Etiket arşivi: Kredi

Kredi Borcunun Hayat Sigortasından Ödenmesi

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
2015/34341 E. 2017/12596 K.
K. Tarihi: 18.12.2017
Mahkeme : Tüketici Mahkemesi
Konu : Bankadan kullandığı konut kredisine bağlı olarak hayat sigortası yaptıran murisin vefatı üzerine krediden bakiye kalan kısmın hayat sigortasından karşılanması temini istemi.

ÖZET: Davacılar, miras bırakanları…’ın davalı bankadan konut kredisi kredisi kullandığını, davalı bankadan konut kredisine bağlı olarak … sigortası yapıldığını, murislerinin 17.03.2010 tarihinde vefat ettiğini, krediden bakiye kalan kısmın, … sigortasından karşılanması yönündeki taleplerinin davalı bankaca, muris tarafından 2010 yılı için … sigortası yaptırılmadığı gerekçesiyle, reddedildiği bu nedenle bakiye taksitleri ödemek zorunda kaldıklarını, kredinin banka tarafından re’sen yenilenmediği gibi, yenilenmesi konusunda bir bildirimde de bulunulmadığını, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

KARAR: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacılar, miras bırakanları…’ın davalı bankadan konut kredisi kredisi kullandığını, davalı bankadan konut kredisine bağlı olarak … sigortası yapıldığını, murislerinin 17.03.2010 tarihinde vefat ettiğini, krediden bakiye kalan kısmın, … sigortasından karşılanması yönündeki taleplerinin davalı bankaca muris tarafından 2010 yılı için … sigortası yaptırılmadığı gerekçesiyle reddedildiği bu nedenle bakiye taksitleri ödemek zorunda kaldıklarını, kredinin banka tarafından re’sen yenilenmediği gibi, yenilenmesi konusunda bir bildirimde de bulunulmadığını, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2.500,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar, tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Davacılar murisi… 27.04.2006 tarihinde 120 ay vadeli, 35.000.00 TL’lik konut kredisi kullandığı, murisin 17.03.2010 tarihinde öldüğü, kredinin kullanımı sırasında 2006-2009 dönemi için bir kez … sigortasının yapıldığı,üç yıllık sigortanın bitiminde sigortanın davalı banka tarafından yenilenmediği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık üç yılık kredi … sigortasının bitiminde bankanın sigortayı yenileme ve sigortalıya bildirimde bulunma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı noktasındadır. Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde; 17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir. Kredi sözleşmesi nedeniyle … sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği”, 17.1.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren Bankaya ait olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda, davalı Bankanın, 28.04.2009 tarihinde sona eren davacının murisine ait kredili … sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Bu nedenle davacının uğradığı zarar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu oldukları sonucuna varılmalıdır. O halde mahkemece davacıların murisinin ve davalı bankanın kusur oranları takdir edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • KREDİ KARTINI KULLANIP GERİ ÖDEMEME, GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA

T.C
YARGITAY
8.CEZA DAİRESİ
ESAS NO: 2012/26143
KARAR NO: 2013/19202

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak:

Mağdur F…’nın kredi kartıyla iki ayrı iş yerinden alış veriş yapıldığının anlaşıldığı olayda iş yeri sahiplerinin yapılan işlemler sonucu mağdurun uğradığı zararı iade ettikleri, sanığın da giyim mağazasından aldığı eşyaları soruşturma aşamasında işyerine iade ettiğinin anlaşılması ve mağdurun sanık hakkında TCK.nun 168. maddesinde düzenlenen indirim hükmünün uygulanmasına rıza gösterdiğini beyan etmesi karşısında sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması hususunda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMA- SINA), 26.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2012/2546
KARAR NO. 2013/9485
KARAR T. 6.6.2013

> BAŞKASINA AİT KREDİ KARTININ İZİNSİZ KULLANILMASI — YARAR SAĞLAMA — ETKİN PİŞMANLIK — SANIK VE KATILANIN AKRABA OLUP İSİMLERİNİN BENZER OLMASI

