Etiket arşivi: İDARİ

İdari Davalarda Ecrimisil (Karşılıksız Kullanım) Zamanaşımı (10 yıl)

T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
E. 2001/4096
K. 2004/4061
T. 26.4.2004
• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Ecrimisil Alacağının Hesaplanmasında Borçlar Kanunu’ndaki Genel Zamanaşımı Süresinin Uygulanacağı )
• ECRİMİSİL ALACAĞININ TAHSİLİ TALEBİ ( Borçlar Kanunu’ndaki Genel Zamanaşımı Süresinin Uygulanması Gereği )
• SÜRE ( Ecrimisil Alacağının Hesaplanmasında Borçlar Kanunu’ndaki Genel Zamanaşımı Süresinin Uygulanacağı )
2886/m.75,92
818/m.125
ÖZET : 2886 sayılı Yasanın “sürelerin hesabı” başlıklı 92. maddesinde, bu kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla Borçlar Kanununda yer alan genel zamanaşımı süresinin ecrimisil alacağının tahsilinde gözönüne alınması gerekmektedir. Temyiz ve dava dosyalarının birlikte incelenmesinden 3.5.1999 günü idarenin elemanlarınca yapılan tespit üzerine davacının Hazine arazisini işgal ettiğinden bahisle 11.12.1992-3.5.1999 dönemleri için ecrimisil tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme doğrultusunda olayda idarece işgalin tespit edildiği 3.5.1999 tarihinden geriye doğru hesap edilecek 10 yıllık genel zamanaşımı süresi göz önüne alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir. İdare Mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinde öngörülen 5 yıllık tahsil zamanaşımı esas alınmak suretiyle 3.5.1999 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem dışında kalan ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığından bahisle dava konusu işlemin kısmen iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : Davacının, hazine ile paydaş olduğu Afyon İli, Merkez Bayramgazi Köyü, Araplı Deresi Mevkiinde, tapunun … ada, … parsel numarasında kayıtlı taşınmazın hazine hissesine tekabül eden 14.286 m2’lik kısmının işgal edildiğinden bahisle tahakkuk ettirilen 488.367.000.-lira tutarındaki ecrimisil alacağının tahsili amacıyla tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda Denizli İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin kısmen iptali, davanın kısmen reddi yolunda verilen 14.6.2000 tarih ve E:1999/530, K:2000/634 sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.

D.Tetkik Hakimi Erkan Yılmaz’ın Düşüncesi : Borçlar Kanununda öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dikkate alınmadan dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, davalı idare temyiz isteminin kabulü, kararın iptale ilişkin kısmının bozulmasına, davacı temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan’ın Düşüncesi : Tarafların karşılıklı temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle tarafların karşılıklı temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davacının hazine ile paydaş olduğu Afyon İli, Merkez Bayramgazi Köyü, Araplı Deresi Mevkiinde tapunun 120 ada, 1 parsel numarasında kayıtlı taşınmazın hazine hissesine tekabül eden 14.286 m2’lik kısmının işgal edildiğinden bahisle tahakkuk ettirilen 488.367.000.-lira tutarındaki ecrimisil alacağının tahsili amacıyla tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Denizli İdare Mahkemesince, Türk Medeni Kanununa göre müşterek ve iştirak halinde mülkiyette paydaşlık giderilmediği sürece paydaşlardan herbirinin taşınmazın her noktasında payı oranında hak sahibi olduğu, uyuşmazlık konusu taşınmazın 11.12.1992-3.5.1999 döneminde işgal eden davacının hazine payı yönünden fuzuli şagil olduğu, kamu alacağı niteliğinde bulunan ecrimisil alacağının işgalin tespit edildiği 3.5.1999 tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, diğer dönemlerin ise zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin kısmen iptaline, davanın kısmen reddine karar verilmiştir.

Taraflarca anılan idare mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Davalı idarenin temyiz istemine gelince;

2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesinde, “Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların, gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, 13 üncü maddesinde gösterilen komisyonca takdir ve tespit edilecek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.

Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur……” kuralı getirilmiştir.

Aynı Yasanın “sürelerin hesabı” başlıklı 92. maddesinde, bu kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla Borçlar Kanununda yer alan genel zamanaşımı süresinin ecrimisil alacağının tahsilinde gözönüne alınması gerekmektedir. 

Temyiz ve dava dosyalarının birlikte incelenmesinden 3.5.1999 günü idarenin elemanlarınca yapılan tespit üzerine davacının Hazine arazisini işgal ettiğinden bahisle 11.12.1992-3.5.1999 dönemleri için ecrimisil tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme doğrultusunda olayda idarece işgalin tespit edildiği 3.5.1999 tarihinden geriye doğru hesap edilecek 10 yıllık genel zamanaşımı süresi göz önüne alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir. 

İdare Mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 102.maddesinde öngörülen 5 yıllık tahsil zamanaşımı esas alınmak suretiyle 3.5.1999 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem dışında kalan ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığından bahisle dava konusu işlemin kısmen iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin reddine, Denizli İdare Mahkemesinin 14.6.2000 tarih ve E:1999/530, K:2000/634 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, davalı idare temyiz isteminin kabulü ile anılan idare mahkemesi kararının dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin kısmının bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen mahkemeye gönderilmesine, 26.4.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İdare ve Vergi Hukuku • Belediyenin mahalle (eski köy) idari sınır tespitine itiraz

Büyükşehir belediyesi olduktan sonra mahalle sınır tespiti ilçe belediyeleri tarafından yapıldıktan sonra büyükşehir belediyesi onaylıyormu.ilçe belediyesi mahallenin yani köyün sınırını yaptığında idari sınırlara hangi gerekçelerle itiraz edilebilir?

