Etiket arşivi: Kanunu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/12-19 E. , 2013/817 K. Tebligat Kanunu 21.Maddesine Göre Tebliğ Usulü

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/12-19 E. , 2013/817 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2012
NUMARASI : 2012/278-2012/331
Taraflar arasındaki “şikayet” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 25.11.2010 gün ve 2010/1253 E., 2010/1434 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25.10.2011 gün ve 2011/3926 E., 2011/20217 K. sayılı ilamı ile;
(…Borçluya örnek 7 ödeme emrinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür. Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, buna tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak;maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2.,3.,4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve Hakimin denetimini sağlayacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 200512-772/17 sayılı kararı) Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın adresinin kapalı olması nedeni ile tebligatın mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 no'lu formülün kapısına yapıştırılarak beyanda bulunanın imzadan imtina ettiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmektedir.
Görüldüğü üzere muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği tevsik edilmediğinden ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre yapılan tebligatı usulsüzdür.
Bu durumda 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, borca ve yetkiye itiraz ile ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Şikayetçi/borçlu vekili; karşı taraf/alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 17. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12975 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin adresinin “H.. Mah. A..İ. Cad. No:..Daire:.Ş.-İstanbul” olduğunu, bu durumun vekaletname ve muhtarlıktan alınan belge ile sabit olduğunu, alacaklının kasten ve kötü niyetli olarak müvekkili ile ilgisi olmayan bir adrese ödeme emrini tebliğ ettirdiğini, tebligat yapılan adresin D.-D. AŞ.'nin yasal ikametgahı olduğunu, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin icra takibinden 18.10.2010 tarihinde tapuda işlem yaptırmak isterken haberdar olduğunu belirterek, Ankara İcra Müdürlüğü'nün yetkisizliğine, ödeme emrinin iptaline, takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekili; şikayetçinin, müvekkili aleyhine başlattığı İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2009/32784 E sayılı dosyasında, ..ada ..parselin satışına ilişkin resmi senette, 28.03.2007 tarihli satış senedinde ve bir çok belgede adresini “T..B.Ş. Sok. No:.A.D. İş Merkezi, Ş.. İstanbul” olarak bildirdiğini, borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulüne uygun olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, şikayetin reddine dair verilen karar, şikayetçi vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkemece, borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin işlemin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre usulüne uygun yapıldığı gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, şikayetçi/borçlu vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; borçluya yapılan ödeme emrinin tebliğine dair işlemin Tebligat Kanunu 21. maddesi ve mülga Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesine göre usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, Kanun ve Yönetmelikte (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nde) emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan Kanun ve Yönetmeliğin (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nün) bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.
Buna göre; tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce Kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. Dolayısıyla, Kanun ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiği Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi ile tebligat tarihinde yürürlükte olan mülga Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddesinde düzenlenmiştir. Mülga Tüzüğün 28.maddesi gereğince, tebliğ memurunca muhatabın neden adreste bulunmadığı, kısa ya da uzun süreli veya geçici olarak mı adresten ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği hususları araştırılarak, araştırma sonucu tebliğ evrakına yazılıp ilgilisine imzalatılmalıdır. Ancak bu şekilde yapılan tebligat işleminin usulüne uygun olup olmadığı, Hâkim tarafından denetlenebilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; borçluya gönderilen ödeme emri TK 21. maddeye göre yapılmış; ancak tebligat evrakında muhatabın neden adreste bulunmadığı, adresten kısa süreli mi yoksa uzun süreli mi ayrıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçluya yapılan ödeme emrinin tebliği işleminin usulüne uygun olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S O N U Ç : Şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Yasanın 29. maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla aynı yasanın 366. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sulh halinde Avukatlık Sözleşmesi yoksa Avukatlık Ücreti Avukatlık Kanunu 164/4.maddeye göre belirlenmeli

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/17437 esas ve 2015/5496 karar sayılı kararı

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, avukat olduğunu, davalıyı bir icra dosyasında alacaklı vekili olarak ve buna bağlı tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiğini ancak müvekkili olan davalının karşı taraf ile anlaşarak sulh olduğunu, 25/08/2010 tarihli azilname ile kendisini haksız olarak vekaletten azlettiğini ileri sürerek ödenmeyen vekalet ücreti alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’sinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 5418,70 TL nin 07/09/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı yanca temyiz olunmuştur.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına gore davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Dava, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davacının davalıyı G… 3.İcra Müdürlüğü’nün 2009/15560 Esas sayılı takip dosyasında alacaklı vekili ve İ… 38. Asliye Ticaret Mahekemsi 2012/94 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili olarak temsil ettiği, davalının karşı yanla anlaşarak sulh olduğu ve Davalı S…’in davacı avukatı 25/08/2010 tarihinde azlettiği, taraflar arasında yazılı vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup bu hususlar taraflar arasında da çekişmesizdir.

Avukatlık Kanununun 164/4 maddesinde “…Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir…” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığına göre davacı avukat anılan yasal düzenleme gereğince dava ve takip dosyasında harcı yatırılmış değerlerin %10-20’si oranında akdi vekalet ücreti de isteyebilir. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek yanlış değerlendirme ile yalnızca karşı yan vekalet ücretini kabul ederek yazılı şekilde hüküm tesis etmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm itirazlarının reddine 2,bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 277,65 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, 92,50 TL peşin harcın davacıya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif kaydın silinmesi talepleri Tüketici Kanunu kapsamındadır

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/41079 esas sayılı ve 2014/37438 karar sayılı  26.11.2014 tarihli kararı

Yargıtay, Bankalara kart ve kredi borcu olan tüketicilerin hukuki durumu hakkında verdiği kararında;

Negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydın silinmesine ilişkin talepler Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmektedir. dedi
Taraflar arasındaki TSSHH kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalının Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı müracaat sonucu (müvekkili banka hasım olarak gösterilmemesine ve müvekkili banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydının bulunmadığı bildirilmiş olmasına rağmen), Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25 Eylül 2010 tarih ve 2010/1333 sayılı kararı ile “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” şeklinde şikayet edilen olarak gösterilen tüm tarafları kapsayacak şekilde karar verilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderildiğini,karara konu hususun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun uygulanmasından kaynaklanmadığını ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görev alanına girmediğini, davalının müvekkili nezdinde negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydı bulunmadığı bildirilmesine rağmen “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” denilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderilmesinin de usulsüz olduğunu belirterek Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin ilgili kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, Bingöl Tüketici Hakem Heyetinin 25.10.2010 tarih ve 2010/1033 sayılı kararının iptaline karar verilmiş,karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuştur.

