Etiket arşivi: maddi

İş Kazası Sonucu Maluliyet, Maddi Tazminat Hesaplama

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
2007/20150 E.2008/1542 K.
Mahkeme : İş Mahkemesi
Konu : Maddi Manevi Tazminat İstemi

ÖZET: Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 39.229.10 YTL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan T. T. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan T.T.San. Tic.Ltd.Şti. vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.02.2008 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan T.T. San.Tic.Ltd.Şti.vekili Av.R.K.ile davacı asil F. B. ve Vekili Av.M.K.geldiler. Diğer davalı kurum adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatlar ile asilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı T.T. San. Tic. Ltd. Şti.’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

Dava zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sağ ayağının kırılması nedeniyle %15,20 oranında meslekte kazanma gücünü kaybeden sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece maddi tazminat ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı işverenlik tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, sigortalının, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Kusurun aidiyeti ve oranı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarının, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez.

Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, hesap raporunun Yargıtay denetimine elverişli olması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.

KARAR: Somut olayda 25.04.2007 tarihli asıl ve 17.07.2007 tarihli ek hesap bilirkişi raporlarında davacının asgari ücretin 1,24 kat fazla ücret aldığı açıklandığı halde, asgari ücretin 4 katı civarında bir ücret aldığı kabul edilerek hesap yapıldığı görülmektedir. Davacının 12.08.1998 tarihli gelir bağlama kararındaki ortalama ücreti olay tarihindeki asgari ücretin 2,49 katı civarındadır. Her ne kadar asgari ücretin 4 katı esasa alınarak bulunan ücretler kesinleşen rücu davasındaki tavan hesabına esas 26.06.2001 tarihli rapordaki ücretlerle uyumlu gibi gözükse de anılan raporda da davacının asgari ücretin 2,49 katı ücret aldığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı açıklandığı halde, hesaplamanın 4 kat üzerinden yapılması karşısında hesaba esas alındığı açıklanan ücretle, hesaplama sırasında uygulanan ücret arasında uyumsuzluk olduğu ortadadır.

Öte yandan 05.05.1963 doğumlu davacının aktif devre hesabının 60 yaşını bitirdiği 05.05.2022 tarihine kadar yapılması gerekirken 31.12.2025 tarihine kadar yapılması keza pasif devre hesabının ise PMF tablosuna göre bakiye ömrünün sonu olan 18.01.2031 tarihine kadar yapılması gerekirken, 31.12.2033 tarihine kadar yapılmak suretiyle maddi tazminatın fazla çıkarıldığı da açıktır. Hal böyle olunca da maddi tazminatın hesabına esas ücretin nasıl bulunduğu belli olmayan, aktif ve pasif devrelerin uzun tutulduğu giderek Yargıtay denetimine elverişsiz hesap raporunun maddi tazminatın belirlenmesine esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı T.T.San. Tic. Ltd. Şti.’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan T.T. San.Tic.Ltd.Şti. yararına takdir edilen 550.00 YTL. Duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan Temel Taş’a iadesine, 05.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • HAKSIZ HACİZ, TAHRİF EDİLMİŞ SENEDİ TAKİBE KOYMA, MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2003/8959
KARAR NO. 2003/13737
KARAR T. 20.11.2003

DAVA : Davacı Erdoğan Yavuz vekili Avukat Mustafa Eryılmaz tarafından, davalı Muammer İleri aleyhine 1.3.2001 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13.3.2003 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, haksız takip nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı üzerinde tahrifat yapılan senet ile davalı tarafından yapılan icra takibi sırasında taşınmazlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden tesbitinin istendiğini, haksız haciz nedeniyle kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan 1.500.000.000 lira manevi tazminatın tahsilini istemiştir.

Davacı tarafından takibe konu olan senedin rakam ve yazılarında değişiklik yapıldığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı gibi tarafların da bu konuya itirazları yoktur. Takip sırasında davacının taşınmazlarının tapu kayıtları üzerine haciz uygulandığı ve davacının icra takibine yaptığı itiraz üzerine davacı yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.