Bilgiler: Tarih-Gönderici: FILIZ — Pzt Mar 23, 2015 11:20 am


Hukuk Bölümü • İDARİ PARA CEZASININ İPTALİ VE SÜRÜCÜ BELGESİNİN İADESİ

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
HUKUK BÖLÜMÜ
ESAS NO: 2014/960
KARAR NO: 2014/1004
KARAR TARİHİ: 17.11.2014

İDARİ PARA CEZASININ İPTALİ VE SÜRÜCÜ BELGESİNİN İADESİ İSTEMİ – 2918 SAYILI YASA UYARINCA VERİLEN CEZA – GÖREVLİ MAHKEMENİN BELİRLENMESİNDE 5326 SAYILI KANUN HÜKÜMLERİ DİKKATE ALINACAĞI – DAVANIN GÖRÜM VE ÇÖZÜMÜNDE ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU

ÖZET: Öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanunda belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda son olarak 12.7.2013 gün ve 6495 sayılı Kanun’la değişiklik yapıldığı, bu haliyle de idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

OLAY: Uşak Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğünce, alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmediği, trafik işaretlerine uymadığı, kendisinden istenen evrakları vermeyip kaçtığı ve tehlikeli şerit değiştirerek araç kullandığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 26.2.2014 gün ve HA-046461, HA-046462 seri-sıra sayılı trafik suç Tutanakları düzenlenerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/9, 47/1-a, 47/1-b ve 46/2-c maddeleri uyarınca toplam olarak 2.594,00 TL. idari para cezası verilmiş, aynı birim tarafından sürücü belgesi geri alma tutanağı düzenlenmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasının iptali ve sürücü belgesinin iadesi istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

UŞAK 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.4.2014 gün ve D.İş:2014/191,K:2014/191 sayı ile; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dava konusu edildiği nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine karar vermiş, yapılan itiraz Uşak 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kesin olarak reddedilmiştir.

Davacı vekili, bu kez, idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA 2. İDARE MAHKEMESİ: 9.4.2014 gün ve E:2014/408, K:2014/537 sayı ile; dava konusu para cezasının verilmesine dayanak teşkil eden 2918 sayılı Kanun’da bu Kanun hükümlerine göre verilen idari para cezasına karşı başvuru yolu gösterilmediğinden Kabahatler Kanunu’nun 27/1. maddesi uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında “idari para cezası”nın iptali istemiyle açılan dava yönünden 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 2918 sayılı Yasa’nın 48/9, 47/1-a, 47/1-b ve 46/2-c maddeleri uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı” başlığı altında düzenlenen 48. maddesi, 24.5.2013 tarihli 6487 sayılı Kanun’un 19.maddesiyle yeniden düzenlenerek maddeye;

“Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2.000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır” denilmek suretiyle dokuzuncu fıkra;

“Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır ” denilmek suretiyle de onikinci fıkra eklenmiştir.

Anılan Kanun’un, “Trafik zabıtasının görev ve yetki sınırı ile genel zabıtanın trafik hizmetlerini yürütmeye ilişkin yetkisi” başlığı altında düzenlenen 6. maddesinde ise, “Trafik zabıtası ve genel zabıtanın görev ve yetki sınırı;

a) Trafik zabıtası:

Trafik zabıtası görevi sırasında karşılaştığı acil ve zorunlu hallerde genel zabıta görevi yapmakla da yetkilidir.

Mülki idare amirlerince, emniyet ve asayiş bakımından zorunlu görülen haller dışında, trafik zabıtasına genel zabıta görevi verilemez, araç, gereç ve özel teçhizatı trafik hizmetleri dışında kullanılamaz.

b) Genel Zabıta:

Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde polis; polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışında kalan yerlerde de jandarma, trafik eğitimi almış subay, astsubay ve uzman jandarmalar eliyle yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak trafiği düzenlemeye ve trafik suçlarına el koymaya görevli ve yetkilidir” denilmekte;

“Trafik işaretlerine uyma” başlığı altında düzenlenen 47. maddesinde ise, “Karayollarından faydalananlar aşağıdaki sıralamaya göre;

a) Trafiği düzenleme ve denetimle görevli trafik zabıtası veya özel kıyafetli veya işaret taşıyan diğer yetkili kişilerin uyarı ve işaretlerine,

b) Trafik ışıklarına,

c) Trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara,

d) Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere,

Uymak zorundadırlar.

(Değişik: 21/5/1997 – 4262/4 md.) Trafik zabıtası veya diğer yetkililerin dur işaretlerine, ışıklı trafik işaretlerinden kırmızı renkli olanına veya sesli işaretlere uymayan sürücüler, 3 600 000 lira, diğer trafik işaretlerine uymayan sürücüler, 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar”;

“Karayollarında trafiğin akışı” başlığı altında düzenlenen 46. maddesinde ise, “ Kara-yollarında trafik sağdan akar.

Aksine bir işaret bulunmadıkça sürücüler:

a) Araçlarını, gidiş yönüne göre yolun sağından, çok şeritli yollarda ise yol ve trafik durumuna göre hızının gerektirdiği şeritten sürmek,

b) Şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte sürülen araçların emniyetle geçişini beklemek,

c) Trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek,

d) Gidişe ayrılan en soldaki şeridi sürekli olarak işgal etmemek,

e) İki yönlü trafiğin kullanıldığı dört veya daha fazla şeritli yollarda aksine bir işaret bulunmadıkça, motosiklet, otomobil, kamyonet ve otobüs dışındaki araçları kullananlar, geçme ve dönme dışında en sağ şeridi izlemek,

Zorundadırlar.

Karayollarının belirli kesimlerinde, bu yollardan faydalanma zorunda olan hayvan sürücüleri, hayvanlarını veya hayvan sürülerini gidiş yönünde yolun en sağından ve en az genişlik işgal ederek ve imkan olduğunda taşıt yolu dışından götürmek zorundadırlar.

(Değişik 21/5/1997 – 4262/4 md.) Bu madde hükümlerine uymayan sürücüler, 3 600 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar” hükmü yer almıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesi, 2918 sayılı Yasa’nın 116. maddesi kapsamında araç tescil plakasına göre düzenlenenler dışında trafik zabıtasınca uygulanan idari para cezalarına karşı açılan davaları; bu uygulamanın idari ceza kapsamında bulunması; Yasada idari cezalarla ilgili davalarda görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi; 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile yapılan değişiklikten önceki hali ile, bu Yasada gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması, 27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “(1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır.” denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanun’un Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması başlıklı Dokuzuncu Kısım’a dahil “Bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri” başlığı altında düzenlenen 112. maddesinin ilk paragrafında; sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki hafif para cezasını veya bu kanundaki hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı ifade edilmiş; böylelikle sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin uygulamalar, trafik ve sulh ceza mahkemelerinin görevi dışında tutulmuş iken;12.7.1013 tarihli 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesiyle yapılan değişiklik ile, maddenin başlığı, “Sürücü belgelerinin geri alınmasında ve iptalinde yetki”; şeklinde, madde ise, “Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği haller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir.

