Etiket arşivi: itibaren

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları • HACİZDEN İTİBAREN 6 AY İÇİNDE PARANIN CELBİNİN İSTENMEMESİ

YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/12539
Karar Numarası: 2014/15092
Karar Tarihi: 27.05.2014

HACİZ TARİHİNDEN İTİBAREN ALTI AYLIK SÜRE İÇİNDE PARANIN DOSYAYA CELBİNİN İSTENMEDİĞİNİ BELİRTEREK HACZİN DÜŞTÜĞÜNÜN TESPİTİ İSTEMİ
İLGİLİNİN HAK ETTİĞİ PARAYI HAK ETME TARİHİNDEN ON YIL İÇİNDE ALMAK İÇİN MÜRACAAT ETMEZSE HÂZİNEYE GELİR KAYDEDİLİR

ÖZETİ: Somut olayda; borçlunun …İcra Müdürlüğü’nün 2011/100 E. sayılı takip dosyasındaki alacağı 11.10.2011 tarihli müzekkere ile haczedildiğinden İİK. ve Harçlar Kanunu gereğince alacaklı on yıl içinde haczedilen parayı talep edebilir.Bu durumda mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Mahalli mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine …6. İcra Müdürlüğünün 2010/5602 E. sayılı takip dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu vekili müvekkilinin alacaklı olduğu Selim İcra Müdürlüğü’nün 2011/100 E. sayılı takip dosyasındaki alacağına …6. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5602 E. sayılı dosyasından haciz konulduğunu, haciz tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde paranın dosyaya celbinin istenmediğini belirterek haczin düştüğünün tespitine, anılan süreden sonra paranın istenmesine ilişkin icra müdürlüğünün 14.01.2014 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş olup mahkemece şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.

İİK.’nın 362. maddesine göre; “İcra veznesine tevdi yahut dairece tahsil olunan para veya icra muamelesi sebebiyle hıfzedilmekte olan eşya tevdi veya tahsil yahut hıfız tarihinden itibaren on seneye kadar alakadarları tarafından müracaat olunmazsa talep hakkı Hazine lehine düşer.”

Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinde takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların ilgilinin hak ettiği parayı, hak etme tarihinden itibaren on yıl içinde almak için müracaat etmemesi halinde, hâzineye gelir kaydedileceği düzenlenmiştir.

Alacak ve para, menkul hükümlerine göre haczedilir ise de, bu paranın satılarak paraya çevrilmesi söz konusu olamayacağından satış isteme açısından İİK.nın 106. ve 110. maddelerinin tatbiki düşünülemez.

Somut olayda; borçlunun …İcra Müdürlüğü’nün 2011/100 E. sayılı takip dosyasındaki alacağı 11.10.2011 tarihli müzekkere ile haczedildiğinden İİK.’nın 362. maddesi ve Harçlar Kanunu’nun 36. maddesi gereğince alacaklı on yıl içinde haczedilen parayı talep edebilir.

Bu durumda mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi

Bu karar Hukuk Hukuk facebook profili tarafından gönderilmiştir.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 25 Ara 2014, 00:44


Adli tatil içinde süre işlemeyeceğinden, temyiz süresinin adli tatilin bittiği tarihten itibaren hesaplanması gerekir


YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2007/8-78   K. 2007/85   T. 10.4.2007

• ADLİ TATİLDE KARAR TEBLİĞİ ( Yedi Günlük Temyiz Süresinin Adli Tatilin Bittiği Tarihten İtibaren Hesaplanması Gerektiği )

• TEMYİZ SÜRESİ ( Adli Tatil İçinde Süre İşlemeyeceğinden Yedi Günlük Temyiz Süresinin Adli Tatilin Bittiği Tarihten İtibaren Hesaplanması Gerektiği )

• ADLİ TATİL İÇİNDE GÖRÜLEMEYEN DAVA ( Davaya İlişkin Kararın Adli Tatil İçinde Tebliğ Edilmesi Halinde Yedi Günlük Temyiz Süresinin Adli Tatilin Bittiği Tarihten İtibaren Hesaplanması Gerektiği )

• SÜRELERİN HESAPLANMASI ( Adli Tatil İçinde Süre İşlemeyeceğinden Yedi Günlük Temyiz Süresinin Adli Tatilin Bittiği Tarihten İtibaren Hesaplanması Gerektiği )

5271/m.331/1-4

ÖZET : Uyuşmazlık, adli tatil içinde görülmesi olanaklı bulunmayan bir davaya ilişkin kararın adli tatil içinde tebliğ edilmesi halinde, temyiz süresinin ne şekilde hesaplanacağına ilişkindir.

Adli tatil içinde süre işlemeyeceğinden, yedi günlük temyiz süresinin adli tatilin bittiği tarihten itibaren hesaplanması gerekir.

