Etiket arşivi: KONUSUNDA

Basından Hukuk Haberleri • YARGITAY:"ÇİFTLERE NAFAKA VE TAZMİNAT KONUSUNDA ADİL OLUNMALI"

Yargıtay: “Çiftlere Nafaka Ve Tazminat Konusunda Adil Olunmalı”

Yargıtay: “Çiftlere Nafaka Ve Tazminat Konusunda Adil Olunmalı”Yargıtay, boşanılan eşin gelirini dikkate alarak, çiftlere nafaka ve tazminat konusunda adil olunması çağrısında bulundu ve mahalli mahkemenin kararını bozdu.

Yargıtay 2. Hu­kuk Da­ire­si, Tür­ki­ye­’de ar­tan bo­şan­ma da­va­la­rın­da bü­yük so­run olan, mad­di taz­mi­nat ve yok­sul­luk na­fa­ka­sı tar­tış­ma­la­rı­na nihai nok­ta­yı koy­du. Yük­sek Mah­ke­me, yok­sul­luk na­fa­ka­sın­da, “Da­va­lı, ma­li gü­cü ora­nın­da yok­sul­luk na­fa­ka­sı ile so­rum­lu tu­tu­la­bi­li­r” der­ken, mad­di taz­mi­nat ko­nu­sun­da ise “Mad­di taz­mi­nat ola­rak is­te­ni­len mik­tar aşı­la­rak, da­va­cı ya­ra­rı­na ta­lep edi­len da­ha faz­la mik­tar­da mad­di taz­mi­na­ta hük­me­dil­me­si ya­sa­ya ay­kı­rı­dı­r” ka­ra­rı ver­di.

İS­TE­NEN MİK­TAR­DAN FAZ­LA

İs­tan­bul Ana­do­lu 17. Ai­le Mah­ke­me­si­’n­de gö­rü­len bir bo­şan­ma da­va­sın­da, yok­sul­luk na­fa­ka­sı ve mad­di taz­mi­nat ko­nu­su so­run ol­du. Ye­rel mah­ke­me da­va­cı­yı hak­lı bu­la­rak, da­va­lı­nın yük­sek mik­tar­da mad­di taz­mi­nat ve yok­sul­luk na­fa­ka­sı­na öde­me­si­ne ka­rar ver­di. Da­va­lı, ye­rel mah­ke­me­nin yer­siz ka­ra­rı­nı Yük­sek Mah­ke­me’ye ta­şı­dı. Dos­ya­yı in­ce­le­yen Yar­gı­tay 2. Hu­kuk Da­ire­si, da­va­cı ta­ra­fın­dan is­te­nen 5 bin TL’­lik taz­mi­nat ta­le­bi­ni, 6 bin TL ola­rak be­lir­le­me­si­nin ya­sa­ya ay­kı­rı ol­du­ğu­nu kay­det­ti.

AY­KI­RI BU­LUP KA­RA­RI BOZ­DU

Da­va­lı­nın, po­lis ta­ra­fın­dan ya­pı­lan mad­di araş­tır­ma tu­ta­na­ğı­na gö­re 870 TL ge­li­ri bu­lun­du­ğu, baş­ka bir ilave ge­li­ri ol­ma­dı­ğı­nın mah­ke­me­ce araş­tı­rıl­dı­ğı­nı be­lir­ten Yük­sek Mah­ke­me, 400 TL yok­sul­luk na­fa­ka­sı bağ­lan­ma­sı­nın da ya­sa­la­ra ay­kı­rı ol­du­ğu­na ka­rar ve­re­rek, ye­rel mah­ke­me­nin ka­ra­rı­nı boz­du.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzt Mar 02, 2015 9:55 pm


İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku • İşyeri hekimliği hizmet sözleşmesi konusunda emsal karar

İşyeri Hekimliği hizmet sözleşmesinin ilk bir yıl belirli hizmet süresi yapıldığı halde dava konusu olunca Yargıtay 22 Hukuk Dairesi İş kanuna göre belirsiz süreli olması gerekir kararı verdi. Halbuki Yargıtay 9 Hukuk Dairesinin geçmiş kararlarında belirli sürelidir diye kararı var onu yada emsal karar bulmak istiyorum. Google da araştırdığımda Yargıtay 9.Huk. Dairesi 22.04.2004 tarih 2003/20073 E. 1993 /10080 K. sayılı kararı geçiyor ama metin yok. Konu hakkında emsal karar arıyorum teşekkürler.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: komodordoktor — Cmt Şub 28, 2015 7:35 pm


