Etiket arşivi: MEN’İ

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • SATIM SÖZLEŞMESİNİN FESHİ, HAKSIZ REKABETİN MEN-İ, TAZMİNAT

YARGITAY 11. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/17660
KARAR: 2014/869

Taraflar arasında görülen davada …2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/01/2012 gün ve 2007/541-2012/57 sayılı kararı düzelterek onayan Daire’nin 02.07.2013 gün ve 2012/15933-2013/14000 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı vekili asıl ve birleştirilen davasında, müvekkili ile davalı arasında asansör parçaları alımına ilişkin satım akti yapıldığını, alınan parçaların müvekkili tarafından birleştirilerek hastaneye monte edildiğini, davalının müvekkili bilgisi dışında ek mekanizmalar tesis etmek suretiyle asansörün tamamı üzerinde kontrolü sağlayarak şifre girmek suretiyle asansörü kilitlediğini ve hastane ile temasa geçerek müvekkili şirketi kötülediğini ve devre dışı bırakarak haksız rekabette bulunduğunu, satım aktinin müvekkili tarafından feshedildiğini ileri sürerek, asıl davada haksız rekabetinin tespiti ile menini, 5.520.79 TL ürün bedelinin, 1.000.00 TL fesih nedeni ile uğranılan maddi kaybın, ürün arızasının giderilmesi nedeni ile 1.000 TL maddi tazminatın, 1.000.00 TL haksız rekabet tazminatının, 10.000,00 TL itibar kaybı nedeni ile uğranılan manevi tazminatın, birleştirilen davasında asansörlere monte edilen frekans ayar sisteminin arızalandığını ve davalıdan talep edilmesine rağmen arızanın giderilmediğini dolayısıyla yeni parçalar alındığını belirterek arızalı ürünlerin bedeli 2.829.40 TL ve yeni cihazla arasındaki fiyat farkı 1.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, asansörlerin devreye sokulduktan sonra hiçbir ilave tesisat veya ekipmanın devreye sokulmadığını, şifreleme tekniğinin üretim safhasında bile olmadığını, yalnızca üretici firmanın üretim bilgilerinin korunması amacıyla bir kodlama sistemi mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davaya konu ürünlerin davacıya sağlam olarak teslim edildiği, kartlara konulan şifrenin asansörün güvenliği için ve asansöre yetkisiz kişilerin müdahale etmesinin engellemeye yönelik olduğu, şifrenin bulunmasının satılan malı ayıplı hale getirmediği, taraflar arasındaki yazışmalarda asansöre zaman ayarlı program yüklendiği iddiasının bulunmadığı, davacı tarafından alınan kartların ve ekipmanların sağlam olduğu, kartların üzerine yetkisiz kişilerce müdahale edildiği, müdahaleden ve müdahale sonucunda arıza meydana gelmişse bundan da davacının sorumlu olacağı, davalının davacıyı ve hizmetlerini kötülediğine dair dosyada bir delil bulunmadığından manevi tazminat talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davaların reddine dair verilen karar taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 02/07/2013 tarihli kararı ile düzeltilerek onanmıştır.

Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK.’nın 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen aşağıdaki bent dışında kalan sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekmiştir.

