Etiket arşivi: HUKUKU.

İdare ve Vergi Hukuku • Kıyılardaki ilk 50 metrede kalan yeşil alanların bedel tespiti

Kıyılardaki ilk 50 metrede kalan yeşil alanların bedel tespiti nasıl yapılmalı ? Yeşilalan olarak değerlendirilir ise kıymet olduğu için herhangi bir kıymet biçilemez.

Kıyılar devletin olduğu ve ilk 50 metreye herhangi bir özel bina yapılamadığı için yine herhangi bir kıymete değer unsurlar yoktur.

Yeşilalan olmasaydı yani 92 yılından önce (kıyı kanundaki ilk 50 metre şeklinde düzenlendiği) neyse ona göre kıymeti hesaplanmalı ??

Değerli görüşleriniz için teşekkürler.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: antipersonel — Cmt Mar 21, 2015 11:33 pm


Eşya Hukuku • Nam-ı Müstear, Muvazaa, İnançlı İşlem

Merhabalar değerli meslektaşlarım. Size aktaracağım bir olayla ilgili görüşlerinize ve paylaşacağınız içtihatlara ihtiyacım var. Olay şu şekilde:

Taraflar Ş. ile E. arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak üzere anlaşırlar. Arsa sahibi olan Ş. yüklenici ise E.dir. E nin belediyeden kaynaklı sıkıntıları olması nedeniyle noterde yapılan düzenleme şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde E.nin yerine H. bu sözleşmeye taraf olur. Daha sonra Ş. E. ve H. aralarında bir protokol yaparlar. Protokolde H.nin sözleşmede şekli taraf olduğunu ve E. ile Ş. yi ibra ettiğine dair açıklamalar yer alır.

Ne var ki protokolde şekli taraf olduğunu belirten H. daha sonra Ş.ye dava açar ve resmi şekilde düzenlenen sözleşmeyi delil olarak göstererek resmi şekilde akdedilen sözleşmeye göre kendisine verilecek bağımsız bölümler için tapu iptali ve tescil bu mümkün olmazsa bedel davası açar. Mahkeme H.nin açtığı davayı bedel üzerinden kabul eder.

Sormak istediğim husus 3 taraf arasında yapılan protokol muvazaa anlaşması mı, inançlı işlem mi yoksa nam-ı müstear diye adlandırılan işlem mi? Mahkemenin kararı hangi gerekçeyle bozdurulabilir. Son tarihli yargıtay kararı ve görüşlerinizi bekliyorum. İyi çalışmalar…

Bilgiler: Tarih-Gönderici: Ali Murat Bülbül — Cmt Mar 21, 2015 1:43 pm


Banka ve Tüketici Hukuku • Tüketici mahkemesi kararı ve bankaya tebliği

Banka dosya masrafı ile ilgili tüketici mahkemesinin kararında sadece dosya masrafını iade etti. hakem heyeti kararında dosya masrafı ve diğer ücretlerde dahil mevcuttu mahkeme tüketici hakem heyeti kararındaki miktardan düşük ve davayıda kısmen kabul ettiği için 19 küsür lira davacı bankaya ödemem için bana tebliğ edildi ben krediyi internet şubesinden kullandığım için bankanın genel merkezine ödememmi gerekir yoksa il merkezinden şubeden ödeyebilirmiyim mahkeme kararını icra takibine koymadan bankanın merkezine fakslasam olurmu bu şekilde 20 liralık davacıya ödemem gereken parayı da kesip ödeme yaparlarmı ödeme yapmazlar ise ödemem gereken mahkeme masrafını ne şekilde ödemem gerekir yada başka yolu nedir

Bilgiler: Tarih-Gönderici: sec84 — Çrş Mar 18, 2015 11:58 pm


İcra ve İflas Hukuku • Banka dekontu ile birlikte asıl borçlu ve kefile takip

Merhabalar değerli meslektaşlarım ;

X bankası bir asıl borçluya kredi kullandırarak 2 kişiyi de kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil alıyor. Banka Kredi sözleşmesinde asıl borçlu iki tane müşterek ve müteselsil kefillere imza atıyor. Banka dosyasında kefillerle birlikte 3 tane borçlu var ( 1 asıl borçlu 2 tane kefil )

Kredi sözleşmesi yükümlülüklerini yerine getirmeyen dosya borçlularına X bankasından ihtarname keşide ediliyor. İhtarnameyi keşide alan kefil ( K1 ) dosya borcunun tamamını kapatıyor.