Yeni ve Güncel Mevzuat • DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ KULLANDIRILMASI KONUSUNDA KARAR…

22 Ocak 2015 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29244

BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2014/7201

Ekli “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması; Başbakan Yardımcılığının 30/12/2014 tarihli ve 39930 sayılı yazısı üzerine, 15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 31/12/2014 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI
Ahmet DAVUTOĞLU
Başbakan
B. ARINÇ A. BABACAN Y. AKDOĞAN N. KURTULMUŞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
B. BOZDAĞ A. İSLAM V. BOZKIR F. IŞIK
Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK İ. GÜLLÜCE Ö. ÇELİK N. ZEYBEKCİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı V. Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ A. Ç. KILIÇ M. M. EKER N. CANİKLİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanı
E. ALA C. YILMAZ Ö. ÇELİK M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
N. AVCI İ. YILMAZ V. EROĞLU
Millî Eğitim Bakanı Millî Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
M. MÜEZZİNOĞLU L. ELVAN
Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

Eki için tıklayınız

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 22 Oca 2015, 01:57


Islaha Karşı Zaman aşımı Konusunda Yargıtay’dan iki zıt karar

Islah Yeni Bir Dava Olmadığından Islaha Karşı Zamanaşımı Def’i İleri Sürülemez

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 24.09.2012 Esas: 2011/9627 Karar: 2012/13414

Islah Yeni Bir Dava Olmadığından Islaha Karşı Zamanaşımı Def’i İleri Sürülemez

Özet: Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacılar, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat talebinde bulunmuştur; yargılama sırasında ise taleplerini ıslah etmişlerdir. Islah yeni bir dava olmayıp dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Islah yeni bir dava olmadığından ıslaha karşı zamanaşımı def’i ileri sürülemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.107, 109, 176, 177.

Davacı Aysel ve diğerleri vekili Avukat M.U. tarafından, davalı … Beton A.Ş ve diğerleri aleyhine 08.04.2004 gününde verilen dilekçe ile ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/04/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ….. Beton A.Ş vekili ve davacılar vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı …. Beton A.Ş ile davacılar Ediz, Yasemin, Nuray ve Nurdan’ın tüm, davacı Aysel’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacı Aysel’in diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yargılamanın devam sırasında düzenlenen tazminat bilirkişi raporunda destek zararının istemden daha fazla olduğunun belirlenmesi üzerine davacı, 18.06.2010 günlü ıslah dilekçesini vererek dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre bakiye zararını istemiştir. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Islah, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanunun 177/1. maddesinde de ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) sayılı bentlerde gösterilen nedenle davacı Aysel yararına BOZULMASINA; Aysel’in diğer, davalı ile diğer davacıların tüm temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddetme ve temyiz eden davacılardan Aysel’den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/09/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy Yazısı
Dava, ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemiz bozma kararının 2. bendinde yapılan bozma sonuç itibariyle doğru olmakla birlikte gerekçesine katılmıyorum. Şöyle ki;
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.

Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.

Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK’nun 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım için de davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.

Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tespit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.

Aynı yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
6100 Sayılı Kanunun hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özekes tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku kitabının 321. Sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir…” şeklindeki açıklamaları ile gerek dairemizin, gerekse HGK’nun önceki içtihatları gibi HMK’da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu trafik kazası 01/09/2002 tarihinde meydana gelmiş, olayda 2 kişinin öldüğü ve birden fazla kişinin yaralandığı anlaşıldığına göre ceza zamanaşımı süresi TCK 102/4. maddesi gözetildiğinde 10 yıldır. Şu durumda ıslah dilekçesinin verildiği 18/06/2010 tarih itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davacı Aysel’in ıslah edilen destek tazminatı isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi yerinde olmamıştır. Mahkemece kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesinde olduğundan dairemiz çoğunluğunun 2. bendde yazılı bozma gerekçesine katılmıyorum.24/09/2012
Başkan

 

Islaha Karşı Zamanaşımı defi ileri sürülebilir.