Bu Kanunun 51 inci maddesinin ihlali ve 118 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı “100 ceza puanını doldurmak” eylemi nedeniyle sürücü belgelerinin geri alınmasına yine bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler yetkilidir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması veya iptaline dair verilen kesinleşmiş mahkeme kararı örnekleri, sürücülerin sicillerine işlenmek üzere mahkemelerce ilgili trafik birimlerine gönderilir.

Bu Kanuna göre görülen davalar, diğer kanunlara göre görülen davalarla birleştirilemez.

……. ” denilerek yeniden düzenlenmiştir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde ise, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilmiştir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin karar, 2918 sayılı Kanun’un 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 112. maddesi ve 5326 sayılı Kanun uyarınca incelendiğinde, 2918 sayılı Kanun’un, bu Kanun’daki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkilerinin düzenlendiği 112. maddesi uyarınca, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davaların sulh ceza mahkemelerinin görevine dahil edilmediği ve 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için ehliyetin geri alınmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı dikkate alındığında; sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davalara bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, idari para cezası yönünden oluşan olumsuz görev uyuşmazlıklarının çözümünde, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dosya içeriğinden bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiğinin anlaşılması halinde; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılarak, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararlarının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Somut olayda, adli yargı yerince idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak sürücü belgesi geri alma tutanağı da düzenlendiği ve dava konusu edildiği bu nedenle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu ileri sürülmüş ise de, dosyanın incelenmesinde idari yargı yerinde davanın sadece idari para cezasına karşı açılmış olduğu, ancak aksi takdirde dahi; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde, “diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için, ….. ehliyetin geri alınması, …….gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilerek, ilgili kanununda, bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulan, başka bir deyişle, belirtilen istisnalar içinde sayılan yaptırımlardan biri olan “ehliyetin geri alınması”na ilişkin hükmün, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik ile yukarıda belirtilen şekilde yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gözetildiğinde, oluşacak olan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümünde, sürücü belgesi geri alma tutanağının iptali istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde görüleceği açıktır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda son olarak 12.7.2013 gün ve 6495 sayılı Kanun’la değişiklik yapıldığı, bu haliyle de idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Uşak 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.4.2014 gün ve D.İş:2014/191, K:2014/191 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzt Şub 16, 2015 5:15 pm


Mesleki Konular ve Haberler • SON HSYK İDARİ YARGI KARARNAMESİ 15/01/2015

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU BİRİNCİ DAİRESİNİN 15/01/2015 TARİHLİ 25 SAYILI İDARÎ YARGI KARARNAMESİ

