Etiket arşivi: nafaka

sağlıklı, işsiz koca çalışmasına engel durum olmadığından nafaka öder

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kocanın, işten ayrılmasına rağmen boşandığı karısına 500 lira nafaka ödemesine hükmeden yerel mahkeme kararını onadı. Onanan kararda, kocanın herhangi bir sağlık problemi olmadığı ve çalışmasına engel bir durumunun bulunmadığı belirtilerek, piyasada şoförlük yapabileceği pek çok araç ve iş olduğu kaydedildi.

İzmir’de bir kişi, 2 çocuğunun annesi ve 30 yıllık eşinden boşanmak için dava açtı.

Davacı koca F.K, görücü usulüyle evlendiği eşi G.K. ile aralarında, başından bu yana uyumsuzluk bulunduğunu, eşinin kendisini arkadaşlarının yanında küçük düşürdüğünü, ailesinin evlerine gelmesini istemediğini, kendisine ilgisiz olduğunu, en ufak tartışmada aylarca küstüğünü öne sürerek, boşanmak istediğini belirtti.

Kadın ise iddiaların gerçek dışı olduğunu, kayınvalidesine ölünceye kadar baktığını, kayınpederine bakmayı sürdürdüğünü, kocasının başka kadınlarla uygunsuz ilişkiler içerisine girdiğini, kendisi ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocasının asıl kusurlu olduğunu ileri sürerek, karşı dava açtı. G.K, 500 lira tedbir nafakası, 20 bin lira maddi, 20 bin lira manevi tazminat istedi.

Çiftin çocukları ise mahkemede babalarının iddialarının gerçek dışı olduğunu söyledi. Çocuklar, ayrıca, babalarının başka bir kadınla görüştüğünü, telefonla konuşurken “Aşkım merak etme boşanma davasını açtım, boşanacağım” dediğini duyduklarını anlattı.

Davayı görüşen İzmir 10. Aile Mahkemesi, çifti boşarken evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocanın daha kusurlu olduğuna karar verdi. Mahkeme, F.K’nın, boşandığı eşi G.K’ya ayda 500 lira nafaka, 10 bin lira maddi, 10 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.

Bu kararın ardından F.K, dava dosyasına işten ayrıldığına dair belge ibraz etti.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Daire kararında, kocanın işten ayrılması da dikkate alındığında hükmedilen nafaka miktarının fazla olduğu belirtildi.

Yerel mahkeme direndi

Dosyayı yeniden görüşen İzmir 10. Aile Mahkemesi ise ilk kararında direndi.

Yerel mahkemenin direnme kararında, her davanın açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğuna işaret edilerek, mahkemenin, davayı karara bağlarken dosyada bulunmayan ve temyiz aşamasında ibraz edilen bir belgeyi bilmesi ve buna göre karar vermesinin mümkün olmadığı anlatıldı.

Yargıtayın temyiz aşamasında delil toplama, bu aşamada ibraz edilen delillere göre karar verme görevi ve yetkisinin bulunmadığı ifade edilen kararda, bozmaya esas belgenin, kocanın minibüs şoförü olarak çalıştığını doğruladığı vurgulandı.

Kararda, “İbranameye göre, koca, çalıştığı aracın satılması nedeniyle işten çıkarılmıştır. Kocanın şoförlük yapabileceği tek araç satılan araç değildir. Piyasada kocanın şoförlük yapabileceği birçok araç ve iş vardır. Kocanın, ekonomik ve sosyal durumunun tespiti için yazılan müzekkere cevabında da kocanın, herhangi bir sağlık probleminin olmadığı, çalışmasına engel bir halinin bulunmadığı belirtilmiştir” denildi.

Direnme kararı, kocanın yeniden iş bulmasının kolay olmadığı, toplam 20 bin lira tazminatı ödemek için çektiği kredinin 350 lira geri ödemesinin bulunduğu gerekçeleriyle bozulması istenerek temyiz edildi.

Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise yerel mahkemenin direnme kararını onadı.

1400TL aylık geliri ve arsası bulunan boşanan kadına MK 175.md gereğince nafaka verilmez

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

2012/13502 esas sayılı ve 2013/207 karar sayılı 14.1.2013 karar tarihli kararı

* YOKSULLUK NAFAKASI ( Davalı Kadının Bir Arsası ve Bir Kooperatif Hissesi İle Aylık 1400 TL Gelirinin Bulunduğunun Delillerden ve Yapılan Zabıta Soruşturmasından Anlaşıldığı/Zabıta Soruşturmasına Davalı Tarafça Karşı Çıkılmadığı – İsteğin Reddi Gerektiği )

* BOŞANMA İLE YOKSULLUĞA DÜŞMEYECEK OLMAK ( Davalının Tesbit Edilen Mali Durumuna Göre Düzenli Sürekli ve Yeterli Geliri İle Malvarlığı Bulunduğu – Yoksulluk Nafakası İsteğinin Reddi Gerektiği )