2- Dava, davalıdan satın alınan asansör yapımında kullanılan cihazların davalıdan kaynaklanan nedenlerle arızalandığı iddiasına dayalı satım sözleşmesinin feshi haksız rekabetin men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dilekçesinde haksız rekabete neden olan eylemin, davalının ürün kullanıcısı durumunda bulunan Alanya Başkent Üniversitesi Hastanesine yazdığı 22.1.2001 tarihli yazı olduğu belirtilerek davalının bu yazıda da davacı şirketi kötülediği belirtilmiş ve anılan yazı da dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulmuştur. Dairemizin bozma kararından önce alınan 9.2.2002 tarihli bilirkişi raporunda sözkonusu yazı değerlendirilerek yazının, davacıyı üçüncü kişi nezdinde karalayıcı, ticari itibarını küçük düşürücü, yapılması gereken işin davacı tarafından değil ancak kendileri tarafından yapılacağı ifade edilerek haksız fiil ve haksız rekabet teşkil edici olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda bu hususa hiç değinilmeden teknik değerlendirme yapılmış, mahkeme tarafından da 22.1.2001 tarihli yazı değerlendirilmeden dosyada bu konuda delil olmadığından bu yöndeki davanın reddine karar verilmiştir. Bu itibarla mahkemece dava dilekçesinde dayanılan ve ekinde ibraz edilen 22.1.2001 tarihli davalının … Üniversitesi Hastanesine yazdığı yazının haksız rekabet teşkil edip etmediği hususu değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulüyle, Dairemizin 2012/15933 E, 2013/14.000 K. ve 2.7.2013 tarihli düzeltilerek onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının anılan nedenle davacı yararına bozulmasına ve ilamının 2.bendinde davalı yararına yapılan düzeltmenin de kaldırılarak kararın 2. bentteki nedenle de davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin HUMK.’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 2012/15933 E, 2013/14.000 K. ve 2.7.2013 tarihli onama ilamının ortadan kaldırılarak kararın davacı yararına ve (Dairemiz ilamındaki 2. bentteki nedenle) davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 20 Oca 2015, 02:34


MEN’İ MÜDAHALE

T.C.

YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/3276
K: 2006/4515
T: 18.4.2006
MEN’İ MÜDAHALE
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 1]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 2]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 8]
4721 s. TÜRK MEDENÎ KANUNU [Madde 683]
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.5.2005 gününde verilen dilekçe ile men’i müdahale, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 27.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, meraya elatmanın önlenmesi, eski hale getirme bedeli ile ot bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, müdahale edilen yerin ( T.29 ( değeri 4.578.24 YTL eski hale getirme bedeli 2.670.64 YTL ve ot bedeli ise 1.287.63 YTL olmak üzere toplam 8.536.51 YTL.dir.
Niteliği gereğince dava konusunun değeri, müdahale edilen yerin değeri ve eski hale getirme bedeli ile tazminatın toplamından ibarettir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle, HUMK.nun 8/1 maddesi ve 5219 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırı ise 5.000.00 YTL.dir.
Yukarıda açıklandığı üzere dava konusunun değeri anılan maddede gösterilen değeri geçtiğinden davaya bakmak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girer. Kamu düzenine ilişkin görev konusunun mahkemece re’sen gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine davanın esasına girilerek karar verilmiş olması doğru olmadığınadan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatırana geri verilmesine, 18.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

TECAVÜZÜN MEN’İ / TECAVÜZÜN REF’İ

T.C.

YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
E: 2005/4501
K: 2006/4495
T: 24.4.2006
TECAVÜZÜN MEN’İ
TECAVÜZÜN REF’İ
Taraflar arasında görülen davada Bursa Asliye 3.Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.12.2004 tarih ve 2001/1389-2004/623 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 6.Ulusal Meme hastalıkları kongresine katılmak ve bildiri sunmak üzere davalı Gürcan’dan davet aldığını, bu amaçla bilimsel araştırmasını içeren yazısını davalıya göndererek kongrede konuşmasını yaptığını, bilimsel kongrelerde yerleşmiş uygulamanın bildirilerin ve konuşmaların bir kitap olarak basılarak katılanlara ücretsiz dağıtılması olduğu halde kongreye gönderilen yazıların başka yazılarla harmanlanarak bir kitap halinde bedelli olarak davalıların ismi ile satışa arz edildiğini ileri sürerek, tecavüzün ref’ine, men’ine ve 1.000.000.000.TL. maddi ve 1.000.000.000.TL. manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının bilimsel araştırmam dediği yazının D…
… Breast İmaging adlı kitabın 14.bölümünden yapılmış 2 sayfalık bir tercüme yazısı olduğunu, FSEK kapsamında korunan bir hak niteliği bulunmadığını, davacının açık muvafakati ile kitaba konduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda. Davacıya ait olduğu iddia edilen yazının D…
… Breast İmaging adlı kitabın 13.bölümünden tercüme niteliğinde ve FSEK.nun 6.maddesinde öngörülen işlenmiş eser kapsamında olduğu, 21.maddeye göre eserin tercümesini yapan kişinin tercümesi üzerinde eser sahibi sıfatıyla FSEK.dan doğan haklarını kullanabilmesi için 52.maddede öngörülen yazılı bir sözleşme devralması gerektiği, bu konuda davacının ispatı bulunmadığı, davaya konu yazının bağımsız bir eser niteliğinde olmadığı, işlenme eser olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacıya ait eserin davalılar tarafından izinsiz olarak yayınlanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere, davacının davaya konu yazısı yabancı bir yazara ait D…
… Breast İmaging adlı kitabın 13.bölümünün tercümesi niteliğindedir. FSEK.nun 6/1. maddesi uyarınca tercümeler işlenme niteliğinde olup, aynı maddenin son fıkrası uyarınca eser kabul edilmektedirler.
Kural olarak, orijinal eser sahibinin izni olmadan da bir eser işlenerek tercümesinin yapılabilmesi mümkündür. Ancak, işleme eserden ekonomik olarak faydalanmak için asıl eser sahibinin izni gerekmektedir. Bir başka deyişle, bir işlenme, orijinal eser sahibinin izni olmadan meydana getirilmiş ise, işleme eser sahibi orjinal eser sahibine karşı her hangi bir hak ileri süremez. Ancak, işleme eser sahibi, izinsiz olarak meydana getirmiş de olsa, böyle bir eser üzerindeki hakkını üçüncü kişilere karşı ileri sürebilecektir. Üçüncü kişiler, işlenmenin izinsiz meydana getirildiği savunmasında bulunamazlar. İşlenmenin izinli veya izinsiz meydana getirilip getirilmediği, işlenme eser sahibi ile orijinal eser sahibini ilgilendiren bir husustur.(Bkz. Dr.C.Suluk, A.Orhan Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku C.2, Genel Esaslar Fikir ve Sanat Eserleri s.233)
Bu durumda davacı davaya konu tercüme yazısında orijinal eser sahibinin iznini almış olduğunu iddia ve ispat edememiş bulunmasına göre bu yazıdan dolayı ekonomik olarak fayda sağlayacak şekilde davalılardan maddi ve manevi tazminat isteyebilmesi mümkün değil ise de, FSEK.nun 67/1. maddesine göre tecavüzün ref’ini ve 69.maddeye göre tecavüzün men’ini isteyebilmesi mümkündür.
O halde mahkemece davacının tecavüzün ref’i ve tecavüzün men’i taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davacının tüm istek kalemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYANAN MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/6365
K: 2006/7728
T. 13.6.2006
KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYANAN MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 8]

Dava dilekçesinde murazanın men’i istenilmiştir. Mahkemece davanın Vakıf ve Lise müdürlüğü hakkında husumet nedeniyle reddi, dahili davalı hakkında esastan reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, kira sözleşmesine dayanan muarazanın men’i istenilmiştir. HUMK’un 8. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendi hükmüne göre ancak, tahliye ve tespit ( kira tespiti ) davalarına değere bakılmaksızın sulh mahkemeleri bakar.
Muarazanın men’i isteklerinde ise, yıllık kira bedeline göre, görevli mahkemenin saptanması gerekir.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre yıllık kira parası 5 milyar liranın üstünde bulunduğundan davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken sair yönlerden istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

MEN’İ MÜDAHALE / TAZMİNAT İSTEMİ

T.C
YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/4618
K: 2006/6258
T: 02.06.2006

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 4.8.2005 gününde verilen dilekçe ile men’i müdahale tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda;davanın men’i müdahale yönünden kabulüne tazminat yönünden kısmen kabulüne dair verilen 1.12.2005 günlü hükmün Yargıtay ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, meraya yapılan elatmanın önlenmesi, mer’a niteliği kaybettirilmiş bulunan bölümün eski hale getirilmesi için gerekli tazminatın hüküm altına alınması istemine ilişkindir.