S.No Sic.No Adı ve Soyadı Bulunduğu Görev Atandığı Görev

1 27053 Emine AKTEPE Kırıkkale Bölge İdare Mah. Başkanı Ankara İdare Mah. Başkanlığı
2 27376 Hamiyet ÇAKIR İstanbul Vergi Mah. Üyesi İstanbul Bölge İdare Mah. Üyeliği
3 32674 İsa YEĞENOĞLU Antalya Bölge İdare Mah. Üyesi Antalya İdare Mah. Başkanlığı
4 32679 Yaşar ERDEM Tekirdağ Vergi Mah. Üyesi Edirne Vergi Mah. Başkanlığı
5 32728 Ergün ÖZCAN Ankara Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara İdare Mah. Başkanlığı
6 32734 Çağlar IŞIK Edirne Vergi Mah. Başkanı Edirne Bölge İdare Mah. Başkanlığı
7 32778 Mehmet ÇABUK İzmir Bölge İdare Mah. Üyesi İzmir İdare Mah. Başkanlığı
8 33584 Merih ÖZGÜVEN Sakarya Bölge İdare Mah. Üyesi Sakarya Bölge İdare Mah. Başkanlığı
9 33592 Nermin ZEĞEREK PÖGE Ankara Vergi Mah.Üyesi Ankara Bölge İdare Mah. Üyeliği
10 33600 Hasan ÇEĞİNDİR Danıştay Tetkik Hâkimi Danıştay Savcılığı
11 33774 Gül Filiz ERCAN ASLANTAŞ Ankara Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara İdare Mah. Başkanlığı
12 34658 Ahmet Cüneyt YILMAZ İstanbul İdare Mah. Başkanı İstanbul Bölge İdare Mah. Başkanlığı
13 36474 Ali Fuat UÇAR Mersin Vergi Mah. Üyesi Mersin Vergi Mah. Başkanlığı
14 37741 Metin ÇAĞLAR Danıştay Tetkik Hâkimi Zonguldak Bölge İdare Mah. Üyeliği
15 37744 Ali BİLEN Danıştay Savcısı Eskişehir Vergi Mah. Üyeliği
16 37749 Cemil Hulusi PARLAK Zonguldak Bölge İdare Mah. Üyesi Zonguldak İdare Mah. Başkanlığı
17 37769 Güneş KURTOĞLU KARACIK Danıştay Savcısı Mersin Vergi Mah. Üyeliği
18 37777 Süleyman AYHAN Adana Bölge İdare Mah. Üyesi Erzurum Bölge İdare Mah. Üyeliği
19 37779 Kenan BALAN Kayseri İdare Mah. Başkanı Kayseri Bölge İdare Mah. Başkanlığı
20 37800 Yüksel NAVDAR Eskişehir Vergi Mah. Başkanı Gaziantep Bölge İdare Mah. Başkanlığı
21 37802 Abdullah AYGÜN Aydın Vergi Mah. Başkanı Aydın Bölge İdare Mah. Başkanlığı
22 37810 Yılmaz ACER Kırıkkale İdare Mah. Başkanı Kırıkkale Bölge İdare Mah. Başkanlığı
23 37814 Tanju KIZILKUŞ Kırıkkale Vergi Mah. Üyesi Kırıkkale İdare Mah. Başkanlığı
24 37823 Muhammet Ali ÖZTÜRKLER İstanbul Bölge İdare Mah. Üyesi İstanbul İdare Mah. Başkanlığı
25 37835 Sevil KARAKAYA Ankara Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara İdare Mah. Başkanlığı
26 37845 Şenay TÜFENKCİ Aydın Bölge İdare Mah. Üyesi Aydın Vergi Mah. Başkanlığı
27 37849 Bülent Savaş GÜLER Gaziantep Vergi Mah. Üyesi Kayseri Bölge İdare Mah. Üyeliği
28 37854 Recai KESKİNKILIÇ İstanbul Bölge İdare Mah. Üyesi İstanbul İdare Mah. Başkanlığı
29 37863 Celal AKPINAR Ankara Vergi Mah. Üyesi Ankara Bölge İdare Mah. Üyeliği
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU BİRİNCİ DAİRESİNİN
15/01/2015 TARİHLİ 25 SAYILI İDARÎ YARGI KARARNAMESİ30 37871 Bekir Ufuk KADIGİL Bursa İdare Mah. Üyesi Bursa İdare Mah. Başkanlığı
31 37874 Aydemir SAYDAN Danıştay Tetkik Hâkimi Adana Bölge İdare Mah. Üyeliği
32 37880 İbrahim KARACIK Danıştay Tetkik Hâkimi Mersin Vergi Mah. Üyeliği
33 37894 Nuriye UYKUN Kayseri Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara Bölge İdare Mah. Üyeliği
34 37900 Özlem ŞİMŞEK Danıştay Savcısı Ankara Bölge İdare Mah. Üyeliği
35 37917 Erkan ATILI Antalya İdare Mah. Başkanı Antalya Bölge İdare Mah. Üyeliği
36 37928 Kemal KUKU Konya İdare Mah. Başkanı Konya Bölge İdare Mah. Başkanlığı
37 37967 Mehmet TOPRAK Konya İdare Mah. Başkanı İstanbul Bölge İdare Mah. Üyeliği
38 37991 Emine DİNÇ Mersin Vergi Mah. Başkanı Adana Bölge İdare Mah. Üyeliği
39 38031 Osman DİNLER Konya Bölge İdare Mah. Üyesi Konya İdare Mah. Başkanlığı
40 38050 Serdal ARSLAN Bursa Vergi Mah. Üyesi Bursa Bölge İdare Mah. Üyeliği
41 38345 Bülent KÜFÜDÜR Ankara Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara İdare Mah. Başkanlığı
42 38442 Ayhan GÖKER İstanbul İdare Mah. Üyesi İstanbul Bölge İdare Mah. Üyeliği
43 38443 Işıl YILMAZ İstanbul Bölge İdare Mah. Üyesi İstanbul İdare Mah. Başkanlığı
44 38450 Gönül SAYIN Ankara Bölge İdare Mah. Üyesi Ankara Vergi Mah. Başkanlığı
45 38454 Celal Cahit AYGÜL İzmir İdare Mah. Üyesi İzmir Bölge İdare Mah. Üyeliği
46 38466 Sakine KARAGÖZ Eskişehir Bölge İdare Mah. Üyesi Eskişehir Vergi Mah. Başkanlığı
47 41498 Cumhur ÖZTÜRK Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
48 41511 Abdullah ÇELİK Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
49 42939 İbrahim Ethem KALKAN Kayseri İdare Mah. Üyesi Kayseri İdare Mah. Başkanlığı
50 42971 Zeynep KARAKOÇ Danıştay Tetkik Hâkimi Ankara İdare Mah. Üyeliği
51 42976 Mehmet KARAKUŞ Tokat İdare Mah. Başkanı Sivas Bölge İdare Mah. Üyeliği
52 42978 Dinçer YILMAZ Aksaray İdare Mah. Başkanı Konya İdare Mah. Başkanlığı
53 43023 Faruk SAĞLAM Kayseri Bölge İdare Mah. Üyesi Kayseri İdare Mah. Başkanlığı
54 55339 Mehmet Şenol BENLİ Tekirdağ İdare Mah. Üyesi Samsun Vergi Mah. Üyeliği
55 68093 Sinan ZENGİN Tekirdağ İdare Mah. Başkanı İstanbul İdare Mah. Üyeliği
56 94880 Tahsin TOSUN Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
57 94888 Berna Ercan DOĞAN Ordu İdare Mah. Başkanı Antalya Vergi Mah. Üyeliği
58 94890 Faruk ASLAN Adana Vergi Mah. Üyesi Ankara Vergi Mah. Üyeliği
59 94893 Mahmut Nedim EPİK Zonguldak İdare Mah. Başkanı Adana İdare Mah. Üyeliği
60 94904 Nidai DEMİRTAŞ Diyarbakır İdare Mah. Başkanı Balıkesir Vergi Mah. Üyeliği61 97673 Mustafa BAL Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
62 97681 Murat DURMAZ Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
63 97698 Mehmet OFLAZ Kayseri Vergi Mah. Üyesi Kocaeli Vergi Mah. Üyeliği
64 97745 Seyfettin KARA Antalya İdare Mah. Üyesi Tekirdağ İdare Mah. Başkanlığı
65 101107 Ersin KIZILAY Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
66 101113 Mehmet GÖKÇE Aydın İdare Mah. Üyesi Diyarbakır İdare Mah. Başkanlığı
67 101114 Sıddık GÜLLÜK Ankara İdare Mah. Üyesi Ordu Vergi Mah. Üyeliği
68 101135 Tuğba SÜRÜCÜ Danıştay Tetkik Hakimi Ankara İdare Mah. Üyeliği
69 101558 Harun AYDIN İstanbul İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
70 101592 İbrahim ŞAHİN Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
71 101678 Fikri BEDİR Danıştay Tetkik Hâkimi Ankara İdare Mah. Üyeliği
72 101712 Vedat YILDIRIM Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
73 101756 Bedri ÖZATA Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
74 101792 Muhiddin KARATAŞ Ankara İdare Mah. Üyesi Van Vergi Mah. Üyeliği
75 101804 Fatih CENİK Gaziantep İdare Mah. Üyesi Kahramanmaraş Vergi Mah. Üyeliği
76 101807 Fatih YILDIRIM Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
77 101814 Sabit Abdullah İŞLER Danıştay Tetkik Hâkimi İstanbul İdare Mah. Üyeliği
78 101831 Mustafa ÖZDEMİR Gaziantep İdare Mah. Üyesi Zonguldak İdare Mah. Üyeliği
79 101847 Rafet TÜRKSOY Mardin İdare Mah. Üyesi Tokat İdare Mah. Başkanlığı
80 102687 Orhan KARABACAK Rize İdare Mah. Üyesi Muğla Vergi Mah. Üyeliği
81 103145 Osman ERKAN Manisa İdare Mah. Üyesi Aksaray İdare Mah. Başkanlığı
82 103787 Fatih ALPHAN Hatay Vergi Mah. Üyesi Kahramanmaraş Vergi Mah. Başkanlığı
83 104622 Oğuzhan DEMİR Ordu Bölge İdare Mah. Üyesi Ordu İdare Mah. Başkanlığı
84 107150 İsa EREN Gaziantep Vergi Mah. Üyesi Kahramanmaraş Vergi Mah. Üyeliği
85 107172 Sevda BAĞCI KARATAŞ Danıştay Tetkik Hâkimi Van İdare Mah. Üyeliği
86 118557 Burak GENÇOĞLU Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
87 118560 Fatih BELGE Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
88 118561 Özlem ÖZDEMİR Gaziantep Vergi Mah. Üyesi Zonguldak Vergi Mah. Üyeliği
89 120499 Osman AVŞAR Samsun Vergi Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
90 121818 Orhan POLAT Ankara İdare Mah. Üyesi İstanbul İdare Mah. Üyeliği
91 138945 Nizami SEVİNDİ Danıştay Tetkik Hâkimi Trabzon İdare Mah. Üyeliği92 138960 Cabir DALCAN Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
93 152913 Hüseyin ÖZDEMİR İzmir İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
94 152928 Esra Nur AYSOY Danıştay Tetkik Hâkimi Sakarya Vergi Mah. Üyeliği
95 152937 Merve ÖZDEMİR SEVİNDİ Danıştay Tetkik Hâkimi Trabzon Vergi Mah. Üyeliği
96 152946 Fatma BULDAĞ Ankara İdare Mah. Üyesi Diyarbakır Vergi Mah. Üyeliği
97 152949 Uğur ŞANLI Ankara İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği
98 165634 Ayşe AKDENİZ İLASLAN Diyarbakır İdare Mah. Üyesi Ankara İdare Mah. Üyeliği
99 165789 Funda ŞAHİN Mersin Vergi Mah. Üyesi Rize İdare Mah. Üyeliği
100 167873 Seyfi TOZAR İzmir İdare Mah. Üyesi Şanlıurfa İdare Mah. Üyeliği
101 167877 Özgür BOZKURT Danıştay Tetkik Hâkimi Gaziantep İdare Mah. Üyeliği
102 167881 Burcu UÇAR ÖZTÜRK Van İdare Mah. Üyesi Isparta İdare Mah. Üyeliği
103 167917 Eyyüp DEMİR Danıştay Tetkik Hâkimi Erzurum Vergi Mah. Üyeliği
104 167974 Pelin ERYAT İstanbul İdare Mah. Üyesi Danıştay Tetkik Hâkimliği

