Etiket arşivi: Madde

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E:2006/7554
K:2006/8314
T:20.6.2006

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU

5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 32]
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık İ.A. hakkında Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 02.02.2006 tarihinde, 2005/247 esas, 2006/15 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Sanığın Psikiyatri Polikliniğinde tedavi gördüğüne dair dosyadaki Erzincan Devlet Hastanesi yazısı ve sanık ile müdafinin psikolojik rahatsızlığına ilişkin aşamalardaki beyanları gözetilerek, 5237 Sayılı TCK’nın 32. maddesi uyarınca; sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı araştırılıp belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 20.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMAK / İNFAZ REJİMİ

T.C.

YARGITAY

Onuncu Ceza Dairesi

E: 2006/3585

K: 2006/6140
T: 26.04.2006
UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMAK
İNFAZ REJİMİ
ÖZET: Sanığın üzerinde ele geçirilen uyuşturucu madde miktarı ve 5237 sayılı Yasanın 18813. madde gereğince ha­pis cezasının alt sınırdan tayini gözetilmeden ve nedenleri de açıkça gösterilmeden takdire dayanılarak gün adli para cezasının alt sınırın çok üzerinde tayini doğru değildir. Sa­nığın adli sicil kaydındaki infaz edilmiş mahkûmiyetinin in­fazının üzerinden üç yıldan fazla süre geçmiş olmasına gö­re cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Üst aramasında sürücü belgesi bulunduğu anlaşı­lan sanık hakkında 2918 sayılı Yasanın 119/1. maddesi ge­reğince işlem yapılmalıdır.
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 58]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 61]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]
Ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Ömer hakkında (İzmir Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi)nce yapılan yargılama sonunda, 14.11.2005 tarih ve 2005/292 esas, 2005/390 karar sayısı ile mah­kûmiyet kararı verildiği; hükmün sanık ve müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 14.03.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
11.06.2005 tarihli yakalama, üst arama, zapt etme tutanağına göre sürü­cü belgesi bulunan sanığın, suç tarihinde geçerli bir sürücü belgesi olup ol­madığı araştırılarak, varsa 2918 sayılı Kanunun 119/1. maddesinin uygulanması gerekeceğinin gözetilmemesi karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre; yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının red­dine; ancak:
1 Sanığın üzerinde ele geçirilen toplam net uyuşturucu madde miktarı ve 188/3. madde gereğince hapis cezasının alt sınırdan tayin edildiği gözetilmeden, nedenleri de gösterilmeden sadece 61. maddeye yollama yapılarak ve takdire dayanılarak “gün adli para cezasının” alt sınırın çok üzerinde tayi­ni,
2 Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve 24.05.1998 tarihinde bihakkın tahliye edilmek suretiyle infaz edildiği anlaşılan önceki mahkûmiyetinin infa­zının üzerinden üç (3) yıldan fazla süre geçtiği gözetilmeden TCK’nın 58/2-b bendine aykırı olarak uygulama yeri bulunmadığı halde, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve takdiren 2 yıl süre ile dene­timli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde gö­rülmüş olduğundan, hükmün istem gibi (BOZULMASINA), suçun niteliği tu­tuklu kalınan süreler göz önüne alınarak tutuklu sanık hakkındaki tahliye is­teğinin reddine, 26.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK / LEHE KANUN UYGULAMASI / DURUŞMA AÇILMASI