DAVA : Hakkı olmayanları seçmen kütüğüne yazmak suçundan sanık Veli Topsakal’ın 298 sayılı Yasanın 142, 765 sayılı TCY’nın 80. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin olarak Bala Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 29.06.2005 gün ve 9-101 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi 20.02.2007 gün ve 5788-1389 sayı ile;

`… 298 sayılı Kanunun 175. maddesi uyarınca bu kanunda yazılı suçların kovuşturmasının 3005 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiş ise de, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanununun yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle temyiz süresi yönünden karar tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı Yasa hükümlerinin geçerli olduğu ve gıyapta verilen hükmün sanık müdafiine 15.8.2005 tarihinde tebliğ edildiği ve sanık müdafiince hükmün 5271 sayılı Yasanın 331/1-4. madde ve fıkralarında belirtilen yasal süre geçtikten sonra 9.9.2005 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmakla süresinde yapılmayan temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine…` karar vermiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 27.03.2007 gün ve 205511 sayı ile;

`Gıyapta verilen hükme ait tebligatın adli tatil süresi içinde yapılmış olması halinde, temyiz süresi adli tatilin bitiminden itibaren başlar ve bu süre 7 gündür.

1412 sayılı CMUK. ve 5271 sayılı CMK’da belirtilen 3 günlük süre uzaması ancak tebligat adli tatile girmeden yapılıp işleyen sürenin adli tatile rastlaması durumunda söz konusudur.

Sanık müdafiine adli tatil içinde 15.08.2005 tarihinde tebligat yapılmış olduğundan, 09.09.2005 havale tarihli temyiz dilekçesinin yasal sürede verildiği anlaşılmaktadır.` görüşü ile itiraz ederek, Özel Daire kararının kaldırılmasını, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : İncelenen olayda;

Yerel Mahkeme sanığın yokluğunda verdiği 29.06.2005 gün ve 9-101 sayılı hükümle, sanığı seçmen kütüğüne yazılma hakkı olmayan birden çok seçmeni yazma suçundan dolayı 298 sayılı Yasanın 142, 765 sayılı TCY’nın 80. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etmiştir.

Sanık müdafiinin hükmü temyiz etmesi üzerine Özel Daire, gerekçeli kararın sanık müdafiine 15.8.2005 tarihinde tebliğ edildiği, onun da yasal süre geçtikten sonra 9.9.2005 tarihinde hükmü temyiz ettiği saptamasına yer vererek temyiz isteğinin reddini kararlaştırmış, Yargıtay C.Başsavcılığı ise, temyiz isteminin süresinde olduğundan bahisle itiraz etmiştir.

Çözümü gereken hukuki uyuşmazlık, adli tatil içinde görülmesi olanaklı bulunmayan bir davaya ilişkin kararın adli tatil içinde tebliğ edilmesi halinde, temyiz süresinin ne şekilde hesaplanacağına ilişkindir.

Hüküm tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 331. maddesinin 1. fıkrasında: ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil olunacağı, 2. fıkrasında: anılan makam ve mahkemelerin bu süre içinde, sadece soruşturmaları, tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaları ve ivedi sayılacak diğer hususları yerine getirecekleri belirtilmiş, 4. fıkrasında ise; adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı ifade edilmiştir.

Bu düzenlemelere göre, adli tatil içinde görülebilen işler yönünden 4. fıkra hükmü uygulanmayacak, bu tür dava ve işlerle ilgili süreler adli tatil içinde de işleyecektir. Sürenin uzaması kuralının uygulanabilmesi için, adli tatil içinde görülemeyen dava ve işlerle ilgili kararın tebliğinin tatilden önce gerçekleştirilmesi, işlemeye başlayan sürenin adli tatil içinde sona ermesi gerekir. Bu takdirde tatilden önce işleyen kısma bakılmaksızın, süre, adli tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacaktır. Öte yandan, adli tatilde görülemeyen davalarla ilgili kararların, adli tatile rastlayan dönemde tebliği geçerlidir. Ancak tatilde süre işlemeyeceği için, bu durumda mehil adli tatilin bitiminden itibaren başlayacaktır.

Somut olayda, yargılaması adli tatil içinde yapılamayan bir davaya ilişkin gerekçeli karar 15.08.2005 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edilmiş, sanık müdafii de 09.09.2005 havale tarihli dilekçe ile hükmü temyiz etmiştir. Adli tatil içinde süre işlemeyeceğinden, yedi günlük temyiz süresinin adli tatilin bittiği tarihten itibaren hesaplanması gerekir. Bu durumda, 9 Eylül 2006 tarihinde gerçekleştirilen temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, temyiz isteminin süre yönünden reddine dair Özel Daire kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.02.2007 gün ve 5788-1389 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 10.04.2007 günü oybirliği ile karar verildi.

 

paylaşımından dolayı Av.Mahmut Asrağ’a teşekkür ederiz