ÖZET : Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunda; katılanla akraba olduğu anlaşılan sanığın tüm aşamalarda kendisinin hsbc bankasına kredi kartı için müracaat ettiğini ve teslim edilen kartın kendisine ait olduğunu zannederek alıp kullandığını savunması, katılanın isminin sanığın ismiyle benzer olup kredi kartının teslimi sırasında kurye tarafından düzenlenen formda sanığın adının H. Hüsnü A. olarak yazılmasına rağmen sanığın ise Hüsnü A. gerçek ismiyle imzalayarak kartı teslim aldığı, banka cevabi yazısına göre sanığın kredi kartı talebinde bulunduğu ve bunun aynı gün red edildiğinin belirtilmesi ve sanığın baştan itibaren harcamaları kendisinin yaptığını kabul etmesi karşısında, sanığın suç kastının belirlenmesi bakımından; bankadan kredi kartı talebine dair başvurunun reddedildiği hususunun sanığa tebliğ edilip edilmediği ve varsa belgesinin celbiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik inceleme sonucu karar verilmesi yasaya aykırıdır. Bankanın cevabi yazısına göre kredi kartı borcunun kurye firması tarafından ödendiği, sanığın da temyiz dilekçesinde kartın teslimini yapan kuryeye 6 ay içinde ödemede bulunduğunu beyan etmesi karşısında kartın kullanımından doğan zararın sanık tarafından giderilip giderilmediği ve yapılmışsa ödeme tarihleri araştırılıp sonucuna göre etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Gereği düşünüldü:

1- )Katılanla akraba olduğu anlaşılan sanığın tüm aşamalarda kendisinin hsbc bankasına kredi kartı için müracaat ettiğini ve teslim edilen kartın kendisine ait olduğunu zannederek alıp kullandığını savunması, katılanın isminin sanığın ismiyle benzer olup kredi kartının teslimi sırasında kurye tarafından düzenlenen formda sanığın adının H. Hüsnü A. olarak yazılmasına rağmen sanığın ise Hüsnü A. gerçek ismiyle imzalayarak kartı teslim aldığı, banka cevabi yazısına göre 14.11.2006 tarihinde sanığın kredi kartı talebinde bulunduğu ve bunun aynı gün red edildiğinin belirtilmesi ve sanığın baştan itibaren harcamaları kendisinin yaptığını kabul etmesi karşısında, sanığın suç kastının belirlenmesi bakımından;anılan bankadan kredi kartı talebine dair başvurunun reddedildiği hususunun sanığa tebliğ edilip edilmediği ve varsa belgesinin celbiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı,
Kabule göre de:

2- )Hsbc bankasının cevabi yazısına göre kredi kartı borcunun kurye firması tarafından ödendiği, sanığın da temyiz dilekçesinde kartın teslimini yapan kuryeye 6 ay içinde 500,00 TL ve 850,00 TL olmak üzere 1350,00 TL ödemede bulunduğunu beyan etmesi karşısında: kartın kullanımından doğan zararın sanık tarafından giderilip giderilmediği ve yapılmışsa ödeme tarihleri araştırılıp sonucuna göre T.C.K.nun 168. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11.CEZA DAİRESİ
Esas No: 2004/1005
Karar No: 2005/1153
Karar Tarihi: 16.03.2005

ÖZET : Sanıkların, nakit para çekmek amacıyla şikayetçiden teslim aldıkları kredi kartıyla çektikleri parayı ödememelerinin yanında, aldıkları kartı da iade etmeyip inkar etmek suretiyle güveni kötüye kullanmak suçunun işlendiğinin iddia olunup, mahkemece de kabul edilmesine rağmen kartın iade edilmemesinin yüklenen suçu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılmaması isabetsizdir.

Güveni kötüye kullanmak suçundan sanıklar a ve b’in yapılan yargılamaları sonunda: Beraatlarına dair BURSA 6. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 15.4.2002 gün ve 2000/1447 Esas, 2002/308 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının onama isteyen 14.1.2004 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

anıkların, nakit para çekmek amacıyla şikayetçiden teslim aldıkları kredi kartıyla çektikleri parayı ödememelerinin yanında, aldıkları kartı da iade etmeyip inkar etmek suretiyle güveni kötüye kullanmak suçunun işlendiğinin iddia olunup, mahkemece de kabul edilmesine rağmen kartın iade edilmemesinin yüklenen suçu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılmaması,

SONUÇ: Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak CMUK.nun 321 nci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzt Mar 23, 2015 8:36 pm


Basından Hukuk Haberleri • BANKA VERMİŞ OLDUĞU KREDİ ÖDENMEZ İSE,İCRA TAKİBİ YAPMADAN MAAŞINIZDAN KESER.?