Davalı, 4,00 TL.lik kredi kartı borcunun gözükmesi nedeniyle kendisine kredi kartı verilmediğini belirterek banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydının silinmesi istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat ettiğini, tüketici hakem heyetinin davalının talebini kabul ettiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Mahkemece; davanın Davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiş ise de;somut uyuşmazlıkta davalının kredi kartı borcu nedeniyle tüketici hakem heyetine başvuru tarihinde davacı banka nezdinde kredi riskine ilişkin değerlendirme raporu tutulmakta olup, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece, tarafların delilleri toplanmalı sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Bingöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.07.2013 tarih ve 2013/ 38 esas 2013/ 456 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Anayasa Mahkemesi Kararları • AİLENİN KORUNMASI KANUNU 13. MADDE İLE İLGİLİ İPTAL İSTEMİ

Anayasa Mahkemesi Kararı

Resmi Gazete Tarihi : 27.03.2014

Resmi Gazete Sayısı : 28954

Esas Sayısı : 2013/119

Karar Sayısı: 2013/141

Karar Günü: 28.11.2013

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Çaldıran Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 8.3.2012 günlü, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 13. Maddesinin Anayasa’nın 2. Maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.

I-OLAY

Kanun’un 13. Maddesi uyarınca tedbir kararına aykırı davranılması üzerine "zorlama hapsine’ karar verilmesi için açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II-İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

"Çaldıran İlçe Emniyet Müdürlüğü ‘nün 14/08/2013 tarihli tedbir kararı ile 6284 sayılı Kanun’un 5. Maddesi uyarınca … ‘nin altı ay süreyle şiddet mağduru eşi … ‘ye yönelik şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, şiddet mağdurunun bulunduğu konuta, okula ve işyerine yaklaşmamasına, şiddet mağdurunu her türlü iletişim ve telekomünikasyon aracı ile rahatsız etmemesine karar verilmiştir. Söz konusu karar Mahkememizin 22/08/2013 tarih, 2013/25 D.İş esas, 2013/26 D. İş sayılı kararı ile onanmıştır.

Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığının 06/09/2013 tarih ve 2013/559 soruşturma sayılı yazısıyla; şüpheli… ‘nin 05/09/2013 tarihinde mağdur eşi …i’ye yönelik olarak kasten yaralama ve hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla yapılan soruşturma kapsamında kamu davası açıldığı belirtilerek şüphelinin Mahkememizin 22/08/2013 tarih 2013/25 D.İş esas, 2013/26 D.İş sayılı kararı ile onanan tedbir kararının ihlali niteliğindeki soruşturmaya konu eylemi nedeniyle ayrıca 6284 sayılı Yasa’nın 13. Maddesi uyarınca’ tecziyesi talep edilmiştir.

Somut olayda uygulanması gereken 6284 sayılı Yasa’nın 13. Maddesi şöyledir:

"(1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.

(2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.

(3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir. "

Söz konusu kuralda, hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayanın bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi halinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulacağı öngörülmüş olup somut olayda 14/08/2013 tarihinde hakkında tedbir karan verilip tebliğ edilen kocanın bu karardan sonra 05/09/2013 tarihinde tedbir hükümlerinin ihlali sonucunu doğuracak şekilde şiddet mağduru eşine karşı hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğu iddiası ile Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı nın 06/09/2013 tarih ve 2013/141 esas sayılı iddianamesi ile kamu davası açılmıştır.

Anayasa ‘nın 2. Maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti ‘nin toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.

Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa ‘ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.

6284 sayılı Yasa ‘nın 13. Maddesinin birinci fıkrasında şiddet uygulayanın özgürlüğü bağlayıcı ceza ile cezalandırılmasını gerektiren eylem, tedbir kararının gereklerine aykırı hareket etme eylemidir. Yukarıda belirtildiği gibi hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişi aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanmaz ve cezalandırılmaz. Ancak söz konusu kural uyarınca, tedbir kararının gereklerine aykırı harekette bulunan kimse zorlama hapsi cezası ile cezalandırılmasının yanı sıra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya ilgili diğer özel ceza kanunlarına göre tecziye edilebilecektir. Böyle bir olasılığın varlığı 6284 sayılı Yasa ‘nın 13. Maddesinde öngörülen zorlama hapsi cezasını, Anayasa ‘nın hukuk devleti ilkesinin düzenlendiği 2. Maddesine aykırı hale getirmektedir. Bu nedenle, 6284 sayılı Yasa’nın 13. Maddesinin Anayasa’nın 2. Maddesine aykırıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 28/02/2008 gün, 2006/71 esas, 2008/69 sayılı karan da benzer mahiyettedir.

Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. Maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidirler. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararım verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır.

İzah edilen nedenle; somut olayda uygulanması gereken 6284 sayılı Yasa ‘nın 13. Maddesinin Anayasa ‘nın 2. Maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.

KARAR:

1-Somut olayda uygulanması gereken 6284 sayılı Yasa’mn 13. Maddesinin Anayasa’nın 2. Maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından Anayasa Mahkemesi ‘nin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına,

2- Dosyanın onaylı bir örneğinin kararla birlikte Anayasa ‘ya aykırılık sorunu konusunda karar verilmek üzere Anayasa Mahkemesi ‘ne gönderilmesine karar verildi."

III-YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

Kanun’un itiraz konusu kural olan 13. Maddesi şöyledir;

"Tedbir kararlarına aykırılık

MADDE 13- (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.

(2)Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.

(3)Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir."

B- Dayanılan Anayasa Kuralı

Başvuru kararında, Anayasa’nın 2. Maddesine dayanılmıştır.

IV-İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ’un katılımlarıyla 31.10.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.

Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. Maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.

Başvuru kararında, Kanun’un 13. Maddesinin tamamının iptali istenmektedir. Bakılmakta olan dava, tedbir kararına aykırı davranılması üzerine zorlama hapsine karar verilmesine ilişkindir. Kanun’un 13. Maddesinin (2) numaralı fıkrası zorlama hapsi kararı verildikten sonra tedbir kararına aykırı eylemin tekrar etmesi durumunda verilecek zorlama hapsi kararlarını, (3) numaralı fıkrası da zorlama hapsine ilişkin kararların, Cumhuriyet

başsavcılığınca yerine getirileceğini ve bu kararların Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirileceğini düzenlemektedir. Dolayısıyla, Kanun’un 13. Maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları zorlama hapsi kararı verilmesinden sonraki aşamalara ilişkin olup davada uygulanacak kural niteliğinde değildir.

Bu nedenlerle, 8.3.2012 günlü, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 13. Maddesinin;

A- (2) ve (3) numaralı fıkralarının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,

B- (1) numaralı fıkrasının ESASININ İNCELENMESİNE,

OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri. Raportör Fatma BABAYİĞİT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

Başvuru kararında, hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişinin aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanıp cezalandırılmayacağı, ancak itiraz konusu kural uyarınca, tedbir kararının gereklerine aykırı davranan kimsenin zorlama hapsi ile cezalandırılmasının yanı sıra 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya ilgili diğer özel ceza kanunlarına göre de cezalandırılacağı, bu durumun hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2. Maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İtiraz konusu kuralda, tedbir kararına aykırı davranılması durumunda uygulanacak yaptırım düzenlenmektedir. Buna göre, 6284 sayılı Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen kimse, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulacaktır.

Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.

Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ceza hukukunun temel ilkeleri ile Anayasa’nın konuya ilişkin kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir. Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahiptir.

İtiraz konusu kuralda yer alan zorlama hapsi, bir suç karşılığı uygulanan ceza değildir. Zorlama hapsi, hukuki niteliği itibariyle tedbir kararına uyma yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlayan ve bu yükümlülüğün ihlali hâlinde öngörülen bir disiplin hapsidir.