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 15 Oca 2015, 23:46


Anayasa Mahkemesi Kararları • İDARİ PARA CEZASININ PEŞİN ÖDENMESİ VE İTİRAZ, İPTAL İSTEMİ

Anayasa Mahkemesi Kararı

Resmi Gazete Tarihi : 09.05.2014

Resmi Gazete Sayısı : 28995

Esas Sayısı : 2013/40

Karar Sayısı: 2013/139

Karar Günü: 28.11.2013

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Edirne İş Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 31.5.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 17.4.2008 günlü, 5754 sayılı Kanun’un 60. Maddesiyle değiştirilen 102. Maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin, Anayasa’nın 2. ve 36. Maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.

I-OLAY

Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idarî para cezasını peşin ödeyen davacının bu cezaya karşı açtığı davanın reddedilmesi üzerine, idarece para cezasının peşin ödeme nedeniyle tahsil edilmemiş dörtte birlik kısmı için düzenlenen ödeme emrinin İptali istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, İptali için başvurmuştur.

II-İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

"Davacı şirket yetkilisi mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı idarenin davacı firma hakkında düzenlemiş olduğu 08/02/2012 tarihli idari para cezası işlemi ile 12.928,00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verdiğini, anılan para cezası işlemi nedeniyle haksız çıkmaları halinde %25 indirim haklarının zayi olmaması amacıyla 15 günlük yasal süresi içinde %25 indirimli olarak para cezasını kurama ödediklerini ve bu işleme karşı kuruma itirazda bulunduklarını, itirazın reddedilmesi nedeniyle Edirne 2. Sulh Ceza Mahkemesine başvurduklarını, ancak davanın reddedildiğini, davanın reddinden sonra davalı idarenin para cezası işlemine karşı dava açılması nedeniyle %25 indirim hakkından yararlanamayacakları gerekçesi ile dava konusu edilen ödeme emri ile davacı firmadan 3.941,77 TL nin gecikme faizi ile birlikte ödenmesi için takip başlattığını belirtmiştir.