 

T.C.

YARGITAY

22. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/18465

K. 2013/6488

T. 26.03.2013

* FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ ALACAĞINA ZAMANAŞIMI DEFİ (Islaha Karşı Zamanaşımı Savunmasının Nazara Alınmadığı/Gerekirse Bilirkişiden Ek Rapor Alınmak Suretiyle Miktarın Yeniden Değerlendirileceği – Yapılacak Hakkaniyet İndirimi Yargıtay kararı: Taleple Bağlı Kalınarak Alacak Hüküm Altına Alınacağı)

* İŞÇİ ÜCRETLERİNDE ZAMANAŞIMI (4857 S.K. Md.32/8 Gereği Beş Yıllık Zamanaşımı Süresine Tabi Olduğu)

* ISLAHA KARŞI ZAMANAŞIMI SAVUNMASI (Davaya Karşı Zamanaşımı Savunması Nazara Alınmasına Rağmen Fazla Çalışma Ücreti Alacağı Hakkında Nazara Alınmadığı – Gerekirse Ek Rapor Alınarak Bu Savunma Karşısında Fazla Çalışma Ücreti Alacağı Miktarı Yeniden Değerlendirileceği)

* ZAMANAŞIMI SAVUNMASI (Davaya Karşı Zamanaşımı Savunması Nazara Alınmasına Rağmen Fazla Çalışma Ücreti Alacağı Hakkında Islaha Karşı Zamanaşımı Savunması Nazara Alınmadığı – Gerekirse Bilirkişiden Ek Rapor Alınarak Fazla Çalışma Ücreti Alacağı Miktarının Yeniden Değerlendirileceği) 4857/m.32, 63

ÖZET : Taraflar arasında fazla çalışma ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İş Kanunu’nun 32. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, işçi ücretleri beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Mahkemece, davaya karşı zamanaşımı savunması nazara alınmasına rağmen, fazla çalışma ücreti alacağı hakkında ıslaha karşı zamanaşımı savunması nazara alınmamıştır. Gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, ıslaha gelen zamanaşımı savunması karşısında fazla çalışma ücreti alacağı miktarı yeniden değerlendirilmeli, yapılacak hakkaniyet indirimi sonrası, taleple bağlı kalınarak alacak hüküm altına alınmalıdır.

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N. Özdamar Karakülah tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılmadığını, ödenmemiş sair işçilik alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında fazla çalışma ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, işçi ücretleri beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

Somut olayda, davalı vekilince davaya ve ıslaha karşı süresinde zamanaşımı definde bulunulmuş, Mahkemece, davaya karşı zamanaşımı savunması nazara alınmasına rağmen, fazla çalışma ücreti alacağı hakkında ıslaha karşı zamanaşımı savunması nazara alınmamıştır. Anılan sebeple, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, ıslaha gelen zamanaşımı savunması karşısında fazla çalışma ücreti alacağı miktarı yeniden değerlendirilmeli, yapılacak hakkaniyet indirimi sonrası, taleple bağlı kalınarak alacak hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

GÖREVLİ MAHKEME / TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREV ALANI / GÖREV KONUSUNDA USULÜ MÜKTESEP HAK

T.C.
YARGITAY
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E:2006/6686
K:2006/10439
T:26.6.2006
GÖREVLİ MAHKEME
TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREV ALANI
GÖREV KONUSUNDA USULÜ MÜKTESEP HAK

4077 s. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [Madde 23]
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıya araç sattığını, araç bedelinin 15.000.000.000 TL’sini banka kredisi kullanarak ödeyen davalının bakiye 13.985.000.000 TL’sini bir hafta içinde ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının eşini önceden tanıdıkları için senet düzenleme gereğini duymadıklarını, davalının bakiye borcu ödemediği gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, bakiye borcun 1.6.2005 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığım, borcun muaccel hale gelmediğini, 1.6.2005 tarihinde bakiye borcu da ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra Kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birinin oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasa kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Bu durumda mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.