Bu nedenle zorlama hapsi, bir hapis cezası olmayıp, şiddet uygulayanı tedbirlere uymaya zorlayarak neticesi ağır suçların işlenmesinden önce suçun önlenmesini amaçlayan bir yaptırım olduğundan ceza kavramı dışında değerlendirilmesi gerekir. İtiraz konusu kuralda, zorlama hapsi yaptırımına bağlanan eylem, tedbir kararına uymama eylemi olup tedbir kararına aykırı davranan kişi kamu otoritesi tarafından verilen bir karara aykırı davrandığı için zorlama hapsi yaptırımı ile karşılaşmaktadır. Kişinin tedbir kararma aykırı davranışı, aynı zamanda bir suç oluşturuyor ise bu durum, hukuk düzeninin koruduğu farklı hukuksal menfaatlerin ihlali sonucunu doğuracağından mükerrer cezalandırmadan söz edilemez.

Tedbir kararlarının gereklerine uymaya zorlayarak şiddet mağdurunu etkin biçimde korumaya ve Kanun’un amacını gerçekleştirmeye yönelik itiraz konusu kural, kanun koyucunun takdir alanı içerisindedir ve itiraz konusu kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. Maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Serruh KALELİ, Mehmet ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe

katılmamıştır

VI- SONUÇ

8.3.2012 günlü, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 13. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serruh KALELİ, Mehmet ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ’m karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 28.11.2013 gününde karar verildi.

Başkan Haşim KILIÇ
Başkanvekili Serruh KALELİ
Başkanvekili Alparslan ALTAN
Üye Mehmet ERTEN
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ
Üye Recep KÖMÜRCÜ
Üye Burhan ÜSTÜN
Üye Engin YILDIRIM
Üye NuriNECİPOĞLU
Üye Hicabi DURSUN
Üye Celal Mümtaz AKINCI
Üye Erdal TERCAN
Üye Muammer TOPAL
Üye Zühtü ARSLAN
Üye M. Emin KUZ

KARŞIOY

İptali istenen 6284 sayılı Yasa’nın 13. Maddesi uyarınca hakim tarafından verilen önleyici tedbir kararı gerekleri ile yükümlü kişinin karar gereklerine aykırı hareket etmesi halinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve ağırlığına göre "ZORLAMA HAPSİ" ne tabii tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Mahkememiz kararında, zorlama hapsinin bir suç karşılığı uygulanan ceza olmadığını, neticesi ağır suçun önlenmesine yönelik bir disiplin yaptırımı olduğunu, tedbire aykırı davranış aynı zamanda bir suç oluşturuyor ise farklı hukuksal menfaatlerin ihlali haline verilen ceza için mükerrer bir cezalandırmadan bahsedilemeyeceği ayrı ayrı cezalandırılmanın kanunun amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğu ve kanun koyucunun takdir alanı içinde kaldığı ve kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönünün bulunmadığını söylemektedir.

Bu gerekçeden bakıldığında, Türk Ceza Kanunu kapsamında bir suç da oluşturan tedbire aykırı davranış, Türk Ceza Kanunu’nca verilecek ceza yanında ayrıca zorlama hapsine de tabii tutulacaktır.

Örneğin, konuttan uzaklaştırılma yaptırımı alan şahıs konutuna gelip ev eşyasına zarar verdiği ya da eşine karşı tehdit, hakaret ya da müessir fiil suçu işlemiş olduğunda hem eve gelmiş olmasından hem de sair fiili yüzünden cezalandırılacaktır.

Her neticenin bağımsız bir suç teşkil etmesi, kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır şeklindeki gerçek içtima ilkesinin doğal olarak Türk Ceza Kanunu’nun 42., 43., 44. Maddelerinde ceza hukuku temel prensiplerine uygun istisnaları da bulunmaktadır.

Sanığın fikri, tedbiren uzak tutulduğu eve girerek ve evde bir zarar vermek ise failde amacın "konuta ulaşmış olma" suçu tamamlayıcı maddi unsurunda " konut " olduğu, eyleminde netice zarar (eşya veya insan) olduğu söylenebilecektir. Konuta ulaşmadıkça, konutta zarar eylemi gerçekleşmedikçe tedbirin ihlal edildiği failin amacının da gerçekleştiği söylenemeyecektir. Yani, fiilin maddi sonuç yaratan suç kapsamında değerlendirilecek eylemi (evde zarar oluşmadıkça eve yaklaştığının tespiti düşünülemeyeceği için ) tek bir iradi hareket sonucuna münhasırdır.

İşlediği fiil ile somut olayda ki gibi korunma altındaki eşine hakaret ve tehdit de bulunan fail, bir suç işleme icrasından olacak bir saikle amacına ulaşmaya çalışmış ve fiili hakaret hamiz sözler sarf etmekten ibaret kalmıştır.

6284 sayılı Kanun’un 5. Maddesi mucibince, önleyici tedbir kararı ile amacı eşin aşağılanma ve küçük düşürülme davranışına muhatap olmasının engellenmesi olduğu düşünüldüğünde tek fiil, yani sanığın hakaret etme fiili hem tedbir kararı ile korunan amacı ihlal etmiş hem de muhatabını hakaretle karşı karşıya bırakmakla Türk Ceza Kanunu karşısında bir suç işlenmiş olmasına sebebiyet vermiştir. Burada failde amacın eşe hakaret dışında, gizlenmiş ayrıca "önleyici tedbiri ihlal etmek" suçu da işlemek sonucunu doğuracak bir kasıt içerdiğini ve tek fiilden başka bir hareket bulunduğunu da söylemek zordur. Somut olayın mahiyeti karşısında eylemin eşe karşı hakaret suçu işleme kasdı icrası kapsamında olduğu ve kanunun muhtelif ahkamını ihlal etse de tek bir eylem olduğu açıktır.

Kişi işlediği tek bir fiil ile birden farklı suçun oluşmasına sebep olabilecekse de "non bis in idem" kuralı gereğince Türk Ceza Kanunu 44. Maddesindeki gibi bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç yönünden veya ağırlaştınlarak cezalandırılması ceza adaletinin bir gereğidir.

Mahkememiz çoğunluk görüşü, kuralın getirdiği zorlama hapsinin bir suç karşılığı uygulanan ceza olmayıp disiplin hapsi olduğu bu nedenle Türk Ceza Kanunu kapsamındaki diğer suçun ceza niteliği ile aynı kapsamda mütalaa edilemeyeceği değerlendirme yapmış ise de Türk Ceza Kanunu 45. Maddesinde, suç karşılığı uygulanan yaptırım olarak cezaların, hapis ve adli para cezaları olduğu ifade edilmektedir. Bu durumda yaptırımı "zorlama hapsi" olan bir eylemin kanunsuz suç ve ceza olmayacağına göre bir suç karşılığı olmadığını ve hapis cezası olmadığını söylemeye olanak yoktur.

