilen ve tamamlayıcı ödenek

MADDE 4 ‒ (1) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinin ilgili sütununda gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı içinde harcanmayan toplam 428.025.714,23 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı içinde harcanmayan toplam 22.989.756,95 Türk lirası,

ödeneği ertesi yıla devredilmiştir.

(2) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere 2013 yılı içinde kullanılan ve ertesi yıla devredilen özel ödenekler dışında kalan ödeneklerden, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin toplam 21.235.289.745,26 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin toplam 4.285.538.964,53 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların toplam 308.193.415,81 Türk lirası,

ödeneği iptal edilmiştir.

(3) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, kamu idarelerinin 2013 yılı ödenek üstü giderlerini karşılamak üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için toplam 9.284.415.318,31 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler için toplam 59.213.292,08 Türk lirası,

tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

Devlet borçları

MADDE 5 ‒ (1) Devlet borçlarına ilişkin cetvellerde gösterildiği üzere 2013 yılı sonu itibarıyla;

a) 403.006.952.902,24 Türk lirası orta ve uzun vadeli Devlet iç borcu,

b) 184.013.011.787,62 Türk lirası Devlet dış borcu,

c) 31.213.830.915,26 Türk lirası Hazine garantili borç,

mevcuttur.

Yürürlük

MADDE 6 ‒ (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 ‒ (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

24/12/2014

Ekler için tıklayınız

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 01 Oca 2015, 21:31


YARGITAY 17.H.D E:2013/2472 K:2014/652*Sigortanın ödeme yaptığı günden tazminat hesap gününe kadar işleyen faizin indirimi

YARGITAY

17. Hukuk Dairesi

ESAS: 2013/2472 

KARAR: 2014/652

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Ş… Otomotiv San. İnş. Tur ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

 

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen davada, müvekkillerinin eşi ve anneleri olan A…'ın davalıların maliki ve sürücüsü oldukları araçta yolcu iken gerçekleşen trafik kazasında yaşamını yitirdiğini ve müvekkillerinin bu suretle murislerinin desteğinden mahrum kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için 1.000 TL olmak üzere toplam 6.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı H… için 15.000 TL, diğer davacıların her biri için 10.000 TL olmak üzere toplam 65.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06.05.2011 tarihli dilekçe ile davalı B… hakkındaki davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.

 

Davalılar vekili, davalı B…'ya husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davacıların tüm zararlarının sigorta şirketi tarafından karşılandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davalı B… hakkında açılan dava konusunda vaki feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davalarının kısmen kabulü ile davacı H… için 9.000 TL, davacılar K… ve R… için ayrı arı 7.500 TL, davacılar B…, F… ve E… için ayrı ayrı 6.000 TL manevi tazminat ile davacı H… için 4.797,15 TL, davacı F… için 4.100,98 TL, davacı E… için 2.327,32 TL, maddi tazminatın davalı şirket ve davalı Ü…'dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline, davacılar B…, R… ve K…'un maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Ş…Otomotiv San. İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı Ş… Otomotiv San. İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

 

2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

 

Hükme esas alınan 27.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacılara 04.09.2008 tarihinde ödenen toplam 51.737 TL hesaplanan tazminattan düşülmemiş, bu miktar mahkemece güncellenmeden düşülerek bakiye miktarlara hükmedilmiştir.

 

Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeyi destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılmadan önce alan davacılar, hesap tarihine kadar geçen süre nedeni ile aldıkları paranın yasal faizi kadar kazanım elde etmişlerdir. Öncelikle destekten yoksun kalma tazminatı, ilk hesaplamanın yapıldığı gündeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK 111. maddede belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir.

 

Yapılan ödemenin davacıların zararını karşılamadığının anlaşılması halinde, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan sigorta ödemesinin, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekir.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek bu konularda bilirkişiden ek rapor alınmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetli değildir. 

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Ş… Otomotiv San. İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Ş… Otomotiv San. İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Ş… Otomotiv San. İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti.'ne geri verilmesine 21.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

mevduat hesabından hesap işletim ücreti davası tüketici kanunu hükümleri dışındadır

YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2013/17905
KARAR NO : 2014/165