*KADININ BOŞANMA İLE YOKSULLUĞA DÜŞMEYECEK OLMASI ( Davalı Kadının Bir Arsası ve Bir Kooperatif Hissesi İle Aylık 1400 TL Gelirinin Bulunduğu – Davalının Tesbit Edilen Mali Durumuna Göre Düzenli Sürekli ve Yeterli Geliri İle Malvarlığı Bulunduğu )

4721/m.175

ÖZET : Toplanan deliller ve yapılan zabıta soruşturmasından davalı kadının bir arsası ve bir kooperatif hissesi ile aylık 1400 TL gelirinin bulunduğu, buna ilişkin yapılan zabıta soruşturmasına davalı tarafça karşı çıkılmadığı, davalının tesbit edilen mali durumuna göre düzenli, sürekli ve yeterli geliri ile malvarlığı bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Davalının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Toplanan deliller ve yapılan zabıta soruşturmasından davalı kadının bir arsası ve bir kooperatif hissesi ile aylık 1400 TL gelirinin bulunduğu, buna ilişkin yapılan zabıta soruşturmasına davalı tarafça karşı çıkılmadığı, davalının tesbit edilen mali durumuna göre düzenli, sürekli ve yeterli geliri ile malvarlığı bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmediğinden, davalının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, davalı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görüşmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 14.01.2013 tarihinde karar verildi.

YARGITAY16. Hukuk Dairesi 2010/4819 E.N , 2010/5766 K.N.-BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞI ADİ ALACAKTIR-CEZA VERİLEMEZ

YARGITAY16. Hukuk Dairesi 2010/4819 E.N , 2010/5766 K.N.

 

İlgili Kavramlar

 

NAFAKA HÜKMÜNE UYMAMAK

 

 

İçtihat Metni

 

Nafaka hükmüne uymamak eyleminden borçlu Yılmaz hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair (Kastamonu Birinci İcra Mahkemesi)'nin 10.12.2009 tarihli ve 2009/753 Esas, 2009/1135 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile sanığın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin (Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 15.01.2010 tarihli ve 2010/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

 

Tebliğname ile;

 

1- Sanık hakkında Kastamonu Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi'nin 2009/17 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 11.02.2009 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren hükmolunan tedbir nafakasının tahsili için takip yapıldığı, 8 aylık birikmiş nafaka alacağının ödenmemesi üzerine şikayette bulunulduğu olayda, eylemin suç oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,

 

2- Nafaka hükmüne uymamak eyleminden 2004 sayılı Kanun'un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılmasında,

 

İsabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19.05.2010 gün ve B.03.0.CIG.0.00.00.04-105-37-2644-2010/5823/31859 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 03.06.2010 gün ve K.Y.B.2010/133353 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,

 

Gereği görüşüldü:

 

Somut olayda; borçlu hakkında Kastamonu İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2009/2015 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe suçunu oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

 

Bozma kararının niteliği dikkate alındığında Yargıtay C.Başsavcılığı'nca (2) nolu bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.

 

Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı'nca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görüldüğünden, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15.01.2010 tarih ve 2010/41 değişik iş sayılı kararının (BOZULMASINA),

 

Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;

 

Borçlu sanık Yılmaz'ın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı tazyik hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet kararının çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 04.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİEsas No: 2010/4819Karar No:2010/5766

 

2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/340/344

 

Nafaka hükmüne uymamak eyleminden borçlu hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair Kastamonu 1. İcra Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2009/753 Esas 2009/1135 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile sanığın 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2010 tarihli ve 2010/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:

 

Tebliğname ile:

 

1- Sanık hakkında Kastamonu Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2009/17 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 11/02/2009 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren hükmolunan tedbir nafakasının tahsili için takip yapıldığı 8 aylık birikmiş nafaka alacağının ödenmemesi üzerine şikayette bulunulduğu olayda eylemin suç oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,

 

2- Nafaka hükmüne uymamak eyleminden 2004 sayılı Kanun'un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılmasında, isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İsleri Genel Müdürlüğü'nün 19/05/2010 gün ve B.03.0.CIG.0.00.00.04-105-37-2644-2010/5823/31859 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C Başsavcılığının 03.6.2010 gün ve KYB 2010/133353 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,

 

Gereği görüşüldü:

 

KARAR : Somut olayda, borçlu hakkında Kastamonu 2. İcra Müdürlüğü'nün 2009/2015 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe suçunu oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

 

Bozma kararının niteliği dikkate alındığında Yargıtay C Başsavcılığınca ( 2 ) nolu bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.