Hapis, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Amaç, suç teşkil eden haksızlığa kusuru ile sebep olanın eylemin kefaretini ödetmek, sorumluluğun kendi uhdesinde olduğunu hissettirmek, toplumun diğer fertleri üzerinde ikaz ve suç işleyeni toplum için yeniden zararsız güvenilir hale getirmek ise, adı ne olursa olsun tek hareketle ulaşılan suç teşkil eden karşılığında sonucu hapis olan cezaların toplanarak netice suça iki ayrı hapis cezasının öngörülmesi Türk Ceza Kanunu fikri içtima kuralının uygulanabilirliğini de ortadan kaldırır niteliktedir. Somut olayda eşine hakaret eyleminden yargılanan sanık netice fiili ile ortaya çıkan cezaya müstelsim eylemi karşısında tek bir fiili ile adeta "evde hakaret" suçuyla birden fazla ceza ile karşı karşıya bırakılmaktadır.

Mahkememizin E. 2006/71 – K. 2008/69 sayılı kararında, mal beyanında bulunmama eylemini, İcra İflas Kanunu’nun 76. Maddesince özgürlüğü bağlayıcı ceza yanında, 337. Maddesi ile de tazyik hapsi ile cezalandıran kuralın hukuk devletinde aynı kişinin birden fazla cezalandırılmayacağı gerekçesiyle oybirliği ile iptal ettiği düşünüldüğünde, Anayasa’nın 2. Maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı bu kurala karşı çoğunluğun red görüşüne katılmmamıştır.

Başkanvekili Serruh KALELİ

KARŞIOY GEREKÇESİ

6284 sayılı Kanun’un "Tedbir kararına aykırılık" başlıklı 13. Maddesinin itiraz davasına konu olan (1) numaralı fıkrasında;

"Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur, "denilmektedir.

İtiraz edilen kuralda, tedbir kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi hâlinde, fiil bir suç oluştursa bile tedbir kararına uymayanın hâkim kararıyla zorlama hapsine tabi tutulacağı öngörülmektedir. Buna göre, tek bir fiille meydana gelen her iki sonuçtan da kişi cezalandırılacaktır.

Anayasa Mahkemesinin 28.2.2008 günlü, E.2006/71, K.2008/69 sayılı Resmî Gazete’nin 26849 sayı ve 16.4.2008 günlü nüshasında yayımlanan kararının, ESASIN İNCELENMESİ başlıklı bölümünün 2- numaralı kısmında açıklanan gerekçeyle itiraza konu kural Anayasa’ya aykırıdır. İptali gerekir.

Açıklanan nedenle çoğunluğun redde ilişkin görüşüne katılmadık.

Üye Mehmet ERTEN
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 15 Oca 2015, 17:05


Kanunlar • 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU


26 Aralık 2014 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 29217 (2. Mükerrer)

KANUN

2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU

Kanun No. 6584

Kabul Tarihi: 22/12/2014

Gider Bütçesi

MADDE 1 ‒ (1) 20/12/2012 tarihli ve 6363 sayılı 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 396.705.004.350 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 45.002.167.100 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 2.363.741.000 Türk lirası,

ödenek verilmiştir.

(2) Kanunların verdiği yetkiye dayanarak yıl içerisinde eklenen ve düşülen ödenekler sonrası merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 397.275.131.828,49 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 57.090.735.703,98 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 2013 yılı bütçe giderleri toplamı 2.430.916.918,27 Türk lirası,

olarak gerçekleşmiştir.

(3) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gideri toplamı 408.224.559.856,04 Türk lirasıdır.

Gelir bütçesi

MADDE 2 ‒ (1) 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin gelirleri 362.960.518.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 6.617.837.200 Türk lirası öz gelir, 38.766.047.450 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 45.383.884.650 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 2.342.150.000 Türk lirası öz gelir, 21.591.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 2.363.741.000 Türk lirası,

olarak tahmin edilmişir.

(2) Merkezi yönetim kesin hesap gelir cetvellerinde gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı net bütçe gelirleri toplamı 377.342.211.000,76 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı net bütçe gelirleri 11.497.846.520,02 Türk lirası öz gelir, 47.098.907.478,15 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 58.596.753.998,17 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 2013 yılı net bütçe gelirleri 2.673.061.379,63 Türk lirası öz gelir, 5.000.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 2.678.061.379,63 Türk lirası,

olarak gerçekleşmiştir.

(3) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe geliri toplamı 389.681.984.770,79 Türk lirasıdır.

Denge

MADDE 3 ‒ (1) 2013 yılı bütçe giderleri ile bütçe gelirleri toplamları arasında, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 19.932.920.827,73 Türk lirası bütçe gider fazlası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 1.506.018.294,19 Türk lirası bütçe gelir fazlası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 247.144.461,36 Türk lirası bütçe gelir fazlası,

gerçekleşmiştir.

(2) 2013 yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gider fazlası 18.542.575.085,25 Türk lirasıdır.

Devredilen, iptal edilen ve tamamlayıcı ödenek

MADDE 4 ‒ (1) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinin ilgili sütununda gösterildiği üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2013 yılı içinde harcanmayan toplam 428.025.714,23 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2013 yılı içinde harcanmayan toplam 22.989.756,95 Türk lirası,

ödeneği ertesi yıla devredilmiştir.

(2) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere 2013 yılı içinde kullanılan ve ertesi yıla devredilen özel ödenekler dışında kalan ödeneklerden, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin toplam 21.235.289.745,26 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin toplam 4.285.538.964,53 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların toplam 308.193.415,81 Türk lirası,

ödeneği iptal edilmiştir.

(3) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, kamu idarelerinin 2013 yılı ödenek üstü giderlerini karşılamak üzere 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için toplam 9.284.415.318,31 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler için toplam 59.213.292,08 Türk lirası,

tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

Devlet borçları

MADDE 5 ‒ (1) Devlet borçlarına ilişkin cetvellerde gösterildiği üzere 2013 yılı sonu itibarıyla;

a) 403.006.952.902,24 Türk lirası orta ve uzun vadeli Devlet iç borcu,

b) 184.013.011.787,62 Türk lirası Devlet dış borcu,

c) 31.213.830.915,26 Türk lirası Hazine garantili borç,

mevcuttur.

Yürürlük

MADDE 6 ‒ (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 ‒ (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

24/12/2014

Ekler için tıklayınız

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 01 Oca 2015, 21:31


Kanunlar • 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU


26 Aralık 2014 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 29217 (Mükerrer)

KANUN

2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU

Kanun No. 6583

Kabul Tarihi: 22/12/2014

BİRİNCİ BÖLÜM

Gider, Gelir, Finansman ve Denge

Gider

MADDE 1 ‒ (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 464.163.399.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 53.069.588.000 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 3.212.692.000 Türk lirası,

ödenek verilmiştir.

Gelir ve finansman

MADDE 2 ‒ (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 442.586.345.000 Türk lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 7.789.211.000 Türk lirası öz gelir, 45.894.085.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 53.683.296.000 Türk lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 3.192.332.000 Türk lirası öz gelir, 20.360.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.212.692.000 Türk lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 55.964.000 Türk lirası olarak tahmin edilmiştir.

Denge

MADDE 3 ‒ (1) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.