Kredi Borcunu Ödemeyenin Maaşına Haciz

Yargıtay, kredi borcunu ödemeyen kişinin, banka tarafından maaşından kesinti yapılmasının kanuna uygun olduğuna hükmetti.
Yargıtay, tüketici tarafından imzalanan sözleşmelerde belirtilmesine rağmen borcunu ödemeyen kişinin, banka tarafından maaşından kesinti yapılmasının kanuna uygun olduğuna hükmetti.

BİR VATANDAŞIN BAŞINA GELDİ

Ankara’da ikamet eden bir vatandaş, sözleşme imzaladığı bankadan kredi çekti. Alacaklarını tahsil edemeyen banka şubesi, taksitleri ödeyemeyen vatandaşın maaşından kesinti yaptı. Bunun kanuni olmadığını düşünen vatandaş, Ankara 2. Tüketici Mahkemesi’nde, "Hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan alacak" davası açtı ve maaşından kesilen paraların iadesini istedi.

YEREL MAHKEME HAKLI BLDU

Mahkeme, vatandaşın talebini kabul etti. Davalı bankanın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, önce sözleşme imzalayan sonra da, "Maaşımdan para kesiliyor." diyen vatandaşın davranışının, iyi niyet kurallarıyla bağdaşamayacağına hükmetti.

YARGITAY KARARI BOZDU

Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak, başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır. Davalı banka, sözleşme hükümlerine göre kesinti yapmıştır. Hemen belirtilmelidir ki davacının, bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde, sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye koyulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı, yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup serbest iradesiyle sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin, bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez."

BANKA HAKLI BULUNDU

Bankanın yaptığı işlemin, sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe sebep olduğunun kabul edilemeyeceğine dikkat çekilen kararda, "Davacının bankadan kullandığı kredinin borcunu, sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının, taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi, hakkın kötüye kullanılması olup iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Tüketici, haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez.

KREDİ BORCU ÖDENMEZ İSE MAAŞA HACİZ

Aksi halde kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Hal böyle olunca mahkemece, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." denildi.

http://www.haberler.com/yargitay-banka- … 38-haberi/

BU HABERDE GEÇEN KARAR SİTEMİZ ARŞİVİNDE BULUNUP BURADAN OKUYA BİLİRSİNİZ
viewtopic.php?f=47&t=24775

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Pzr Mar 01, 2015 9:59 am


Kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif kaydın silinmesi talepleri Tüketici Kanunu kapsamındadır

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/41079 esas sayılı ve 2014/37438 karar sayılı  26.11.2014 tarihli kararı

Yargıtay, Bankalara kart ve kredi borcu olan tüketicilerin hukuki durumu hakkında verdiği kararında;

Negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydın silinmesine ilişkin talepler Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmektedir. dedi
Taraflar arasındaki TSSHH kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalının Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı müracaat sonucu (müvekkili banka hasım olarak gösterilmemesine ve müvekkili banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydının bulunmadığı bildirilmiş olmasına rağmen), Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25 Eylül 2010 tarih ve 2010/1333 sayılı kararı ile “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” şeklinde şikayet edilen olarak gösterilen tüm tarafları kapsayacak şekilde karar verilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderildiğini,karara konu hususun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun uygulanmasından kaynaklanmadığını ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görev alanına girmediğini, davalının müvekkili nezdinde negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydı bulunmadığı bildirilmesine rağmen “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” denilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderilmesinin de usulsüz olduğunu belirterek Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin ilgili kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, Bingöl Tüketici Hakem Heyetinin 25.10.2010 tarih ve 2010/1033 sayılı kararının iptaline karar verilmiş,karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuştur.