Davacı, davalı idarenin 5510 sayılı Yasanın 140. Maddesinin 4. fıkrasına göre söz konusu paranın tahsilini talep ettiğini, söz konusu değişik (09/05/2007 tarih ve 5655 sayılı Kanunun 2.md ile) dördüncü fıkranın, "Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci Madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.." kısmının ödeme yapıldığı halde, yargı yoluna başvurulması durumunda indirim hakkını ortadan kaldıran düzenlemenin, kişinin Anayasal güvence altına alınmış "Hak arama hakkı ve hürriyetini" kısıtladığından başta Anayasa olmak üzere Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin "Hak arama hakkını" güvence altına alan hükümlerine de aykırı olduğunu ifade ederek Anayasa ‘ya aykırı olduğunun tespiti amacıyla Anayasa Mahkemesi ‘ne gönderilmesine ve ön mesele yapılarak Anayasa ‘ya aykırılık iddiasının giderilmesinden sonra esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir. Davalı kurum vekili Anayasaya aykırılık iddiasının giderilmesi yoluna başvurulmadan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı tarafından işbu davada 5510 sayılı Yasanın 140. Maddesinin değişik 4. fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de 5510 sayılı Yasanın 140. Maddesinin bulunmadığı, söz konusu düzenlemenin 506 sayılı Mülga Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. Maddesinin 4. fıkrası olduğu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106/1 (Değişik Madde: 17/04/2008-5754 S.K./64. mad) ile yürürlükten kaldırıldığı, olayda davacıya 5510 sayılı Yasanın 102. Maddesinin uygulandığı, söz konusu düzenlemenin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. Maddesinin (1) bendinin 5. fıkrası olan " İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu Maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir." hükmü olduğu tespit edilmiştir.

Anayasa ‘nın 2. Maddesinde yer alan "sosyal hukuk devleti", insan haklarına dayanan, kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, millî gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten, eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olan devlettir.

Anayasa’nın 5. Maddesinde, kişilerin hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmaktadır.

"2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. Maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmüne yer verilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir. Maddenin tanımından bu hakkın yalnızca yargılama aşamasının adilliğinin değil, mahkemeye erişimini de kapsadığı açıktır. Kişilerin adalete erişiminin kolaylıkla sağlanması ve herhangi bir sınırlama ile karşılaşılmaması adil yargılanma hakkının gereğidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de "herkes iddialarını mahkeme önüne taşıma hakkını" adil yargılama ilkesinin bir unsuru olarak kabul etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘nin içtihatlarında belirtildiği üzere, adil yargılanma kapsamında yer alan en geniş kavramlardan biri olan mahkemeye erişim hakkının, herkesin medeni hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi amacıyla mahkemeye erişim hakkını ve davasının adil bir yargılama ile esastan karara bağlanmasını talep etme hakkını teminat altına aldığını belirtmektedir. (Golder İngiltere, 21 Şubat 1975- 36, Seri A no. 18; ve Lichtenstein Prensi Hans-Adam II v. Almanya [GCJ, no.42527/98, – 43,). Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemeye erişim hakkının mutlak olmayıp, adaletin iyi ve hızlı yönetilmesini sağlamak amacıyla ulusal otoriteler tarafından uygulamaya konulan usuli kural ve düzenlemelere tabi tutulabileceğini belirtmiştir. Ancak uygulanan sınırlamalar bireye tanınan erişim hakkının özüne etkili olacak şekilde kısıtlama ya da daraltma getirmemelidir. Meşru bir amaç taşımayan ve kullanılan yöntem ve ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantısallık olmayan bu tür bir sınırlamanın Sözleşmenin 6. Maddesi 1. paragrafı ile uyum içinde olacağının söylenemeyeceğini kabul etmiştir. (Ashingdane v. İngiltere, 28 Mayıs 1985, – 57, Seri A no.93).

Mahkemeye başvurmak için kabul edilebilir harç dışında, ayrıca davacının ilk derece mahkemesine başvurduğunda davayı kaybetmesi halinde ilaveten verilen idari para cezasının 1/4 ‘ünüde ödemeye zorlanması mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmasıdır.

Mevzuatımızda idari para cezalarını düzenleyen 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ‘nun 17. Maddesinin 6. fıkrasında "Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir, idarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." şeklinde düzenleme yapılarak peşin ödeme halinde yapılan 3/4 oranındaki ödemeyi müteakip, mahkemeye başvurulması halinde kalan 1/4 miktarın tahsil edilmesi halini, mahkemeye erişimi kısıtlayacağı için düzenlememiştir. Benzer mahiyetteki idari para cezalarında farklı düzenlemeler hukuk devletinin öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesine de aykırılık oluşturacaktır. Yasal sistemin hem bireysel hem de toplumsal açıdan adil sonuçlar doğurması gerekir. Devletin sadece hak arama ve hukuki yollara başvurulmasını düzenlemesi ve bunları açık tutması yeterli değildir; aynı zamanda bu yolların etkinliğini sağlamak mükellefiyeti vardır. İdari para cezalarını ödeyen kişileri mahkemeye başvurmayı engelleyecek şekilde caydın miktarda 1/4 oranında ilave mali külfet yüklenmesi için meşru ve haklı bir amaç bulunmadığı gibi düzenlemenin orantılı olmadığı da değerlendirilmektedir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortası Kanunu nun 102. Maddesinin (1) bendinin 5. fıkrası olan "…Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu Maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir." kısmının Anayasa nın 2. ve 36. Maddesine aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği kanaati ile dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretinin dosya oluşturularak Anayasa Mahkemesine sunulmasına, iş bu karar aslı ile dosya suretinin Anayasa Mahkemesine tebliğinden itibaren 5 ay beklenilmesine, 5 ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre davanın görülerek çözümüne devam edilmesine, kararın taraflara tebliğine 28.03.2013 tarihinde karar verildi."

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. Maddesinin dördüncü fıkrası ile itiraz konusu cümlenin yer aldığı beşinci ve devamı fıkraları

şöyledir:

"İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idarî para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu Maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idarî para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idarî para cezaları, 89 uncu Madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.

İdarî para cezaları hakkında, bu Kanun ve 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununda hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır. "

B- İlgili Görülen Yasa Kuralı

5510 sayılı Kanun’un ilgili görülen 89. Maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden ıskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Bakanlar Kurulu, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı % l oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir."

C- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında, Anayasa’nın 2. ve 36. Maddelerine dayanılmıştır.