İKİNCİ BÖLÜM

Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin Hükümler
Bağlı cetveller

MADDE 4 ‒ (1) Bu Kanuna bağlı cetveller aşağıda gösterilmiştir:

a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin dağılımı (A)

b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B)

c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)

ç) Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E)

d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)

e) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat tutarları (H)

f) Çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal ve diğer sınırlar (İ)

g) Ek ders, konferans ve fazla çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları (K)

ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi gereğince Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilen okul pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri (M)

h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri (O)

ı) 3634 sayılı Kanun uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira bedelleri (P)

i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde satın alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri (T)

j) Kanunlar ve kararnamelerle bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V)

Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler

MADDE 5 ‒ (1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının gerektirdiği giderler için “Personel Giderleri” ve “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” ile ilgili mevcut veya yeni açılacak tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,

(2) Yedek Ödenek:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma yapmaya,

(3) Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer alan ödenekten, 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak 2015 Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların hızlandırılması veya yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,

(4) Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya,

Maliye Bakanı yetkilidir.

Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri

MADDE 6 ‒ (1) a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin “Personel Giderleri” ile “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile gerektiğinde “Yedek Ödenek” tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya,

b) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak yılı yatırım programında değişiklik yapılması hâlinde, değişiklik konusu projelere ait ödeneklerle ilgili kurumlar arası aktarmaya,

c) Kamu idarelerinin yeniden teşkilatlanması sonucu, bütçe kanunlarının uygulanması ve kesin hesapların hazırlanması ile ilgili olarak gerekli görülen her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri için gerekli düzenlemeleri yapmaya,

Maliye Bakanı yetkilidir.

(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin yüzde 20’sine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler. Bu idarelerin yüzde 20’yi geçen diğer her türlü kurum içi aktarmalarını yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir. 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerde değişiklik yapılması hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın idarelerce yapılır.

(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarmaya yetkilidir.

(4) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptıracağı işlere ilişkin ödeneklerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.

(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28/A maddesi kapsamında yaptıracakları her türlü yatırım, yapım, bakım, onarım ve yardım işlerine ilişkin ödeneklerini İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir. Merkezi yönetim kapsamındaki diğer kamu idareleri ise bu kapsamdaki kaynak transferlerini tahakkuk işlemi ile gerçekleştirir. Bu kapsamda idarelerce kaynak transferi yapılmış iş ve projeler ile 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin yirmi beşinci fıkrası gereği ödenek kaydedilen tutarların ilişkili olduğu iş ve projelerde 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar ve Eki 2015 Yılı Yatırım Programına uygun olarak değişiklik yapılması hâlinde bu değişikliğin gerektirdiği tertipler arası ödenek aktarması işlemlerinin tamamı ilgili kurumun talebi üzerine 5018 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın İçişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir.

(6) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı; cari yıl içinde aralarında yapılan hizmetlerin bedellerini karşılamak amacıyla varılacak mutabakat üzerine, bütçeleri arasında karşılıklı aktarma yapmaya yetkilidir.

(7) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı; bütçelerinde yer alan silahlı kuvvetlerin tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile bir fonksiyona ait bir hizmetin diğer bir fonksiyon tarafından yürütülmesi hâlinde ilgili ödeneği, fonksiyonlar arasında karşılıklı olarak aktarmaya yetkilidir.

(8) Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların (B) işaretli cetvellerinde belirtilen tahmini tutarlar üzerinde gerçekleşen gelirler ile (F) işaretli cetvellerinde belirtilen net finansman tutarlarını aşan finansman gerçekleşme karşılıklarını, idare ve kurumların bütçelerinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek olarak eklemeye Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel bütçeli idarelerin 2014 yılında “06- Sermaye Giderleri” ve “07- Sermaye Transferleri” giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan kısımları, 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak mevcut veya yeni projelerin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılır.

(9) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek aktarma suretiyle yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler ve kurumlar arasındaki diğer kaynak transferleri tahakkuk işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu işlemler karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu idaresince bir yandan (B) işaretli cetvellere gelir, diğer yandan (A) işaretli cetvellere ödenek kaydedilir.

(10) a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bütçelerinin (özel ödenekler ve “03.9 Tedavi ve Cenaze Giderleri” ekonomik kodunu içeren tertipler hariç) mal ve hizmet alım giderleri ile ilgili tertiplerinde yer alan ödeneklerden yılı içinde harcanmayan kısımları, hizmetin devamlılığını sağlamak amacıyla bu tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin toplamının yüzde 30’unu aşmamak üzere ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye,

b) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 kurumsal kodu altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan tanıtma amaçlı ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu bütçesinin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 tertibinde yer alan ödenekten harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,

ç) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin 26.01.31.00-04.8.1.02-1-07.1, 26.01.31.00-04.8.1.04-1-08.1, 26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4 ve 26.01.31.00-04.8.1.06-1-05.4 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

d) Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 07.82.32.00-04.1.1.00-1-07.2, 07.82.32.00-04.1.1.00-1-05.6 ve 07.82.32.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

e) Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin “03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri Yatırımları” fonksiyonu altında yer alan yatırım ödeneklerinden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,

f) İlgili mevzuatı gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil edilen tutarları, idare bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya, yılı içinde harcanmayan ödenekleri (2014 yılından devredenler de dâhil) ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar belirlemeye,

Maliye Bakanı yetkilidir.

Diğer bütçe işlemleri

MADDE 7 ‒ (1) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesinin 38.01.02.00-09.4.2.20-2-05.2 (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı) tertibinde yer alan ödenek, bu Program kapsamında lisansüstü eğitim veren yükseköğretim kurumlarına, mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve öğrenim alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Ödenen bu tutar karşılığını bir yandan ilgili yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili yükseköğretim kurumu yetkilidir.

(2) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46 ncı, 58 inci, ek 25 inci, ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile 19/11/1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirler, yükseköğretim kurumları bütçelerine özel gelir ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil edilen bu tutar ve gelirler, ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine öz gelir olarak kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine konulan ödenekler, gelir gerçekleşmelerine göre kullandırılır.

(3) Öz gelir karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu bütçesinin (A) işaretli cetvelinde fonksiyonel sınıflandırmanın dördüncü düzeyinde tertiplenen ödenekler arasında (09.6.0-Eğitime Yardımcı Hizmetler fonksiyonu altında öz gelir karşılığı tefrik edilen ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma yapılamaz.

(4) Maliye Bakanı;

a) Emniyet Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci ve personele yapılan giderler karşılığında ilgili devletler veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen tutarları,

b) NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek havaalanlarının bakım ve onarımları için ödenecek tutarları,

aynı amaçla kullanılmak üzere bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan yukarıda yazılı idare bütçelerinde açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi yıla devretmeye yetkilidir.