Dekontlarla birlikte asıl borçlu ve diğer kredi sözleşmesi kefiline icra takibi yapacağız.

Burada kafama takılan soru banka dekontları ile birlikte asıl borçluya takip yapabiliyoruz fakat ikinci kefil ( K2 ) ‘ ye icra takibi yapabilirmiyiz.

Bu konu ile ilgili görüşlerinizi ve Yargıtay kararı paylaşırsanız sevinirim.

Teşekkürler…

Bilgiler: Tarih-Gönderici: ufukbey55 — Çrş Mar 18, 2015 5:25 pm


Yargılama Usulü ve Avukatlık Hukuku • AVUKATIN MESLEK TAŞINA HAKARETİ VE TEVİLLİ İKRARI

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih – Esas No – Karar NoKonu
T. 29.08.2014
E. 2014/389
K. 2014/549

Şikâyetli avukatın Mahkeme koridorlarında bir başka meslektaşını alenen “şirretlik yapıyorsunuz” sözleri ile aşağılaması asla kabul edilemez ve mesleki dayanışma, karşılıklı saygı sevgi kuralları ile bağdaşmaz.

(Av. Yas. 34, 46, 134 TBB Mes. Kur 5, 11, 27/1)

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.04.2012 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.02-101-05-34-0862-2012/12314 sayılı Oluru” ile “Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği ve müşteki avukatın davacı vekilliğini üstlendiği … Asliye 8. Ticaret Mahkemesi’nin 2006/331 esasına kayden görülen dava sonunda verilen hükmün infazı amacıyla icra takibi yapıldığını öğrenmesi üzerine 13.06.2011 tarihinde cep telefonundan aradığı müştekinin müvekkili H. P. ile yaptığı telefon görüşmesinde müştekiyi kastederek “çirkef adi kadın, terbiyesiz, ben ona gününü göstereceğim boyunun ölçüsünü alacak, haddini bildirip iyi bir ders vereceğim” şeklinde sözler söylediği,

Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği ve müşteki avukatın davacı vekilliğini üstlendiği … Asliye 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2007/382 esasına kayden görülen davanın 15.06.2011 tarihi duruşması başlangıcında, müştekiye “vekâlet ücreti alamadınız diye sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz” şeklinde sözler söylediği,” iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukatın suçlamayı kabul etmediği, Şikâyetçinin kendisini tehdit etmesi ve Avukat K. S. P.’in aracı olması üzerine “Bir vekâlet ücreti ile alakalı dosyaya teminat mektubu koymak bu sonuçları doğurmamalı, çünkü daha dün adliyede icra dairesinde karşılaştık normaldi, birbirimizi görmezden geldik. Ulaşmak istedikleri başka hususlar var mutlaka-" dediğini, Şikâyetçinin tehditleri karşısında kendisine “şirretlik yapmayın” dediğini, şirretlik yapmayın ifadesini de “şirret olma hali” için kullandığını, şahsa yönelik “şirretsin” ifadesini kesinlikle kullanmadığını, teknik bilgi olarak şirretin sözlük anlamının dahi hakaret içermediğini, Arapçadan gelme bir sözcüktür ve geçimsiz, huysuz, yaygaracı, kavga çıkarmaktan hoşlanan anlamına geldiğini, hukuk dilimize yerleşmiş “tufeyli” ibaresi “şirretlik yapma” veya “şirret” ifadesinden çok daha ağır olduğunu, tufeyli sözcüğünün dalkavuk, parazit, asalak, başkalarının sırtından geçinen, türedi, çanak yalayan anlamına gelmekte olup haksız rekabet davalarında dilekçelerde bolca kullanıldığını, Şikâyetçinin Adliye koridorlarında “Kocama söyleyeceğim ağzını burnunu kırar, hatta öldürür” tehdidi karşısında kendisinin ifadesinin çok normal ve yerinde olduğunu, Ceza Hukukundaki, haksız fiil, hakaret ve tehdit gibi suçlarda uygulanan karşılıklılık prensibi gereği suçsuz olduğunu, , şikâyet edene doğrudan hakaretvari ‘’şirret”ve ‘’şirretsin”şeklinde hitabı olmadığını, lügat anlamında olduğu ve ‘’kavga çıkarmaya çalışmak”manasında günlük hayatta kullanıldığı şekliyle söylediğini, hakkındaki tayin olunan cezanın hak ve adalete uyun olmadığını itirazen kaldırılmasını talep etmiştir.