Davalı, 4,00 TL.lik kredi kartı borcunun gözükmesi nedeniyle kendisine kredi kartı verilmediğini belirterek banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydının silinmesi istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat ettiğini, tüketici hakem heyetinin davalının talebini kabul ettiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Mahkemece; davanın Davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiş ise de;somut uyuşmazlıkta davalının kredi kartı borcu nedeniyle tüketici hakem heyetine başvuru tarihinde davacı banka nezdinde kredi riskine ilişkin değerlendirme raporu tutulmakta olup, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece, tarafların delilleri toplanmalı sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Bingöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.07.2013 tarih ve 2013/ 38 esas 2013/ 456 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Dilekçe ve Sözleşme Örnekleri • C.SAVCILIĞINA BANKA KREDİ KARTI KOPYALANMASI ŞİKAYET DİLEKÇE

………. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

ŞİKAYETÇİ: Ad soyad
ADRES:

ŞÜPHELİ: Faili meçhul

KONUSU: Bankamatik kartımın kopyalanıp hesabımdan para çekilmesi suretiyle zarara uğramama sebep olan ilgililer hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılması talebimdir.

SUÇ TARİHİ:../../2015

AÇIKLAMALAR:

1- ………… Bankası ……………Şubesinden verilme, ………………….. nolu ekte fotokopisi bulunan banka kartım kullanılmak suretiyle, ……………….. Bankasına ait ATM’den bilgim dışında ………….. tarihinde ………… TL nakit para çekimi yapıldığını, bankadan gelen telefon üzerine öğrendim.

2-Her ne kadar gelen telefonun şaka olduğunu düşünsem de, banka hesabımı kontrol ettiğimde, söz konusu tutarın bilgim ve onayım dışında hesabımdan çekilmiş olduğunu gördüm ve kartımın kullanıma kapatılması hususunda derhal muhatap bankada talepte bulundum.

3- Banka görevlisinden öğrenmiş olduğum bilgiye göre, kartım, ATM cihazlarına koyulan bir cihaz vasıtası ile kopyalanmış, ardından başka bir bankanın ATM’sinden günlük para çekim limiti tutarı olan …………. TL hesabımdan çekilmiştir.

4-Banka görevlisi ayrıca, ……….. Bankası ATM’si yerine …………… Bankası’nın ortak ATM’sinden çekim yapıldığı ve sırf bu nedenle 30 TL işlem ücreti alındığını, bankanın da kendi ATM’sinden para çekip masraf ödememek varken başka banka ATM’sinin kullanılarak masraf ödenmesi suretiyle para çekilmesinin hayatın olağan akışına uymadığı, dolayısı ile şüphe uyandırdığını ve bu nedenle para çekim işleminin bilgim dahilinde olup olmadığını sorduklarını beyan etmiştir.

5- İhtiyaç duyulması halinde, para çekilme işleminin gerçekleştiği gün ve saatte, ofiste çalıştığıma ve banka kartımın da yanımda olduğuna dair tüm ofis çalışanlarım tanık olarak gösterilebilir.

DELİLLER: Banka kartı fotokopisi, Muhatap banka ile yapılan görüşme kayıtları, Tanık, sair yasal deliller

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah olunan veya resen göz önünde bulundurulacak nedenlerle, Bankamatik kartımın kopyalanıp hesabımdan para çekilmesi suretiyle zarara uğramama sebep olan ilgililer hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmasını saygılarımla talep ederim. … /…./2015

ŞİKAYETÇİ
Adı ve Soyadı
İmza

Eki:
1-Kimlik fotokopisi
2-Banka kartı fotokopisi

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 03 Şub 2015, 20:15


Yeni ve Güncel Mevzuat • DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ KULLANDIRILMASI KONUSUNDA KARAR…

22 Ocak 2015 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29244

BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2014/7201

Ekli “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması; Başbakan Yardımcılığının 30/12/2014 tarihli ve 39930 sayılı yazısı üzerine, 15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 31/12/2014 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI
Ahmet DAVUTOĞLU
Başbakan
B. ARINÇ A. BABACAN Y. AKDOĞAN N. KURTULMUŞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
B. BOZDAĞ A. İSLAM V. BOZKIR F. IŞIK
Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği Bakanı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK İ. GÜLLÜCE Ö. ÇELİK N. ZEYBEKCİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı V. Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ A. Ç. KILIÇ M. M. EKER N. CANİKLİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanı
E. ALA C. YILMAZ Ö. ÇELİK M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
N. AVCI İ. YILMAZ V. EROĞLU
Millî Eğitim Bakanı Millî Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
M. MÜEZZİNOĞLU L. ELVAN
Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