Burada önemli olan tahrifatın kimin tarafından yapıldığı değil, tahrif edilmiş senedin icra takibine konu yapılmasıdır. Davacının avukatı aracılığı ile yaptığı haczin haksızlığı mahkeme kararları ile sabit olduğundan olaya uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Sal Mar 03, 2015 10:19 pm


Ticaret Hukuku • Trafik kazası nedeniyle maddi manevi kaybın tazmini

YARGITAY 17. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/3677
KARAR: 2014/3246

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacılar vekili, müvekkili O…’a davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğunu belirterek müvekkili O…’un yaralı olduğu dönemde babası N…’ın çalışamaması nedeni ile uğradığı kazanç kaybı için 100,00.-TL, tedavi ve yol giderleri için 100,00.-TL ve bakıcı gideri için 100,00.-TL olmak üzere toplam 300,00.-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca O… için 20.000,00.-TL, baba ve anne için ayrı ayrı 10.000,00.-TL olmak üzere toplam 40.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.

Davalı …Sigorta A.Ş. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı Z…ve H… vekili, tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu ve davacının 2.1 oranıda sürekli, 9 ay tam geçici çalışma gücü kaybı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddiyle tedavi ve yol giderleri için 385,00.-TL, bakıcı gideri için 5.383,15.-TL olmak üzere toplam 5.768,15.-TL maddi tazminatın sigorta şirketinden dava, diğer davalılardan olay tarihinden, ayrıca O… için 5.000,00.-TL, N… ve S…için ayrı ayrı 2.000,00.-TL olmak üzere toplam 9.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince maddi tazminat ve 47. maddesi gereğince manevi tazminat (TBK m. 56) istemine ilişkindir.

BK’nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Dosya kapsamından, davacı O…’un kaza nedeniyle sol femur parçalı kırığı ve sağ uylukta şekil bozukluğu oluştuğu, kaza sonucunda vücut fonksiyonlarında %2.1 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen yaralanan O… ve davacı anne babası için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, açıklanan dosya kapsamına uygun düşmeyen miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 06 Oca 2015, 12:09


Ticaret Hukuku • Trafik kazası nedeniyle maddi manevi kaybımın tazmini

Trafik kazasında %100 haklıyım,kavşakta yeşil yanarken geçiyormuşum vasıtamla,kırmızıda durmayan yandan çarptı beyin kanaması geçirdim,konuşamıyorum, o bölge zede almış, 4 sene geçti kaskoyla davam sürüyor,enson %96 özürlü raporu aldım,bilirkişide %100 haklı raporu verdi,BİLEN KİŞİLER SİZCE MAHKEME SONUCU NE OLUR,limit diyorlar,maddi manevi kaybım limitlerle ölçülemezki,işimde hep dağıldı borçlandımda,benimde karşınında kasko ve sigortaları tamam,bende sigortaları kaskoları ve şahsı mahkemeye verdim,ticari mahkemeye yönlendirdi sulh mahkemesi,zaten kaybım karşılanırsa rekor bir dava sonucu olur,ortalıkta şahıs ve sigortalar ne varsa mahkeme incelemesinde,hem haklıyım hemde eksik evrakım yok,MADDİ MANEVİ ticari mahkeme sonucu ne olabilir sizce… Örnek mahkeme kararlarıyla birlikte soruma cevap alabilirmiyim?

Bilgiler: Tarih-Gönderici: troyal — 02 Oca 2015, 17:03


Borçlar Hukuku • RENT A CAR MADDİ HASAR KAZASI, DEĞER KAYBI TALEBİNE İTİRAZ

Rent A carlardan kiralanan araçlarda meydana gelen maddi hasarlarda.Bazı vatandaşlarımız ise kendilerine karşı yapılan değer kaybı talepleri ile baş başa kalarak zarar ve değer kaybı hususunda ki fahiş farka anlam veremeyerek bu konudaki uygulamayı sormaktadır.Özellikle belli hukuk büroları ile anlaşan kurumsallaşmış araç kiralama şirketleri tarafından değer kaybı talepleri çok fazla yapılmaya başlanmıştır Gönderilen yazılarda bir kayıp oranı belirlenmektedir ancak ülkemizde değer kaybı hususunda hiç bir kriter yer almamaktadır, bırakın değer kaybını aracı piyasa rayiç değeri hesabında bile sorunlar var iken değer tespitleme uzmanı sıkıntısı had safhada iken değer kaybını layıkıyla tespit edebilmek ne derece doğru yapılmaktadır tartışılmalıdır.

Eğer değer kaybı talebine itiraz edecek iseniz aşağıdaki itiraz metni kullanabilirsiniz.