IV-İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ’un katılımlarıyla 2.5.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

V-ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Evren ALTAY tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Başvuru kararında, kişilerin mahkemeye erişiminin kolaylıkla sağlanması ve bu konuda herhangi bir sınırlamayla karşılaşılmamasının hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu, herkesin iddialarını mahkeme önüne taşıma hakkının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edildiği ve bu konuda hakkın özüne etkili olmayacak şekilde yapılabilecek düzenlemelerin ölçülü olması gerektiğinin belirtildiği, açılan davanın kaybedilmesi durumunda davacının dava konusu idarî para cezasının dörtte birini ödemeye zorlanmasının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayıcı nitelik taşıdığı, itiraz konusu kural benzeri bir düzenlemeye Kabahatler Kanunu’nda yer verilmediği hususu dikkate alındığında benzer nitelikteki idarî para cezaları yönünden farklı düzenlemeler getirilmesinin hukuk devletinin öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık oluşturduğu, Devlet tarafından hak arama yollarının açık tutulmasının yeterli olmadığı, bu yolların etkinliğinin de sağlanması gerektiği, mahkemeye başvurmayı caydırıcı şekilde davacılara Ek mali külfet yüklenmesinin meşru ve haklı bir amacının bulunmadığı gibi orantılı da olmadığı belirtilerek itiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 2. ve 36. Maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

5510 sayılı Kanun’un 102. Maddesinin beşinci fıkrasında, idarî para cezalarının Sosyal Güvenlik Kurumuna itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçünün tahsil edileceği ve peşin ödemenin idarî para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceği belirtildikten sonra, itiraz konusu üçüncü cümlede, Sosyal Güvenlik Kurumunca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarının, Kanun’un 89. Maddesinin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edileceği hükme bağlanmıştır. Kanun’un 89. Maddesinin ikinci fıkrası, Sosyal Güvenlik Kurumunun alacaklarının süresi içinde ödenmemesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmasını öngörmektedir.

Anayasa’nın 36. Maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmüne yer verilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir.

Mahkemeye erişim hakkı, hak arama özgürlüğünün bir gereği olmakla birlikte, hak arama özgürlüğünün varlığının kabulü için tek başına yeterli bulunmamaktadır. Kişilere yargı mercileri önünde dava açma hakkı tanıyan bir düzenlemenin, mahkemeye erişimi etkisiz kılacak ya da yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı veya caydırıcı nitelikte kurallar içermesi halinde bu düzenlemenin hak arama özgürlüğüne uygun olduğundan söz edilemez.

Kanun koyucu, idarî para cezalarının Sosyal Güvenlik Kurumuna itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçünün tahsil edilmesini öngörmüş ve peşin ödemenin idarî para cezalarına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceğini belirtmiştir. Peşin ödeme halinde para cezasının dörtte üçünün tahsil edilmesi, peşin ödemenin özendirilmek suretiyle alacağın bir an önce tahsili amacını gütmektedir.

Peşin ödeme sonrasında idarî para cezasına karşı idareye itiraz veya yargı yoluna başvurulması ve bu başvurunun reddine karar verilmesi durumunda, daha önce tahsilinden vazgeçilmiş olan dörtte birlik ceza tutarının tahsil edileceğinin öngörülmesi, bu cezalara karşı hak arama özgürlüğünü kullanan kişilere bir tür yaptırım uygulanması sonucunu doğurmaktadır. Peşin ödedikleri idarî para cezası tutarı dışında yeni bir ödeme ile yükümlü kılınmaları, kişilerin bu cezalara karşı itiraz veya dava yoluna başvurmalarını caydırıcı bir nitelik taşımaktadır. Peşin ödeme sonrası itiraz yoluna başvurulmadığı ya da dava açılmadığı takdirde idarece hiçbir zaman istenilemeyecek olan bir tutarın, bu yollara başvuran ve başvurusu reddedilen kişilerden tahsil edileceğinin öngörülmesi, hak arama özgürlüğünün ihlaline yol açan açık bir müdahaledir.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 36. Maddesine aykırıdır. İptali gerekir.

Kural, Anayasa’nın 36. Maddesine aykırı görülerek iptal edildiğinden Anayasa’nın 2. Maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Nuri NECİPOĞLU, Erdal TERCAN ile M. Emin KUZ bu görüşe katılmamışlardır.

VI- SONUÇ

31.5.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 17.4.2008 günlü, 5754 sayılı Kanun’un 60. Maddesiyle değiştirilen 102. Maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Nuri NECİPOĞLU, Erdal TERCAN ile M. Emin KUZ’un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 28.11.2013 gününde karar verildi.

Başkan Haşim KILIÇ
Başkanvekili Serruh KALELİ
Başkanvekili Alparslan ALTAN
Üye Mehmet ERTEN
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Osman Alifeyyaz PAKÎ
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ
Üye Recep KÖMÜRCÜ
Üye Burhan ÜSTÜN
Üye Engin YILDIRIM
Üye Nuri NECİPOĞLU
Üye Hicabi DURSUN
Üye Celal Mümtaz AKINCI
Üye Erdal TERCAN
Üye Muammer TOPAL
Üye Zühtü ARSLAN
Üye M. Emin KUZ

KARŞIOY GEREKÇESİ

5510 sayılı Kanunun 102. Maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasaya aykırılığı itirazı üzerine anılan hüküm Anayasanın 36. Maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Beşinci fıkrada, idarî para cezalarının, Sosyal Güvenlik Kurumuna itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce onbeş gün içinde peşin olarak ödenmesi hâlinde dörtte üçünün tahsil edileceği ve peşin ödemenin idarî para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceği; aynı fıkranın iptal edilen üçüncü cümlesinde ise, Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi hâlinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarının da tahsil edileceği belirtilmiştir. Kararda, bu hükmün hak arama özgürlüğüne uygun olmadığı gerekçesiyle iptaline hükmedilmiştir.

Anılan Maddenin dördüncü fıkrasında, idarî para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödeneceği veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebileceği ve itirazın takibi durduracağı; Kurumca itirazı reddedilenlerin ise otuz gün içinde mahkemeye başvurabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, idarî para cezasına karşı Kuruma itiraz edilmesi mümkün olduğu gibi yargı yoluna gidilmesi de mümkündür. Üstelik, itirazın takibi durduracağı belirtilerek hak arama hürriyetini güçlendiren önemli bir güvence de sağlanmıştır.