 

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görüldüğünden, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 15 1 2010 tarih ve 2010/41 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; borçlu sanığın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı tazyik, hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına hakkındaki mahkumiyet kararının çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 04.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

 

"birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olup ve bu alacağa ilişkin ödememenin İİK 344.maddesinde belirtilen suçu oluşturmayacağı,borçlu sanığın icra emrinin tebliğinden şikayet tarihine kadarki sürede en az bir aylık cari nafaka alacağının bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir…"(YAR CGK.18.03.1991 gün 1991/53 E 1991/79 K.)

 

"Sanığa icra emrinin tebliği tarihi ile şikayet tarihi arasında işlemiş aylık cari nafaka alacağı bulunmadığı gibi takip konusu yapılan birikmiş nafaka alacağı da adi alacak niteliğinde olduğundan dolayı İİK 344.maddesinde yazılı olan suçun oluşmayacağı gözetilmeden karar verilmesi…"(YAR 8CD 01.05.2000 gün 2000/805 E. 2000/7618 K.)"

 

"Takip talebinde birikmiş nafakanın yanında cari nafakanın da istenmesi halinde;icra emrinin tebliğinden şikayet tarihine kadar işlemiş cari nafaka bulunup bulunmadığı;nafaka ilamının kesinleşip kesinleşmediği de araştırılarak sonuca göre hüküm kurulması gereklidir."(YAR 8 CD 11.11.1996 gün 1996/13508 E 1996/14017 K)

 

NAFAKA DAVASI / YAŞAM SEVİYESİ / AYRI YAŞAMA / TEDBİR NAFAKASI

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 2006/6179
K. 2006/8417
T. 26.6.2006
NAFAKA DAVASI
YAŞAM SEVİYESİ
HAYAT SEVİYESİ
AYRI YAŞAMA
TEDBİR NAFAKASI
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 4]
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 186]
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 197]
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak, davacı ( kadın ) için aylık 750 YTL tedbir nafakası istenilmiştir. Mahkemece, davacı ve davalının emekli olduğu, ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması, davacının ailesi ile birlikte oturması, yaşı gözönüne alınarak, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nın 186/3. maddesinde; eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar, hükmü yer almıştır.
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; ayrı yaşamı da haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteyebilecektir.
Somut olayda; davacı ( kadın ) ayrı yaşama hakkına dayalı olarak tedbir nafakası istemektedir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, davalı ( koca ), birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcuttur. Bu giderlere örnek olarak, kira parası, yakıt parası, elektrik, telefon ve su parası gibi giderler gösterilebilir, giderlere katılmada ise ölçü eşlerin “güçleri” esas alınmalıdır. Davacı ( kadın )nın geliri bulunması, emekli olması, gelirlerinin davalıyla denk olması, hatta davalının gelirinden daha fazla olsa bile, davalı ( koca )yı ortak giderlere katılma yükümlüğünden büsbütün kurtarmaz, bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Keza, davacı ( kadın )nın belirli ve sürekli bir gelirinin olması, ona, tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Dosyada elde edilen delillerden; dava tarihi itibariyle davacının ev hanımı olup bir gelirinin bulunmadığı, herhangi bir kurumdan emekli olduğuna dair dosyada bir delil de bulunmadığı, davalının ise 657 TIL emekli maşının olduğu anlaşılmıştır.
Davalının açtığı boşanma davası, davalının kusurlu olması nedeniyle reddedildiği, davadan sonra da taraflar bir araya gelmemiş, davalı birlikte yaşamak için herhangi bir barış girişiminde de bulunmamıştır. Taraflar uzun süredir ayrı yaşamaktadır. Dolayısıyla davacı ayrı yaşamakta haklıdır.
Mahkemece, davacı ( kadın )nın ne kadar gelirinin bulunduğu tam olarak araştırılmalı, davacının sadece emekli geliri tesbit edilse dahi, dava reddedilmeyip yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, ayrı yaşamda haklı olan davacı ( kadın ) için, az da olsa hakkaniyete uygun bir miktar nafakaya hükmolunmalıdır. Yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Boşanma davasında maddi tazminat için yoksulluğa düşme şartı aranmaz

TC. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/2-52 E., 2007/60 K.

•BOŞANMADA MADDİ MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
•KONUTUN SEÇİMİ,BİRLİĞİN YÖNETİMİ VE GİDERLERE KATILMA
 

•4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 174 ]
•4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 186 ]
•818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 42 ]
•818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 44 ]
•1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 429 ] “İçtihat Metni”

Taraflar arasındaki ” boşanma, maddi ve manevi tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ula Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, maddi tazminat davasının reddine dair verilen 28.03.2005 gün ve 2004/9 E. 2005/49 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 29.11.2005 gün ve 2005/13234 E. 2005/16535 K. sayılı ilamı ile;

(…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir.

O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (MK.Md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle kısmen bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri
 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Türk Medeni Kanununun 174/1 maddesinde mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği düzenlendiğine ve yoksulluğa düşme şartı aranmadığına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, istek halinde temyiz peşin harçlarının iadesine 07.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.