Sayın Yetkili,

Bahse konu göndermiş olduğunuz yazı ile ilgili itirazlarımız aşağıdadır

HUSUMET İTİRAZIMIZ :

Meydana gelen trafik kazalarısonucunda üçüncü şahıslarda oluşabilecek zararlar Borçlar Kanununda ve KTK nda düzenlenen tazminatlarının konusunu oluşturmakta olup hukuki birer meseledirler ve işin gereği olarak talep edenin hukuki bilgi ve tecrübeye sahip olmasını gerektirir.Ayrıca Değer Kaybı Talebi’nin hesaplanması ile ilgili olarak, Değer Kaybı konusunda uzmanlaşmış ya da sertifikalandırılmış eksperlerin görev yapması ve mevcut eksper tayin prosedürlerinin Değer Kaybı konusunda da işletilmesi olmalıdır.

KUSUR ORANINI KABUL ETMEMEKTEYİZ :

TRAMER Kusur Oranına dayanarak talepte bulunmaktasınız Bu şekilde belirlenen kusur oranlarıTrafik polisinin belirlediği oranlar ile aynı değildir kazaya karışan her bir araç için %0, %50 ve %100 şeklindedir.

Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan, “Yalnız Maddi Hasarla Sonuçlanan Trafik

Kazalarında Taraflarca Doldurulacak Kaza Tespit Tutanaklarına İlişkin 2007/27 sayılıGenelge” hükümlerine göre sigorta şirketlerinin, yokluklarında kusur oranında mutabık kalmaları sigortalı ve sürücüler ile mağdurlar yönünden bağlayıcıdeğildir.İddia edenler yönünden genel hükümlere göre aksini ispat mümkündür.Kısacasıbu kusur oranı sadece sigorta şirketleri arasında hüküm ifade eder

ARAÇTA DEĞER KAYBININ ve İŞ KAYBININ MEYDANA GELDİĞİNE İLİŞKİN İDDİA :

Araç rent a car yani kiralık araçtır bu tür araçlar ikinci el piyasasında zaten sırf bu sebeple kazası olsa da olmasa da değer kaybına uğramaktadır.Bu değer kaybının kaza bahane edilerek tarafımıza yüklenmesi haksız ve mesnetsizdir. Kaldı ki değer kaybı aracın modeli, km si, onarımın niteliğine göre tespit edilebilir ve asla satış için piyasaya sunulmadan hesaplanamaz.Ayrıca araca takılmış olan yeni yedek parçaların aracın kıymetini arttırması kaçınılmazdır. İddianızın aksine araç değer kaybetmemiş , DEĞER KAZANMIŞTIR.

İş kaybı iddiası ise ancak tüm defter ve kayıtlarınızın incelenmesi kiralayan firma kayıtlarının incelenmesi ve kazaya karışan sürücünün tanıklığı sonrasında iddia edilebilecektir.

Değer kaybı iddiasının Yargıtay’ın ictihadı doğrultusunda Trafik Sigortacımızdan talep edilmesi gerektiğini de hatırlatırız.

” Trafik kazası sebebiyle hasar gören aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan "kazanç kaybı", trafik sigortası kuvertürü dışında kalmaktadır. Mahkemece, araçta oluşan hasarın, aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi sonucu meydana gelen "değer kaybının" sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin Dairemiz kararları yanlış değerlendirilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması ve davalı zorunlu trafik sigortacısının, "kazanç kaybı" nedeniyle oluşan zarardan da sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ”(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2003/7114 Esas No-2004/1613 Karar No.)

SİGORTA ŞİRKETİ POLİÇEDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUĞUNU TAMAMEN YERİNE GETİRMİŞTİR

Kasko sigorta şirketi ya da sizin başvurunuz üzerine Sigorta Şirketimiz sözkonusu ödeme ile alınan ibraname sonrası poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu tamamen yerine getirmiş olduğundan , Kısacası ZMM ( Trafik ) poliçeleri işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün hukuki sorumluluğunu sigorta eden poliçeler olduğundan mağdur veya haklerine halef olan sigorta şirketi tarafından karşılıklı suhe varılmış ve maddi manevi tazminata karşılık ibraname imzalanmış ve varsa talep edilecek diğer tazminatlar açıkça ayrıca belirtilmemiş ise bu durumda yukarıda açıklanan çerçevede sigorta şirketimiz ibra edilmekle biz işletenin hukuki sorumluluğu sulhen ortadan kalkacağından tazminat ödenmesine yasal olarak imkan yoktur.