Mali kontrole ilişkin hükümler

MADDE 8 ‒ (1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri;

a) Arızi nitelikteki işleriyle sınırlı kalmak koşuluyla yıl içinde bir ayı aşmayan sürelerle hizmet satın alınacak veya çalıştırılacak kişilere yapılacak ödemeleri,

b) İlgili mevzuatı uyarınca kısmi zamanlı hizmet satın alınan kişilere yapılacak ödemeleri,

c) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 25 inci maddesi gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere yapılacak ödemeleri,

ç) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası gereğince çalıştırılan geçici personele yapılacak ödemeleri,

bütçelerinin (01.4) ekonomik kodunda yer alan ödenekleri aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik kodu içeren tertiplere ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden (bu ekonomik kodu içeren tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6 ncı maddenin üçüncü fıkrası kapsamında yapılan aktarmalar hariç) ödenek aktarılamaz ve ödenek üstü harcama yapılamaz. Ancak, özelleştirme uygulamaları nedeniyle iş akitleri feshedilenlerden 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası hükmü çerçevesinde anılan kamu idarelerinde istihdam edilecek personel ile bu ekonomik kodu içeren tertiplerden yapılması gereken akademik jüri ücreti ödemeleri için gerekli olan tutarları ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığınca tarım istatistikleri araştırmaları kapsamında çalıştırılacaklara yapılması gereken ödemeler için 15.000.000 Türk lirasını geçmemek üzere gerekli olan tutarı ilgili tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

(2) Bu Kanuna bağlı (T) işaretli cetvelde yer alan taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu hâllere münhasır olmak kaydıyla ilgili bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile edinilebilir.

(3) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, sürekli işçileri ile 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici işçileri, bütçelerinin (01.3) ile (02.3) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödenekleri aşmayacak sayı ve/veya süreyle istihdam edebilirler. Bu işçilerle ilgili toplu iş sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler, ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve sigorta prim artışı nedeniyle meydana gelecek ödenek noksanlıkları Maliye Bakanlığı bütçesinin “Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği” ile “Yedek Ödenek” tertiplerinde yer alan ödeneklerden aktarma yapılmak suretiyle karşılanabilir. Bu fıkrada belirtilen ekonomik kodlara bu durumlar dışında (söz konusu ekonomik kodlar arasındaki aktarmalar ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamayacağı gibi bütçenin başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücreti de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek aktarmasına ilişkin kısıtlamalar, kendi bütçe tertiplerinden aktarma yapılması koşuluyla TÜBİTAK için uygulanmaz.

(4) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin harcama yetkilileri, sürekli işçiler ile 5620 sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici işçilerin fazla çalışmaları karşılığı öngörülen ödeneğe göre iş programlarını yapmak, bu ödeneği aşacak şekilde fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma yaptırmamak ve ertesi yıla fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışmadan dolayı borç bıraktırmamakla yükümlüdürler. Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak Bakanlar Kurulu kararları uyarınca yaptırılacak fazla çalışmalar ile fazla çalışma ücret ödemelerine ilişkin ilama bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri için hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamaz.

(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından uluslararası anlaşma, kanun ve kararnameler gereği üye olunan uluslararası kuruluşlar dışındaki uluslararası kuruluşlara, gerekli ödeneğin temini hususunda Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmadan üye olunamaz ve katılma payı ile üyelik aidatı adı altında herhangi bir ödeme yapılamaz.

(6) Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının uluslararası anlaşma, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma payı ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(7) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri, münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2015 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yatırım Harcamaları, Mahalli İdareler ve Fonlara İlişkin Hükümler
Yatırım harcamaları

MADDE 9 ‒ (1) 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler ile ödeneği toplu olarak verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sari işlere (kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı Projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projeleri hariç) 2015 yılında başlanabilmesi için proje veya işin 2015 yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin yüzde 10’undan az olamaz. Bu oranın altında kalan proje ve işler için gerektiğinde projeler 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyulmak ve öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak suretiyle revize edilebilir.

(2) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, yatırım programında ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden makine-teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar yazılımı ve donanımı projelerinin detay programları ile alt projeleri itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen toplulaştırılmış projeler ile ilgili işlemlerde 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esasları uygulanır.

(3) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerine yatırım projeleri ile ilgili olarak yapılacak ödenek ekleme, devir ve aktarma işlemleri 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul ve esaslara göre yatırım programı ile ilişkilendirilir.

(4) 2015 Yılı Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu değişiklikler için 2015 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usullere uyulur.

(5) 3152 sayılı Kanunun 28/A ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin yirmi beşinci fıkrası gereği 2015 yılı bütçesine devren kaydedilecek ödenekler, Kalkınma Bakanlığına bilgi vermek kaydıyla proje sahibi ilgili kurum tarafından Yatırım Programında yer alan projelerle ilişkilendirilir.

Mahalli idarelere ilişkin işlemler

MADDE 10 ‒ (1) Maliye Bakanlığı bütçesinin;

a) 12.01.31.00-06.1.0.07-1-05.2 tertibinde yer alan ödenek, 13/1/2005 tarihli ve 5286 sayılı Kanun uyarınca il özel idarelerine devredilen personelin aylık ve diğer her türlü mali ve sosyal haklarına ilişkin ödemelerini karşılamak üzere il özel idarelerine,

b) 12.01.31.00-06.1.0.08-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere hizmet götürme birliklerine,

c) 12.01.31.00-06.1.0.09-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Su Kanalizasyon ve Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme suyu ve atıksu projelerini gerçekleştirmek üzere İller Bankası Anonim Şirketine,

tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırılır. SUKAP kapsamında ihtiyaç olması hâlinde genel bütçe kapsamındaki ilgili kamu idaresi bütçesine veya özel bütçeli idare bütçesine ödenek aktarılabilir. Bu fıkra kapsamında ilgili idarelere yapılan Hazine yardımları haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.

(2) Birinci fıkranın (a) bendine göre yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından birlikte belirlenir.

(3) Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde yer alan ödeneklerin, 2015 Yılı Yatırım Programında belirlenmesini müteakip, KÖYDES Projesi için iller bazında; SUKAP için ise belediyeler bazında dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır.

Fonlara ilişkin işlemler

MADDE 11 ‒ (1) Türk Silahlı Kuvvetlerine stratejik hedef planı uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve gereçler ile gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı yatırımları için yıl içinde yapılacak harcamalar; 7/11/1985 tarihli ve 3238 sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii Destekleme Fonunun kaynakları, bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve diğer ayni ve nakdî imkânlar birlikte değerlendirilmek suretiyle Savunma Sanayii İcra Komitesince tespit edilecek esaslar çerçevesinde karşılanır.

(2) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden birinci fıkra hükümleri gereğince tespit edilecek tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden uçak ve helikopter, insansız hava araçları (İHA), uçuş simülatörü ve Elektronik Harp (HEWS) projesine ilişkin tutarları; Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden motorbot alımına yönelik tutarları; Orman Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden Helikopter Alım Projesine ilişkin tutarları; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden araştırma gemisi alımına yönelik tutarları; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi ödeneklerinden petrol ve doğalgaz boru hatları entegre güvenlik sistemi tedarikine ilişkin tutarları; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden Afet Yargıtay kararı: Görüntü İşleme İstasyonu Kurulması Projesine ilişkin tutarları; ilgili hizmetleri gerçekleştirmek üzere Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ödemeye ilgisine göre Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından sorumlu Başbakan Yardımcısı, Millî Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı veya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yetkilidir.