Eki için tıklayınız

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 22 Oca 2015, 01:57


Ceza Hukuku • SAHTE KREDİ KARTI ÜRETMEK VE VERİLEN CEZANIN İNFAZI

Merhaba ben bu siteye yeni üye oldum çok bilgili değilim durumumu kısaca anlatmak istiyorum benim babam hakkında sahte kredi kartı üretmek kullanmak gibi şuçlardan 3 ayrı dosyadan 3 er yıl toplamda 9 yıl ceza verildi 2005 de oldu bu olay.Babam 2014 şubat 20 den beri ceza evinde yatarı ne kadar bilmiyorum acaba bu ceza paraya çevrilebilir mi yada açık ceza evine geçebilir mi yada denetimli serbestlikten yararlanamaz mı?Bana yardımcı olursanız çok çok sevinirim.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: cansu — 02 Oca 2015, 11:36


kredi sırasında evraklarını saklamayan tüketici sonradan bankadan isteyemez

Banka evraklarını kaybeden tüketiciye kötü haber

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, kredi kullanan tüketicilerin aldıkları bu hizmetin sonrasında bankalardan bilgi, belge ve evrak talebinin hukuka aykırı olduğuna hükmetti.

Gaziantep’te yaşayan Özlen Ünlüçay, kullandığı tüketici kredisi nedeniyle alınan tüm masrafların geri ödenmesi ve ilgili belgelerin kendisine verilmesi için ilgili bankaya dilekçe verdi.

Banka ise “istenilen evrak ve bilgilerin daha önce verildiği” gerekçesiyle tüketicinin başvurusunu kabul etmedi.

Daha sonra vekalet verdiği avukat aracılığıyla müracaatını yenileyen Ünlüçay’ın talebi bu kez de “müşteri sırrı” diye reddedildi. Bankadan ikinci kez olumsuz cevap alan Ünlüçay, Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne “muarazanın meni davası” açtı.

Mahkeme, 12 Kasım 2013′te, bankanın Ünlüçay’ın hesaplarına dair muarazanın giderilmesi yönünde karar verdi.

Karara rağmen söz konusu belgeleri vermeyen banka, konuyu Yargıtay’a taşıdı.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, “Kredi kullanım aşamasında ilgili evrakların tüketiciye teslim edildiği, sonrasında istenmesinin hukuka aykırı olduğu ve tüketicinin evrakları saklaması gerektiğine” hükmederek yerel mahkemenin kararını banka lehine bozdu.

Avukat Serkan Acavut, bankaların hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı, kredi dosya masrafı ve ekspertiz ücretleri için tüketiciden ciddi miktarda para aldığını söyledi.

Söz konusu ücretlerin iadesi amacıyla dava açabilmek için öncelikle bu paraların alındığına dair evrakların elde olması gerektiğine dikkati çeken Acavut, tüketicilerin, çeşitli gerekçelerle saklamadığı bu evrakları daha sonra istediklerinde bankaların zorluk çıkardığını öne sürdü.

Tüketicilerin bu engeli aşmak için Asliye Hukuk Mahkemelerine davası açtığını belirten Acavut, “Aynı işlemi müvekkilim için de yapmıştık. Yerel mahkeme kararı lehimize verdi ancak Yargıtay ise bunu bozdu. Yargıtay’ın bu kararıyla evraklarını saklamayan tüketicinin dosya masrafını geri alma imkanı kalmadı” diye konuştu.

Acavut, tüketicilerin bankalarla yaptıkları her türlü sözleşme veya para aktarımı belgelerini saklaması gerektiğine işaret etti.

Kararın tüketici açısından bir başka olumsuz tarafının daha olduğuna işaret eden Acavut, “Bankalar, evrakları vermediği için dosya masrafı ödemekten kurtulduğu gibi dava masrafları olarak da yaklaşık 750 lirayı tüketiciden geri alabilecek” dedi.