Etiket arşivi: hükme

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • NAFAKA,TEDBİR NAFAKASI ÇOCUKLARIN TESLİM TARİHİ İLE HÜKME…

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
ESAS N. 2013/1217
KARAR N. 2013/26000
KARAR T. 12.11.2013

> TEDBİR NAFAKASI– MÜŞTEREK ÇOCUKLARIN YARGILAMA SIRASINDA DAVALI BABA YANINDA KALMASI–TEDBİR NAFAKASININ ÇOCUKLARIN ANNEYE TESLİM TARİHİNDEN İTİBAREN KARAR VERİLMESİ

4721/m.169,174/1

ÖZET : Tarafların müşterek çocukları yargılama sırasında davalı baba yanında kaldığı halde, çocukların anneye teslim tarihinden geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, karar tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından tazminat ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hüküm yönünden; davalı koca tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 12.11.2013 günü duruşmalı temyiz eden davalı E. İ. vekili geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı N. İ. ile vekilleri gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı kadının, dava dilekçesinde harcı verilmek suretiyle mal rejiminin tasfiyesine yönelik olarak açılmış bir davasının bulunmadığının anlaşılmasına göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Davacı kadın tarafından, dava dilekçesi ile 50.000 maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu halde, davacı kadının Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi kapsamında kalan tazminat talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.

3- Tarafların müşterek çocukları O. Y. ve Z. İ. yargılama sırasında davalı baba yanında kaldığı halde, çocukların anneye teslim tarihinden geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına ( TMK md.169 ) karar verilmesi gerekirken, karar tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 990.00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 20 Oca 2015, 20:31


facebook kayıtları delil olarak, diğer delillerle desteklenirse hükme esas alınabilir

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2013/19577 esas sayılı ve  2014/1926 karar sayılı 05.02.2014 tarihli karar

BOŞANMA DAVASINDA FACEBOOK SİTESİ ÇIKTILARININ ESAS ALINMASI (Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği – Kocanın Güven Sarsıcı Davranışlarının Sabit Kabul Edilip Buna Bağlı Boşanma Kararı Verilemeyeceği/Hukuka Aykırı Delil)

FACEBOOK SİTESİ ÇIKTILARI (Boşanma Davası/Hukuka Aykırı Delil – Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği/Kocanın Güven Sarsıcı Davranışlarının Sabit Kabul Edilip Boşanma Kararı Verilemeyeceği)

ELEKTRONİK ORTAMDAKİ VERİLER (Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar/Diğer Delillerle Desteklenmediklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınamayacağı/Hukuka Aykırı Delil – Boşanma Davası/”Facebook” İsimli Sosyal Paylaşım Sitesi Kullanılarak Yapılan Çıktılar)

HUKUKA AYKIRI DELİL (Elektronik Ortamdaki Fotoğraf Film Görüntü Veya Ses Kaydı Gibi Veriler ve Benzer Bilgi Taşıyıcılar Diğer Delillerle Desteklendiklerinde “Delil” Olarak Hükme Esas Alınabileceği – “Facebook” İsimli Sosyal Paylaşım Sitesi Kullanılarak Yapılan Çıktılar/Mahkeme Tarafından Bir Vakıanın İspatında Dikkate Alınamayacağı)

4721/m. 166

6100/m. 189/2

ÖZET : Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (“Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir. Hükme esas alınan elektronik ortamdan elde edilen görüntülerdeki şahısların kocanın yakınları olduğu anlaşılmaktadır. “Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak kocanın, dayısıyla görüşmelerine ilişkin iletişim kayıtlarının da; davacının, sosyal paylaşım sitesinde kendisini “kocanın dayısı” yerine koymak suretiyle “dayısı ile koca” yazışıyormuş görüntüsü verilerek davacı tarafından oluşturulduğu, davacının da bunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan görüşme kayıtları da vakıaların ispatında dikkate alınamaz (HMK md. 189/2).