Sonuç olarak tamamen haksız ve mesnetsiz olan talebinizi iptaline ve tarafımızın yukarıda belirtilen hususlarda acilen bilgilendirilmesine aksi halde dava masrafları ve vekalet ücretinin tarafınıza yükleneceğini saygılarımızla bildiririz.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2003/7114
KARAR NO. 2004/1613
KARAR TARİHİ. 23.2.2004

> MADDİ TAZMİNAT DAVASI ( Davalıya Ait Aracın Kaza Sonucu Davacıya Ait Araca Verdiği Hasar Nedeniyle )

> SİGORTACININ SORUMLULUĞU ( Aracın Onarım Süresince Çalıştırılmamasından Kaynaklanan Kazanç Kaybının Trafik Sigortası Kuvertürü Dışında Kalması )

> DEĞER KAYBI ( Trafik Kazası Sonucu Araçta Meydana Gelen Değer Kaybının Sigorta Teminatı Kapsamında Kalması )

> ONARIM SÜRESİNCE KAZANÇ KAYBI ( Trafik Sigortası Teminat Kapsamı Dışında Kalması-Bu Kalemden Sigortacının Sorumlu Tutulamaması )

6762/m.1301

ÖZET : Trafik kazası sebebiyle hasar gören aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan "kazanç kaybı", trafik sigortası kuvertürü dışında kalmaktadır. Mahkemece, araçta oluşan hasarın, aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi sonucu meydana gelen "değer kaybının" sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin Dairemiz kararları yanlış değerlendirilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulması ve davalı sigortacının, "kazanç kaybı" nedeniyle oluşan zarardan da sorumlu tutulması bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 6.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09.04.2003 tarih ve 2002/424 – 2003/387 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısı bulundukları aracın çarpması sonucu, müvekkiline ait aracın ( 134.384.849.- )TL hasara uğradığını ileri sürerek, anılan meblağın olay tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu bulunduğu, davacının ( 31.210.863.- )TL hasar bedeli, ( 100.000.000.- )TL kazanç kaybı olmak üzere toplam ( 131.210.863.- )TL talep edebileceği gerekçesiyle, davanın anılan meblağ üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı İ. Sigorta A.Ş. vekili temyiz etmiştir.

Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacağın tazmini istemine ilişkindir.

Trafik kazası sebebiyle hasar gören aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan "kazanç kaybı", trafik sigortası kuvertürü dışında kalmaktadır. Mahkemece, araçta oluşan hasarın, aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi sonucu meydana gelen "değer kaybının" sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin Dairemiz kararları yanlış değerlendirilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması ve davalı zorunlu trafik sigortacısının, "kazanç kaybı" nedeniyle oluşan zarardan da sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı sigortacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildİ.

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2010/120
KARAR NO. 2010/5116
KARAR TARİHİ. 3.6.2010

>BİLİRKİŞİ RAPORU ( Aracın Önceki Kaza Nedeniyle Meydana Gelen Hasar Durumu ve Bu Hasar Sebebiyle 2. El Piyasa Değeri Yeterince İrdelenmediğinden Rapor Hüküm Temaya Elverişli Olmadığı Gibi Araç Hasarı Konusunda Ne Şekilde Uzmanlığı Bulunduğu Anlaşılamayan Sigortacı Bilirkişiden Rapor Aldırılamayacağı )
>ARAÇ HASARI ( Tazminat Davası – Aracın Önceki Kaza Nedeniyle Meydana Gelen Hasar Durumu ve Bu Hasar Sebebiyle 2. El Piyasa Değeri Yeterince İrdelenmediğinden Rapor Hüküm Temaya Elverişli Olmadığı )
>KASKO SİGORTASI ( Sigortalı Aracın Önceki Hasarının da Değerlendirilerek Aracın 2.El Piyasa Rayiç Değeri İle Sovtaj Değerinin Tespit Edildiği ve Gerekçeli Denetime Elverişli Dosyadaki Bilirkişi Raporunun Değerlendirildiği Bir Rapor Aldırılması Gerektiği )
1086/m.275