Dava dilekçesinde açık bir biçimde davalının elattığı mera bölümü 346,100 metrekare olarak belirtilmiştir.

Yapılan keşif sonucu 6333 parsel numarası ile gösterilen meradan davalı tecavüzünde olan alan 505 metrekare olarak ölçülmüştür. Hüküm verilirken istemden fazlaya hüküm verilemeyeceği kuralına bağlı kalınılmış ise de, dava dilekçesinde belirtilen ve keşfende davalı tecavüzünde olan alan kapsamında bulunduğu anlaşılan 346,100 metrekarelik bölüm için men kararı verilecek yerde 305 metrekarelik alan için hüküm kurulması yasaya aykırıdır.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Karar verilirken ot bedelini isteme hakkının meranın mutasarrıfı olan köy tüzel kişiliğine ait olduğu gözden kaçırılarak bu bedelin Hazineye ödenmesi biçiminde hüküm kurulması doğru değil ise de, hüküm davalı tarafça temyiz edilmediğinden bu yön bozma nedeni yapılmamıştır.,

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.6.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ / MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

T.C.
YARGITAY
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E: 2006/4087
K: 2006/7576
T: 11.5.2006
ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ
MUARAZANIN MEN’İ DAVASI

818 s. BORÇLAR KANUNU [Madde 249]
6570 s. GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN [Madde 1]

Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalı kayyım tarafından idare edilen taşınmazın 300 m2’lik inşaat dahil kısmını,I. 7 .1998 tarihli 1 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, sözleşme gereğince süre bitiminden 1 ay önce feshi ihbar yapılmadığı için sözleşmenin yenilenerek devam ettiğini, davalının 14.1.2003 tarihli yazı ile kaçak yapılaşmanın önlenmesi gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, oysa kira sözleşmesinin geçerliliğinin koruduğunu ileri sürerek davalı yanca yapılan müdahalenin önlenmesi, zilyetliğinin korunması ve bu şekilde yaratılan muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.

Davalı kayyım, davacının kullanımında bulunan natamam inşaatın, çatısının örtülmek ve denize bakan cephesinin kamufle edilmek suretiyle tamamlandığını, davacının inşaat izni almadan kaçak yapı yaptığını, sözleşme gereğince sabit yapı yapılmasının mümkün olmadığını, kamu menfaati gereği sözleşmenin feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, taşınmazın 6570 Sayılı Yasaya tabi olduğu ve sözleşmenin kendiliğinden bir yıl uzaması nedeniyle davacının kiracılık sıfatının devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı kayyım tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen 1.7.1998 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile davalı kayyım tarafından idare edilen 35 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın üzerindeki natamam inşaat ile birlikte ve natamam inşaat olarak kullanılmak; üzere davacıya kiralandığı hususu ihtilafsızdır. Taşınmaz kira sözleşmesinde arsa olarak tanımlanmış olup üzerinde bulunan natamam inşaatın sözleşmenin özel şartlar başlıklı kısmının 6. maddesinde yazılı “kiracı kiralanan yeri teslim tutanağında belirtilen şekliyle kullanmak mecburiyetindedir. Kiracı kiralanan yer üzerinde hiçbir suretle sabit tesis yapamaz. Ancak ilgili kamu kuruluşlarından izin almak kaydıyla temelsiz geçici işyeri ve tesisler yapabilir. Bu tesisler kira süresi sonunda kaldırılarak taşınmaz mal teslim alındığı şekliyle kayyıma teslim edilir,”hükmüne aykırı olarak tamamlanması, taşınmazın niteliğini değiştirmez. Mahkeme kabulünün aksine, kira sözleşmesinin mahiyeti itibariyle olayda 6570 Sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı düşünceyle kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.