Etiket arşivi: Kararı*Sahtecilik

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI E:2006/379 K:2006/449*Avukatın üstlendiği işi gereği gibi yapmaması* Sahte Mahkeme Kararı*Sahtecilik

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

 

ESAS NO:2006/379

KARAR NO:2006/449

KARAR TARİHİ:08.12.2006

 

 

 

KARAR METNİ: Şikayetçi, şikayetli avukata SSK aleyhine tedbirli dava açması için vekaletname ile 2.000.000.000.-TL verdiğini, daha sonra davası hakkında bilgi almak istediğinde şikayetli avukatın kendisine dilekçesinin ekinde bir örneğini sunduğu tedbir kararını verdiğini, ancaksonradan emekli aylığına haciz konulması üzerine konuyu şikayetli avukata ilettiğini, bunun üzerine şikayetli avukatın haczi kaldıracağını ifadeettiğini ve hesabına iki kez para yatırdığını, daha sonra taşınmazlarının da haczedilmesi üzerine maaşı üzerindeki haczin kaldırılmadığını ve kendisine verilen tedbir kararının ilgili mahkeme kayıtları ile uyuşmadığını anladığını, bu arada 8.391.297.704.TL borcun 22.000.000.000.-TL ye ulaştığını, görevini kötüye kullanan avukatın meslekten çıkartılmasını, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir.

 

 

Baro Disiplin Kurulu; Şikayetli avukata Bursa 16.Noter 09.02.2004 günlü ve 4527 yevmiye nolu vekaletname verildiği, ancak yapılan incelemede bu vekaletnameye dayanılarak şikayetli avukat tarafından açılan herhangi bir dava veya takip bulunmadığı, keza şikayetçi hakkında başlatılan Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2004/7364 sayılı dosyasında da vekaletnamesinin bulunmadığı, şikayet edilen avukat tarafındanşikayetçiye verildiği iddia olunan tedbir kararının şikayet edilen avukat tarafından keşide edildiğini gösterir herhangi bir delilin mevcut bulunmadığı, şikayetli avukat tarafından şikayetçiye paraların ne amaçla ve ne için gönderildiğine ilişkin de delil bulunmadığı, şikayetçinin iddialarını kanıtlayacak düzeyde delil sunmadığı ve bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan ücret sözleşmesi veya talimat bulunmadığı, ortada sadece soyut iddia bulunduğunu, disiplin kovuşturmasının niteliği gereğince maddi gerçeğin arandığı, iddiaların kesin ve tartışmaya mahal bırakmayacak düzeyde ispatlanması gerektiği halde, şikayetli avukata isnat olunan eylemlerin şikayetli avukat tarafından işlendiğine dair yeterli, inandırıcı ve birbiri ile uyumlu delil elde edilemediği, şikayetçinin iddialarının bu sebeple somut delillerle ispatlanmadığından, şikayetli avukat hakkında “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” karar verilmiştir.

 

 

Baro Disiplin Kurulu kararına karşı şikayetçi tarafından itiraz edilmiştir. Şikayetçi itirazında; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, karara muhalefet oyu veren Başkanının yazdığı gerekçede belirtildiği üzere şikayetli avukata 6 ay işten uzaklaştırma cezası verilmesi gerektiği, belgelerin sahte olduğu, şikayetli avukatın savunma yapmadığı, cep telefonuna parayı iade edeceği yönünde mesaj çekildiğini, kararın bozularak şikayetli avukatın cezalandırılmasını talep etmiştir. Disiplin Kovuşturmasına konu sorun; Şikayetli avukatın üstlendiği işi gerektiği gibi yapıp yapmadığına, müvekkiline sahte mahkeme kararı verip vermediğine ve özen yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığına ilişkindir. Avukatlık Yasasının 34. maddesinde; Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler, kuralı konulmuştur. TBB Meslek Kurallarının 3. ve 4. maddelerinde; Avukatın, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürüteceği ve mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda olduğu belirtilmiştir.

 

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukata vekalet verildiği, sahte mahkeme tedbir kararı düzenlendiği, bu durumun anlaşılması üzerine kararın kaldırıldığı iması ile şikayetçi hesabına iki kez bankadan havale yoluyla para gönderildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar bir kişinin bir avukata vekaletname düzenlemiş olması, lehine vekalet verilen avukatın işi kabul ettiği anlamına gelmemekte isede, hayatın olağan akışına göre, Baro Disiplin Kurulunun, dosya konusu olayda, şikayetli avukatın olaydan sorumlu bulunmadığı, şikayetliyi suçlamaya yetecek inandırıcı delil olmadığı şeklindeki değerlendirmesi ve buna bağlı olarak şikayetli avukat hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararı yerinde görülmemiştir.

 

Avukatlık mesleğinin en önemli özelliklerinden birisi, avukata, müvekkil ve kamunun güven duymasını sağlamak olmalıdır. Avukatların,güven duygusunu sarsacak her türlü davranıştan kaçınmaları mesleki bir zorunluluk olup, ayrıca, her zaman güven sağlayıcı bir tutum içindeolmaları da etik bir sorumluluktur.Avukatlık Yasasının 5/a maddesinde; Taksirli suçlar hariç kesinleşmiş bir kararla iki yıldan fazla hapis veya bir yıldan fazla ağır hapis cezasıyla veya basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,sahtecilik, inancı kötüye kullanmak ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırmak suçlarından biri ile hüküm giymiş olmak, avukatlığa engel hal olarak belirlenmiştir.

 

Dosya kapsamından anlaşıldığı kadarıyla, şikayetli avukat hakkında sahtecilik yaptığı şeklinde avukatlık mesleğinden çıkarılmasını gerektirecek bir suçlama bulunmaktadır. Böylesine ciddi bir iddia ve muhakkik raporunda belirtildiği üzere sahte mahkeme kararı ortada iken, iddianın ispatlanmadığı gibi genel geçer bir kabul ile şikayetlinin suç olan eyleminin görmezlikten gelinmesi kabul edilemez bir davranıştır. Avukatlık Yasasının 158.maddesinin ikinci fıkrasında, disiplin kurullarının “Bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde; avukatlık onurunu,düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar.” amir hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna rağmen, Baro Disiplin Kurulu, hiçbir aşamada savunma yapma gereği duymayan şikayetli hakkındaki ciddi suçlamayı adeta görmezlikten gelerek, dosyadaki bilgi ve belgeleri objektif olarak değerlendirmeden karar vermiştir. Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararının kaldırılarak, yeniden incelemeyi gerektiren bir husus bulunmadığından, Şikayetli Avukatın sicil durumu, eylemin niteliği ve ağırlığı ile Avukatlık Yasasının 158.maddesindeki ilkelerde nazara alınmak suretiyle Şikayetli hakkında üç ay süre ile işten çıkarma cezası verilmesine karar vermek gerekmiştir.

 

 

Sonuç olarak, Şikâyetçinin itirazının kabulü ile Bursa Barosu Disiplin Kurulunun Şikayetli Avukat hakkında Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına ilişkin kararının KALDIRILMASINA, araştıracak başkaca bir husus bulunmadığından Şikayetlinin 3 AY SÜRE İİLE İŞTEN ÇIKARILMASINA katılanların oybirliğiyle karar verildi