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E: 2006/410
K: 2006/6151
T: 26.04.2006
TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK
LEHE KANUN UYGULAMASI
DURUŞMA AÇILMASI
ÖZET: 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince, lehe ka­nunun saptanıp uygulanması için, herhangi bir inceleme veya araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin bir hük­mün uygulanması olanağı varsa duruşma açılması zorunlu­dur.
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 7]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]
5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 9]
Teşekkül oluşturmak suretiyle uyuşturucu madde ithal etmek suçundan sanık Ahmet’in yapılan yargılanması sonunda cezalandırılmasına dair (Ada­na Birinci Devlet Güvenlik Mahkemesinden verilen 05.06.2003 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı hükümle 765 sayılı TCK uygulanmak suretiyle mahkûmiyetine karar verildiği; re’sen de temyize tabi olan hükmü
sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine 01.04.2004 tarih ve 2004/6902 esas, 2004/3817 karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği; 5237 sayılı TCK’nin yürürlüğe girmesinden sonra talep üzerine dosya üze­rinde yapılan inceleme sonucu, Adana Altıncı Ağır Ceza Mahkemesinin 20.06.2005 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı kararı ile 5237 sa­yılı TCK uygulanmak suretiyle yeniden mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün Yargıtay’ca incelenmesi hükümlü müdafi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 25.01.2006 tarihinde daireye gönderilmekle dosya incelendi, gereği dü­şünüldü;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.12.2005 tarih ve 2005/ 162-173 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5252 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğin­ce, lehe kanunun saptanıp uygulanması için; herhangi bir inceleme veya araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyor­sa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırım­lara ilişkin bir hükmün uygulanması olanağını sonraki kanun sağlamışsa, du­ruşma yapılması zorunludur. Sonraki kanunun lehe olduğunun kabul edile­
rek “derhal” uygulanması ve buna bağlı olarak duruşma yapılmaksızın da karar verilebilmesi diğer durumlarda mümkündür.
Sanık hakkında ilk hükümle ‘teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan mahkûmiyet kararı verildiği halde, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu; uyarlama kararı verilirken 5237 sayılı TCK’nin 188/5. mad­desinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek artırım nedeninin de­ğerlendirildiği, temel cezanın tecdit edildiği, bu durumların 5252 sayılı Kanu­nun 9. maddesinde açıklanan “Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümleri­nin derhal uygulanabileceği hallerden” olmadığı gözetilmeden, duruşma açı­larak bir karar verilmesi yerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu ka­rar verilmesi,
2- Uyarlama kararı verilmekle önceki hüküm ortadan kalktığı halde, “sair hususların Adana Bir Nolu DGM’nin 05.06.2003 tarih ve 2002/216 esas, 2003/80 karar sayılı kararındaki gibi olduğunun tespitine, infazı ilgilendiren bir hal olmayışı nedeniyle bu konularda yeniden hüküm kurulmasına yer ol­madığına” karar verilerek önceki hükme gönderme yapılması
Yasaya aykırı hükümlü müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, re’sen de temyize tabi olan hükmün sair hususlar incelen­meden istem gibi (BOZULMASINA), 26.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK / SATMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK

T.C.
YARGITAY
Onuncu Ceza Dairesi
E: 2006/222
K: 2006/8111
T: 15.06.2006
KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK
SATMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK
ÖZET: Sanığın Ekstacy hapı sattığı ihbarı üzerine araçta yapılan aramada 7 adet hap bulunduğu ve sanığın aşama­larda atılı suçu kabul etmediği anlaşılmakla, ele geçen hapların sayısının kişisel kullanım sınırlarında kaldığı ve satma amacına ilişkin hiçbir delilin bulunmaması karşısın­da hapları kullanma amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekir.
765 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 404]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 191]
Satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Bubo hakkında (Aydın Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)’nce yapılan yargılama sonunda 25.10.2005 tarihinde, 2004/144 esas, 2005/493 karar sayı ile mah­kumiyet kararı verildiği; hükmün sanık müdafi tarafından süresi içinde tem­yiz edildiği; Yargıtay C. Başsavcılığınca düzelterek onama isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 25.01.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Sanık hakkında, 765 sayılı TCK’nın 31. maddesi yerine, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanması, karşı temyiz olmadığından bozma ne­deni yapılmamıştır.
Dosya kapsamına göre; olay günü sanığın sevk ve idaresindeki araçta Ekstacy hap bulunduğu ve bu hapların satıcılığı ihbarının alınması üzerine, söz konusu araçta yapılan aramada suça konu 7 adet Ekstacy hapın yaka­landığı ve sanığın tüm aşamalarda atılı suçu kabul etmediği anlaşılmakta olup; söz konusu hapların sayısının kişisel kullanım sınırları içerisinde sayıla­bilecek miktarda olması ve sanığın bu hapları satmak amacıyla bulundurdu­ğuna ilişkin soyut ihbar dışında hiçbir delilin bulunmaması karşısında; sanı­ğın bu hapları kullanmak amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekirken sa­nığın inkarı aleyhine yorumlanarak satmak amacı ile uyuşturucu madde bu­lundurmak suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde gö­rüldüğünden hükmün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA) 15.06.2006 ta­rihinde oybirliği ile karar verildi.