(3) Savunma Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye yatırılacak tutarları bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye ve geçen yıllar ödenek bakiyelerini devretmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

(4) İlgili yıllar bütçe kanunları uyarınca, yürütülmesi öngörülen projeler için Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılan tutarlardan kullanılmayan kısımlar, Savunma Sanayii Destekleme Fonundan ilgili genel bütçeli idarenin merkez muhasebe birimi hesabına; özel bütçeli idarelerde ise muhasebe birimi hesabına yatırılır ve ilgili idarenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar karşılığını ilgili idare bütçesine ödenek kaydetmeye genel bütçeli idarelerde Maliye Bakanı, özel bütçeli idarelerde ise ilgili özel bütçeli idare yetkilidir. Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dışındaki idarelerde ödenek kaydı yılı yatırım programı ile ilişkilendirilerek yapılır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler
Hazine garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler

MADDE 12 ‒ (1) 2015 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre sağlanacak; garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti 3 milyar ABD dolarını aşamaz.

(2) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile belirlenen başlangıç ödeneklerinin yüzde 1’ine kadar ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir.

(3) 2015 yılında 4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi çerçevesinde Hazine Müsteşarlığınca sağlanacak borç üstlenim taahhüdü 3 milyar ABD dolarını aşamaz.

Gelir ve giderlere ilişkin diğer hükümler

MADDE 13 ‒ (1) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca il özel idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarında Kalkınma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmalar, 5302 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 5393 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilir. Ancak, il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde 50’sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından Avrupa Birliği ile katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalar, çok taraflı yatırım ve kalkınma bankalarından doğrudan veya İller Bankası Anonim Şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile SUKAP kapsamında yürütülecek işler için İller Bankası Anonim Şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu borç stoku limitine uyma şartı aranmaz.

(2) Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim Şirketinin politik risk kapsamında yapacağı tahsilatın ve Bankanın faaliyet kârlarından Hazineye tekabül eden temettü tutarlarının ve olağanüstü yedek akçelerinin tamamı veya bir kısmı, Bankanın politik risk alacağına mahsup edilebilir. Söz konusu mahsup işlemlerine Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan; mahsup işlemlerini Hazine Müsteşarlığının teklifi üzerine mahiyetlerine göre ilgili Devlet hesaplarına kaydettirmeye ve bu işlemlere karşılık gelen tutarları bir yandan bütçeye gelir, diğer yandan da Hazine Müsteşarlığı bütçesinin ilgili tertibine ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

(3) 2006 yılından önce katma bütçeli olan idarelerden 5018 sayılı Kanunla genel bütçe kapsamına alınanların ilgili mevzuatında belirtilen kurum gelirleri, genel bütçe geliri olarak tahsil edilir.

(4) 4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamındaki tabii kaynakların ve tesislerin işletme haklarının devrinden elde edilen gelirlerin tamamı genel bütçeye gelir kaydedilir.

(5) 31/12/2014 tarihi itibarıyla, Türk Standartları Enstitüsünün Türk lirası ve döviz cinsinden kasa ve banka bakiyesinin Türk lirası tutarı ile sahip olduğu tahvil, bono ve diğer menkul kıymetlerin değerinin Türk lirası toplamının 100.000.000 Türk lirasını aşmayacak kısmı, TÜBİTAK, KOSGEB ve Gebze Teknik Üniversitesinin Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Şirketinin sermaye artırımlarına payları oranında katılmaları amacıyla, 2015 yılı Şubat ayı sonuna kadar bu idarelerin merkez muhasebe birimleri hesaplarına aktarılır. Aktarılan bu tutarlar söz konusu idarelerin (B) işaretli cetvellerine gelir ve münhasıran sermaye katılımına ilişkin ihtiyaçlarını karşılamak üzere (A) işaretli cetvellerine ödenek olarak kaydedilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin her türlü tedbiri almaya ve sorunları gidermeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Yürürlük

MADDE 14 ‒ (1) Bu Kanun 1/1/2015 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 15 ‒ (1) Bu Kanunun;

a) Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,

b) Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri,

c) Sayıştay Başkanlığı ile ilgili hükümlerini Sayıştay Başkanı,

ç) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile ilgili hükümlerini ilgili bakanlar ve Maliye Bakanı,

d) Özel bütçeli idarelere ilişkin hükümlerini idarelerin bağlı veya ilgili olduğu bakanlar ve Maliye Bakanı,

e) Düzenleyici ve denetleyici kurumlara ilişkin hükümlerini kendi kurulları ve/veya kurum başkanları,

f) Diğer hükümlerini Maliye Bakanı,

yürütür.

24/12/2014

2015-2017 YILLARI EKONOMİK VE FONKSİYONEL SINIFLANDIRMA CETVELLERİ
Cumhurbaşkanlığı
Kastamonu Üniversitesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Düzce Üniversitesi
Anayasa Mahkemesi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Yargıtay
Uşak Üniversitesi
Danıştay
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Sayıştay
Namık Kemal Üniversitesi
Başbakanlık
Erzincan Üniversitesi
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı
Aksaray Üniversitesi
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
Giresun Üniversitesi
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
Hitit Üniversitesi
Hazine Müsteşarlığı
Bozok Üniversitesi
Diyanet İşleri Başkanlığı
Adıyaman Üniversitesi
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Ordu Üniversitesi
Adalet Bakanlığı
Amasya Üniversitesi
Milli Savunma Bakanlığı
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
İçişleri Bakanlığı
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Jandarma Genel Komutanlığı
Sinop Üniversitesi
Emniyet Genel Müdürlüğü
Siirt Üniversitesi
Sahil Güvenlik Komutanlığı
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı
Karabük Üniversitesi
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Dışişleri Bakanlığı
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Maliye Bakanlığı
Artvin Çoruh Üniversitesi
Gelir İdaresi Başkanlığı
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi
Milli Eğitim Bakanlığı
Bitlis Eren Üniversitesi
Sağlık Bakanlığı
Kırklareli Üniversitesi
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Bingöl Üniversitesi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Muş Alparslan Üniversitesi
Devlet Personel Başkanlığı
Mardin Artuklu Üniversitesi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Batman Üniversitesi
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ardahan Üniversitesi
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Bartın Üniversitesi
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
Bayburt Üniversitesi
Avrupa Birliği Bakanlığı
Gümüşhane Üniversitesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Hakkari Üniversitesi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Iğdır Üniversitesi
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Şırnak Üniversitesi
Ekonomi Bakanlığı
Tunceli Üniversitesi
Gençlik ve Spor Bakanlığı
Yalova Üniversitesi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Türk Alman Üniversitesi
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Kalkınma Bakanlığı
Bursa Teknik Üniversitesi
Türkiye İstatistik Kurumu
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Abdullah Gül Üniversitesi
Yüksek Öğretim Kurulu
Erzurum Teknik Üniversitesi
Ankara Üniversitesi
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı
Gazi Üniversitesi
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
İstanbul Üniversitesi
Atatürk Araştırma Merkezi
İstanbul Teknik Üniversitesi
Atatürk Kültür Merkezi
Boğaziçi Üniversitesi
Türk Dil Kurumu
Marmara Üniversitesi
Türk Tarih Kurumu
Yıldız Teknik Üniversitesi
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Ege Üniversitesi
Türkiye Bilimler Akademisi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Türkiye Adalet Akademisi
Trakya Üniversitesi
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu
Uludağ Üniversitesi
Spor Genel Müdürlüğü
Anadolu Üniversitesi
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
Selçuk Üniversitesi
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü
Akdeniz Üniversitesi
Orman Genel Müdürlüğü
Erciyes Üniversitesi
Vakıflar Genel Müdürlüğü
Cumhuriyet Üniversitesi
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
Çukurova Üniversitesi
Türk Akreditasyon Kurumu
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Türk Standartları Enstitüsü
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Türk Patent Enstitüsü
Atatürk Üniversitesi
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
İnönü Üniversitesi
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Fırat Üniversitesi
Savunma Sanayi Müsteşarlığı
Dicle Üniversitesi
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı
Gaziantep Üniversitesi
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Gebze Teknik Üniversitesi
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
Harran Üniversitesi
Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu
Süleyman Demirel Üniversitesi
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
Adnan Menderes Üniversitesi
Mesleki Yeterlilik Kurumu
Bülent Ecevit Üniversitesi
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
Mersin Üniversitesi
Karayolları Genel Müdürlüğü
Pamukkale Üniversitesi
Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı
Balıkesir Üniversitesi
Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
Kocaeli Üniversitesi
Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
Sakarya Üniversitesi
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
Celal Bayar Üniversitesi
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Türkiye Su Enstitüsü
Mustafa Kemal Üniversitesi
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Kamu Denetçiliği Kurumu
Kafkas Üniversitesi
Türkiye İnsan Hakları Kurumu
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Niğde Üniversitesi
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
Dumlupınar Üniversitesi
Sermaye Piyasası Kurulu
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Kamu İhale Kurumu
Kırıkkale Üniversitesi
Rekabet Kurumu
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
Galatasaray Üniversitesi
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
Ahi Evran Üniversitesi
B, C, E, F, H, İ, K, M, O, P, T, V Cetvelleri

