Etiket arşivi: K.2009/9

YHGK 21.1.2009 E.2008/5-798 – K.2009/9


 YHGK 21.1.2009 E.2008/5 798 – K.2009/9

– KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE İDARE ADINA TESCİL BASİT YARGILAMA USULÜ (Adli Ara Vermede Bakılacak İşler)

– ADLİ ARA VERMEDE BAKILACAK İŞLER (Munzam Süre Uygulanmaz)

– TEMYİZ SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA KATILMA YOLU İLE TEMYİZ KATILMA YOLU İLE TEMYİZ

HUMK.176,177 – 2942 Sa.Ka.10,37

Basit yargılama usulüne tabi davada, davalı vekili tarafından adli ara vermede de işlemekte olan 15 günlük temyiz süresi geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı ve  ona tabidir. Asıl taraf hükmü temyiz süresi geçtikten sonra temyiz etmişse, karşı taraf katılma yolu ile hükmü temyiz edemez. Eş söyleyişle, asıl tarafın geçerli (mesmu) bir temyiz talebi olmadığı için, karşı tarafın ona katılması da söz konusu olamaz.

Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı ve ona tabidir. Asıl taraf hükmü temyiz süresi geçtikten sonra temyiz etmişse, karşı taraf katılma yolu ile hükmü temyiz edemez. Eş söyleyişle, asıl tarafın geçerli (mesmu) bir temyiz talebi olmadığı için, karşı tarafın ona katılması da  söz konusu olamaz.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Rize Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.1.2007 gün ve 2004/542-2007/41 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi`nin 26.6.2007 gün ve 2007/3953-8448 sayılı ilamı;
Bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Dava, 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu`nun  10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazın idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ile  davalının temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş;  Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkemenin direnmeye ilişkin kararını davalı vekili temyize getirmekte; davacı idare vekili direnme kararını, temyize cevap ve katılma yolu ile temyiz etmektedir.

İşin esasının görüşülmesine geçilmeden önce, davalı vekilinin temyiz isteminin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, bu bağlamda davacı idare vekilinin temyize cevap ve katılma yolu ile temyizi yönünden de nasıl bir karar verilmesi gerektiği, ön sorun olarak ele alınmıştır.

1- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu`nun 37. maddesinde, “Bu kanundan doğan tüm anlaşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerekenleri, taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulü ile görülür” hükmü yer almakta olup; anılan madde hükmünce basit yargılama usulüne tabi olan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davaları, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 176/11. maddesi uyarınca adli ara vermede bakılabilecek işlerdendir.

İşte bu nedenledir ki, bu davalarda süre yönünden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 177. maddesi uygulanmaz. Adli ara vermede geçen günler de süreye dahildir.

Diğer taraftan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesinin 1. fıkrası gereğince Asliye Hukuk Mahkemesince verilecek kararların temyiz süresi tebliğ tarihinden itibaren 15 gündür.

Somut olayda; 22.1.2008 gün ve E.2007/458 – K.2008/8 sayılı direnme kararının 4.8.2008 tarihinde davalı vekiline bizzat tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından direnme hükmünün temyizine dair dilekçenin 15 günlük temyiz süresi geçirildikten sonra, 25.8.2008 tarihinde ibraz ile bu tarihte temyiz defterine kaydedildiği ve aynı tarihte harç alındığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; davalı vekili tarafından adli ara vermede de işlemekte olan 15 günlük temyiz süresi geçtikten sonra 25.8.2008 tarihinde verilen temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı idare vekilinin temyize cevap ve katılma yoluyla temyiz istemine gelince;

Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı ve ona tabidir. Asıl taraf hükmü temyiz süresi geçtikten sonra temyiz etmişse, karşı taraf katılma yolu ile hükmü temyiz edemez. Eş söyleyişle, asıl tarafın geçerli (mesmu) bir temyiz talebi olmadığı için, karşı tarafın ona katılması da söz konusu olamaz.

Direnme kararı davacı idare vekiline 8.8.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı vekili bu tarihten itibaren yasal 15 günlük temyiz süresi içinde temyiz isteminde bulunmamış; daha sonra temyiz talebinde bulunan davalı vekilinin temyiz dilekçesine verdiği 11.9.2008 tarihli cevap dilekçesinde hükmün bozulmasını istemiştir. Her ne kadar temyize cevap dilekçesi, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 5.9.2008 tarihinde davacıya tebliğinden itibaren  Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433/2. maddesi uyarınca 10 günlük cevap süresi içerisinde, 11.9.2008 tarihinde ibraz edilmiş ise de; az yukarıda açıklandığı üzere, direnme kararını süresinde temyiz etmeyen davalı tarafın geçerli bir temyiz talebi olmadığından, davacının ona katılması ve bu suretle direnme kararını temyiz etmesi olanaklı değildir.

Hal böyle olunca; davalı taraf direnme kararını temyiz süresi geçtikten sonra temyiz ettiğinden, davacı idare vekilinin de karşı tarafa bağlı temyiz isteminin süresi geçtiğinden, her iki tarafın temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1) Davalı vekilinin yasal süre geçtikten sonra ibraz ettiği temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2) Davacı vekilinin, karşı tarafa bağlı temyiz isteminin REDDİNE, oybirliği ile karar verildi.

Y.H.G.K. 21.1.2009 E.2008/5-798 – K.2009/9

PicLensButton YHGK 21.1.2009 E.2008/5 798 – K.2009/9