Cezanın dörtte üçünü ödedikten sonra Kuruma itiraz eden veya mahkemeye müracaat eden yükümlüden, Kurumun lehine karar verilmesi hâlinde cezanın ödenmeyen dörtte birinin de tahsil edileceğinin öngörülmesi ilgiliye yeni bir yükümlülük getirmemektedir. Kaldı ki, gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin fuzulî yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkları makul sürede bitirebilmesi gibi kamu yararının gerektirdiği durumlarda başvuruculara yeni yükümlülükler getirilmesi de mümkündür. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurulara ilişkin çeşitli kararlarında, bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemenin kamu otoritelerinin takdir yetkisi içinde olduğunu ve öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hale getirmedikçe veya aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinin söylenemeyeceğini hükme bağlamaktadır (Örn. B.No: 2013/1613,2/10/2013).

Anayasa Mahkemesi, hak arama özgürlüğünü engellediği iddiasıyla Anayasaya aykırılığı iddia edilen ve kamu alacağı ile ilgili kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkması hâlinde hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edileceğini öngören 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. Maddesinin beşinci fıkrasına ilişkin 3/2/2011 tarihli ve E.2009/83, K.2011/29 sayılı kararında da, kişilerin yargı mercileri önünde sahip oldukları anayasal hakların engellenmediği, idarî para cezalarına karşı yargı yolunun kapatılmadığı ve mahkemelerin bu işlemlerle ilgili davaları inceleyerek gerekli kararları vermekten alıkonulmadığı gerekçesiyle kuralın hak arama hürriyetini engelleyen bir yönünün bulunmadığına hükmetmiştir. İtiraz konusu kuralda da, idarî para cezalarına karşı itiraz edilmesi ve yargı yoluna başvurulması engellenmemiş, aksine itirazın takibi durdurması öngörülmüş, Kurumca itirazı reddedilenlerin mahkemeye başvurabilecekleri ve peşin ödemenin idarî para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, peşin ödemenin teşvik edilmesi, tahsilatın hızlandırılması ve dava sayısının azaltılması amacıyla getirildiği anlaşılan mezkûr kuralla, şartlı olarak tahsilinden vazgeçilen meblağın da haksız çıkma hâlinde ödeneceğinin hükme bağlanması, ilgililere getirilmiş yeni bir yükümlülük olarak değerlendin lemeyeceği gibi böyle sayılsa bile mahkemeye erişimi etkisiz kılacak veya yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı veya caydırıcı nitelikte, dolayısıyla da hak arama hürriyetine uygun olmayan bir düzenleme olarak değerlendirilemez.

Açıklanan sebeplerle, itiraz konusu kuralın Anayasanın 36. Maddesine aykırı olmadığı ve iptal talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle iptal yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

Başkanvekili Alparslan ALTAN
Üye Burhan ÜSTÜN
Üye Nuri NECİPOĞLU
Üye Erdal TERCAN
Üye M. Emin KUZ

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 14 Oca 2015, 00:43


Ceza Hukuku • 2015 YILI KABAHATLER KANUNU İDARİ PARA CEZA TABLOSU

5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU ÇERÇEVESİNDE ÇEŞİTLİ KABAHATLERE İLİŞKİN 2015 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI SIRA NO KABAHATLER KANUNU MADDE NUMARASI KABAHATİN 2014 YILINDA UYGULANAN MİKTAR 2015 YILI İÇİN UYGULANACAK MİKTAR(*) ADI İŞLENME ŞEKLİ

1-Madde 32 EMRE AYKIRI DAVRANIŞ
Genel

208 TL

2-Madde 33 DİLENCİLİK
Genel

100TL

3-Madde 34 KUMAR
Genel

208TL

4-Madde 35 SARHOŞLUK
Genel

100TL

5-Madde 36 GÜRÜLTÜ
(Gerçek Kişi)

100TL

6-Madde 36 GÜRÜLTÜ
(Ticari İşletme)

2.124-10.635TL

7-Madde 37 RAHATSIZ ETME
Genel

100TL

8-Madde 38 İŞGAL
Kaldırımları İşgal Eden veya Mal Satışı Yapan Kişilere

100TL

9-Madde 38 İŞGAL
Kaldırımlara İzni Olmaksızın İnşaat Malzemesi Yığan Kişilere

208 -1,055

10-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Kamu Hizmet Binalarında

100TL

11-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Toplu Taşıma Araçlarında

100TL

12-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilen Toplu Taşıma Araçlarında

100TL

13-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Özel Hukuk Kişilerine Ait Olan ve Herkesin Girebileceği Binaların Kapalı Alanlarında

100TL

14-Madde 40 KİMLİĞİ BİLDİRMEME
Genel

100TL

15-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Evsel Atık ve Artıkların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına Atan Kişiye

34TL

16-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinde İşlenmesi Halinde İşletmeye

1,055-10.635TL
2 / 2

17-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Hayvan Kesimine Tahsis Edilen Yerleri Dışında Kesim Yapanlara veya Kesilen Hayvan Atıklarını Sokağa veya Kamuya Ait Sair Alanlara Bırakanlara

100TL

18-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
İnşaat Atık ve Artıklarını Bunların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına Atan Kişiye

208-6.377TL

19-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
İnşaat Atık ve Artıklarını Bunların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına İnşaatı Yürüten Tüzel Kişi Adına Atılması Halinde

208-10.635TL

20-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Kullanılmaz Hale Gelen Ev Eşyasını Bunların Toplanmasına İlişkin Belirlenen Günün Dışında Sokağa veya Kamuya Ait Sair Yerlere Bırakan Kişiye

100TL

21-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Kullanılmaz Hale Gelen Motorlu Kara ve Deniz Nakil Araçlarını ya da Mütemmim Cüzlerini Sokağa veya Kamuya Ait Sair Yerlere Bırakan Kişiye

525TL

22-Madde 42 AFİŞ ASMA
Tüzel Kişi

208-6.377TL

23-Madde 42 AFİŞ ASMA
Toplatma Yükümlülüğüne Aykırı Hareket Edilmesi Halinde Kişilere

208-6.377TL

24-Madde 43 SİLAH TAŞIMA
Genel

100TL

(*) 2015 Yılı ceza miktarları, Maliye Bakanlığı’nca 15 Kasım 2014 tarihli ve 29176 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 441 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde belirlenen % 10,11 (on virgül on bir) yeniden değerleme oranına uygun olarak tespit edilmiştir.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 01 Oca 2015, 13:47