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU / UYARLAMA / ADLİ PARA CEZASI

T.C.

YARGITAY

Ceza Genel Kurulu

E. 2006/10-130

K. 2006/130

T. 2.5.2006

TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU
UYARLAMA
ADLİ PARA CEZASI

5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 52]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 61]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 62]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 188]

Hükümlü İskender Bölük’ün teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti suçundan 765 sayılı Yasanın 403/5-7 ve 59. maddeleri uyarınca 5 yıl ağır hapis ve 433.478.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, TCY’nın 31. maddesi uyarınca 3 yıl kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ilişkin Adana 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinden verilen 10.09.2003 gün ve 128-137 sayılı hükmün kesinleşmesinden ve 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra lehe yasanın saptanıp yeni bir hüküm kurulmasının istenmesi üzerine Adana 7.Ağır Ceza Mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda 18.07.2005 gün ve 128-137 sayılı ek karar ile;hükümlünün eyleminin 5237 sayılı Yasanın 188/3. maddesinde yer alan “bireysel nitelikte uyuşturucu ticareti suçunu” oluşturduğu ve 5237 sayılı Yasanın daha lehe sonuç doğurduğundan bahisle, hükümlü hakkındaki önceki kararın tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasına, bireysel uyuşturucu ticareti suçundan 5237 sayılı TCY’nın 188/3 maddesi gereğince takdiren 5 yıl hapis, sanığın ekonomik ve sosyal durumu, suçun nitelik ve işleniş biçimi, diğer şahsi halleri dikkate alınarak takdiren 50 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 62. madde gereğince cezası 1/6 oranında indirilerek 4 yıl 2 ay hapis ve 41 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen adli para cezasının 52/2. madde gereğince 1 gün karşılığı sanığın ekonomik ve sosyal durumu, diğer şahsi halleri dikkate alınarak ve takdiren 20 YTL olmak üzere adli para cezasına çevrilerek, sonuç olarak İskender Bölük’ün 4 yıl 2 ay hapis ve 820 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ancak önceki kararla verilen sonuç ağır para cezasının üstünde bir miktarın tahsil edilmesinin kazanılmış hak ilkesini zedeleyeceği anlaşıldığından, verilen adli para cezasının 433 YTL ( 433.478.000 TL ) olarak infazına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olmak üzere 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d ve e bentlerinde gösterilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, karar vermiştir.

Hükümlü İskender Bölük tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10.Ceza Dairesi 08.03.2006 gün ve 20198-3483 sayı ile;

“… Uyarlama kararı ile verilen para cezası duruşma açılmaksızın alt sınırın üzerinde tayin edilmiş ise de; sonuç para cezasının kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak, alt sınırdan uygulama yapılan önceki hükümde yer alan para cezası miktarına indirildiği anlaşılmakla, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni sayılmayarak tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Dosya içeriğine nazaran araştırma ve incelemeyi gerektiren başka neden bulunmamasına, takdir hakkının alt sınırdan kullanılmış olmasına 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/1 maddesi hükmüne uygun hüküm kurulmuş olmasına, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle sonucu bakımından doğru olan hükmün onanmasına…” karar vermiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 13.04.2006 gün ve 190260 sayı ile;

“… Mahkemenin takdir hakkını kullanıp bireyselleşme yaparak adli para cezasını belirlemesi karşısında, uyarlama yargılamasının duruşmalı olarak yapılması gerekmektedir. Ayrıca, 5237 sayılı Yasanın 188/3 ve 52 inci maddelerinde gösterilen alt sınır aşılıp temel ceza 50 gün olarak saptandıktan sonra yapılan uygulama sonucu 820.-YTL adli para cezası bulunduğu halde, kazanılmış hak oluşturması gerekçe ile bu para cezasının, ortadan kaldırılan ilk hükümde saptanan “433.- YTL olarak infaz edilmesine” karar verilmiştir. Diğer bir anlatımla; hapis cezası için 5237 sayılı Yasanın 188/3, para cezası yönünden ise 765 sayılı Yasanın 403/5-7 ve 19 uncu maddeleri uygulanmıştır. Bu şekildeki karma uygulama ise; 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9/3 üncü maddesine aykırıdır…” görüşü ile itiraz yasayoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.07.2005 gün ve 128-137 sayılı ek kararının öncelikle usule yönelik birinci itiraz dikkate alınmak suretiyle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

İnceleme konusu olayda;

İskender Bölük’ün teşekkül halinde uyuşturucu ticareti yaptığı kabul edilerek 765 sayılı TCY’nın 403/5-7 ve 59. maddeleri uyarınca 5 yıl ağır hapis ve 433.478.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, TCY’nın 31. maddesi uyarınca 3 yıl süreyle kamu hizmetlerinden yasaklanmasına, uyuşturucu maddelerin TCY’nın 36. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin hüküm Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiştir.