ÖZET: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilk kazadan sonra yapılan onarımla davalı şirkete kasko sigortası yapılmadan önce görülerek teminat altına alındığından onarımının gereken şekilde yapıldığı ancak değer kaybına da uğradığı kabul edilerek aracın 2. el piyasa değeri ve sovtaj değeri tespit edilmiş ise de, aracın önceki kaza nedeniyle meydana gelen hasar durumu ve bu hasar sebebiyle 2. el piyasa değeri yeterince irdelenmediğinden rapor hüküm temaya elverişli olmadığı gibi araç hasarı konusunda ne şekilde uzmanlığı bulunduğu anlaşılamayan sigortacı bilirkişiden rapor aldırılması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek uzman makine mühendisi bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamı ve sigortalı aracın önceki hasarının da değerlendirilerek aracın 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespit edildiği, gerekçeli denetime elverişli dosyadaki bilirkişi raporunun değerlendirildiği bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı müvekkiline ait aracın tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, ekspertiz raporunda 28.856 TL tutarında hasar tespit edildiğini, müvekkilince aracın olay yerinden servise çektirilmesi için 500 TL ödendiğini, davalının ihbara rağmen hasar bedelini ödememesi nedeniyle toplam 29.356 TL asıl alacak üzerinden Adıyaman 2. İcra müdürlüğünün 2006/1435 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının ödeme emrinin tebliğinden sonra icra dosyasına 11.000 TL asıl alacak ve ferilerini ödediğini, bakiye kısma itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait aracın öncesinde de pert olacak şekilde hasarlandığını, davacının aracı müvekkili şirketten hasarlı olarak satın alan 3 kişiden satın aldığını, davaya konu kaza nedeniyle de aracın pertinin uygun görüldüğünü ancak önceki kaza nedeniyle piyasa rayicinin düştüğünü müvekkili tarafından bu hususlar gözetilerek aracın piyasa rayicinin ve sovtaj bedelinin tespit edildiğini, araç davacıda kaldığından bakiye 11.000 TL’nin ödenerek sorumluluklarının yerine getirildiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, alacak likit olmadığından inkar tazminatına karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının Adıyaman 2. İcra Müdürlüğünün 2006/1435 sayılı dosyasına yönelik itirazının 9.500 TL asıl alacak yönünden iptali ile bu alacağa takip tarihinden işleyecek yasal faizi oranı üzerinden takibin devamına, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı F. D. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının, davalı Axa Sigorta A.Ş vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı Axa Sigorta A.Ş vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, kasko sigortası sözleşmesine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 3.3.1.2 maddesi uyarınca, onarım masrafları, sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Aracın tam ziyana uğraması halinde sigortacının azami sorumluluk haddini geçmemek üzere, hasar anındaki gerçek değeri ödenir. HUMK. nun 275. maddesi hükmü uyarınca “Mahkemece, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.”
Davacıya ait araç öncesinde 3. kişi adına trafikte kayıtlı iken 10.6.2005 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu ağır hasarlı sayılarak pert total işlemi uygulanmış, araç hasarlı olarak satın alan dava dışı Ö. F. Y.’dan davacı F. D. satın alarak aracı tamir ettirmiş ve bilahare 20.11.2005 tarihinde davaya konu kaza nedeniyle yine perti uygun görülecek şekilde hasarlanmıştır. Davacı aracı 15.3.2005 tarihinde trafiğe çıkarılan 2005 model Mondeo otomobildir. Önceki riziko nedeniyle düzenlenen hasar dosyası getirilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilk kazadan sonra yapılan onarımla davalı şirkete kasko sigortası yapılmadan önce görülerek 50.000 TL üzerinden teminat altına alındığından onarımının gereken şekilde yapıldığı ancak değer kaybına da uğradığı kabul edilerek aracın 2. el piyasa değeri ve sovtaj değeri tespit edilmiş ise de, aracın önceki kaza nedeniyle meydana gelen hasar durumu ve bu hasar sebebiyle 2. el piyasa değeri yeterince irdelenmediğinden rapor hüküm temaya elverişli olmadığı gibi araç hasarı konusunda ne şekilde uzmanlığı bulunduğu anlaşılamayan sigortacı bilirkişiden rapor aldırılması da doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek uzman makine mühendisi bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamı ve sigortalı aracın önceki ( 10.6.2005 tarihli kaza sebebiyle oluşan ) hasarının da değerlendirilerek aracın 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespit edildiği, gerekçeli denetime elverişli dosyadaki bilirkişi raporunun değerlendirildiği bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı Axa Sigorta A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Axa Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 111, 35.-TL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı sigorta şirketine geri verilmesine, 03.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2011/11129
KARAR NO. 2011/15029
KARAR TARİHİ. 10.10.2011