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2012/501-2012/537

Taraflar arasında görülen davada Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.12.2012 tarih ve 2012/501-2012/537 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi kanun yararına bozma isteminde bulunan davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Zeliha Çubuk tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi çerçevesinde davalının tüketici konumunun bulunmamasına, şikayet konusu hakkında Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin karar verme yetkisi olmamasına ve davalı hesabından hesap işletim ücreti alınmasının sözleşmeye ve yasaya aykırılık teşkil etmemesine rağmen,davalının başvurusu üzerine Akyazı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nce davalının mevduat hesabından tahsil olunan 67,50 TL hesap işletim ücretinin müşteriye iadesine ve takip eden yıllarda tüketiciden hesap işletim ücreti alınmamasına karar verildiğini ileri sürerek, anılan hakem heyeti kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, Akyazı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 31/08/2012 tarih ve 2012/326 sayılı karar ve ekinde belgelerin incelenmesi neticesinde davacının iddiasını destekleyen bilgi ve belgelere ulaşılamadığı, davacı vekilinin tüketiciden yapılan kesintinin tüketici kredisine ilişkin olmayıp mevduat hesabından alınan hesap işletim ücreti olduğuna ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığı, tüketici tarafından yapılan ödemenin tüketici kredisine ilişkin olduğu, tüketici sorunları hakem heyeti başkanlığı tarafından gönderilen karar ekinde yer alan ödeme dekontlarından anlaşıldığı ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici kredisinden olduğu değerlendirilerek, söz konusu kesintinin 4077 sayılı Kanun’un 6. maddesinde belirtildiği şekilde tüketici ile müzakere edilmeyen ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak tüketici aleyhine sonuç doğuran haksız şart niteliğinde olduğu, tüketici sorunları hakem heyeti kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar aleyhine Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması talebinde bulunulmuştur.

Dava, tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 22. maddesi gereğince Bakanlık İl ve İlçe Merkezlerinde bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara çözüm bulmak suretiyle en az bir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti oluşturmaları gereklidir. Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin görev alanı ancak 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarla sınırlıdır. TSHH görev alanı dışında kalan konularda karar veremez.
Bir uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının kabulü için aynı Yasa’nın 2.maddesinde öngörülen tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu tüketici işleminin olması gerekir. Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında imzalanan bankacılık işlemleri sözleşmesine dayanılarak davalı adına açılan mevduat hesabından tahsil edilen hesap işletim ücretine ilişkin olup tüketici kredisi ilişkisinden kaynaklanmadığından genel görevli mahkemeler önünde çözümlenmesi gereken bankacılık işlemi mahiyetindedir. Taraflar arasında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklandığının kabulü ile hakem heyetinin görev alanı içinde kalmayan bu uyuşmazlıkla ilgili verdiği kararın iptali gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, yazılı emir isteğinin kabulü ile hükmün kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HUMK’nın 427/6. Maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için bir kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 07.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili Üye Üye Üye Üye
Ahmet Özgan H.G.Vuraloğlu M.Acır M.U.Tarhan G.Dinç

Facebook şifresi ele geçirip, değiştirip hesap sahibi gibi yazışma yapılması 244/2 madde kapsamındadır

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, başkasına ait Facebook hesabına girerek, şifreyi değiştirip yazışma yapan sanığa yerel mahkemece verilen beraat kararını bozdu. Daire, sanığın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla sosyal paylaşım sitelerine olan ilgi de arttı. Hemen herkesin kullandığı sosyal paylaşım sitelerinde yaşanılan hukuksuzluklar ise yargıdan dönüyor. Konya’nın Seydişehir ilçesinde 2010 yılında gerçekleşen olayda, polise müracaat eden bir kişi, aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından girilerek, şifrenin değiştirildiği ve kendi adına yazışma yapıldığını söyledi.

Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame sonrası, sanık hakkında Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma’ iddiasıyla dava açıldı. Mahkeme, sanık hakkında beraata hükmetti. Mağdur vatandaş, avukatı vasıtasıyla bu kez dosyayı Yargıtay’a temyize gönderdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin beraat kararını bozdu. Yargıtay’ın bozma kararıyla dava, Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki günlerde yeniden görülecek.

“6 AYDAN 3 YILA KADAR HAPİS CEZASIYLA YARGILANMALI”

Bozma gerekçelerini açıklayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın; çalıştığı aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından, müştekiye ait elektronik posta hesabına girildiğine ilişkin Microsoft şirketinden gelen yazı yanıtları ve kolluk araştırmalarını inceledi. Daire kararında şu ifadelere yer verdi: “Müştekinin dilekçesinin ekinde ibraz ettiği fotoğraflara ve tüm dosya kapsamına göre; kendisine ait elektronik posta ve facebook hesaplarının şifresini ele geçirerek bu adreslere giren, facebook hesabında yazışmalar yapan ve şifreyi değiştirmek suretiyle anılan hesaplara erişimini engelleyen sanığın eylemi Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ilgili maddesine uymaktadır. Sanığın, TCK’nın ‘bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören 244/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır. Müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

YASA MADDESİ NE DİYOR

Bilişim suçlarını düzenleyen TCK’nın 244’üncü maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor: “Madde 244-(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.