İnfaz sırasında 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesi üzerine Yerel Mahkeme evrak üzerinde yaptığı uyarlama yargılaması sonunda, hükümlünün eyleminin 5237 sayılı Yasanın 188. maddesinde düzenlenen bireysel uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğunu, bu Yasa hükümlerinin daha lehe sonuç doğurduğunu kabul ederek, hapis cezasını alt sınırdan tayin etmek, 5 gün olan adli para cezasına esas temel gün sayısını ise alt sınırın üzerinde 50 gün olarak belirlemek suretiyle, hükümlü İskender’in bu suçtan 5237 sayılı TCY’nın 188/3, 62 ve 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis ve 820 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ancak önceki kararla verilen sonuç ağır para cezasının üstünde bir miktarın tahsil edilmesinin kazanılmış hak ilkesini zedeleyeceği düşüncesiyle, adli para cezasının 433 YTL ( 433.478.000 TL ) olarak infazına, ayrıca 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasında gösterilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, emanette kayıtlı uyuşturucuların 5237 sayılı Yasanın 54. maddesi uyarınca müsaderesine, karar vermiştir.

Hükümlünün temyizi üzerine Özel Daire, hükmü eleştirerek onamış, Yargıtay C.Başsavcılığı ise, adli para cezası ile ilgili olarak takdir kullanılıp alt sınırın üzerinde temel gün süresi belirlendiğine göre, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre yapılan uyarlama yargılamasının duruşma açılarak gerçekleştirilmesi gerektiği görüşüyle itiraz etmiştir.

Görüleceği üzere çözmemiz gereken öncelikli hukuki sorun; somut olaydaki uyarlama yargılamasının duruşmalı mı yoksa evrak üzerinde mi yapılması gerektiği hususuna ilişkindir.

5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.”denilmiş, böylelikle, lehe yasanın saptanmasında başvurulacak yöntem düzenlenmiştir.

Bu hüküm uyarınca, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının, önceden kesin yargı haline gelmiş olan ve 765 sayılı Türk Ceza Yasasına göre kurulmuş bulunan bir hükümde değişiklik yapılmasını gerektirip gerektirmediğini saptamak ve gerektiğinde yeni bir hüküm kurmakla sınırlı uyarlama yargılaması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya, önceki ve sonraki Ceza Yasalarının ilgili tüm hükümlerinin birbirlerine karıştırılmaksızın uygulanmasını ve her iki yasaya göre ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini gerektirmektedir.

Bu belirleme, herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmeyen; eylemin suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması ya da önceki hükümle belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdiri gerektirmemesi gibi hallerde, evrak üzerinde yapılabilecektir.

Ancak;

Sonraki yasa ile suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması, cezanın, 5237 sayılı TCY’nın 61’inci maddesi gözetilerek tayin ve takdirinin gerekmesi, artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdiri gerektirmesi, seçimlik cezalardan birinin tercihinin söz konusu olması, seçenek yaptırımların ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlendirilmesinin gerekmesi gibi durumlarda, duruşma açılarak değerlendirme yapılmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,

Yerel Mahkemece, 5237 sayılı Yasa ile hüküm kurulurken adli para cezasına esas olan temel gün süresi takdir kullanılarak 5 gün yerine 50 gün olarak belirlendiğine göre, uyarlama yargılamasının duruşma açılarak yapılması gereklidir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, Özel Daire kararının kaldırılmasına, diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme kararının açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 10.Ceza Dairesinin 08.03.2006 gün ve 20198-3483 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- Diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme hükmünün öncelikle açıklanan nedenle BOZULMASINA,

4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 02.05.2006 günü oyçokluğuyla karar verildi.