Dosyada sözü edilen elektronik veriler dışında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma olgusu davada gerçekleşmemiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 05.02.2014 tarihinde karar verildi

Elektronik ortamdan elde edilen her türlü veri diğer delillerle desteklenirse hükme esas “delil” olur

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2013/19577 esas ve 2014/1926 karar sayılı 05.02.2014 tarihli kararı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir. Hükme esas alınan elektronik ortamdan elde edilen görüntülerdeki şahısların kocanın yakınları olduğu anlaşılmaktadır. “Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak kocanın, dayısıyla görüşmelerine ilişkin iletişim kayıtlarının da; davacının, sosyal paylaşım sitesinde kendisini “kocanın dayısı” yerine koymak suretiyle “dayısı ile koca” yazışıyormuş görüntüsü verilerek davacı tarafından oluşturulduğu, davacının da bunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan görüşme kayıtları da vakıaların ispatında dikkate alınamaz (HMK md. 189/2).

Dosyada sözü edilen elektronik veriler dışında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma olgusu davada gerçekleşmemiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.02.2014

Facebooktan alınan, delil olarak sunulanlar, yasal delil olarak değerlendirilmeden hükme dayanak alınamaz

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi, 2012/23195 esas sayılı ve  2013/698 karar sayılı 21.1.2013 tarihli karar

DAVA : Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı ( karşı davalı ) tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; ihtiyaçların arttığını belirterek 100 TL olan iştirak nafakasının 400 TL’ye, 150 TL olan yoksulluk nafakasının 500 TL’ye yükseltilmesini talep etmiştir.

Birleşen davanın davacı vekili dava dilekçesinde; davalının bir kişi ile karı koca hayatı yaşadığını belirterek 150 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.

Mahkemece kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine; iştirak nafakasının 200 TL olarak takdirine karar verilmiş; hüküm davacı ( birleşen davanın davalısı ) tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkeme kararının gerekçesinde; birleşen davanın davacısı tarafından dosyaya ibraz edilen ve facebook’tan alınan fotoğrafların nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.

Öncelikle, mahkeme kararında gerekçe olarak dayanılan görüntü kaydı içeren CD delilinin, hukuken geçerli ve hükme esas alınabilecek bir delil niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Hemen belirtmelidir ki; 6100 sayılı HMK 01.10.2011′de yürürlüğe girmesinden önceki dönemde hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamakta, konu öğretide yer alan bilimsel görüşler ve yargısal uygulama ile şekillenmekte idi. 01.10.2011′de yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK “İspat hakkı” başlığını taşıyan 189/2.maddesinde; “hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delilerin ispat gücü olmayacağı kabul edilmiştir.

Böylece ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukuki çerçevesi çizilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir.

Anılan düzenlemeye göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı düzenlenmek suretiyle yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re’sen gözönüne alınması ve delilin her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tesbiti halinde, diğer tarafça itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir.

Diğer taraftan, hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda 01.10.2011 tarihine kadar Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, gerek mülga 1412 sayılı CMUK’nda gerekse de 5271 sayılı CMK’nda açık düzenleme yapılmıştır. Mülga 1412 sayılı CMUK’nun 254/2.maddesinde ”koğuşturma makamlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz” denilmiş, 5271 sayılı CMK’nun 206/2-a maddesinde “ortaya konulması istenilen delilin, kanuna aykırı olarak elde edilmesi halinde reddolunacağı” düzenlenmiştir.

Burada sözü geçen hukuka aykırılıklardan birisi de özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizliliği dediğimiz ve sadece bireyi ilgilendiren alana hiçbir şekilde müdahale edilemez. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil ceza mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira, hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. ( Öztürk, B.Yeni Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları, Ank.1995, s.116 vd. )

Yargısal uygulamada somut olayın özelliğine göre farklı yaklaşımlar olmakla birlikte temelinde bir delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesi hukuka aykırı olarak yaratılmasının farklı olarak ele alındığı, hukuka aykırı yaratılan delilin hiçbir şekilde kabul edilmemesine karşın, hukuka aykırı olarak elde edilen delil konusunda olayın özelliğine göre farklı değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir.

Bir delinin mahkemece kabul edilmesi için, gerek öğretide yeralan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı,usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelilğine göre değerlendirilebilirse de ; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiç bir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir.

Anılan ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 15.02.2012 tarihli ve 2011/2-703 E-70 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

Somut olayda, kadının rızası dışında facebooktan alınan ve delil olarak dosyaya sunulan fotoğrafların yasal delil olarak değeri tartışılıp değerlendirilmeksizin hükme dayanak alınması doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Bozma nedenine göre, diğer yönlerin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

Değerli hukukçu avukat Özgür Eralp’in Facebook’ taki paylaşımının orjinali linktedir.

Y2HD 9.4.2009 E.2009/625 – K.2009/6776