>ARAÇ KİRALAMA SÖZLEŞMESİ ( Kötü Kullanım Sebebiyle Araç Hasarı Nedeniyle Tazminat – Davalının Aracı Kullanım Süresi ve Araçta Oluşan Arızanın Boyutu Dikkate Alınarak Müterafik Kusurun da Değerlendirilmesi Suretiyle Oluşacak Sonuca Göre Karar Verileceği )
>KÖTÜ KULLANIM SEBEBİYLE ARAÇ HASARI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Araç Kiralama Sözleşmesi – Davalının Aracı Kullanım Süresi ve Araçta Oluşan Arızanın Boyutu Dikkate Alınarak Müterafik Kusurun da Değerlendirilmesi Suretiyle Karar Verileceği )
>MÜTERAFIK KUSUR ( Araç Kiralama Sözleşmesi/Kötü Kullanım Sebebiyle Araç Hasarı Nedeniyle Tazminat – Araçta Oluşan Arızanın Boyutu Dikkate Alınarak Müterafik Kusurun da Değerlendirilmesi Suretiyle Oluşacak Sonuca Göre Karar Verileceği )
>ARAÇ HASARI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Araç Kiralama Sözleşmesi/Kötü Kullanım Sebebiyle – Davalının Aracı Kullanım Süresi ve Araçta Oluşan Arızanın Boyutu Dikkate Alınarak Müterafik Kusurun da Değerlendirilmesi Suretiyle Karar Verileceği )
818/m.43,44,98/2

ÖZET: Dava araç kiralama sözleşmesinden doğan ve kötü kullanım sebebiyle araçta hasar meydana geldiği ileri sürülerek fazlaya dair hakların saklı tutularak tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Taraflar arasında “rent a car” sözleşmesinin bulunduğu tartışmasızdır. Aracı kullanmak için teslim alan davalının seyir halindeyken aracın yağ lambasının yandığı, davalının motor yağı koyduğu, bir süre sonra ise araç motorundan sesler gelmeye başladığı, davalının Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının aracı kullanım süresi ve araçta oluşan arızanın boyutu dikkate alınarak, B.K.nun 98/2. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 43 ve 44. maddeleri uyarınca müterafik kusurunda değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA: Dava dilekçesinde 4.225 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR: Dava dilekçesinde; davacının araç kiralama işi yaptığı, 22.11.2009 tarihinde davalının … … … plakalı aracı kiraladığı, ancak kötü kullanımı sebebiyle araçta hasar meydana geldiği ileri sürülerek fazlaya dair hakların saklı tutularak 4.225,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Taraflar arasında “rent a car” sözleşmesinin bulunduğu tartışmasızdır. Aracı kullanmak için teslim alan davalının seyir halindeyken aracın yağ lambasının yandığı, davalının motor yağı koyduğu, bir süre sonra ise araç motorundan sesler gelmeye başladığı, davalının Cumhuriyet Savcılığındaki 26.11.2009 tarihli ifadesinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının aracı kullanım süresi ve araçta oluşan arızanın boyutu dikkate alınarak, B.K.nun 98/2. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 43 ve 44. maddeleri uyarınca müterafik kusurunda değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 16 Ara 2014, 08:43


BOŞANMADA EŞİT KUSUR / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT / EVLİLİK BİRLİĞİ SONA ERMEDEN NİŞANLANMAK / FİİLİ AYRILIK DÖNEMİ

T.C.

YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
E: 2005/19608
K: 2006/4172
T: 27.3.2006
BOŞANMADA EŞİT KUSUR
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
EVLİLİK BİRLİĞİ SONA ERMEDEN NİŞANLANMAK
FİİLİ AYRILIK DÖNEMİ
4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 174]
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Bir kısım tanıklar, davalı kadının serbest bölgede çalıştığını beyan etmişlerse de mali ve ekonomik durumun araştırılmasıyla ilgili tesbitte, davalı kadının çalışmadığı belirtilmektedir.
Mahkemece, çelişkili bu durumun yeterli şekilde araştırılmadan yazılı olduğu şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru olmamıştır.
2- Kadın evlilik birliğinin devamı sırasında. fiili ayrılık döneminde nişanlanmış ve güven sarsıcı davranışlarda bulunmuştur. Bu durumda taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminat verilemez. Türk Medeni Kanununun 174/1-2 madde koşulan oluşmamasına rağmen kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi yanlış olmuştur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. ve 2. bentte belirtilen nedenle Bozulmasına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜ / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT / TAZMİNAT İLE HAK SAHİPLERİNE ÖDENEN MİKTAR ARASINDA ORANSIZLIK