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 01 Oca 2015, 21:32


Ceza Hukuku • 2015 YILI KABAHATLER KANUNU İDARİ PARA CEZA TABLOSU

5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU ÇERÇEVESİNDE ÇEŞİTLİ KABAHATLERE İLİŞKİN 2015 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI SIRA NO KABAHATLER KANUNU MADDE NUMARASI KABAHATİN 2014 YILINDA UYGULANAN MİKTAR 2015 YILI İÇİN UYGULANACAK MİKTAR(*) ADI İŞLENME ŞEKLİ

1-Madde 32 EMRE AYKIRI DAVRANIŞ
Genel

208 TL

2-Madde 33 DİLENCİLİK
Genel

100TL

3-Madde 34 KUMAR
Genel

208TL

4-Madde 35 SARHOŞLUK
Genel

100TL

5-Madde 36 GÜRÜLTÜ
(Gerçek Kişi)

100TL

6-Madde 36 GÜRÜLTÜ
(Ticari İşletme)

2.124-10.635TL

7-Madde 37 RAHATSIZ ETME
Genel

100TL

8-Madde 38 İŞGAL
Kaldırımları İşgal Eden veya Mal Satışı Yapan Kişilere

100TL

9-Madde 38 İŞGAL
Kaldırımlara İzni Olmaksızın İnşaat Malzemesi Yığan Kişilere

208 -1,055

10-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Kamu Hizmet Binalarında

100TL

11-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Toplu Taşıma Araçlarında

100TL

12-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilen Toplu Taşıma Araçlarında

100TL

13-Madde 39 TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
Özel Hukuk Kişilerine Ait Olan ve Herkesin Girebileceği Binaların Kapalı Alanlarında

100TL

14-Madde 40 KİMLİĞİ BİLDİRMEME
Genel

100TL

15-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Evsel Atık ve Artıkların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına Atan Kişiye

34TL

16-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinde İşlenmesi Halinde İşletmeye

1,055-10.635TL
2 / 2

17-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Hayvan Kesimine Tahsis Edilen Yerleri Dışında Kesim Yapanlara veya Kesilen Hayvan Atıklarını Sokağa veya Kamuya Ait Sair Alanlara Bırakanlara

100TL

18-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
İnşaat Atık ve Artıklarını Bunların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına Atan Kişiye

208-6.377TL

19-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
İnşaat Atık ve Artıklarını Bunların Toplanmasına veya Depolanmasına Özgü Yerler Dışına İnşaatı Yürüten Tüzel Kişi Adına Atılması Halinde

208-10.635TL

20-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Kullanılmaz Hale Gelen Ev Eşyasını Bunların Toplanmasına İlişkin Belirlenen Günün Dışında Sokağa veya Kamuya Ait Sair Yerlere Bırakan Kişiye

100TL

21-Madde 41 ÇEVREYİ KİRLETME
Kullanılmaz Hale Gelen Motorlu Kara ve Deniz Nakil Araçlarını ya da Mütemmim Cüzlerini Sokağa veya Kamuya Ait Sair Yerlere Bırakan Kişiye

525TL

22-Madde 42 AFİŞ ASMA
Tüzel Kişi

208-6.377TL

23-Madde 42 AFİŞ ASMA
Toplatma Yükümlülüğüne Aykırı Hareket Edilmesi Halinde Kişilere

208-6.377TL

24-Madde 43 SİLAH TAŞIMA
Genel

100TL

(*) 2015 Yılı ceza miktarları, Maliye Bakanlığı’nca 15 Kasım 2014 tarihli ve 29176 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 441 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde belirlenen % 10,11 (on virgül on bir) yeniden değerleme oranına uygun olarak tespit edilmiştir.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 01 Oca 2015, 13:47


İcra ve İflas Kanunu Şerhi • İtirazın muvakkaten kaldırılmasının hükümleri – İİK. Md. 69

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2007/20523
KARAR: 2007/24006

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçluya gönderilen örnek 13 numaralı tahliye ihtarlı ödeme emri, 20.07.2007 tarihinde ve 7201 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi uygulanmadığı için; yani, muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği Tüzüğün anılan maddesinde sayılan kişilerden sorulup saptanmadan ve bu husus tebligat parçasına yazılıp usulen tevsik edilmeden 21. maddeye göre yapılan tebligat usulüne uygun bulunmamaktadır (HGK’nın 29.12.1993 tarih ve 1993/18-778 E., 876 K.), (HGK’nın 18.04.2001 tarih, 2001/6-386 E., 389 K.).

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinde, (tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.) hükmüne yer verilmiştir. Borçlu, 23.08.2007 tarihli hacizle takipten haberdar olduğuna göre 29.08.2007 tarihinde harçlandınlan dilekçesiyle mahkemeye yaptığı başvurusu yasal (7) günlük sürededir.

7201 sayılı Kanun’un 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre İcra Dairesine İtiraz etmemiş olması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle; varsa, hacizlerin kaldırılması sonucunu doğuracağından, borçlunun hukuki yararının da bulunması nedeniyle, mahkemece şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez (HGK 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E., 560 K.).

O halde, şikayet kabul edilerek 7201 sayılı Kanun’un 32. maddesi de gözetilip ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 12 Ara 2014, 16:58