Etiket arşivi: KAYITLARININ

Sosyal Paylaşım Site Kayıtlarının İspat Gücü

T.C YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 19577
Karar: 2014 / 1926
Karar Tarihi: 05.02.2014

ÖZET: Dosyada sözü edilen elektronik veriler dışında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, çekilmezlik ve temelden sarsılma olgusu davada gerçekleşmemiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.(4721 S. K. m. 166) (6100 S. K. m. 189)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektronik ortamda (sosyal paylaşım sitesi kullanılarak) yapılan görüşmelere ilişkin çıktılar esas alınarak, kocanın güven sarsıcı davranışları sabit kabul edilmiş, buna bağlı olarak boşanma kararı verilmiştir.

Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir. Hükme esas alınan elektronik ortamdan elde edilen görüntülerdeki şahısların kocanın yakınları olduğu anlaşılmaktadır. “Facebook” isimli sosyal paylaşım sitesi kullanılarak kocanın, dayısıyla görüşmelerine ilişkin iletişim kayıtlarının da; davacının, sosyal paylaşım sitesinde kendisini “kocanın dayısı” yerine koymak suretiyle “dayısı ile koca” yazışıyormuş görüntüsü verilerek davacı tarafından oluşturulduğu, davacının da bunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan görüşme kayıtları da vakıaların ispatında dikkate alınamaz (HMK md. 189/2).

Dosyada sözü edilen elektronik veriler dışında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma olgusu davada gerçekleşmemiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05.02.2014

Yargıtay kararı: Sosyal Paylaşım Site Kayıtlarının İspat Gücü .

TAPU KAYITLARININ HARİTAYA DAYANMASI

T.C.
YARGITAY
Yedinci Hukuk Dairesi
E: 2006/897
K: 2006/861
T: 24.3.2006
TAPU KAYITLARININ HARİTAYA DAYANMASI
ÖZET: 3402 SAYILI KADASTRO KANUNUNUN 20. MADDESİ HÜKMÜNE GÖRE TAPU KAYITLARININ HARİTAYA DAYANMASI HALİNDE KAPSAMLARININ HARİTASINA GÖRE BELİRLENMESİ ZORUNLUDUR. DOSYA İÇERİĞİNE GÖRE TARAFLARIN TUTUNDUĞU TAPU KAYITLARININ DAYANAĞI HARİTALARININ BULUNDUĞU ANLAŞILMAKTADIR. NEVARKİ, HÜKME DAYANAK YAPILAN UZMAN BİLİRKİŞİ RAPORU VE EKİ HARİTA KEŞFİ İZLEMEYE BİLİRKİŞİ SÖZLERİNİ DENETLEMEYE İMKAN VERMEMEKTEDİR. BÖYLESİNE YETERSİZ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA İLE HÜKÜM KURULAMAYACAĞINDAN, MAHKEMECE GEREKLİ İNCELEME VE ARAŞTIRMALAR YAPILDIKTAN SONRA ORTAYA ÇIKACAK SONUCA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREKİR.
Kadastro tespitine dayalı olarak oluşan tapu kaydının iptali istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı T….. Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü;
Davacı T…… Genel Müdürlüğü kadastro sırasında davalı Yaşar adına tesbit ve tescil edilen 113 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 625 m2 yüzölçümündeki kesimine ait tapu kaydının iptali ile müvekkili davacı idare adına tesbit ve tescil edilen 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydının kapsamında kalan bu bölümün 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazla birleştirilmek suretiyle adlarına tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne, 113 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 114,43 m2 yüzölçümündeki kesimin iptali ile 1.7.2005 tarihli uzman bilirkişi raporunda koordinatları belirlenen alanın, davacı adına kayıtlı 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş,hüküm davacı T…… Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
İddia ve savunmaya duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre taraflar ayrı ayrı tapu kayıtlarına dayanmışlardır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmüne göre tapu kayıtlarının haritaya dayanması halinde kapsamlarının haritasına göre belirlenmesi zorunludur. Dosya içeriğine göre tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının dayanağı haritalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Nevarki, hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporu ve eki harita keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermemektedir. Keşif ve uygulamada haritalarda tarif edilen hangi poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki hangi doğal yada yapay sınır yerlerinden ve değişmez nitelikte sınır sayılabilecek hangi kişi taşınmazlarından yararlanıldığı anlaşılamamaktadır. Öte yandan dava dosyasına getirtilen kamulaştırma haritasının ölçeğinin bulunup bulunmadığı ölçeği var ise ne olduğu getirtilen harita örneğinden anlaşılamadığı gibi davalı tarafın tutunduğu 1964 yılında toprak tevzii komisyonunca 703 parsel sayısı altında kadastroca 113 ada 12 parsel sayısı altında tesbit gören taşınmazın tesbitine dayanak yapılan tapu kaydının dayanağı tevzii haritası ile dayanağı ilam ve haritası da dava dosyasına getirtilmemiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı kamulaştırma haritasının onaylı örneği ölçeğini gösterecek biçimde davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının temelini oluşturan toprak komisyonunca düzenlenen tevzii haritası ile mahkeme ilamı ile dayanağı haritaların onaylı örneği ölçeğini gösterecek şekilde dava dosyasına getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, öncelikle kadastro paftasının ölçeği ile taraf tapularının dayanakları haritaların ölçekleri eşitlenmeli, bundan sonra sözü edilen haritalar yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden ve değişmez nitelikte sınır sayılabilecek kişi taşınmazlarından yararlanılarak yerine uygulanmalı, tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamları bu yolla 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca sağlıklı biçimde belirlenmeli, ayrıca haritada ölçek bulunmaması halinde bu olgunun başlı başına haritanın yerine uygulanma olanağının bulunmadığı yolundaki düşüncenin gerekçesi olamayacağı en azından uygulamada kenar uzunluklarından ve şeklen yararlanılabileceği de düşünülmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve uygulama yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 24.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.