İncelenen dosya kapsamından eylem nedeniyle … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/309 Esasında “hakaret ve tehdit” iddiası ile açılan kamu davasında Mahkeme’nin 31.05.2013 gün ve 2013/206 Karar sayılı kararla “tehdit” suçundan beraatına, hakaret suçundan TCK 125/3.a-son, 125/4, 62/1 maddeler gereği 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararların 26.06.2013 tarihinde kesinleştiği,

Mahkeme karar gerekçesinde “ Sanık suç tarihinde mahkeme koridorunda duruşmayı beklerken katılana huzurda "sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz" diyerek hakaret etmiştir. Sanık sanığın müsnet gıyapta hakaret ile tehdit suçlarından beraatına ve huzurda hakaret suçundan ise mahkûmiyetine karar vermiştir. Sanık ile katılan … Barosuna kayıtlı avukattır. Görevlerini ifa ederken; sanık avukatın, katılan avukata müsned suçları işlediği iddia edilerek sanık hakkında iddianame düzenlenmiş ve son soruşturmanın açılması kararı verilmiştir. Mahkememiz; sanığın, katılana gıyabında tanık H. P.’ı telefonla arayarak katılan için "çirkef, adi kadın, terbiyesiz, ben ona göstereceğim, boyunun ölçüsünü alacak, haddini bildirip iyi bir ders vereceğim" şeklindeki hakaret ve tehdit içeren sözleri söylediğini kabul etmemiştir. Tanık H. P.’ın mücerret beyanından başka delil yoktur. Ayrıca gıyapta hakaretin cezalandırılabilme şartı olan üç kişi ile ihtilat unsuru da gerçekleşmemiştir. Bu nedenle gıyapta hakaret ve tehdit suçundan beraat hükmü tesis edilmiştir. Mahkememiz huzurda katılana karşı sanık tarafından işlenen hakaret suçunun sübuta erdiğini kabul etmiştir. Sanık huzurdaki hakaret suçunu tevil yollu ikrar etmiştir. Sanık; katılana "şirretlik yapmayın" dediğini kabul etmiştir. Tanık K. duruşmadaki beyanında; sanığın, katılana duruşma öncesinde "şirretlik ediyorlar” dediğini söylemiştir. Sanık suç tarihinde mahkeme koridorunda duruşmayı beklerken katılana huzurda “sizin yaptığınız şirretlik bu, şirretlik yapıyorsunuz” diyerek hakaret etmiştir” sözlerinin yazılı olduğu görülmektedir.

Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”,

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/1. maddesi “Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez.” hükümlerini amirdir.

Şikâyetli avukatın Mahkeme koridorlarında bir başka meslektaşını alenen “şirretlik yapıyorsunuz” sözleri ile aşağılaması asla kabul edilemez ve mesleki dayanışma, karşılıklı saygı sevgi kuralları ile bağdaşmaz. Saiki ne olursa olsun avukat meslektaşına karşı sorumlu ve saygılı davranmalı, meslek onurunu birlikte yüceltmelidir.

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme ve takdir olunan cezada hukuka aykırılık görülmemiş ve Şikâyetli avukat Ş. D. G.’in itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetli avukat Ş. D. G.’in itirazının reddi ile;

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 23.12.2013 gün ve 2012/D.521 Esas, 2013/468 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,

Oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzr Mar 15, 2015 5:15 pm