T.C.
YARGITAY
Yirmibirinci Hukuk Dairesi
E:2006/6336
K:2006/6989
T:26.6.2006
MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜ
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
HAK SAHİPLERİNE YAPILAN ÖDEME
TAZMİNAT İLE HAK SAHİPLERİNE ÖDENEN MİKTAR ARASINDA ORANSIZLIK
818 s. BORÇLAR KANUNU [Madde 41]
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, temyizin kapsamına ve nedenlerine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Zararlandırıcı sigorta olayı sonucu 18.11.2000 tarihinde öldüğü anlaşılan İ.’nın kanuni mirasçılarına davacı tarafça da itiraz olunmayan 01.07.2001tarihli tediye fişi ile 1.302.250.000.TL. ödendiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.. Uyuşmazlık kazadan sonra mirasçılara yapılan ödemenin en son hesaplanan tazminattan hangi kıstaslar nazara alınarak indirileceği konusunda toplanmaktadır. Kural olarak hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacının gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa, yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
3-0layın oluş şekline, kusur oranlarına, davacıların duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, 26.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Karanının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu açıkça belli olmaktadır.
Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak hak sahiplerinin gerçek zararım saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz”niteliğinde kabul etmek ve önceki hesaba göre belirlenen ödeme oranında tespit edilecek miktarı son verilere göre belirlenen tazminattan indirmek makul miktarda manevi tazminat takdir etmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz edenlerin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

VEKİLLE TAKİP EDİLEN İŞ / GEÇİCİ VE SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK / MADDİ TAZMİNAT

T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
E: 2005/6540
K: 2006/4782
T: 24.4.2006
VEKİLLE TAKİP EDİLEN İŞ
GEÇİCİ VE SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK
MADDİ TAZMİNAT
7201 s. TEBLİGAT KANUNU(1) [Madde 11]
818 s. BORÇLAR KANUNU [Madde 45]
Davacının davalıların haksız eylemi nedeniyle geçici ve sürekli olarak işgücü yitimine uğradığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, davacının maddi zararlarının kapsamının belirlenmesi ve istem de gözönünde bulundurulmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir.
Mahkemece 3.6.2004 tarihinde verilen karar, vekili bulunmasına karşın 17.6.2004 tarihinde davacı asile tebliğ olunmuş, davacı asil tarafından temyiz istemini içeren ve mahkemeye hitaben yazılmış bulunan dilekçe, hakime havale ettirilmeksizin Askeri Yargıtay Başkanlığına gönderilmiştir. Askeri Yargıtay Başkanlığı tarafından 20.8.2004 tarihinde kayda alınan dilekçe, aynı günlü yazı ile ilgisi nedeniyle mahkemeye intikal ettirilmiştir.
Mahkemece, Askeri Yargıtay Başkanlığı’na gönderilen dilekçede harç ve masrafların alınmadığı ve havale tarihi itibariyle de temyiz süresinin geçirilmiş bulunduğu gerekçesiyle temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının vekili bulunduğu ve davanın da vekil marifetiyle takip edildiği anlaşılmaktadır. Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. ( 7201 sayılı Tebligat Kanunu m. 11 ). Mahkemece, bu gerekliliğe uyulmadan kararın asile tebliği nedeniyle geçersiz olan bu tebligat işlemine dayalı olarak temyiz isteminin reddi doğru değildir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine ilişkin 7.3.2005 günlü kararın kaldırılmasına karar verildi ve temyiz isteminin esasının incelenmesine geçildi.
Davacı K.Ş. tarafından, davalı M.S. vd, aleyhine 12.3.2002 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda:davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen 3.6.2004 günlü kararın temyiz isteminin süre yönünden reddine dair verilen 7.3.2005 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı K.Ş. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Dosya kapsamından;davacının, davalılardan S.Ş.’nin haksız eylemi nedeniyle geçici ve sürekli olarak iş gücü kaybına uğradığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, davacının maddi zararlarının kapsamının belirlenmesi ve talep de göz önünde bulundurulmak suretiyle davalılardan S.Ş.’den tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece, davalılardan S.Ş.’ye yönelik maddi tazminat isteminin reddedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle davalılardan Sedat Şeker aleyhine BOZULMASINA;öteki temyiz itirazlarının ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.